30 Nisan 2009 Perşembe

Sehitlerimizin yurek burkan oykuleri

Şehitlerimizin yürek burkan öyküleri



Lice'deki terörist saldırıda şehit olan komando er Murat Çavdar'ın şehit olduğu haberini İstanbul'da yaşayan ailesine, Trabzon'daki amcası verdi.


ŞEHİT KOMANDO ER MURAT ÇAVDAR'IN HABERİNİ AMCASI VERDİ

Trabzon'un Maçka ilçesine bağlı Esiroğlu beldesi Mataracı köyü nüfusuna kayıtlı olan, ancak İstanbul'da yaşayan şehit Çavdar'ın amcası İsmail Çavdar, yeğeninin şehit edildiği haberini köy muhtarından aldığını belirterek, ''Çok ani oldu. Bu haberi, İstanbul'da yaşayan annesi ve babasına biz verdik. Bizim vasıtamızla onların haberi oldu'' dedi.

Tarifsiz bir acı içerisinde olduklarını ifade eden amca Çavdar, ''Murat, yaklaşık 11 aylık askerdi. İstanbul'da büyüdü. En son buraya askerlik çağrı belgesini almaya geldiğinde yüz yüze görüşmüştük. Ancak telefonla görüşüyorduk'' diye konuştu.

Amca Çavdar, şehit Çavdar'ın iki kız kardeşinin bulunduğunu ve mesleğinin berberlik olduğunu kaydetti.


ŞEHİT UZMAN ÇAVUŞ İLHAN HARDAL

Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki terörist saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş İlhami Hardal'ın Kilis'teki baba evinde yas var.

Şehit Jandarma Uzman Çavuş İlhami Hardal'ın (33) İsmetpaşa Mahallesi Yayla Sokak'taki evinde, haberin ulaşmasının ardından büyük üzüntü yaşanıyor.

İlhami Hardal'ın 8 yıllık uzman çavuş olduğu ve 6 yıldan bu yana Lice'de görev yaptığı belirtildi.

Bir çocuk babası şehit Uzman Çavuş Hardal'ın eşi Seval Hardal'ın ikinci çocuğuna hamile olduğu, haberini aldıktan sonra Diyarbakır Asker Hastanesinde tedavi altına alındığı öğrenildi.

Hardal ailesinin, oğullarının şehit olduğu haberini gelinlerinden öğrendikleri bildirildi. Şehidin ağabeyi Mustafa Hardal'ın da başçavuş olduğu ve emeklilik işlemlerini yapmak üzere Ankara'da bulunduğu, kardeşinin şehit haberini de burada öğrendiği belirtildi.

Oğlunun şehit olduğu haberini alan anne Hatice Hardal, sık sık sinir krizleri geçirirken, ''Yanıyorum, içim yanıyor, gitti güzel evladım, şehit oldu'' şeklinde ağıtlar yaktı.

Şehit Uzman Çavuş İlhami Hardal'ın 4 kardeş oldukları ve küçük kardeşi Ahmet Hardal'ın askerlik görevini yapmak üzere 15 gün sonra görev yerine gideceği ifade edildi.

Sağlık ekiplerinin hazır bekletildiği evde aile, yakınlarının ve akrabalarının baş sağlığı dileklerini kabul ediyor.Öte yandan, Kilis Valiliğinin, ailenin yarın Diyarbakır'da yapılacak cenaze törenine katılabilmesi için araç temin ettiği kaydedildi.

ŞEHİT KOMANDO ER MİKTAT BEDER: 'BU KÖYE BİR BAYRAK DİKECEĞİM' DİYEREK GİTMİŞTİ''

Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki terörist saldırıda şehit olan komando er Miktat Beder'in 5 aylık asker olduğu bildirildi.

Miktat Beder'in Trabzon'un Arsin ilçesine bağlı Çiçekli köyündeki evine gelen Kaymakam Vekili Adil Tekeli, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Yücel Aslanoğlu ve Emniyet Müdürü Bircan Miser, yakınlarına taziyelerini iletti.

Şehit haberinin verildiği sırada Miktat Beder'in annesi Fatma, kardeşleri Bülent (19) ve Murat (15) evde bulunurken, inşaat ustası olan ve Rize'de çalışan babası Mustafa Beder telefonla eve çağrıldı.

Baba Mustafa Beder beklenirken Kaymakam Vekili Tekeli, Üsteğmen Aslanoğlu ve Emniyet Müdürü Miser evden ayrılmadı.

Haberi aldıktan sonra gözyaşlarına boğulan anne Fatma Beder, ''Oğlum askere giderken 'Bu köye bir bayrak dikeceğim'' diyerek gitmişti'' diye ağıt yaktı.

Bir süre sonra eve gelen, gözyaşlarını tutamayan baba Mustafa Beder de bir süredir oğluna telefonla ulaşmaya çalıştığını ama görüşemediğini söyledi.

İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Yücel Aslanoğlu, baba Mustafa Beder'i sarılarak teskin etmeye çalıştı.

Beder ailesinin 3 çocuğundan en büyüğü olan Miktat Beder'in Kayseri Komando Tugayı'ndaki acemilik döneminin ardından Diyarbakır'da görev yaptığı ve 5 aylık asker olduğu öğrenildi.

BABASI 2 YIL ÖNCE VEFAT EDEN ŞEHİT ER ZEYNEL DİREKÇİ'NİN GAZİANTEP'TEKİ BABA EVİNDE YAS VAR

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde terörist saldırı sonucu şehit olan 9 askerden Zeynel Direkçi'nin ailesinin yaşadığı Gaziantep'teki evde yas tutuluyor.

Er Zeynel Direkci'ın şehit olduğunun öğrenilmesinin ardından 5. Zırhlı Tugay Merkez Komutanlığından görevli bir Albay, ailenin yaşadığı Vatan Mahallesi 13 nolu sokaktaki eve gitti. Şehit Er'in annesi Sultan'ın Şehitkamil ilçesine bağlı Sinan köyüne gittiği, acı haberi aldıktan sonra evine dönmek üzere yola çıktığı öğrenildi. Baba Muzaffer Direkçi'nin ise 2 yıl önce geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat ettiği bildirildi.

Heyete, 112 Acil Sağlık ambulansı ile sağlık görevlileri de eşlik etti. Şehit erin kardeşleri ortopedik özürlü Berivan (5), Ahmet (9),Mehmet ve Ali acı haberi alınca ağlamaya başladılar.

Şehit Direkçi'nin Lice'deki birliğine 2 ay önce katıldığını belirten aile yakınları, ''Askere gitmeden önce kuruyemiş dükkanında işçilik yapıyordu. Henüz 5 ay 5 günlük askerdi. Şehidimizin bir de ortopedik özürlü kız kardeşi var. İşçi emeklisi olan baba Muzaffer de 2 yıl önce öldü'' dediler.

ŞEHİT UZMAN ÇAVUŞ AKYÜREK'İN YOZGAT'IN SORGUN İLÇESİNDEKİ YAKINLARI, CENAZE TÖRENİNİN YAPILACAĞI ANKARA'YA GİTTİ

Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki terörist saldırıda şehit olan Uzman Çavuş Salih Akyürek'in Yozgat'ın Sorgun ilçesinde yaşayan yakınları, cenaze töreni için Ankara'ya gitti.

Alınan bilgiye göre, Uzman Çavuş Salih Akyürek'in (31) şehit olduğu haberini alan Yozgat'ın Sorgun ilçesi İncesu köyündeki dedesi Osman Kaya (65) ile anneannesi Gülhanım Kaya (63) büyük üzüntü yaşadı.

Şehidin dedesi ve anneannesi, özel otomobille Ankara'ya gitti.

Köyde oturan şehidin yakınlarından Ramazan Kızıl, Uzman Çavuş Akyürek'in yaklaşık 20 yıl önce anne ve babasıyla köyden ayrıldığını söyledi.

Köyde sadece dedesi ve anneannesinin kaldığını ifade eden Kızıl, onların da cenazenin defnedileceği Ankara'ya gittiklerini bildirdi.

Acı haberi duyarak köy meydanında toplanan vatandaşlar ise topluca Ankara'ya giderek cenaze törenine katılacaklarını söyledi. Şehit Uzman Çavuş Salih Akyürek'in evli ve 2 çocuk babası olduğu öğrenildi.

ŞEHİT ER ORAL'IN KARS'IN KAĞIZMAN İLÇESİNDE YAŞAYAN ANNE VE BABASI HABERİ ALDIKTAN SONRA FENALAŞARAK HASTANEYE KALDIRILDI

Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki terörist saldırıda şehit olan Er Erdal Oral'ın Kars'ın Kağızman ilçesinde yaşayan anne ve babası, haberi haberi aldıktan sonra fenalık geçirmesi üzerine hastaneye kaldırıldı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Kağızman ilçesine bağıl Çengilli köyünde yaşayan baba Rasim Oral ve anne Mahire Oral, çocukları Erdal Oral'ın terörist saldırıda şehit düştüğü haberi verilmesi üzerine fenalaştı.

Ambulansla Kağızman Devlet Hastanesine kaldırılan baba Rasim Oral ve anne Mahire Oral, müşahede altına alındı.

Serum takılan acılı anne ve kalp hastası olduğu öğrenilen baba Oral'ın, sağlık durumunun iyi olduğu, bir süre hastanede müşahede altında tutulacağı belirtildi.

Bu arada, Kağızman Kaymakamı Çetin Çelik, hastaneye gelerek şehit Oral'ın anne ve babasının sağlık durumuyla ilgili bilgi aldı.

ŞEHİT ONUR GÖRMEZ'İN EVİNE ATEŞ DÜŞTÜ

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde PKK’lı teröristlerin yola döşediği mayının patlaması sonucu şehit olan 9 askerden Onur Görmez’in ailesinin yaşadığı Aydın’ın Karpuzlu ilçesine bağlı Ömerler köyünde büyük üzüntü var.

