30 Kasım 2010 Salı

KİBİR (BÜYÜKLENMEK) NEDİR ?

KİBİR (BÜYÜKLENMEK) NEDİR ?
30 KASIM 2010 SALI - 24 ZİL-HİCCE 1431

Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Kibir, kötü bir huydur ve haramdır. Kibrin aksine tevâzu denir. Tevâzu, kendini başkaları ile bir görmektir. Bu çok iyi bir huydur. Tevâzu sahibi, kendini başkalarından aşağı görmez.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki,
“Tevâzu eden, helal kazanan, huyu güzel olan, herkese karşı yumuşak olan ve kimseye kötülük yapmayan çok iyi bir insandır.”
“Kibir ve hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, hesapsız Cennete girecektir.”

Babaları ve dedeleri ile övünmek, cahillik ve ahmaklıktır. Onların salih olmaları ile övünmemeli, onlar gibi salih olmaya çalışmalıdır.

Kadınların çoğu güzellikleri ile kibirlenirler. Hâlbuki, güzellik insanda kalıcı değildir. Genç ve kuvvetli olmakla kibirlenmek de cahilliktir. Gençliğinden, gücünden, kuvvetinden ayrılmayan kimse görülmüş müdür? Geçici olan ve hayvanlarla ortaklaşa bulunan şeylerle kibirlenmek akla uygun değildir.

Mal, evlât, mevki ve rütbe ile büyüklenmek ise, insana hiç yakışmaz. Çünkü bunlar kendinde bulunan üstünlükler değil, gelip geçen ve kendinde kalmayan şeylerdir. Bunlar, ahlâksızlarda, kötü kimselerde, hatta kâfirlerde de bulunur.

Tevâzu sahibi olabilmek için; nereden geldiğini, nereye gideceğini bilmek lâzımdır. Bir zamanlar hiç yok idi, önce hiçbir şey yapamayan, hareket edemeyen bebek oldu. Şimdi de her an hasta olmak, ölmek korkusundadır. Nihayet ölecek, çürüyecek, toprak olacaktır. Hayvanlara, böceklere yem olacak, kabir azabı ve kıyamet sıkıntıları çekecektir. Cehennemde sonsuz yanmak korkusu içinde yaşayan kimseye büyüklenmek yakışır mı? (İslâm Ahlâkı S.48)

Kaynak: Türkiye Takvimi / 29 Ekim 2010 Cuma - 21 ZİL-KA'DE 1431

26 Kasım 2010 Cuma

Hangi meyve neye iyi gelir ?

Hangi meyve neye iyi gelir ?_
26 Kasım 2010 Cuma_

Meyve tüketiminin hafızayı canlandırdığı ve sinir hücrelerini geliştirdiği bildirildi.

Vücudun başlıca düşmanı olan kolesterolün hiçbir meyvede olmadığını belirten uzmanlar, “Meyveler doğal şeker içerir, ne kadar çok meyve tüketirsek beynimizdeki sinir hücreleri de o kadar gelişir, meyve yemek hafızamızı canlandırır” dediler.

Meyvelerin mükemmel lif kaynağı olduğunu kaydeden uzmanlar, “Meyveler vitamin ve mineral açısından çok zengindir. Az kalorilidirler ve kilo aldırmazlar. Ancak rejim sırasında kalorisi nispeten yüksek olan incir, muz ve üzümden uzak durun. Bol miktarda antioksidan içerirler. Meyveleri aç karnına yemek sindirimi kolaylaştırır” diye konuştular.

İŞTE MEYVELER VE YARARLARI

KİRAZ: Güçlü bir ağrı kesicidir, 20 kirazda 12-25 miligram arası antosiyanin maddesi bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin Aspirinden on kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir, Kolesterolü ve kan şekerini düşürür, Kirazlarda bulunan flavanoidler vücuttaki zehri temizler,antioksidan etki yapar, Kabızlık gidericidir, Nikotinin vücuttan atılmasına yardımcı olur, Böbreklerin taş ve kum yapmasını önler ve varsa zamanla döker, Safra kesesi taşının dökülmesine de yardımcı olur, Yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini sağlamaktadır. (100 gr. Kiraz=70 kalori)

ÜZÜM: Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenler, Karaciğeri temizler, Siyah üzüm, kabukları ve çekirdekleriyle yenirse hücre yenileyicidir, Sindirimi kolaylaştırır, kansızlığı giderir, Bebeklerin gelişimi için çok faydalıdır. Ancak kalorisi yüksek olan üzümün bir günde 15-20 adetten fazla tüketilmemesi gerektiğini de unutmayın; (100 gr. Üzüm = 65 kalori)

ŞEFTALİ: Kalp rahatsızlıklarına ve kansere karşı korur, Sindirim sistemini çalıştırır, hazmı kolaylaştırır, Böbreklerin ve safra kesesinin düzenli çalışmasını sağlar, İdrar sökücüdür; (1 adet orta Şeftali = 42 kalori)

