30 Mart 2011 Çarşamba

CEHENNEMİN ÜZERİNDEKİ SEKİZ KÖPRÜ

CEHENNEMİN ÜZERİNDEKİ SEKİZ KÖPRÜ
30 MART 2011 CARSAMBA -

Cehennem üzerine kurulmuş sekiz köprü vardır. Bu köprülerin birincisinde kul Allah'a îmandan suâl olunur. Mümin ise kurtulur değilse cehenneme yuvarlanır.

Sonra ikincisine geçer. Orada abdest ve namazdan sual olunur. Eğer bunları noksan yapmışsa yine cehenneme yuvarlanır. Rükûlarını ve secdelerini tam yapmışsa cehenneme düşmekten kurtulur.

Sonra üçüncüsüne geçer orada zekâttan sual olunur. Zekâtını tam olarak vermişse kurtulur.

Sonra dördüncüsüne geçer oruçtan sual olunur. Orucunu tam olarak tutmuşsa kurtulur.

Beşincisine geçer orada hacdan sual olunur. (Mükellef olup da) bunu eda etmişse kurtulur.

Sonra altıncısına geçer ve emanetten sual olunur. Emânete hıyânet etmemişse kurtulur.

Sonra yedincisine geçer ve gıybet nemîme; koğuculuk ve iftirâ yapıp yapmadığından sual olunur. Eğer yapmamışsa kurtulur.

Sonra sekizincisine geçer ve haram yeyip yemediğinden sual olunur. Yememişse kurtulur. Aksi takdirde cehenneme yuvarlanır.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 11 Mart 2011 Persembe

20 Mart 2011 Pazar

MÜCVER (6 kişilik)

MÜCVER (6 kişilik)
20 MART 2011 CARSAMBA

Malzemeler: 1 su bardağı un 1'er adet rendelenmiş kabak havuç ve patates 2 adet ince kıyılmış yeşil soğan 4-5 dal ince kıyılmış dereotu ve maydanoz 100 gr ufalanmış beyaz peynir 2 yumurta 1 çorba kaşığı süt tuz karabiber kekik

Yapılışı: Sebzeler bir kapta karıştırılır. Süt yumurta un ilave edilir. İyice karıştırılan malzemenin unu kâfi gelmezse biraz daha eklenebilir. Isıtılmış ve hafif yağlanmış yapışmaz tavaya birer yemek kaşığı bu malzemeden dökülür. Her iki tarafı kızarıncaya kadar pişirilir. Yoğurtla birlikte servis edilebilir. Afiyet olsun...

"CENNETE GÜLEREK GİRECEK OLAN SAHÂBÎ"

"CENNETE GÜLEREK GİRECEK OLAN SAHÂBÎ"
20 MART 2011 PAZAR - 15 REBÎ'UL-ÂHIR 1432

Ashâb-ı Kirâm'dan Nuaymân (r.a.) Resûlullah Efendimizi (s.a.v.) güldüren sahabelerden biridir. Bir gün Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) onun yanına girmişti. Nuaymân (r.a.) gözünden rahatsız olduğu halde hurma yiyordu. Resûlullah (s.a.v.) onu bu halde görünce "Gözün ağrıdığı halde hurma mı yiyorsun?" buyurdu. Bunun üzerine Nuaymân (r.a.) "Ağrımayan tarafı ile yiyorum yâ Resûlallah!" diye cevap verdi. Bu cevap üzerine Resûlullah (s.a.v.) dişleri görününceye kadar güldüler.

Nuaymân b. Amr (r.a.) Bedir harbine ve diğer harplere katılmıştır. Resûlullah (s.a.v.) onun hakkında "Nuaymân cennete gülerek girecektir. Çünkü o beni güldürürdü." buyurdular.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 10 MART 2011 PERSEMBE - 5 REBÎ'UL-ÂHIR 1432

18 Mart 2011 Cuma

BALIN BAZI FAYDALARI

BALIN BAZI FAYDALARI
18 MART 2011 CUMA
- 13 REBÎ'UL-ÂHIR 1432

• Bal kanı temizler, kanın eksikliğini tamamlar, depolanmasını düzenler ve kolaylaştırır, damar sertliğine iyi gelir.