Aydın İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Elvan Celep, köye gelerek, aileye oğullarının şehit olduğu haberini verdi ve baş sağlığı dileğinde bulundu. Acı haberin duyulmasıyla evde büyük üzüntü yaşandı.

Şehidin annesi Nursel Görmez, "Artık yeter, ben yandım başka analar yanmasın", "Oğlum kokunu çok özledim", "Ben sana doyamadım oğlum" şeklinde ağıtlar yaktı.

Şehit babası Kamil Görmez ise oğluyla önceki gece telefonda görüştüğünü anlatarak, "Bize telefonda operasyona gideceğini ve şehit düşme ihtimali bulunduğunu söyledi. Akrabalarının onu aramasını istedi. Kontürüm bittiği için 2 dakika konuşabildik ve görüşmemiz yarıda kesildi. Hala şehit olduğuna inanamıyorum. Vatan sağ olsun" dedi.

Şehidin ilköğretim 8. sınıfa giden kız kardeşi Tennur Görmez ise ağabeyinin öldüğüne inanamadığını ifade etti. Ağabeyinin fotoğrafına sarılan Tennur Görmez, "Ben şehit kardeşi olmak istemedim ki" diyerek ağladı. Köy halkı da şehidin ailesini acılı gününde yalnız bırakmadı.

JANDARMA ER KOÇAK'IN EVİNE BAYRAK ASILDI

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde PKK teröristlerince açılan taciz ateşinde şehit edilen Jandarma Er Olcay Koçak'ın evine bayrak asıldı.

Kars'ın Arpaçay İlçesi Kaymakamı Murat Demirci ile İlçe Jandarma Komutanı Başçavuş Yunus Emre Karamanoğlu ve Belde Belediye Başkanı Esat Aydın, Şehit Jandarma Er Olcay Koçak'ın Koçköy Beldesi'ndeki evine giderek acı haberi ulaştırdı.

Acı haberin ardından feryatlar yükselen eve Türk Bayrağı asıldı.

Şehit Er'in babası Orhan Koçak, yaşadığı büyük acıya rağmen metanetini koruyarak, ''Vatan, bayrak sağ olsun'' dedi.Oğlu ile en son bir hafta önce telefonda konuştuğunu belirten baba Koçak, şunları söyledi:

''Oğlumla son bir hafta önce konuşmuştum. 'Nasılsın iyi misin baba?' dedi. Annesiyle konuştu. Kendisinin de iyi olduğunu söylemişti. ''

Baba Koçak, 90 yıl önce de dedeleri Hasan Han'ın vatan uğrunda şehit düştüğünü anımsatarak, ''Allah bütün şehitlerimize rahmet etsin. Vatan sağ olsun, millet sağ olsun'' dedi. Şehit Er'in annesi Cahide Koçak, fenalaştığı için doktor gözetiminde tutuluyor.

Tarim Bakanligindan 'D. Eti' uyarisi

Tarım Bakanlığı'ndan 'D. Eti' uyarısı

Tarım Bakanlığı Müsteşarı Mirmahmutoğulları, domuz gribi konusunda Türkiye'de şu anda bir risk olmadığını kaydetti, ürün etiketlerinden 'D. Eti' yazılmaması konusunda uyardı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, katıldığı bir törende basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

''Domuz gribi konusunda bir çalışmanız var mı ?'' sorusu üzerine Mirmahmutoğulları, bu konuda Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak bir araya geldiklerini ve görüşmeler yaptıklarını söyledi.

''(Domuz gribi) O şu anda Türkiye'de bir risk taşımıyor'' diyen Mirmahmutoğulları, bu konuda kamuoyunun bilinçlendirilmesi açısından Sağlık Bakanlığı'nın etkin bir oynadığını, kendilerine düşen tedbirleri almak için sürekli temas halinde olduklarını belirtti.

''Alınan somut önlem var mı?'' sorusuna ise Mirmahmutoğulları, ''Bununla ilgili dünyanın hiçbir tarafında somut bir önlem diye bir olay yoktur. Bu tür işletmeler çok iyi kontrol altına alınmalı. Domuzdan insana, insandan insana geçtiği için bu konuda seyahat çok önemli. Dünya Sağlık Örgütü 'bu dünyanın her tarafında görülebilir' diyor. Onun için çok temiz olacağız, ellerimizi çok temiz yıkayacağız. Hastalığın çıktığı ülkelerle ilişkilerimizde, seyahatlerimizde daha dikkatli olacağız'' yanıtını verdi.


-''D. BİLMEM NE ETİ GİBİ ETLERİ ASLA KULLANMAYIN''-

Ürün içeriğini belirten etiketlere ilişkin bir soru üzerine Mirmahmutoğulları, mevcut yasaya göre etiketlemenin çok önemli olduğunu, etikette ürünün içinde ne olduğunun belirtilmesi gerektiğini söyledi.

Mirmahmutoğulları, ''Vatandaşlarımız herhangi bir şekilde şüphelendiklerinde Alo Gıda Hattı 174'e anında bildirmeli. Öyle 'D. bilmem ne eti gibi etleri asla kullanmamaları lazım'' dedi.

''Bunlar domuz eti anlamına mı geliyor?'' sorusunu ise Mirmahmutoğulları, ''Hayır. Ama bundan böyle 'd. eti'' yazılamayacak . Domuz eti ise domuz eti, dana eti ise dana eti olduğu yazılacak. Bu tüketiciyi tereddüte düşürüyor'' diye yanıtladı.

''Yasal statüsü olan domuz çiftlikleri var mı?'' sorusu üzerine, Türkiye'de AB sürecinde, gerekli şartları taşıdığı takdirde domuz çiftlikleri kurulabileceğini kaydeden Mirmahmutoğulları, şunları söyledi :

''Bir belediye ile yetki var, bir de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ilgili var. Ruhsat almış her işletme Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın kontrolünde ve sorumluluğundadır. Ruhsat alabilmek için mevzuata uygun olmalı. Bu işletmeler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan ruhsatlı işletmeler değil ama Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan ruhsatlı işletmeler değil diye bunun kontrolünü bırakamayız.

Türkiye'de 3 tane, Antalya, İzmir ve Kırklareli'nde işletme var. Antalya'da kesimhanesi var. Birdenbire pazara gönderemiyorsunuz tedrici olarak kesip, ondan sonra gönderiyorsunuz. İzmir'e de geçici olarak yetki verildi. Antalya'ya gitmesin diye, işletmelerindeki domuzlar bitinceye kadar kesmek amacıyla. Şu anda hepsi il müdürlüklerimizin kontrolü altında.''

-''HİÇBİR SIKINTI GÖZÜKMÜYOR''-

Türkiye'ye gelen veya Türkiye'den giden her türlü canlı hayvan ve gıda ürünleriyle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, mahalli idarelerle ciddi işbirliği içinde olduklarını anlatan Mirmahmutoğulları, ''Bundan birkaç hafta önce, 'hangi tedbirleri almak lazım' diye ilgilerle bir araya geldik. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nı ilgilendiren boyutu var, bakanlığın dışındaki kurumları ilgilendiren boyutu var. Bu ortak çalışmayı gerektiren bir durum. Şu anda Türkiye'deki genel durum bu, hiçbir sıkıntı da gözükmüyor'' diye konuştu.

Kaynak: AA

28 Nisan 2009 Salı

Domuz gribi hakkinda hersey

Domuz gribi hakkında herşey


Dünyayı saran domuz gribinin semptom ve belirtileri nelerdir ? İnsanlar bu virüse nasıl yakalanır? Hastalıktan korunma yolu nedir ? İşte hastalıkla ilgili tüm bilgiler...

Domuz gribi akut solunum yoluyla domuzları etkileyen A tipi bir bulaşıcı hastalıktır.

Bu virüs domuzlar arasında direk yada dolaylı etkileşim yoluyla bulaşıyor. Bu hastalık vakaları kış ve bahar aylarında artış gösteriyor ancak bütün yıl boyunca da devam ediyor. Domuz gribi normalde sadece domuzları etkiliyor. Fakat bu virüs bazen tür bariyerini aşarak insanı da etkileyebiliyor.

Domuz gribinin semptom ve belirtileri nelerdir ?

Domuz gribi belirtileri dönemsel zatürre ile çok benzerlik göstermektedir ve bazen ölümlere bile neden olabilmektedir.

Bu belirtiler arasında ateş, öksürük, boğaz ağrısı, vücut ağrıları, baş ağrısı, titreme, yorgunluk, ishal ve kusma gibi belirtiler sayılabilir. Bu virüs ayrıca zaten bireyde var olan kronik hastalıkları daha da kötüleştirebilir.

Bu hastalık domuz eti tüketimi ile bulaşır mı ?

Hayır. Bu hastalığın insanlara domuz yada domuz mamulleri katkılı ürünlerin tüketilmesi sonucu bulaştığına dair herhangi bir delil yok. Eğer domuz yeterince pişirilirse bu virüs bulaşmaz. Bu virüs 160-170 derece sıcaklıkta yok oluyor.

Bu arada dinimiz islama göre domuz ürünlerinin tüketiminin haram olduğunu kalin harflerle belirtmekte yarar var.

İnsanlar bu virüse nasıl yakalanırlar ?

İnsanlar bu virüse genellikle domuzlarla direk temas kurduklarında ve virüs bulaşmış yerlerde bulundukları zaman yakalanırlar. İnsan insana temas ta bu virüsün bulaşmasının bir diğer yoludur. Ayrıca virüs tıpkı diğer mevsimlik gripler gibi solunum yolu ile de bulaşmaktadır.

Kendisine virüs bulaşan bir kişi bunu diğer insanlara ne kadar zamanda bulaştırır?

Eğer şahıs bu hastalığın belirtilerini üzerinde taşıyacak şekilde hastalığa yakalanmışsa bu kişinin bu hastalığı bulaştırması en fazla 7 gün sürer. Bu zaman dilimi çocuklarda daha kısadır.

Hastalıktan korunma yolu nedir ?