KAYISI: Kan yapıcıdır, kansızlığa iyi gelir, Güzel bir cilt ve saç için olumlu etkileri vardır, Özellikle akciğer kanserinin önlenmesinde yardım eder, Kalp hastalıklarının ve kataraktın önlenmesinde yardımcıdır, Kemik erimesinin önlenmesine faydalıdır, Sinirleri gevşetip uyku verir. Kabızlık çeken ve sindirim sisteminde sorun yaşayanlar için faydalıdır, Sabahları aç karnına yenilen kuru kayısı sindirim açısından faydalı olmanın yanı sıra cilde de canlılık katar. (1 adet Kayısı=15 kalori)

İNCİR: Bağırsakları çalıştırır, Enerji verir, Cinsel güce yardımcıdır, Yüksek kan basıncını düşürür, Kemik yoğunluğunu arttırır. (1 İncir=37 kalori)

ANANAS: Bakteri ve parazitlerle savaşmaya yarar, Sindirimi kolaylaştırır, İltihaplanma riskini azaltmada ve yaraların hızla iyileşmesini sağlamada etkilidir. (1 kalın dilim Ananas=43 kalori)

ELMA: Kanı ve böbrekleri temizler, Cilde parlaklık ve güzellik verir, Soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi gelir, Kolesterolü düşürür, Sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder, Baş ağrısına iyi gelir, Yüksek tansiyonu düşürür, Kan şekerini kontrol altında tutar, Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir, Uykusuzluğa iyi gelir, Bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar; (1 adet Elma=63 kalori)

MUZ: Kalbe ve kas sistemine yararlıdır, Yorgunluğa ve ishale birebirdir, Yüksek tansiyonu önleyici özelliğe sahiptir, Uykuyu düzene sokar, Ülseri önler ve ülser yaralarının tedavisine yardımcı olur, Kolesterolü düşürücüdür ve migren ağrısına faydalıdır, Böbrek ve eklemlerdeki iltihaplanmalarda tedavi edici özelliğe sahiptir. (1 adet Muz=105 kalori)

KİVİ: Başlı başına bir C vitamini deposudur, bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından fazlası vardır, Kivinin bitkisel besinleri DNA'yı korur, Antioksidan özelliği vardır, Kan şekeri kontrolü için yararlıdır, Kolon kanserini engellenmesine yardımcı olmaktadır. Astıma karşı koruma sağlar, Kan inceltici özelliğiyle kan pıhtılaşması riskini önemli bir şekilde düşürmekte ve kanınızdaki yağ miktarını azaltmaktadır. (1 adet Kivi=46 kalori)

VİŞNE: Şeker oranı kirazınkinden düşük olduğu için daha az kalori içerir, Diyareyi keser, Ateş düşürür,susuzluğu giderir. Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir; (100 gr. vişne=50 kalori)

GREYFURT: Soğuk algınlığına iyi gelir, Sindirimi uyarır, Diş etlerinin kanamasını azaltır, Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır, Mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini azaltır, Tansiyonu dengeler, İdrar sökücü özelliği vardır. Yağlı yemeklerin ardından içilen greyfurt suyu yediklerinizin ağırlığını giderir. (1 adet Greyfurt=50 kalori)

PORTAKAL: Soğuk algınlığı ve gripten korunmaya yardım eder, İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır, Kalp hastalığı ve felçten korur, Ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar, Mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır, Tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur, İçindeki potasyum cildin kuruyup kırışıklıkların oluşması önler, Bağırsak gazlarını söker,bağırsak parazitlerinin dökülmesini sağlar, Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar, Safra salgısını arttırır. (1 adet Portakal = 60 kalori)

ÇİLEK: Strese iyi gelir, sakinleştirici etkisi vardır, Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir. Çocuk felci ve ağız-deri yaralarına yol açan virüsleri öldürücü etkisi vardır, Kansere yakalanma riskini azaltır, Mide ve bağırsak zayıflıklarını giderir, Safra kesesi hastalıklarına iyi gelir, Yüksek ateşi düşürür, Dişlere ve diş etlerine iyi gelir, diş taşlarının oluşmasını engeller, Cilde canlılık kazandırır; (100 gr. Çilek = 30 kalori)

ARMUT: Kalp-damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır. Yüksek tansiyonu olanlar ve böbreklerinde sorun yaşayanlar için faydalıdır, Kansızlığa ve kabızlığa iyi gelir; (1 adet küçük Armut = 82 kalori)

KAVUN: Antioksidan özelliği vardır, Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir, Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu'nca tavsiye edilmiştir; (100 gr. kavun=26 kalori)

KARPUZ: Böbreği temizler, Astım, damar tıkanıklığı, diyabet, kolon kanseri ve kireçlenme gibi hastalıklara iyi gelir, Tatlı, sulu karpuz doğada bulunan en önemli antioksidanlarla doludur, Bağışıklık sistemini güçlendirir, Karpuz çekirdeklerindeki Cucurbocitrin adlı madde kan basıncını düşürmeye ve düzenlenmeye yardımcı olur, Kabuğundaki çinko, iktidarsızlığa iyi gelir. (100 gr. karpuz=30 kalori)

Kaynak: İHLAS HABER AJANSI

SADAKALARI GİZLİ Mİ, AŞİKÂR MI VERELİM ?