• Çocuklarda kusma, öksürme ve bronşit için kaynatılmış arpa suyuna karıştırılıp içilirse tedâvî eder.

• Sabah akşam alınan bal, sarılığı kısa zamanda tedavi eder.

• Süte bol miktarda karıştırılıp içilirse tenya parazitini düşürür.

• Bir miktar tuz katılarak içmeye devam edilirse balgamı söker.

• Karın ağrısını keser, mide ve bağırsak yaralarını tedâvî eder. ~

• Bal arısının iğnesi romatizmaya faydalıdır.

• Bal birçok yara merheminin terkibinde bulunur.

• Kaynatılmış adaçayına biraz sirke ve bal karıştırılıp yudum yudum içilirse bademcik iltihabını iyileştirir, ağrıyı keser.

• Kana çabuk karışarak süratle enerji verdiğinden ağır spor ile meşgul olanların yorgunluğunu hafifletir. Sade olarak veya portakal suyu gibi meşrubatlara karıştırılarak alınabilir.

17 Mart 2011 Perşembe

MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.)

MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.)
17 MART PERŞEMBE - 12 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Kâinâtın efendisi Muhammed Mustafa aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz Hazretleri bütün âlemlere peygamber oldu ve İslâm dîni bütün dinlerin hükmünü neshetti, kaldırdı. Hükmü kıyâmete kadar bâkî olduğundan hiçbir yerde onun dininden başka dîn ile amel etmek câiz olmadı ve ondan sonra peygamber gelme ihtimâli kalmadı.

Biz -ki elhamdülillah ümmet-i Muhammeddeniz ve dinimiz İslâm dînidir- bütün peygamberlere inanırız; Hepsi Allâhü Teâlâ tarafından gönderilmiş peygamberlerdir. Fakat Kur'ân-ı Kerîm nâzil olunca diğer dinlerin; kitapların ve peygamberlerin hükmü kalmadı. Onun için onlarla amel câiz değildir.

Hristiyanlar da geçen peygamberlere inanırlar. Fakat bizim peygamberimize inanmadıklarından küfür ve dalâlette kaldılar.

Ama Yahûdiler, bizim peygamberimize inanmadıkları gibi Hazret-i İsâ'ya da inanmadıklarından onlar İslâm dininden iki mertebe uzak kaldılar.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 9 MART 2011 CARSAMBA - 4 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

SULTAN YILDIRIM BÂYEZİD HÂN

SULTAN YILDIRIM BÂYEZİD HÂN
17 MART 2011 PERŞEMBE - 12 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Osmanlı sultanlarının dördüncüsü ve Murâd Hüdâvendigâr'ın oglu olup 1360 senesinde dünyâya gelmiştir. Saltanatı 1389-1402 yılları arasına tesâdüf eder. Savaşlarda çok hızlı hareket ettiği için ona "Yıldırım" ismi verilmiştir. Yıldırım Bâyezid Hân'ın saltanatı müddetinde Alaşehir, Ayasuluğ, Saruhan, Menteşe, Niğde, Aksaray, Kayseri, Sivas, Amasya, Kastamonu, Tırhala, Atina, Malatya, Çankırı, Kemah ve Tuna sâhili fethedilmiştir.

1396 yılında Avrupalı milletlerin iştirak ettiği kuvvetli bir Haçlı ordusunu Niğbolu'da kat'î bir mağlubiyete uğratmıştır.

İstanbul'u birkaç defa muhâsara ederek Bizans'ı çok zor durumda bırakmıştır.

Emir Timur ile 1402 senesinde vukû bulan Ankara Savaşı'nda ordusu mağlup, kendisi de esir olmuştur.

13 yıl hükümdarlık yapmış ve 1403 yılında 43 yaşında iken vefât etmiştir. Bursa'da, kendi adıyla anılan câmiinin yakınında medfûndur. Bursa'da yaptırdığı Ulu Câmî meşhurdur. Rahmetullahi aleyhAnahtar Kelimeler: SULTAN YILDIRIM BÂYEZİD HÂN - Sultan - Yildirim Bayezid Han

13 Mart 2011 Pazar

Depremin büyüklüğü 9.0 olarak düzeltildi

Depremin büyüklüğü 9.0 olarak düzeltildi
13 Mart 2011 Pazar

Japonya Meteoroloji Ajansı, cuma günü meydana gelen ve tsunami felaketine de yol açan depremin büyüklüğünü 9,0 olarak düzeltti.