Hastalığa yakalanmış insanlarla direk temastan kaçının. Ellerinizi özellikle de öksürdükten ve hapşırdıktan sonra sabun ve bol su ile yıkayın. Özellikle de hapşırırken ve öksürürken mendil kullanuın ve bu mendili daha sonra atın.

Eğer size virüs bulaştıysa evden çıkmayın ve diğer insanlarla direk temastan kaçının. Hastalığın daha fazla yayılmasını engellemek için elinizi gözünüze, burnunuza ve ağzınıza temas ettirmeyin.

Acil ve erken belirtiler nelerdir ?

Çocuklarda erken belirtiler şu şekildedir:
- Hızlı solunum veya sorunlu nefes alma.
- Mavimsi cilt rengi
- Yeterli sıvı tüketmeme.
- Uykudan zor uyanma ve insanlarla iletişim kuramama
- Huysuzluk ve sinir bozukluğu
- Çeşitli nezle-belirtileri görülü ve daha sonra bu belirtiler gelişerek yüksek ateş ve öksürüğe dönüşmesi.
- Yüksek ateş


Yetişkinlerde görülen belirtiler ise şunlardır:

- Nefes alma zorluğu ve nefes darlığı
- Karın ve göğüste basınç ve ağrı
- Ani baş dönmesi
- Şiddetli veya devamlı kusma


Domuz gribinin bir tedavisi var mı ?

Bazı anti virüs ilaçları virüsün üremesini durdurabiliyor. Bu ilaçlar hastanın rahatlamasına ve hastalığın etkisinin kırılmasına yarıyor. Bu ilaçlar ayrıca ciddi olumsuz etkilerini de ortadan kaldırıyor. Bu anti virus ne kadar erken alınırsa o kadar iyi sonuçlar gösteriyor.

Bu domuz gribini engelleyecek bir aşı var mı ?

Henüz değil. Bu virüsün çeşitli aşılara çok seri uyum sağlamasından kaynaklanıyor. Virüsün bu kabiliyeti yeterli ve etkili bir aşı üretilmesini maalesef engelliyor. Hali hazırda dünya sağlık örgütünün tavsiye ettiği aşılar arasında bu virüsle alakalı herhangi bir aşı yoktur.


Kaynaklar:
"S & C: domuz Nezle." BBC News. 26 Nisan 2009. Accessed 26 Nisan 2009.
"Domuz Grip ve Sen." Merkezler Hastalık Kontrol ve Önleme (CDC) için. Accessed 26 Nisan 2009.
"Domuz Grip Sıkça Sorulan Sorular. Dünya Sağlık Örgütü. 23 Nisan 2009. Accessed 26 Nisan 2009.

24 Nisan 2009 Cuma

En güzel ahlâk timsali

En güzel ahlâk timsali
Cuma Hutbesi


Aziz ve muhterem Müslümanlar!

Hutbemiz, iki cihan güneşi, kâinatın efendisi, Allah'ın habibi Hz. Muhammed (sav) Efendimiz'in örnek hayatına ve üstün ahlâkına dairdir.

Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) her bakımdan insanların en güzeli olduğu gibi ahlâk ve edep yönünden de en üstünüydü.

"Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim. Sizin en hayırlınız, ahlaken en üstün olanınızdır" buyurmuşlardır.

Kur'ân'ın tercümanı, insanlığın ebedî rehberi, sonsuz hayatın ve ebedî saadetin habercisi ve müjdecisi olan Sevgili Peygamberimiz'i Cenâb-ı Hak ve Cemîl-i Mutlak Kur'ân-ı Hakîm'inde şöyle tarif ediyor

"Ve inneke lealâ hulukin azmi." (Kalem, 4)

Yâni: Yâ Muhammed! Şüphesiz sen en üstün bir ahlâk üzeresin!

"Andolsun ki, Allah Resulü sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." (Ahzab, 21)

Kâinat kitabının en büyük âyeti ve Hâtemü'l-Enbiyâ olan Fahr-i Cihan Efendimiz güzel huylu, güler yüzlü, tatlı sözlü, nâzik tabiatlı, ince ve hassas ruhlu idi.

Mübarek ağzından sert ve kaba hiçbir söz çıkmazdı.

Bütün ahlâk-ı hamîdenin en yüksekleri, huy ve hasletlerin en güzeli, o rehber-i ekmelde, o muallim-i ekberde, o dellâl-ı a'zamda mevcuttu...

Buna Kur'ân-ı Azîmüşşan şahittir. O'nun hayatı Kur'ân ahlâk ve terbiyesinin canlı bir tablosu idi.

Hz. Aişe (ra) validemizden Resûl-i Zîşan (sav) Efendimiz'in ahlâkı sorulunca, "Siz Kur'ân okumuyor musunuz? O'nun ahlâkı Kur'ân'dan ibaretti" diye cevap vermişti.

Âyetin ifadesiyle, "Allah'ın rahmet eseri olarak sen onlara yumuşak davrandın, eğer kaba ve katı yürekli olsaydın şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi" duyurulmuştur.

Aziz mü'minler!

Alemlere rahmet, insanlığa ebedî rehber ve üstâd-ı mutlak olarak gönderilen Fahr-i Âlem Efendimiz kimseyi tenkit etmez, ayıbını yüzüne vurmazdı. Yanlış bir davranış görse, "İçinizden bâzı kimseler şöyle yapıyorlar" şeklinde hatalı hareket edenleri belli etmeden, kırmadan yanlışlarını düzeltirdi.

Kimsenin sözünü kesmez, konuşması bitinceye kadar dinlerdi. Tartışmayı sevmez, sözü lüzumundan çok uzatmazdı. Faydalı olmayan şeylerle uğraşmaz, en güzel şekilde tebliğ vazifesini yapar, Allah'ın işine karışmazdı. Zira insanlara hidayet etmek, hakikatlan kabul ettirmek Cenâb-ı Hakk'ın takdiridir. "Vemâ 'ale'r-Resûli ille'l-belâğ" âyeti bunu ifade eder. O, Kur'an'ı okur, ona göre amel ederdi.

Kâinat ağacının en nurlu ve en mükemmel meyvesi, rahmet-i İlâhiyenin timsali, muhabbet-i rahmaniyenin misali, Hakk'ın en münevver burhanı, delili, saltanat-ı İlahiyenin dellâlı olan sevgili Peygamberimiz (sav) kimsenin gizli hallerini araştırmazdı.

Allah'a hürmetsizlik olmadıkça şahsına yapılan kötülükleri bağışlar, eline fırsat geçince intikam almayı düşünmezdi. Ancak Allah'ın yasaklarım çiğneyenlere hak ettikleri cezayı vermekte tereddüt etmezdi. Çünkü Allah'ın merhametinden fazla merhamet, şefkatinden fazla şefkat, merhamet ve şefkat değildir.

Aç canavara acımak, bîçâre koyunlara zulümdür. Allah'ın cezalandırılmasını istediği bir suçluyu Allah'tan başka kimse affedemez. Allah Resulü hukuk bakımından bütün insanları eşit tutar, zengin fakir, efendi köle, büyük küçük ayırımı yapmazdı. Fâtıma adında bir kadın bir suç işlemişti. Asil bir aileden olduğu için ceza verilmemesi istenmişti.

Alâkalı hutbesinde, "Sizden önceki ümmetlerin helaki şu sebepledir Onlar içlerinden zengin ve soylu bir kimse hırsızlık yaptığı zaman onu bırakırlar, fakir ve zayıf bir kimse aynı suçu işlese ona ceza verirlerdi. Allah'a yemin ederim ki; Muhammed'in kızı Fâtıma da olsa muhakkak cezasız bırakmazdım!" buyurdular.

Bütün resullerin seyyidi, bütün enbiyanın imamı, bütün mürşitlerin sultani fahr-i Âlem ve şeref-i benî Âdem Efendimiz'e her bakımdan güvenilirdi. Verdiği sözü mutlaka zamanında yerine getirmiş, kat'iyyen yalana tenezzül etmemiştir. Dost ve düşman herkes O'na "Muhammedü'l-Emîn" demişlerdir.

Mü'min kardeşlerim!

Bütün insanlık kâinatın manevî güneşi olan o Resûl-i Zîşan'a borçludur. Allah kâinatı O'nun hürmetine yaratmıştır. O batmayan manevî bir güneştir. İki cihanın güneşi... Bugün O'nun yolunda ve izinde 2 milyar civarında Müslüman bir cemaat vardır.

Şu dünya mescid-i kebirinde gayr-i müslimler de O'nun getirdiği nur sayesinde terakkî etmişlerdir.

O, âlemlere rahmettir. İki dünya saadetine vesiledir. Yerin yarısı O'nun saltanatı ve sancağı altındadır. Dünyanın dört bucağında, yedi latasında ezân-ı Muhammedi sesleri yükselmektedir. Bu ses insî ve cinnî şeytanları rahatsız etmektedir.

O'nun sünnetine uygun yaşayan, iki cihanın saadetini kazanır. Çünkü O'nun elinde bu kâinat sahibinin fermanı var. Başta Kur'ân olmak üzere bin kadar mucize göstermiştir.

"Öyle bir şeriat, bir İslâmiyet, bir ubudiyet, bir duâ, bir davet, bir îman ile meydana çıkmış ki; onların ne misli var ve ne de olur. Onlardan daha mükemmel ne bulunmuş ve ne de bulunur."

İnsanlık boşuna başını taştan taşa vuruyor. O'nun getirdiği hayat nizamı bütün nizamların ilham kaynağı ve en mükemmelidir. Hiçbir beşerî sistem, İlahî kanunların temin ettiği huzur ve saadeti, emniyet ve asayişi temin edemez, onun yerini tutamaz.

Evet, insanlığın en büyük kumandam ve ebedî rehberi, akılca en parlağı, ahlâk ve faziletçe en yüksek timsali, Hz. Muhammed'dir (sav).

Ne mutlu O'na lâyık ümmet olanlara!

Stres, kisisel basarinizi engelleyebilir !

Stres, kişisel başarınızı engelleyebilir !