SADAKALAR GİZLİ Mİ, AŞİKÂR MI VERİLMELİ ?
26 KASIM 2010 CUMA - 20 ZİLHİCCE 1431

Resûlullâh'a (s.a.v.) "Sadakanın gizlisi mi daha fazîletli açıktan verileni mi?" diye sormuşlardı. Cevaben şu mealdeki âyet-i kerîme nazil oldu: "Eğer sadakaları açıktan verirseniz o ne iyi ve eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına keffâret olur. Hem Allah her ne yaparsanız haberdardır." (Bakara, 271)

Sadaka, lügatte sıhhat ve kemâl mânâlarınadır. Çünkü zekât verilmekle mal temizlenip sıhhat ve kemâline sebep olur. Bir de imanda sadâkat ve kemâle delâlet eder. Her sadakada bu mânâ vardır.

Açıktan vermenin güzel olduğunu bildiren âyetin birinci kısmı farz olanlar hakkında, gizlemenin daha hayırlı oldu­ğunu bildiren ikinci kısmı da nafileler hakkındadır. Ancak bir insanın zekâtını aşikar vermesi, servetinin tamamını göstermesi demek olacağından bâzı zamanlar ve hele bâzı şahıslar hakkında birtakım kimselerin hasedini ve zâlimlerin hırsını tahrik ederek zarara sebep olabilir. O zaman malını gizlemek daha iyi olacağından zekâtını gizlemesi de daha fazîletlidir.

Fakat bir mahzur bulunduğu ve meselâ açıktan ve­rildiği zaman lâyık olan mahalline teslim olunamayacaksa bunu da nafile gibi gizli vermek daha faziletlidir. Çünkü nafilelerde gizli vermek açıkça vermekten yetmiş kat daha faziletlidir. Farzda da açıkça vermek, gizlice ver­mekten yetmiş kat daha faziletlidir.

Ancak Allâhü Teâlâ açık-gizli her ne yaparsanız, onlardan haberdârdır. Binâenaleyh Allah'a bildirmek için sadakalarınızı dünyâya ilân etmeye kalkışmakta da bir mânâ yoktur. Gizlemek ihlâsa daha uygun olur.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 4 Ağustos 2010 - 23 Şaban 1431

Türkiye'nin 9 aylik kaza bilançosu

Türkiye'nin 9 aylik kaza bilançosu
26 Kasım 2010 Cuma - 20 Zilhicce 1431

Türkiye genelinde bu yılın ilk 9 ayında meydana gelen 218 bin 186 trafik kazasında 3 bin 83 kişi hayatını kaybederken, 158 bin 212 kişi de yaralandı. Trafik kazaları nedeniyle 759 milyon 88 bin 187 TL de maddi hasar oluştu.

2000-2009 yıllarında arasında meydana gelen 6 milyon 536 bin 231 trafik kazasında ise 43 bin kişi 188 insan can verirken, 1 milyon 519 bin 737 kişi de yaralandı.

2010 yılının ilk 9 ayında polis bölgesinde, bin 597'si ölümlü, 70 bin 695'i yaralamalı, 121 bin 317'si ise maddi hasarlı trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarda 2 bin 78 kişi hayatını kaybederken 127 bin 825 kişi de yaralandı. Trafik kazaları nedeniyle 653 milyon 418 bin 552 TL de maddi hasar oluştu.

Jandarma bölgesinde ise 842'si ölümlü, 13 bin 868'i yaralamalı, 9 bin 867'si ise maddi hasarlı trafik kazası meydana geldi. 105 milyon 669 bin 635 maddi hasarın oluştuğu bu kazalarda bin 5 kişi can verirken 30 bin 387 kişi de yaralandı.

Ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarına neden olan unsurların başında ilk sırayı sürücüler alırken bunu sırasıyla yaya, yolcu, araç ve yol takip etti. Kazalara karışan araçların türlerine göre dağılımında ise otomobil ve kamyonetin ardından üçüncü sırada motosikletin gelmesi dikkat çekti.


ÖLÜMLÜ KAZALARDA İSTANBUL İLK SIRADA

Ülke genelinde meydana gelen ölümlü kazaların ilk sırasında Türkiye'nin en büyük kenti olan İstanbul yer aldı. İstanbul'da 2009 yılında meydana gelen 8 bin 212 trafik kazasında 180 kişi hayatını kaybederken, 12 bin 523 kişi yaralandı. 6 bin 807 trafik kazasının meydana geldiği Ankara'da ise 121 kişinin hayatını kaybetti, 11 bin 308 kişi yaralandı. En az trafik kazası Ardahan, Hakkari ve Bayburt'ta meydana gelirken, Siirt, Batman ve Iğdır'daki trafik kazalarında ise 1'er kişi hayatını kaybetti.