Meteoroloji Ajansı, daha önce bu depremin büyüklüğünü 8,8 olarak açıklamıştı. ABD Jeolojik Araştırma Kurumu USGS ise depremin büyüklüğünü 8,9 olarak ölçtüğünü bildirmişti.

Japonya'da cuma günü meydana gelen dünyanın en büyük beşinci, Japonya tarihinin de en büyük depremi ve yol açtığı tsunami felaketinde en az 763 kişinin öldüğü kaydedildi.

Bu arada Miyagi bölgesinden bir polis yetkilisi, 200 cesede daha ulaştıklarını açıkladı.

SULAR ÇEKİLİYOR...

Japonya’yı depremin ve tsunami felaketinin ardından, suların yavaş yavaş çekilmesiyle birlikte kayıpların dehşet verici bilançosu da ortaya çıkmaya başladı.

50 bin kişilik bir kurtarma ekibinin çalışmalara dün başladığı kuzeydoğu bölgesinde, bu sayının dramatik bir biçimde artmasından korkuluyor. Devlet televizyonu NHK dün, kuzeydoğudaki Miyagi bölgesinin 17 bin nüfuslu liman kenti Minamisanriku’da yaklaşık 10 bin kişiden haber alınamadığını duyurdu. Halkın büyük kısmı ise önceki geceyi barınaklarda ve çatılarda geçirdi.

SULAR 10 KM İÇERİ GİRDİ

Tsunamiden en çok etkilenen kuzeydoğu bölgeleri, dün gün ağardığında adeta savaş alanını andırıyordu. Televizyon görüntülerinde kuzeydoğuda kıyıdan 10 kilometre içeriye giren 10 metre yüksekliğindeki dalgaların yuttuğu evlerin yanı sıra tarlalara sürüklenmiş gemiler, balıkçı tekneleri ve petrol tankerleri, dümdüz olmuş arabalar ve yan yatmış tren vagonları görülebiliyordu. Ülkede en az 1.4 milyon evin sular altında kaldığı tahmin ediliyor.

Depremin merkez üssüne en yakın yerleşim birimi olan Sendai ise hayalet şehir gibiydi. Kıyıya sürüklenmiş konteynerlerin evlerin duvarlarına takılıp kaldığı kıyı şeridinde, kurtarma ekipleri çamurlu sularda botlara binerek insanları kurtarmaya çalıştı. Kentin iç kısımlarındaki süpermarketlerde yüzlerce insan kuyruklar oluşturdu

LİMANDA 400 CESET BULUNDU

Diğer kentlerdeki kurtarma çalışmaları da kayıp ve ölü sayısına dair çok karanlık bir tablo çizdi. Devlet televizyonu NHK dün, kuzeydoğudaki Miyagi bölgesinin 17 bin nüfuslu liman kenti Minamisanriku’da yaklaşık 10 bin kişiden haber alınamadığını duyurdu.

Japon ordusu da, sular altında kalan Rikuzentakata limanında yaklaşık 400 kişinin cesedinin bulunduğunu açıkladı.

Yine kuzeydoğu bölgesinde depremden 24 sonra dört trenden hâlâ haber alınamıyor.

Deprem dünyanın eksenini kaydırdı

DÜNYA EKSENİ KAYDI

9 büyüklüğündeki depremin kaya kütlelerini kaydırarak kütle dağılımını değiştirmesi sonucu Dünya ekseni üzerinde 10 santimetre kaydı.