Stres, çağımızın en büyük sorunlarından biri hemen hemen. Depresyon ve ardından ortaya çıkan zihinsel ve fiziki olumsuzluklar… İşte, günümüzün rekabetçi dünyasının insana mirası…

Günümüz rekabetçi dünyasında birçok genç insanın kariyerlerinden, evlerinden, ailelerinden ve hatta yaşamlarından bıktıkları bazı dönemler yaşadıklarını görmek şaşırtıcı değil. Bu süreç birçoğumuz tarafından bir geçiş dönemi olarak algılanıp önemsenmese de aslında bu süreç bir insan hayatındaki en aldatıcı dönemdir ve dikkat edilmesi, özel rehberliğe tabii tutulması ve hatta psikologlardan yardım alınması gereken önemli bir süreçtir.

Stresle başa çıkabilmek için bir insanın önce stresin neden olduğu depresyonla bağlantılı olarak ortaya çıkan zihinsel ve fiziki sağlığı olumsuz etkileyen sonuçları bilmesi gerekir.
Ayrıca stresin ilk semptomları başladığı zaman tedavi etmek hayatın değer aşamalarında ortaya çıkabilecek strese bağlı sorunları engellemek açısından oldukça önemlidir.

Stresin bazı belirtileri şunlardır:

—Aşırı şikâyet.

—Artan sinirlilik.

—Uyku problemleri.

—Bireylerin sürekli yalnızlığı tercih etmesi.

—Aşırı sigara tiryakiliği.

—Aile ile iletişimin ve etkileşimin azalması.

—Sindirim bozukluğu ve iştah eksikliği.

—Dikkat eksikliği.


STRES NEDENLERİ

Stresin ana nedenleri arasında sevilen bir yakının ölümü, evlilik uyuşmazlıkları, aile problemleri ve çocuklardan ayrı kalma, uzun süreli hastalıklar, sakatlık, anne ve babanın çocuğa kötü davranması, saygısız çocuk, bir projenin zamanında yetiştirilmesi endişesi ve hatta bir sınav dahi sayılabilir.

Bir yazılım profesyoneli yaptığı araştırmalar sonucunda şu tespitte bulunmuştur: "Stres hayatımızın bir parçası ve büyümemiz sürecinde ve tıpkı diğer milyonlarca insan gibi modern dünyanın bize yüklediği hedeflere hırsla ulaşma çabalarımız sürecinde stres hep bize eşlik ediyor. Araştırmayı yapan uzman sözlerini şöyle sürdürüyor; “Zamanla bizler hatalarımız ve başarısızlıklarımız, kısacası eksikliklerimizle birlikte yaşamaya alışıyoruz ve her türlü gelişim ve değişimi bırakıyoruz.”

Bir olayın ters gitmesi üzerine eşine ve çocuklarına bağıran bir ev hanımı biraz zaman geçtiğinde bunun anlamsız olduğunu ve problemi büyütmekten başka bir sonucunun olmadığını anladığını söylüyor. Tabii ki böyle bir ev hanımının bu tepkiyi vermeden önce sorunun iyi bir analizini yapması daha gerçekçi bir tutum olacaktır. Bu tür bağırmalar ve tepkinin dışa vurulması hayatın değişik süreçlerinde sıkça tekrarlanan olaylardır. Mesele bir proje veya bir sunu ile uğraşırken bu durum meydana gelebilir. Bir insan ne kadar çok çalışırsa çalışsın bir röportaj yapmak veya bir konferansa katılmak gibi kariyeri açısından dış dünya ile iletişime geçtiği ve yüz yüze kaldığı dönemlerde kendini güvende hissetmiyor ve endişelere kapılıyor.

İnsanlar stresle baş etmek için çok farklı yöntemler deniyorlar. Bu yöntemlerin kimi çok ilham verici olurken kimi de oldukça üzüntü verici ve çaresizce yöntemler.

STRES İLE MÜCADELE

Stres altındaki birçok genç çoğu zaman gerçekçi olmaktan uzaklaşıyor ve düşünme yeteneğini bir anda kaybediyor ve bunun sonucunda da daha fazla hata yapıyor. Bu kişiler hayatları düzensiz olan kimselerdir. Bu tür bireyler zamanı değerlendiremez ve başarı ile başarısızlığı sürekli materyalist bir yaklaşımla ele alırlar. Bu tür insanlar genelde yaratıcıya inancı eksik olan ve hayatın ve yaratılışın gayesini bilmeyen kimselerdir.

Diğer yandan hayatın bir gayesinin olduğunu bilen inançlı kimseler karşılaştıkları sorunları inançları açısından bir imtihan olarak ele alırlar. Bu tür kişiler karşılaştıkları stres ile başa çıkarken karşılaştıkları problemleri de başarıya giden adımlar ve köşe taşları olarak algılar ve bu süreci sabır ile aşarlar. Bu kimseler yaratıcıya güvenen ve tevekkül eden ve çabalarının Allah nazarında boşa gitmeyeceğine inanan kişilerdir. Onlar bu dünyada yaptıklarının sonucu ne olursa olsun yaratıcı tarafından mükâfatlandırılacağı bilincine sahiptirler. Allah yüce Kuran’da şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ben erkek olsun kadın olsun sizden bir işte bulunanların işini boşa çıkarmam.” (Al-i İmran 3/195)

Yukarıdaki ayet aile hayatında ve işlerinde problemlerle karşı karşıya kalanlar için adeta bir anti-depresan işlevi görmektedir.

İyiliğe inanmak bir insana hayatındaki bütün sıkıntılar ve sarsıntılarda sebat gösterme imkânı sağlar. Bu işte veya kişisel yaşamımızda karşılaştığımız her türlü problemin pratik çözümüdür. İnancı kuşanmış bir birey hayatın problemlerine karşı sebat gösterebilmek için gereken ilahi gücü yeterice sahiptir.

Tanınmış bir gençlik danışmanı şöyle söylüyor; “Günümüzde birçok genç kıyasıya rekabet ile karşı karşıyadır. Bu rekabetçi yaklaşım, aile ilişkileri zayıf olması ve temel ahlak değerleri ile yer değiştiren iletişimsizlik nedeniyle daha da büyümektedir. Bu durum gençlerle yaşlılar arasındaki iletişimin azalmasına, stresli bir havanın hâkim olmasına ve ciddi problemlerin meydana gelmesine neden oluyor.

Bu durumlarda gençlere ve yaşlılara inananların aynı ailenin fertleri oldukları ve paylaşımcı olunması gerektiği hatırlatılmalıdır. Bu sadece gençlerin gönlünü almakla kalmayacak birçok kişiyi hayatın büyük ve küçük her problemine çözüm olan inanca da yöneltecektir.

23 Nisan 2009 Perşembe

23 NISAN KUTLU OLSUN

23 NİSAN KUTLU OLSUN



Büyük Komutan Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.

TBMM'nin açılış yıldönümü olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, tüm yurtta, KKTC'de ve dış temsilciliklerde büyük bir coşkuyla kutlanıyor. Mustafa Kemal Paşa'yi bir kez daha saygı, sevgiyle ve minnetle anıyoruz !
Anahtar Kelimeler: 23 nisan - 23 april - 23 nisan ulusal egemenlik ve cocuk bayrami - ulusal egemenlik ve cocuk bayrami - Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı - Mustafa kemal Atatürk - Mustafa kemal paşa'nin cocuklara hediyesi - cocuk bayrami - cocuklarin bayrami -

22 Nisan 2009 Çarşamba

Insan vucudunun olaganustu 16 gercegi

İnsan vücudunun olağanüstü 16 gerçeği

İnsanlar kendi vücutlarını tepeden tırnağa bildiklerini söylerler. Fakat bu haberi okuduktan sonra vücudunuz hakkında o kadar da çok bilginiz olmadığını göreceksiniz.

Howstuffworks adlı internet sitesinde yer alan habere göre, vücudunuz hakkında sizi şaşırtacak 16 olağanüstü gerçek:


1. Dil izi: Eğer kimliğinizi saklamak isterseniz, dilinizi çıkarmayın. Parmak izine benzer şekilde, herkes tek ve benzersiz bir dil izine sahip.

2. Döküntü: Evde tüy dökme derdinden şikayetçi olan sadece evcil hayvanınız değil. İnsanlar her saat yaklaşık 600 bin deri partikülü döküyor. Bu her yıl yaklaşık 680 gram tutuyor, bu nedenle ortalama bir insan 70 yaşına kadar yaklaşık 48 kg deri dökmüş oluyor.

3. Kemik sayısı: Yetişkinlerde bir bebekten daha az kemik bulunuyor. Doğduğumuzda 350 kemiğe sahip oluyoruz, ancak gelişim süreci boyunca kemikler eriyip birbiriyle kaynaşıyor ve yetişkin olduğumuzda sadece 206 kemiğimiz kalıyor.

4. Yeni mide: Mide mukozasının dış tabakası ömrü çok kısa olduğu için 3-4 günde yenilendiğini biliyor muydunuz? Eğer yenilenmeseydi, midenizdeki yiyecekleri hazmetmek için kullanılan güçlü asitler, aynı zamanda midene de zarar verecektir.

5. Koku hatırlama: Burnumuz köpekler kadar hassas değil, ancak 50 bin farklı kokuyu hatırlayabilir.

6. Uzun bağırsaklar: İnce bağırsağın uzunluğu yetişkin bir insanın boyunun yaklaşık 4 katı uzunluğundadır. Eğer geriye doğru katlanmasaydı, 5-6 metrelik uzunluğu karın boşluğuna sığmazdı.

7. Bakteri: Bu cilt için gereklidir. İnsan vücudunda cildin her santimetre karesinde yaklaşık 32 milyon bakteri yaşıyor. Bunların büyük bir çoğunluğu zararsız.

8. Vücut kokusunun kaynağı: Koltuk altı gibi kokan ayakların kaynağı terdir. İnsanlar ayaklarından da terler. Bir çift ayak 500 bin ter bezine sahiptir ve günde yarım litre ter oluşturabiliyor.