TRAFİK KAZALARININ YILLARA GÖRE DAĞILIMI

2000-2009 yılları arasında trafik kazalarında ortaya çıkan tablo ürkütücü boyutlara ulaştı. Son 9 yılda Türkiye trafik terörüne 43 bin 188 can verirken, 2010 yılının ilk 9 ayıda bu rakamın üzerine eklendiğinde ortaya korkunç bir tablo çıkıyor. 2000 yılında meydana gelen 500 bin 664 trafik kazasında 5 bin 566 kişi hayatını kaybederken 136 bin 406 kişi de yaralandı. 442 bin 960 trafik kazasının meydana geldiği 2001 yılında ise 4 bin 386 kişi trafik kazalarında can verirken 116 bin 202 kişi de yaralandı. 4

bin 169 kişinin hayatını kaybettiği 116 bin 45 kişinin yaralandığı 2002 yılında da 439 bin 958 trafik kazası meydana geldi. 2003 yılında 3 bin 959, 2004 yılında 4 bin 427, 2005 yılında 4 bin 505, 2006 yılında 4 bin 633, 2007 yılında 5 bin 7, 2008 yılında ise 4 bin 236 kişi trafik kazalarının kurbanı oldu. En çok trafik kazalarının meydana geldiği 2009 yılında ise 1 milyon 34 bin 435 kazada 4 bin 300 kişi hayatını kaybetti.


KAZALARIN İLLERE GÖRE DAĞILIMI

2010 yılının ilk 9 ayında meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazalarının illere göre dağılımı ise şu şekilde oluştu:

"Adana 2 bin 145 trafik kazasında 29 ölü, 3 bin 313 yaralı, Adıyaman 337 trafik kazasında 6 ölü, 674 yaralı, Afyonkarahisar 800 trafik kazasında 46 ölü, bin 632 yaralı, Ağrı 250 trafik kazasında 10 ölü, 702 yaralı, Amasya 475 trafik kazasında 27 ölü, bin 72 yaralı, Ankara 6 bin 807 trafik kazasında 121 ölü, 11 bin 308 yaralı, Antalya 3 bin 394 trafik kazasında 106 ölü, 5 bin 302 yaralı, Artvin 96 trafik kazasında 2 ölü, 175 yaralı, Aydın bin 203 trafik kazasında 26 ölü, bin 905 yaralı,

Balıkesir bin 379 trafik kazasında 42 ölü, 2 bin 421 yaralı, Bilecik 260 trafik kazasında 12 ölü, 489 yaralı, Bingöl 143 trafik kazasında 3 ölü, 321 yaralı, Bitlis 222 trafik kazasında 29 ölü, 699 yaralı, Bolu 528 trafik kazasında 38 ölü, bin 188 yaralı, Burdur 380 trafik kazasında 22 ölü, 656 yaralı, Bursa 2 bin 716 trafik kazasında 62 ölü, 4 bin 127 yaralı,

Çanakkale 497 trafik kazasında 28 ölü, 867 yaralı, Çankırı 303 trafik kazasında 10 ölü, 796 yaralı, Çorum 690 trafik kazasında 18 ölü, bin 551 yaralı,

Denizli bin 163 trafik kazasında 26 ölü, 2 bin 108 yaralı, Diyarbakır 899 trafik kazasında 33 ölü, bin 903 yaralı, Edirne 332 trafik kazasında 7 ölü, 55 yaralı, Elazığ 502 trafik kazasında 25 ölü, 979 yaralı, Erzincan 395 trafik kazasında 15 ölü, 791 yaralı, Erzurum 650 trafik kazasında 29 ölü, bin 281 yaralı, Eskişehir bin 104 trafik kazasında 29 ölü, bin 831 yaralı,

Gaziantep bin 550 trafik kazasında 41 ölü, 2 bin 604 yaralı, Giresun 300 trafik kazasında 9 ölü, 621 yaralı, Gümüşhane 151 trafik kazasında 4 ölü, 326 yaralı, Hakkari 67 trafik kazasında 2 ölü, 191 yaralı, Hatay bin 177 trafik kazasında 16 ölü, 2 bin 33 yaralı, Isparta 543 trafik kazasında 12 ölü, bin 41 yaralı, Mersin 2 bin 94 trafik kazasında 45 ölü, 3 bin 411 yaralı, İstanbul 8 bin 212 trafik kazasında 180 ölü, 12 bin 523 yaralı, İzmir 4 bin 485 trafik kazasında 65 ölü, 6 bin 568 yaralı,

Kars 167 trafik kazasında 5 ölü, 441 yaralı, Kastamonu 383 trafik kazasında 13 ölü, 885 yaralı, Konya 2 bin 694 trafik kazasında 90 ölü, 4 bin 680 yaralı, Kütahya 454 trafik kazasında 11 ölü, 798 yaralı, Malatya 756 trafik kazasında 28 ölü, bin 479 yaralı, Manisa bin 636 trafik kazasında 59 ölü, 2 bin 812 yaralı, Kahramanmaraş 930 trafik kazasında 17 ölü, bin 769 yaralı, Mardin 297 trafik kazasında 19 ölü, 626 yaralı, Muğla bin 421 trafik kazasında 43 ölü, 2 bin 347 yaralı, Muş 93 trafik kazasında 6 ölü, 225 yaralı,

Nevşehir 365 trafik kazasında 16 ölü, 777 yaralı, Niğde 329 trafik kazasında 20 ölü, 634 yaralı, Ordu 515 trafik kazasında 20 ölü, 971 yaralı, Rize 276 trafik kazasında 14 ölü, 525 yaralı,

Sakarya 944 trafik kazasında 35 ölü, bin 701 yaralı, Samsun bin 336 trafik kazasında 37 ölü, 2 bin 612 yaralı, Siirt 118 trafik kazasında 1 ölü, 261 yaralı, Sinop 192 trafik kazasında 5 ölü, 341 yaralı, Sivas 864 trafik kazasında 31 ölü, bin 856 yaralı,

Tekirdağ 718 trafik kazasında 26 ölü, bin 352 yaralı, Tokat 647 trafik kazasında 30 ölü, bin 394 yaralı, Trabzon 582 trafik kazasında 20 ölü, bin 232 yaralı, Tunceli 80 trafik kazasında 2 ölü, 146 yaralı,

Şanlıurfa 846 trafik kazasında 49 ölü, bin 605 yaralı, Uşak 422 trafik kazasında 22 ölü, 862 yaralı, Van 455 trafik kazasında 19 ölü, 999 yaralı, Yozgat 474 trafik kazasında 11 ölü, bin 118 yaralı, Zonguldak 471 trafik kazasında 14 ölü, 990 yaralı,

Aksaray 456 trafik kazasında 13 ölü, 913 yaralı, Bayburt 77 trafik kazasında 2 ölü, 155 yaralı, Karaman 283 trafik kazasında 7 ölü, 479 yaralı, Kırıkkale 445 trafik kazasında 8 ölü, 949 yaralı, Batman 187 trafik kazasında 1 ölü, 362 yaralı, Şırnak 191 trafik kazasında 9 ölü, 316 yaralı, Bartın 173 trafik kazasında 3 ölü, 339 yaralı,

Ardahan 41 trafik kazasında 20 ölü, 72 yaralı, Iğdır 156 trafik kazasında 1 ölü, 319 yaralı, Yalova 231 trafik kazasında 12 ölü, 409 yaralı, Karabük 251 trafik kazasında 12 ölü, 495 yaralı, Kilis 128 trafik kazasında 5 ölü, 197 yaralı, Osmaniye 467 trafik kazasında 28 ölü, 880 yaralı, Düzce 531 trafik kazasında 18 ölü, bin 44 yaralı."

Kaynak: İHLAS HABER AJANSI

25 Kasım 2010 Perşembe

"DÜNYA, İKİ KAPILI BİR EV.."

"DÜNYÂ, İKİ KAPILI BİR EV.."
25 KASIM 2010 PERSEMBE - 20 ZİLHİCCE 1431

Nuh aleyhisselâm, vefatı yaklaştığı sırada oğulları Sâm, Ham ve Yâfes ile bunların oğullarına bâzı tavsiye­lerde bulundu. Onlara, Allâhü Teâlâ'ya ibâdete devam etmelerini emretti.

Ayrıca, oğlu Sâm'a: "Ey oğulcağızım! Kalbinde zerre kadar şirk olduğu halde kabre girme.

Ey oğulcağızım! Kalbinde zerre kadar kibir bulunduğu halde kabre girme. Çünkü büyüklük ve kibriyâ, Allâhü Teâlâ'nın sıfatıdır. Bu sıfata bürünmek isteyen kimseye, Allah gazab eder.

Ey oğulcağızım! Kalbinde zerre ağırlığınca rahmetten ümid kesmiş olarak kabre girme. Çünkü dalâlette, olan­dan başkası, Allah'ın rahmetinden ümid kesmez.

Ben, sana vasiyetimi söylüyorum: Sana, iki şeyi emir ve seni, iki şeyden de men ediyorum:

Sana (Lâ ilahe illallah) Kelime-i Tevhidini, emrediyo­rum. Çünkü yedi kat göklerle yedi kat yerler, bir terazi kefesine ve "Lâ ilahe illallah" kelimesi de diğer bir kefe­ye konulsa bu onlardan ağır gelir.

Seni şirkten ve kibirden nehyediyorum. Kalbinde, şirk­ten ve kibirden hiçbir şey bulundurma! Nuh aleyhisselâma, vefatı yaklaştığı sıralarda: "Ey insanların en uzun ömürlüsü! Dünyâyı nasıl bul­dun?" diye sorulmuştu. Nuh aleyhisselâm: "Onu, iki ka­pılı bir ev gibi buldum. Bir kapısından girdim, diğer kapı­sından çıktım." buyurmuştur.