9. Hapşırma hızı: Hapşırık havada saatte 161 km hızla gidebiliyor. Bu nedenle hapşırınca burnunuz ve ağzınızı mutlaka bir mendille kapatmalısınız.

10. Kan aralığı: Eritrosit olarak bilinen kan hücreleri bikonkav (iki yanı çukur) diskler şeklindedir. Kan uzun bir yolda seyahat eder. İnsan vücudunda yaklaşık 96 bin 560 km kan damarı bulunuyor. Çok çalışkan olan kalp her gün damarların içine 7 bin 571 litre kan pompalıyor.

11. Tükürük miktarı: Tükürüğünüzün içinde yüzmek istemeyebilirsiniz, fakat biriktirseydiniz bunu yapabilirdiniz. Çünkü, bir ömür boyunca insan 25 bin litre tükürük üretiyor. Bu miktar 2 yüzme havuzunu doldurmaya yeter.

12. Horlama sesi: 60'lı yaşlarda, erkeklerin yüzde 60'ı ve kadınların yüzde 40'ı horluyor. Horlama ortalama 60 desibelken, horlama seviyesi bazı kişilerde 80 desibelin üzerine çıkabiliyor. 80 desibel seviyesindeki ses havalı matkabın çıkardığı ses kadar yüksektir. 85 desibelin üzerindeki sesler insan kulağına zarar verdiği saptanmıştır.

13. Saç rengi ve sayısı: Sarışınlar daha eğlenceli olabilir ya da olmayabilir, ancak sarışınlar kesinlikle daha fazla saça sahipler. Saç rengi saçımızın ne kadar sık olduğunu belirlememize yardımcı oluyor. Buna göre sarışınlar en üst sırada yer alıyor. Bir insanda ortalama 100 bin saç kılı bulunurken, sarışınlarda bu sayı ortalama 146 bin. Siyah saçlı insanlar yaklaşık 110 bin saç kılına sahip, kahverengi saçlı insanlarda ise 100 bin saç kılı bulunuyor. Kızıl saçlı insanların ise saç kılı daha az yaklaşık 86 bin kadar.

14. Tırnak gelişimi: Eğer el tırnaklarınızı ayak tırnaklarınızdan daha sık kesiyorsanız, bu doğaldır. El tırnaklarımız daha çok kullanıldığı için daha hızlı uzuyorlar. Elimizin tırnakları 0,5 - 0,6 mm hızla uzar. Yani kesilmezlerse yılda 2,5 - 3,0 santimetre uzunluğa ulaşabilirler. Ayak tırnaklarının uzama hızı bunun dörtte biri kadardır. En hızlı uzayan tırnak orta parmağın tırnağıdır.

15. Baş ağırlığı: Bebekler doğduklarında başlarını tutamazlar. İnsan başı doğduğunda vücudumuzun toplam uzunluğunun dörtte biri kadardır. Fakat, yetişkin olduğumuzda bu oran toplam uzunluğumuzun 8'de birine ulaşır.

16. Uyku ihtiyacı: Eğer iyi bir gece uykusu için öldüğünüzü söylerseniz, tam anlamıyla bunu kastediyorsunus. Haftalarca bir şey yemezseniz ölmezsiniz, fakat 11 günden sonra uykusuzluğa dayanamazsınız, sonsuza kadar uyup kalırsınız.

Tokluk hissi olusturan gidalar

Tokluk hissi oluşturan gıdalar

Bol miktarda lif ve posa bulunan gıdalar sizi inceltir.
Diyetlerdeki kalori hesaplamaları besinlerin değerinin göz ardı edilmesine neden olur. Oysa vücudun faaliyetlerini sağlıklı olarak sürdürebilmesi için gıdalardaki besleyici değerlere ihtiyaç duyar. Vücudun yağlar da dahil her şeye ihtiyacı vardır. Diyet yapmak demek vücudu yaşamsal önem taşıyan yakıtlarından mahrum etmek demek değildir.

Vücudun yağlara bu yağlar içinde doymuş ve doymamış yağlara da ihtiyacı vardır. Burada önemli olan miktarlarını doğru olarak belirlemektir. Kalori hesabı zayıfalamanın iilk şartıdır. Aldığımız kalorinin yüzde 12-15'i protein, yüzde 25-30'u yağ ve yüzde 50-60'ı karbonhidratlardan olmalıdır.

Bu maddeler mideyi doldurduğu gibi az miktarda tüketilmesi halinde bile tokluk hissi yaratır. Bu lifler enerjinin bedene yayılmasına da yardım eder. Vücuda alınan karbonhidratların da proteinlerin de fazlası yağ olarak depo edilir. Kilo vermek alınan ve yakılan kalorilerin dengelenmesi ile ilgilidir. Yediğiniz her yiyecekte belli miktarda kalori vardır.

l gr. yağ = 9 kg kalori

1 gr karbonhidrat = 4 kg kalori

1 gr. protein = 4 kg kalori

Öte yandan gün boyu aç kalmak, metabolizmamızı yavaşlatır. Bu da kilo verememenize neden olur.

Bahar aylarinda goz sagligina dikkat

Bahar aylarında göz sağlığına dikkat

Özellikle bahar aylarında, polenlerin etkisiyle oluşan bahar nezlesi nedeniyle gözlerin kaşınması, körlüğe kadar uzanan rahatsızlıklara neden olabiliyor.

Denizli Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Dr. Serdar Marol, alerji ayları olan bahar ve yaz başlangıcında vatandaşların göz sağlığına dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

Bu dönemlerin çiçek ve ağaç polenlerinin çıktığı zamanlar olduğu için gözde bahar nezlesi rahatsızlığı oluşabildiğini belirten Uz.Dr. Serdar Marol, şöyle konuştu: "Gözlerde yanma, şişme, kızarıklık, kaşıntı ve sulanma ile başlayan alerji, en sık bahar aylarında görülür. Bahar nezlesi, alerjinin tam hastalıklı şeklidir. Vatandaşlar bu rahatsızlığı çok hafif olarak algılıyor. Oysa çok önemli ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Dört beş yaşlarında genellikle çocukluk döneminde başlıyor 20 yaşına hatta daha sonraki yaşlara kadar devam ediyor."

Hastalığın ilaç, damla, pomat ve merhemlerle tedavi edildiğini anlatan Marol, sözlerine şöyle devam etti: "Bu hastalığa yakalananlar mutlaka doktor kontrolünde tedavi olmalı. Eğer bu hastalık tam tedavi edilmezse ileri yaşlarda keratokonus hastalığı adı verilen korneal dejenerasyona sebep olabiliyor."

Bahar nezlesinin gözde tatlı bir kaşıntıya neden olduğunu, hastalar için asıl büyük tehlikenin bu noktada odaklandığını ifade eden Dr. Serdar Marol, başta çocuklar olmak üzere büyüklerin dahi tatlı bir kaşıntı olduğu için gözlerini sürekli kaşıyarak büyük bir riske girdiklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: İHA

20 Nisan 2009 Pazartesi

Türkcemizi yabanci kelimelere karsi koruyalim

Türkcemizi yabanci kelimelere karsi koruyalim

Bilindigi üzere günlük yasantimizda hepimizin de kullandigi bir cok yabanci kelimeler var. Bilerek veya bilmeyerek istem disi da olsa bunlari neredeyse hergün kullaniriz. Kendim dahil cogu zaman yabanci kelimeler kullandigimi fark ediyorum ve kendimi düzeltmeye calisiyorum. Sizlere yabanci kelimeleri kullanmayin demiyorum ama bunlarin birde güzel türkcemizde birer karsiligi var. Devamli yabanci kelimeleri kullansak güzel türkcemizdeki karsiligini zamanla unutma tehlikesi ile karsilasabiliriz diye düsünüyorum. Bu tehlike ilk basta en cok cocuklari ve gencleri kapsiyor. Simdi genclere bakiyorum da kullandiklari yabanci kelimeler onlar icin siradanlasmis ve bazi türkce kelimeler neredeyse unutulmaya yüz tutmus. Bunlari görünce ister istemez üzülüyor insan ve türkcemiz nereden nereye gidiyor diye düsünceye daliyor. Neyse fazla uzatmadan Internette gördügüm yabanci kelimelerin türkce karsiligi olan bazi güzel bilgileri sizlere paylasmak istiyorum.

Bazi yabanci kelimelerin türkce karsiligi:

Dizayn - Tasarim
Analiz - Cözümleme
Online - Cecrimici
Kriter - Ölcüt
Part-Time - Yari zamanli
Pesimist - Karamsar
Slayt - Yansi
Empoze etmek - Dayatmak
Driver - Sürücü
Bye Bye - Hosca kal

Version - Sürüm, Uyarlama
Extra - Fazladan
Imitasyon - Taklit
Optimist - Iyimser
Save - Kaydet
Save etmek - Kaydetmek
Adisyon - Hesap fisi
Print out - Cikti
Anons etmek - Duyurmak
Bodyguard - Koruma
Doküman - Belge

Izolasyon - Yalitim
Data - Veri
Prezantasyon - Sunum
Finish - Bitis, Varis
Download - Indir
Download etmek - Indirmek
Monoton - Tekdüze
Konsensus - Uzlasma
Full - Tam, Dolu
Emergency - Acil
Ambians - Hava, Ortam

Illegal - Yasadisi
Timing - Zamanlama
Catering - Yemek hizmeti
Departman - Bölüm
Revize etmek - Yenilemek
Global - Küresel
Sempatik - Sevimli, Canayakin
Security - Güvenlik
Printer - Yazici
Elimine etmek - Elemek

Exit - Cikis
Check etmek - Kontrol etmek
Feedback - Geri bildirim
Full-time - Tam Gün
Koordinasyon - Esgüdüm
Absürt - Sacma
Adapte olmak - Uyum saglamak
Laptop - Dizüstü Bilgisayar
Notebook - Dizüstü Bilgisayar
Provoke etmek - Kiskirtmak
Jenerasyon - Nesil, Kusak

Start almak - Baslamak
Center - Merkez, Orta
Relax - Rahatlamak
E-Mail - E-Posta (Elektronik Posta)
Kömünnikasyon - Iletisim
CV (Curriculum Vitae) - Özgecmis
Okay - Tamam
Trend - Egilim
Spontane - Kendiliginden
Link - Baglanti

Computer - Bilgisayar
Mouse - Fare
Hardware - Donanim
Software - Yazilim
Scanner - Tarayici

17 Nisan 2009 Cuma

Sünnete uymak

Sünnete uymak
Cuma Hutbesi


Aziz ve muhterem Müslümanlar!