Peygamberlerden, ümmeti helak olanlar, Mekke-i Mü-kerreme'ye gelir, orada Allah'a ibâdet ederler, kendisi ve yanında bulunanlar vefatlarına kadar orada kalırlardı. Nitekim Nûh, Hûd, Salih ve Şuayb Aleyhisselâmlar da, Mekke'de vefat etmişlerdir. Bunların kabirleri, Zemzem ile Hacerü'l-esved arasındadır. Burada yetmiş Peygam­ber, diğer rivayete göre de doksan dokuz peygamberin kabri bulunmaktadır. (Aleyhimüsselâm.)

Kaynak: Fazilet Takvimi / 3 Ağustos 2010 - 22 Şaban 1431

İSLAM'IN BEŞ ESASI

İSLÂM'IN BEŞ ESÂSI
25 KASIM 2010 PERSEMBE - 20 ZİLHİCCE 1431

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde buyurdular ki: "İslâm dîni beş temel üzerine kurul­muştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed Mustafâ'nın (sav.) Allah'ın kulu ve peygam­beri olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak."

Bu esâslardan herhangi birini inkâr eden bir şahıs Müslümanlık şerefinden mahrum olur, dinden çıkar.

Bir kimsenin Müslüman olduğuna hükmedilebilmesi için, evvelâ Allâhü Teâlâ'nın varlığına ve Hz. Muhammed Mustafâ'nın (s.a.v.) Allah'ın kulu ve peygamberi olduğuna kalbi ile îmân edip. bunu, lisânı (dili) ile ikrar etmesi lâzımdır. Bu şehâdet İslâmiyet'in ilk ve en büyük şartıdır.

îmân, kalbe âit bir hâl olduğundan, dil ile şehâdet edip itirafta bulunmayanın dünyâda Müslümanlığına hükme­dilmez.

Namaz, zekât, hac, oruç da İslâmiyet'in birer şartıdır. Bunların farz olduğuna kalb ile îmân etmek ve şartları bulundukça yerine getirmek lâzımdır.

Bunların farz olduğunu inkâr eden bir şahıs, Müslü­man olamaz.

Bunları tasdîk etmekle beraber îfâ etmeyen, yapma­yan bir şahıs da, kâmil bir Müslüman sayılamaz, son nefeste îmânını zayi etmesinden korkulur, azaba müs­tahak (lâyık) olur.

Bunların farz olduğuna kalb ile îmân ederek, bunları yerine getiren, işleyen bir zât ise, kâmil bir Müslümandır.

Bunları dil ile kabul ve itiraf ettiği hâlde, kalb ile inkâr eden bir şahıs ise, zahirde Müslüman görülürse de hakikatte münafıktır, en feci bir küfür ve dalâlet içindedir.

KAYNAK: Fazilet Takvimi / 1 Ağustos 2010 - 20 Şaban 1431

16 Kasım 2010 Salı

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN


AYISIGI BLOG olarak sevgili okurlarimizin ve tüm Islam aleminin Kurban Bayramini en icten dileklerim ile kutlar, saglik mutluluk ve esenlikler dilerim. Sevdiklerinizle birlikte nice bayramlara insaAllah. ;-)
Ramazan Bayraminiz mübarek olsun - Ramazan Bayramınız mübarek olsun - Ramazan Bayramınız mübarek olsun - Ramazan Bayraminiz mübarek olsun
Saygilarimla
Blog Editörü

14 Kasım 2010 Pazar

KURBAN İLE ALAKALI KONULARIMIZ

KURBAN İLE ALAKALI KONULARIMIZ
14 KASIM 2010 PAZAR - 08 ZİLHCCE 1431


01. KURBAN NEDİR VE NE ANLAMA GELİR ?

02. KURBANIN DİNİ HÜKMÜ VE KURBAN CEŞİTLERİ

03. KURBAN KESME YÜKÜMLÜLÜGÜ

04. KURBAN KESİM DUASI

05. HANGİ HAYVANLAR KURBAN EDİLİR ?

06. ETİ YENEN VE YENMEYEN KURBANLAR

07. HANGİ HAYVANLAR KURBAN OLMAZ ?

08. KURBANIN MÜSTEHABLARI

09. KURBANIN VACİB OLMASININ ŞARTLARI

10. KURBÂN NİSABI

11. KURBANA AİT HÜKÜMLER

12. KURBAN KESMEYE DAİR BAZI MESELELER

13. KURBANIN HİKMETİ

14. VÂCİB KURBAN

15. KURBAN ETİNİN TAKSİMİ

16. KURBAN NASIL KESİLİR ?

17. KURBANIN FAZİLETİ

18. KURBAN KESEMEYENLER NE YAPMALIDIR ?

19. TEŞRİK TEKBÎRİ NEDİR ?

20. KURBAN KESTİKTEN SONRA NE YAPILMALI ?

KÂRÛN VE AKIBETİ

KÂRÛN VE AKIBETİ
14 KASIM 2010 PAZAR - 02 ZİLHİCCE 1431

Kârûn, Mûsâ aleyhisselâmın amcasının oğlu olup ev­velce çok ibâdet eden sâlih ve fakir bir kimse idi. Mûsâ aleyhisselâmdan kimya sanatını öğrendi. Böylece nice altınlar yığdı, mallar mülkler aldı, yüksek binalar yaptı. İşte bundan sonra azdı, ibâdeti terk etti, zekâtını vermedi, malı onu Rabb'inden alıkoydu.

Malı içinde bütün debdebesi ile kavminin yanına çıkınca, onlardan içinde dünya arzusu olanlar "Ne olurdu şu Karun'a verilen gibi bizim de olsa! O cidden büyük bir bahtiyar..." demeye başladılar. Mü'minlerden bazıları da onlara "Yazıklar olsun size, Allah'ın sevabı, îmân edip sâlih amel işleyen kimseler için daha hayırlıdır." dediler.

Mûsâ aleyhisselâm, ona çok nasihat etti; "Öyle ser­vetine bakıp da şımarma, geçici bir servete güvenerek kibirlenme. Böyle yapman seni Allah'tan uzaklaştırır, rahmetinden mahrum bırakır.

Allah'ın sana bu verdiklerini onun rızâsına uygun kul­lan. Zira sana bedeninde, malında önceden sahip olma­dığın bunca nimetler verdi. Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsan et. Zekâtını ver, cimrilik, israf ve ihtikâr ede­rek yer yüzünde fesad çıkarma. Muhakkak Allâhü Teâlâ, mal ve mülkü senden daha fazla, daha güçlü ye cemi­yetçe de daha kalabalık olan Firavun gibilerini helak etmiştir." dedi. O hiçbir nasihati dinlemedi ve "Ben bu mal­lara, sırf bendeki bir ilim sayesinde sahip oldum. Senin bütün bu söylediklerin bana hasedindendir." dedi. Hattâ Mûsâ aleyhisselâma düşman oldu ve ona iftira attırdı. Sonra Allâhü Teâlâ onun bu hilesini açığa çıkardı da kavmi onu kötüleyerek terk ettiler.

Sonra Allâhü Teâlâ onu sarayı ile yere geçiriverdi. Dün onun gibi olmayı ve mevkiini arzu edenler de bu sabah, "Vay be, demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı bol veriyor, dilediğine de az; eğer Allah bize lutfetmese idi bizi de batırmıştı. Demek ki hakikat bu: Kâfirler saadet ve se­lâmete kavuşamayacaklar." diyorlardı.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 08 Kasim 2010 Pazartesi - 02 Zilhicce 1431

HAC NEDİR & HACCIN ÖNEMİ

HAC NEDİR & HACCIN ÖNEMİ
14 KASIM 2010 PAZAR - 08 ZİLHİCCE 1431

Hac, İslâm'ın beş esâsından birisidir. Hem mâlî ve hem de bedenî bir ibâdettir. Hicretin dokuzuncu senesinde farz kılınmış ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ebû Bekir'i (r.a.) hac emîri tayîn etmişlerdir. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hac farîzasını ertesi sene îfâ buyurmuşlardır.

Şartları kendinde bulunan kişiye ömürde bir kere hac­cetmek farz-ı ayındır. Hâli müsait olduğu halde, ömrünün sonuna kadar sıhhati müsait olmazsa vekil gönderir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: "İslâm beş esas üzerine kurulmuştur. Bunlar Kelime-i şahadet (Allâhü Teâlâ'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) Allah'ın peygamberi olduğuna şehâdet etmek), namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Kabe'yi haccetmektir."

Haccın farziyyetinde pek çok hikmetler ve faydalar vardır. Bu hikmetlerden bazıları:

1. Allâhü Teâlâ'ya karşı tezellül, insanlara karşı teva­zu göstermek.

2. Mal nimetinin ve beden sağlığının şükrünü edâ.

3. Kâbe-i Muazzama'nın, insanların ruhlarına inşirah (genişlik) vermesi.

4. Nefsi tezkiye ve terbiye.

5. Dinleri bir, renkleri ve dilleri ayrı olan Müslümanların kaynaşmaları.

6. Bembeyaz ihrama bürünmek, beyaz kefene sarılıp âhiret yolculuğuna çıkmanın, kabirden kalkıp mahşere gitmenin bir temsilidir.

7. Hacer-i Es'ad'ı istilâm ettikçe (selamladıkça) ahid ve mîsâkı hatırlamak ve îmânı tazelemek.

8. İslâm'ın doğup yayıldığı, Peygamberimizin ve as­habının İslâm için bin bir güçlük ve meşakkat içerisinde verdiği mücâdeleyi hatırlamak.

9. Hac, müslümanlarda ömür boyu silinmeyecek gü­zel hâtıralar bırakır. (Hac Rehberi, Fazilet Neşriyat)

Kaynak: Fazilet Takvimi / 3 Kasım 2010 Carsamba - 26 Zilkade 1431

12 Kasım 2010 Cuma

AKÎKA KURBANI

AKÎKA KURBANI
12 KASIM 2010 CUMA - 6 Zilhicce 1431


Yeni doğan çocuğun başındaki tüylere 'akîka' ismi verilir. Çocuk için Cenâb-ı Hakk'a şükür olarak kesilen kurbana da 'akîka kurbanı' denir.