Hutbemiz, en güzel hayat nizamı olan Sünnet-i Seniyye'ye dairdir.

Allah'a îman eden, elbette O'na itaat edecek ve O'na ibadet yapacak, kulluk vazifelerini yerine getirecektir.

İmansız ibadet olamayacağı gibi ibadetsiz, itaatsiz îman da kurtarıcı olamaz; tesirini gösteremez. Kul için itaat şarttır.

Bir memur için vazife yapmak şarttır, görevsiz maaş olamaz. Memuriyet devam edemez.

Aynen bunun gibi insan da İlâhî bir memurdur, pekçok vazifesi vardır, bunları yapmak mecburiyetindedir. Bu yolda bir rehbere muhtaçtır. O da ebedî rehberimiz Hz. Muhammed'dir (sav).

Allah'a itaat yollan içinde en makbul, en müstakim, en kısa ve en selâmetli ve nurlu yol, Habibullah'ın gösterdiği ve takip ettiği îman ve Kur'ân yoludur. Bu yol Allah'a gider. Bu yol cennete, ebedî saadete gider. Bu yolun yemini îmandır. Bu yolun yolcuları bütün mü'minlerdir. Nizamnamesi, sünnet-i Ahmediyye'dir.

Sünnet-i Seniyye bizim yegâne hayat programımızdır. Daima genç ve değişmez prensiplerimizdir. Bu tarîk-i Muhammedi'nin anayasası, kanûn-u esâsîsi şeriatın emirleri ve yasaklandır.

Ümmet-i Muhammed'i selâmete götürecek en büyük cadde budur. Enbiyalann, evliyalann, şehitlerin, gazilerin yolu, Aşere-i Mübeşşere'nin, Ashâb-ı Kirâm'ın, tabiîn ve tebe-i tabiînin yolu îman ve Kur'ân yoludur.

Muhterem mü'minler!

Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de ferman ediyor.

"Vemâ âtâkümürresûlü fehuzûhu vemâ nehâküm 'anhü fentehû!" (Haşr, 7)

Yâni: Peygamberin Allah'tan alıp size getirdiklerini alınız, tutunuz, yapışınız, bırakmayınız! Yasakladığı şeylerden sakınınız, uzak durunuz, bid'atlan ve gayr-i İslâmî yaşayıştan bırakınız!

"Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkümullah!" âyet-i azîmesi, sünnete uymanın ne kadar mühim olduğunu ifade ederken der ki:

"Habibim Muhammed (sav) Kullarıma söyle:

Allah'a îmanınız varsa elbette O'nu seveceksiniz! Madem Allah'ı seversiniz, Allah'ın sevdiği tarzı yapacaksınız! Ve o sevdiği tarz ise, Allah'ın sevdiği zâta benzemelisiniz! O'na benzemek ise O'na ittibâ etmektir, uymaktır. Ne vakit O'na ittiba etseniz, Allah da sizi sevecek! Zâten siz Allah'ı seversiniz, tâ ki Allah da sizi sevsin, günahlarınızı bağışlasın!"


Bu âyetin kısa mealinden anlıyoruz ki, "Ben de insanım, mü'min ve Müslümanım!" diyen herkes için en mühim ve en yüce maksat ve gaye, Cenâb-ı Hakk'ın muhabbetine mazhar olmaktır. O yüksek gayeye ulaşmanın yolu da, Allah'ın habibine uymak ve sünnet ışığında hayat yaşamaktır.

Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz ferman ediyor: "Ümmetim fesada gittiği zamanda kim benim sünnetime sarılsa, hayatını benim hayatıma uydursa, yüz şehidin ecir ve sevabını kazanabilir."

Evet, sünnete uymak çok mühimdir. Hususan bâtıl inanç ve bozuk hayat anlayışlarının ortalığı sardığı bir zamanda sünnete uymak, Allah Resûlü'nün rehberliğinde hayat sürmek daha çok kıymetlidir.

Hak yoldan çıkmış, modaya uymuş, açık saçık kadınlar arasında Allah emrettiği için örtünen Müslüman bir hanım; namazsız ve oruçsuzlar arasında namaz kılıp oruç tutan bir mü'min; zenginler arasında zekâtını veren ve hac vazifesini yapan; İslâmî hizmetlere yardımcı olan uyanık bir zengin; güzel ahlâktan, Kur'an terbiyesinden mahrum insanlar arasında edepli bir Müslüman; manevî bir mücahit olarak inşâallah yüz şehit sevabı kazanabilir.

Adetlerim ibadete çevirip bütün ömrünü meyveli ve sevaplı yapabilir.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

"Men yutii'r-Resûle fekad etâallah." Yâni: Kim Allah'ın Resulüne itaat ederse, sünnete uygun hareket ederse, Allah'a itaat etmiş olur.

"Ve inneke letehdî ilâ sırâtin müstakim." Yâni: Habibim! Muhakkak sen insanları Allah yoluna, Kur'ân ve iman dairesine davet edersin, tebliğ edersin! Hidayet etmek, kabul ettirmek, insanları senin etrafında toplamak Allah'ın takdiridir.

Allah dilediğine hidayet eder, dilediğini dalâlet içinde bırakır. Kulların vazifesi, Allah'tan hidayet istemektir.

"Fein tevellev fekul hasbiyallah..."

Bu âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak Peygamberimiz'e (sav) teselli için şöyle buyuruyor "Eğer ehl-i dalâlet arka verip senin şeriat ve sünnetinden i'râz edip Kur'ân'ı dinlemeseler merak etme ve de ki:

Cenâb-ı Hak bana kâfidir, O'na tevekkül ediyorum! Sizin yerlerinize ittiba edecekleri yetiştirir. Ne âsîler hududundan kaçabilirler ve ne de istimdad edenler medetsiz kalırlar. Emrine muhalefet edenler fitneye ve can yakıcı azaba uğramaktan korksunlar, titresinler. Allah'ın rahmeti sonsuz olduğu gibi, yakalaması ve azabı da şiddetlidir.

Aziz kardeşlerim!

Cenâb-ı Hak, Sevgili Peygamberimiz'i (sav) mutlak rehber olarak göndermiştir.

Her hususta değişmez rehberimizdir. O en büyük kumandan, en âdil sultan, en mükemmel terbiyeci ve ıslahatçıdır. İnsanlığa ne lazımsa O'nda mevcuttur.

Avrupa ve Amerika'da göze çarpan maddî ve manevî güzellikler de İslâm güneşinin ışıklandır, nuru Muhammedi'nin parıltılarıdır. Bütün insanlık Allah Resûlü'ne borçlu ve muhtaçtır.

Cenâb-ı Hak en güzel edep ve ahlâkı habibinde toplamıştır.

Kâinattaki bütün güzellikleri, o parlak aynada görmek ve göstermek istemiştir.

O'nun sünnetini terkeden edebi terkeder, hasaretli bir mahrumiyete düşer.

Hiçbir meselesi yoktur ki altında bir nur, bir edep bulunmasın.

Sünnet-i Seniyye iki dünya saadetimizin temel taşıdır.

Temelsiz binalar yıkılmaya mahkûm olduğu gibi, şeriat-ı Ahmediyye'ye (sav) uygun olmayan işler çökmeye ve sönmeye mahkûmdur.

Allah Resulü buyuruyor:

"Bütün ümmetim cennete girir, yalnız istemeyenler müstesna!"

"Yâ Resûlallah! Cenneti kim istemez?"
diye soruldu. Allah'ın habibi cevap verdiler

"Bana itaat eden cennete girer, itaat etmeyen cenneti istememiş demektir."

Bid'atlara, modalara sapanlara yazıklar olsun!

Allah Resulü'nü Örnek kabul edip ona göre yaşayanlara müjdeler olsun!

16 Nisan 2009 Perşembe

Estetik ameliyat sakincali midir ?

Estetik ameliyat sakıncalı mıdır ?


Vücudumuzun herhangi bir organı (kulak, burun, el gibi) anormal bir görüntüdeyse, kişi de bundan rahatsız oluyorsa tıbbi yönden müdahale edebilir. Din bunu yasaklamaz. Zira bu gibi haller, yaratılıştaki bir farklılıktan kaynaklanmaktadır. Düzeltilebilir.

Ancak böyle bir durum yoksa (mesela bir ara burnunu kaldırmak, sonra sağa yatırmak veya sola yatırmak gibi) tamamen vücutla gereksizce oynamak ve yaratılışı bozmak anlamına gelecek olan operasyonlar doğru değildir ve bunlardan sakinmak gerekir.
Anahtar Kelimeler: Estetik ameliyat sakıncalı mıdır - Estetik ameliyat yaptirmak - Keyfi Estetik ameliyat yaptirmak - Estetik ameliyat günah mıdır - Estetik ameliyat olmak - Estetik ameliyat sakıncalı mı -

Avcilik dinimizce yasak midir ?

Avcılık dinimizce yasak mıdır ?


Dinimizin temel ilkesi merhamet ve rahmettir. Yüce rabbimizin yarattığı bütün güzellikleri doğru kullanmak asli görevimizdir. Bu nedenle de hiçbir fayda sağlamayan, sırf hayvanlara eziyet etmek ve eğlenmek için yapılan avlanmalar dinimizin temel ilkeleriyle çelişir.