Akîka kurbanı kesmek müstehabdır. Akîka kurbanı çocuğun doğduğu günden itibaren kesilebilir. Yedinci günü kesmek efdaldir.

Kurban olmaya elverişli bir hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek ve kız çocuğu için birer kurban kesilebilir. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi de uygundur.

Akîka kurbanı kesilirken anası yahut babası "Yâ Rabbe'l-âlemin, bu benim çocuğumun akîkasıdır. Onun ce­hennem ateşinden kurtuluş fidyesi olsun." diye duâ eder.

Vaktiyle akîka kurbanı kesilmemiş olan kimse kendi nâ­mına bir kurban kesebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Allâhü Teâlâ'nın emri ile peygamberliğini ilân etmesinden sonra kendileri için ve iki torunlarının do­ğumlarında onlar için akîka kesmişlerdir.

Akîka kurbanının kemikleri, çocuğun sağlık ve selâ­metine bir hayır dileği olsun diye kırılmayıp ek yerle­rinden ayrılabilir veya çocuğun mütevazı olmasına ye kötü huylardan korunması bir temennîsi ile kırılabilir. İkisi de müstehap görülmüştür.

Akîka kurbanının etinden sahibi yiyebilir, başkalarına yedirebilir ve etin bir kısmını, tamamını veya kurbanın kendisini bağışlayabilir.

Çocuklar Allah'ın lütfudur. Bu kurbanlar da o lûtfa kar­şı birer şükran ifadesidir.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 27 Ekim 2010 Carsamba - 19 Zilkade 1431

8 Kasım 2010 Pazartesi

İMAM AHMED BİN HANBEL (R.H.)

_İMÂM AHMED BİN HANBEL (R.H.)_
08 KASIM 2010 PAZARTESİ_

Amelde dört hak mezhepten Hanbelî mezhebinin imamıdır. Büyük bir müfessir, yüksek bir muhaddistir. H. 164 (M. 780/781) tarihinde doğmuş, H. 241 (M. 855 / 856) senesinde Bağdat'ta vefat etmiştir.

"Rütbelerin en üstünü ilim rütbesidir." Hadîs-i şerifinin tâm misâli olan Hz. İmam, güzel ahlâk ve âdabın en güzel numunesi idi. Ahlâkının faziletine dâir çok kitaplar yazılmıştır. Ahlâkı güzel idi ve ahlâkı güzel olanları) severdi.

Doğruluktan asla ayrılmaz, bütün dünyâyı verseler ya­lan söylemez, zerre kadar kul hakkına tecâvüz etmezdi.

Nerede fakir ve hasta bir adam işitmiş olsa derhal ziyaretine giderdi.

Hilâl bin el-Alâ diyor ki: İmâm Ahmed bin Hanbel'in çeşitli ilimlerde harikulade vukufu vardı. Elli sene kadar sohbetiyle müşerref oldum. Övünerek söz söylediğini işitmedim. Hatta bir gün "Yâ imam, ahmak kimdir?" diye sordular "Kendini medhedendir." buyurdu.

İlim tahsiline rağbetleri çok olduğundan malûmatını artırmak veya bir meseleyi incelemek üzere Basra, Kü­fe, Şam, Yemen taraflarına gitmişler ve Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere'yi ziyaret etmişlerdi.

İlim tahsili uğrunda her türlü meşakkati, zorluğu göze alırlardı. Bir kitabı istinsah etmek (yazmak) ve bir mese­leyi halletmek için uzak mesafelere gittikleri çok olmuştur.

Çok, zekî idi. Bir meseleyi ezberlemiş olsa bir daha unutmazdı.

El-Müsned isimli eserinde otuz bin kadar hadîs-i şerîf vardır. En küçük bidat sahibinden ve Hz. Muâviye'yi (r.a.) kötüleyenden hadîs rivayet etmezdi.

Vefatında cenazesi çok büyük bir kalabalık tarafından kaldırıldı. İzdihamdan üç gün cenaze namazı kılındı. Bağdad'da defnolunmuştur. Rahmetullâhi aleyh.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 31 Temmuz 2010 Cumartesi - 19 Şaban 1431

5 Kasım 2010 Cuma

KURTLAR VADİSİ FİLİSTİN (Fragman)

KURTLAR VADİSİ FİLİSTİN (Fragman)
05 KASIM 2010 CUMA

Filistin’de yaşanan insanlık dramını konu alan ve Mavi Marmara gemisine düzenlenen baskını da işleyen “Kurtlar Vadisi Filistin” filminin beklenen fragmanı yayınlandı. Filmdeki diyaloglar ve çatışma sahneleri dikkat çekici.



Anahtar Kelimeler: Kurtlar Vadisi Filistin - 28 ocak 2011 - Sinema filmi - film - fragman - mavi marmara - Tal der Wölfe - Palästina - januar - trailer - kino - 2010 - yeni - neu - new - video - videyo - vidyo - Valley of the Wolves - Palestine - trailer- january - blue marmara - youtube