Eti yenen hayvanların eti için, eti yenmeyen hayvanların ise deri, kıl ve diğer kısımları için ya da zararlı olanlarının zararından korunmak için avlanmaları caizdir. Ancak burada da ekolojik dengeyi bozmamak için konmuş olan yasaklara riayet etmek lazım.
Anahtar Kelimeler: Avcilik dinmizde yasak midir - Avcılık dinimizce yasak mıdır - Avcilik yapmak günah midir - Eglence icin avlanmak - Zevk icin avlanmak - Avcilik günah olabilir mi -

Sigara icmek haram midir ?

Sigara icmek haram mıdır ?

Sigara konusunda çağdaş İslam alimleri üç görüş etrafında odaklaşmışlardır. Bunları kısaca belirtelim.

1- Pipo, sigara ve nargile gibi (uyuşturucu olmayan, sarhoş edicilik özelliği olmayan) maddeler hakkında dinin yasaklayıcı açık bir hükmü yoktur. Bu nedenle de mübahtır (sakıncasızdır).

2- Bu gruba göre, sigaraya haram denemez ama en azından mekruhtur.

3- Özellikle tiryakilik oluşturacak derecedeki alışkanlık, ayrıca ekonomik açıdan ve sağlık yönünden oluşturduğu yıkım itibarıyla haram diyen görüş.

Bu maddeler üzerinde uzunca konuşulabilir. Ama bu görüşlerin her birine saygı duymakla beraber ikinci maddedeki görüş daha makul sayılmaktadır. Sigaraya, içki gibi haram demek mümkün değildir. Fakat birçok olumsuzluğundan dolayı sigara içmek mekruhtur diyebiliriz.
Anahtar Kelimeler: Sigara - Sigara icmek - Sigara icmek haram midir - Sigara haram midir - Sigara harammidir - Sigara haram mi - Sigara harammi - Sigara haram sayilirmi - Sigara haram olabilir mi - Sigara mekruh mu - Sigara mekruhmu - Sigara icmek günah mi

5 bin yil yetecek bor madeni rezervi

5 bin yıl yetecek bor madeni rezervi

Kütahya'da, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yaptığı sondaj çalışmalarına göre yaklaşık 1 milyar ton bor madeni rezervi bulunduğu tahmin ediliyor.

Edinilen bilgilere göre, sanayide kullanılan ve çağın madeni olarak tanımlanan borun dünyadaki rezervinin yaklaşık yüzde 70'i Türkiye'de, bunun yüzde 70'i de Emet'te bulunuyor.

Bölgede bor madeninin varlığı, 1956 yılında, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünde (MTA) görevli Alman Jeolog Dr. Gawlik tarafından ilçe merkezinin 4 kilometre kuzeyindeki Espey mevkisinde ve 12 kilometre güneyindeki Hisarcık ilçesinde tespit edildi.

Emet'teki bor sahaları, MTA tarafından 1958 yılında Etibank'a verildi.

Espey'deki sahaların bir bölümü özel şirketlerce, geri kalanı ise Etibank tarafından bir süre işletildi. İlk yıllarda yer altı işletmeciliği yapan bu kuruluşlar, daha sonra boru açık işletme sistemiyle çıkarmaya başladı. O yıllarda Hisarcık'taki sahalarda ise Etibank'a bağlı Emet Kolemanit İşletmesince açık ocak üretimi yapıldı.

İsmi Emet Bor İşletmesi olarak değiştirilen kurum, 1958 yılında resmen bor üretimine başladı.

Espey yakınındaki Killik mevkisinde 1957 yılında özel sektör kuruluşlarınca işletilen sahalar, 1979'da dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal tarafından kamulaştırılarak, Emet Bor işletmesine devredildi.

Bölgedeki tüm maden ocakları 1990'da açık işletmeye dönüştürülerek, bor üretimine devam edildi.

BOR MADENİNİN KULLANIM ALANLARI

Bor mineralleri ve bileşikleri doğrudan kullanılamıyor, ancak sanayinin birçok dalında katkı maddesi olarak değerlendiriliyor.

Cam elyaf, optik ve teknik cam endüstrisi, sır ve emaye üretimi, boya ve diğer bazı kimyasalların yapımı, seramik, gübre, fotoğrafçılık, ilaç, deri, demir-çelik, kozmetik, sabun ve deterjan sanayisi, enerji sektörü ve nükleer uygulamalarda kullanılan bordan son yıllarda uzay araçlarının üzerlerinin kaplanması, ısı yalıtımı, pil, yanmaz kumaş, çelik yelek, askeri tank zırhları imalatında ve araç yakıtı olarak yararlanılıyor.

ABD'deki petrol kaynaklarının azalmasından sonra araç yakıtı olarak kullanılabileceğinin belirlenmesi, borun stratejik önemini artırdı.

Türkiye'nin ihraç kalemlerinden de biri olan bor, ABD, Japonya, Çin, Rusya, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkelerine gönderiliyor.

REZERV TESPİTİ VE BORLU ÇİMENTO ÜRETİMİ PROJESİ

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü yetkilileri, Emet ve Hisarcık'taki sahalarda yapılan sondajlara göre yaklaşık 1 milyar ton bor rezervi bulunduğunu saptadı.

Müdürlük tarafından rezerv tespiti için çalışmaların MTA Genel Müdürlüğü bünyesinde sürdürüldüğüne işaret eden yetkililer, sondajlara bu yıl da devam edileceğini kaydetti.

Emet Bor İşletmesinin yıllık bor üretimi ve satışının yaklaşık 200 bin ton olduğunu ifade eden yetkililer, bölgedeki bor madeninin ömrünü 5000 yıl olarak tahmin ettiklerini belirtti.

Yetkililer, işletmede 830 işçi ve memurun çalıştığını bildirerek, bor ve bor atıklarından çimento imalatında katkı malzemesi olarak kullanılması yönünde çalışmalara devam edildiğini anlattı.

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürü Orhan Yılmaz tarafından başlatılan çalışmalar kapsamında teknik ekibin, dayanaklı çimento ve beton asfalt yapımı için gerçekleştirilen deneylerden olumlu sonuç alındığına dikkati çeken yetkililer, çimento üretimi için proje çalışmalarına ağırlık verdiklerini duyurdu.

BORİK ASİT FABRİKASI ZİNCİRİNE YENİ HALKA

Emet'te üretilen borun işlenmesi konusunda da önemli çalışmalar yapılıyor.

Bor madeninden elde edilen borik asit, daha önce Balıkesir'in Bandırma ilçesinde, Eti Maden İşletmelerinin tesislerinde üretiliyordu. Bu tesisin ekonomik ömrünü tamamlamasının ardından Emet'te 2002 yılında borik asit fabrikası kuruldu.

Yıllık 100 bin ton borik asit üretilen fabrika, yurt içi ve yurt dışından gelen talepleri karşılayamayınca Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından ikinci fabrikanın kurulmasına karar verildi.

Mevcut fabrikanın yanındaki alanda bu ay sonunda inşaatına başlanacak tesiste, yıllık 100 bin ton borik asit kapasitesiyle 2010 yılında üretime başlanması hedefleniyor.

10 Nisan 2009 Cuma

Sami Yusuf - Without You 2009

Sami Yusuf - Without You 2009




01 Asma Allah
02 Without You
03 My Only Wish
04 Forever Palestine
05 He Is There
06 Sallou
07 A Thousand Times
08 Never Never
09 Anything For You
10 Salutation
11 Not In My Name

Anahtar Kelimeler/Search Keys/Schlüsselwörter: Sami Yusuf - Sami Yousuf - Sami Yusuf album - Sami Yusuf new album - Sami Yusuf neue album - Sami Yusuf albüm - Sami Yusuf yeni albüm - Sami Yusuf Without You - without you - sami yusuf yeni cikan albüm - sami yusuf albüm indir - sami yusuf album download - new album download - yeni albüm indir - neues album runterladen

8 Nisan 2009 Çarşamba

Dogan'in ortagi Axel Springer Israil'i destekliyor

Doğan'ın ortagi Axel Springer İsrail'i böyle destekliyor


Doğan Grubu açıklamasında kelime oyunuyla Alman ortağı Axel Springer'in İsrail'le ortaklığı olduğunu yalanladı. Fakat Axel'in sitesinde yer alan kurumsal prensipler asıl amacı gizleyemiyor...

Hakan Göksel'in haberi

Doğan Grubu, "İsrail'in Doğan Yayın Grubunda doğrudan veya Axel Springer ile dolaylı bir ortaklığı bulunduğu iddialarının 'tamamen uydurma ve yalan" olduğunu duyurdu duyurmasına ama daha önce basında yer alan haberler ve Axell Springer’ın kurumsal sitesinde bulunan 'Liberal Dünya Görüşü İçin Şirket Prensipleri' başlığı'nın ikinci maddesi, Doğan Grubu’un bu açıklamasını yalanlıyor�

Doğan Holding Grubu Kurumsal İletişim Müdürlüğünden, Doğan TV Grubu'nun ortaklık yapısıyla ilgili, bazı gazetelerde yer alan haberlere ilişkin yapılan yazılı açıklamada: ''İsrail devletinin, Doğan Yayın Grubu'nda doğrudan veya Axel Springer AG ile dolaylı bir ortaklığı olduğu konusu, tamamen uydurma yakıştırmalara dayandırılan bir yalandır." dendi. Fakat kelime oyunuyla İsrail Devleti'nin direk ortaklığını kastetti. Ama şirketin internet sitesinde İsrail'in hayati çıkarlarının korunacağı ifade ediliyor... Burada kafaları kurcalayan diğer bir soru ise İsrail'le hiçbir ortaklığı bulunmayan şirket neden İsrail'in hayati çıkarlarını desteklesin ?

Yine Doğan Grubu'nun açıklamasında, iddialarından tam da emin olmadıklarını bu ifadeyle ortaya koyuyor : ''Kaldı ki bu asılsız iddia doğru bile olsa, grubumuzun yayın politikasının herhangi bir şekilde etkilenmesi söz konusu değildir'' ifadelerine yer verildi...

Açıklamanın devamında Doğan Grubu, sözde ortağına ve kendisine karşı uydurma kampanya yürüttüldüğü iddiasıyla; amacın kamuoyu iradesini grup ve ülkenin uluslararası ilişkileri konusunda çarpıtma ve kasıtlı olarak yanıltmaya yönelik bir çaba olduğunu ve Doğan Yayın Grubu’nun bu konuda yasal haklarından doğan gerekli girişimlerde bulunacağını belirtiyor...

Doğan'ın ortağı Axell Springer'ın kurumsal prensipleri

Axell Springer'ın kurumsal sitesinde Şirket Prensipleri başlığında (http://www.axelspringer.de/en/artikel/Corporate-principles-for-a-liberal-world-view_40575.html ) linkinde 2'inci maddede yer alan "To promote the reconciliation of Jews and Germans and support the vital rights of the State of Israel." maddesi Doğan Grubu'nu tamamen yalanlıyor...

Şirket prensipleri arasında yer alan ikinci maddenin içeriği çevrildiğinde "Almanlar ve Yahudiler arasında mutakabatı uzlaşmayı sağlamaya teşvik etmek ve İsrail Devleti'nin hayati çıkarlarını korumak" ifadesi çıkıyor...

Kaynak: Haber 7

Hac yolculugu icin kayitlar basliyor

Hac yolculuğu için kayıtlar başlıyor

Hacca gitmek isteyenler başvuru-lar bugün başlıyor. Bu yıl hacca niyetlenenler ön kayıt yaptıracak, geçen yıl kuraya katılanlar kayıt yeniletecek. Başvurular ne zaman bitiyor ?

Bu yıl hacca gitmek isteyenlerle ilgili müracaatlar, geçen yıl kuraya katılanlar için ''kayıt yeniletme'', ilk defa müracaat edecekler için de ''ön kayıt yaptırma'' olarak iki ayrı kategoride yapılacak.

Kayıt yeniletecek veya ön kayıt yaptıracak hacı adaylarından kuraya birlikte katılarak beraber hacca gitmek isteyenler, ek dilekçe ve formla 24 Nisan Cuma gününe kadar il ve ilçe müftülüklerine müracaat edecek.

Hac planlamalarına ve kesin kayıtlara esas olması için hacı adayları, organize tiplerinden birisini mutlaka tercih edecek. Yapılan tercihler bağlayıcı olacak ve daha sonra hac tipi değişikliğine izin verilmeyecek.

Müracaatlarda, sadece eş, anne, baba, kardeş, çocuk ve varsa refakatçileri ile birlikte tek numarayla kuraya katılma talepleri karşılanacak, bunun dışında kuraya birlikte girmek isteyenlerin talepleri kabul edilmeyecek.

Kuraya birlikte katılıp beraber hacca gitmek isteyenlerden birinin kayıt yeniletmesi diğerinin ise ön kayıt yaptırması halinde bunların müracaatları birlikte alınacak, kuraya tek numarayla ve birlikte girecekler ilk defa müracaat edenler statüsünde değerlendirilecek.

Geçen yıl müracaat eden kadınlardan tek başına hacca gidemeyecek durumda olanlar, hacca hiç gitmemiş mahremiyle birlikte müracaat etmesi halinde ilk defa müracaat eden mahrem, kayıt yenileten kadının yanında birleştirilerek kuraya dahil edilecek.

Bu yıl ön kayıt yaptırmak isteyen kadınlardan mahremsiz olarak hacca gidemeyecek durumda olanlar, müracaatlarını hacca hiç gitmemiş mahremleriyle birlikte yapacak. Tek başına hacca gidemeyecek durumda olan engelli vatandaşların müracaatları, hacca hiç gitmemiş refakatçileriyle birlikte kabul edilecek.

Daha önce vekaleten hacca gittiklerini belirterek bu defa kendi adlarına hacca gitmek veya bir başkasının yerine vekaleten hacca gitmek isteyenlerin müracaatları kabul edilmeyecek. Daha önce hacca gidenlerin müracaatları kabul edilmeyecek, müracaatlardan veya kura çekiminden sonra hacca gittiği tespit edilenlerin kayıtları silinecek ve ön kayıt ücreti yatırmışlarsa iade edilmeyecek.

Yurt dışındaki anne, baba, eş ve çocukları ile birlikte hacca gidebilecek durumda olanların, bu kayıt döneminde müracaatlarını yapmış ve formda yer alan yurt dışıyla ilgili bölümü doldurmuş olmaları gerekiyor.

-KAYIT YENİLETENLERDEN HERHANGİ BİR ÜCRET ALINMAYACAK-

Geçen yıl kayıt yeniletmek veya ön kayıt yaptırmak suretiyle kuraya katıldığı halde, bu yıl kaydını yeniletmeyenlere, geçmişteki kayıtları müktesep hak teşkil etmeyecek ve müteakip yıllarda müracaat etmeleri halinde bunların durumları ilk defa müracaat edenler statüsünde değerlendirilecek.

Kura sonucunda kesin kayıt hakkı elde edenlerden kaydını yaptırmayanlara, gerek kayıt süresinde ve gerekse müteakip yıllarda bir hak verilmeyecek.

Kayıt yeniletenlerden herhangi bir ücret alınmayacak, ön kayıt yaptıracaklardan ise, kırtasiye, telefon, faks, tebligat, kura, noter, ulaşım ve benzeri masraflar için kişi başına ön kayıt ücreti olarak 15 TL alınacak, ön kayıt yaptırdıktan sonra vazgeçenlerle hacca gidemeyenlere bu meblağ iade edilmeyecek. Kayıtlar, T.C Kimlik Numarası ile yapılacak, kimlik numarasını ibraz edemeyenlerin diğer bilgileri sisteme girilmeyecek.

Normal, müstakil odalı ve otel tipi olmak üzere 3 kategoride gerçekleştirilecek hac organizasyonu için başvuracak hacı adayları, ön kayıt ücretlerini Türkiye Vakıflar Bankası, Türkiye Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Akbank T.A.Ş şubelerinde müftülüklerce açılacak ''Müftülük TL. Hac Hesabı''na yatıracak.

Kaynak:AA

1 Nisan 2009 Çarşamba

Yazıcıoğlu kazasındaki ilginç ayrıntı

Yazıcıoğlu kazasındaki ilginç ayrıntı

Deneyimli gazeteciler Ünal Tanık ile Hasan Öztürk’ün hazırlayıp sunduğu "Aslında Ne Oldu" da merhum Yazıcıoğlu'nun geçirdiği kazaya dikkat çekildi.

Hasan Öztürk programda Yazıcıoğlu'nun 12 Eylül döneminin acılarının yeni kuşağa yansıtılmaması için çaba harcadığını, Yazıcıoğlu'nun kurulan bir şirketten elde edilecek gelirin belli bir payının gençlere aktarılması için çaba harcadıklarını anlattı.

Ünal Tanık, Haber7.com'u ziyaret eden Yazıcıoğlu ve ailesinin geçirdiği kazaları kendisine sorulduğunu ve merhum Yazıcıoğlu'nun geçirdiği kazayı normal karşılamanın safdillik olacağını söylediğini hatırlattı.

BBP KİTLE DEĞİL KADRO PARTİSİ

Hasan Öztürk, Büyük Birlik Partisi'nin kitle partisi değil kadro partisi olduğunu, kitle partilerinin iktidar olmasına karşın kadro partilerinin de insan yetiştirdiğini ve yönetim kademelerinde önemli noktalara gelmesinde ve ülkenin kritik dönemlerinde kilit roller üstlendiğini belirtirken kadro partisi olan BBP'nin ülkenin kritik dönemlerinde üzerine düşen işlevi en iyi şekilde yerine getirdiğine dikkat çekti.

HELİKOPTERİN ASIL SAHİBİ GİZLENDİ

Tek pervaneli helikopterin böyle bir organizasyonda ne işi var. Hollanda'da THY'ye ait bir uçağın düşmesini merkez medya en küçük ayrıntısına kadar irdeleyerek THY'ye yönelik ağır kampanya yürütmüşlerdi. Ancak bu kazada kullanılan helikopterle ilgili hiçbir haber yapılmadı.

Helikopterin düşmesini ve bulunamamasını medya seçime dahi malzeme yapmaya çalışırken diğer taraftan o helikopterin donanımı, güzergahı ve teknik özellikleri gözardı edilmeye çalışıldı.

Ünal Tanık, BBP ilk kez helikopter kullanıyor ve bunu deklare ediyor. Oysa medya sanki BBP sürekli aynı helikopteri kullanıyormuş gibi BBP helikopteri diye haberi verirken helikopterin gerçek sahibi hakkında hiçbir şey vermiyor. Helikopter Aydın Doğan'ın damadı olan Ali Sabancı'ya ait şirketin. Merkez Medya özellikle helikopterin sahibini gizlemek için gayret ediyor.

MEDYANIN HELİKOPTER YÜZSÜZLÜĞÜ

Ünal Tanık, Olay bize geldiği an öncelikle teyid etmeye çalıştık. İçişleri Bakanlığı'na biz haber verdik. Bize gelen haberin doğruluğunu teyid ettikten sonra yayınladık. Helikopterle ilgili medyanın verdiği imtihan tam bir yüzkarasıdır. Şirketin başındaki kişi rahatsız olmasın diye konu alenen çarpıtıldı. Birilerini kollamak için BBP helikopteri deniyorsa bu meslek açısından utanılacak birşeydir. O gün helikopter firması ile ilgili hiçbir telefona çıkarılmadı. Daha sonra kriz masası açıklama yapacak denildi. Sinyal neden alınmadığı sorularına da helikopterin yumuşak iniş yaptığı için cihazın çalışmadığı söylendi. Oysa helikopterin herbir parçası bir yerdeydi.

Hasan Öztürk, Kerkük meselesinde, Kosova'da Bosna Hersek'te Elçibey'le olan ilişkisinde Doğu Türkistan'la ilişkilerinde Muhsin Yazıcıoğlu'nu gördük. Cenazesinin üzerine de Doğu Türkistan bayrağı bırakıldı. Tacettin Dergahı'nda toprağa verilmesi de ayrı bir anlamı var.

Kaynak:Haber7.com