ABD Coğrafi Araştırmalar Merkezi de Japonya adasının 2.4 metre hareket ettiğini açıkladı. NASA’da çalışan jeofizikçi Richard Gross, “Kütlesindeki bu kayma nedeniyle Dünya’nın kendi etrafında dönme hızı 1.6 mikrosaniye (saniyenin milyonda biri) kadar arttı. Bu da günlerin günlerin 1.6 mikrosaniye kadar kısalması anlamına geliyor” dedi. Depremler, yüzlerce kilometre boyunca uzanan kaya kütlelerini metrelerce kaydırarak yerküredeki kütle dağılımını değiştirebiliyor; bunun sonucunda Dünya’nın ekseni ve yörüngesi de değişiyor. 2004 yılında Sumatra’yı vuran ve Hint Okyanusu’nda tsunami dalgaları yaratan 9.1 büyüklüğündeki deprem de günleri 6.8 mikrosaniye kısaltmıştı. 2010’daki Şili depreminde de eksende 8 santimetrelik bir kayma olmuş, günler 1.26 mikrosaniye kısalmıştı.

-MİLYONLARCA KİŞİ YİYECEKSİZ-

Japonya'da önceki gün meydana gelen, tarihinin tespit edilen en büyük depreminin ve yol açtığı tsunaminin ülkenin kuzeydoğu kıyılarını vurmasından iki gün sonra, milyonlarca kişinin makarna ve pirinç yiyerek ayakta kalmaya çalıştığı, su ve elektrik sıkıntısı çektiği bildiriliyor.

Hükümet, yardım çalışmalarına katılan asker sayısını ikiye katlayarak 100 bine çıkarırken, halkta ayrıca çevre felaketi endişesi oluştu.

Tsunamiden en fazla etkilen liman kenti Senday yakınındaki küçük Tagayo kasabasında halk şaşkınlık içinde harap olmuş evler ve otomobiller arasında dolaşırken, hastane yetkilisi Ikuro Matsumoto, hala su ve yiyecek sıkıntısı çektiklerini belirtti.

Bölgeden gelen haberlere göre, kurtarma ekipleri yüzlerce kilometre uzunluğundaki kıyılarda kayıpları aramayı sürdürürken, hayatta kalan binlerce aç insan da yardımların henüz ulaşamadığı karanlıkta kalan acil yardım merkezlerinde toplandı.

Ülkeyi depremin vurmasından sonra en az 1 milyon 400 bin hane susuz, yaklaşık 2.5 milyon hane de elektriksiz kaldı.

Kırsal yerlerde etrafı suyla çevrili ulaşılamayan büyük alanlar bulunuyor.

12 Mart 2011 Cumartesi

Flaş! Japonya'da nükler santralde sızıntı

Flaş! Japonya'da nükler santralde sızıntı
12 Mart 2011 Cumartesi

Japonya'da dün meydana gelen 8,9 büyüklüğündeki depremden sonra bir nükleer santralde erimenin muhtemel olduğu bildirilmişti. Felaket haberini Japon medyası duyurdu: Tesiste radyasyon sızıntısı var.

SAAT 11.00 DEVLET TELEVİZYONU: SANTRALDEKİ İŞÇİLERDEN YARALILAR VAR

Japonya'daki Fukuşima 1 nolu nükleer elektrik santralindeki patlamada birçok santral çalışanının yaralandığı bildirildi.

Devlet televizyonu NHK'deki haberde, santraldeki reaktörün çatısının ve duvarlarının çöktüğü belirtilirken, televizyonda, sızıntıya karşı pencere ve kapılarda koruyucu önlemler alınması yönünde çağrılar yapılmaya başlandı.

SAAT 10.45 SIZINTI TESPİT EDİLDİ

Japon medyası, Fukişima'daki nükleer tesiste radyasyon sızıntısının tespit edildiğini duyurdu.

SAAT 08.04 TESİSTE ERİME VAR

Japonya'da dün meydana gelen 8,9 büyüklüğündeki depremden sonra bir nükleer santralde erimenin muhtemel olduğu bildirildi. Japonya nükleer güvenlik komisyonundan Ryohei Şiomi, yetkililerin depremden etkilenen Fukuşima Dai-ichi nükleer santralinde erime olup olmadığını kontrol ettiğini söyledi. Şiomi, nükleer santralde erime olsa bile, bunun 10 kilometre yarıçapı içindeki insanları etkilemeyeceğini, bölgede yaşayan 51 bin kişinin çoğunun tahliye edildiğini ifade etti.

SAAT 02.26 İKİ TESİS KAPATILDI

Japonya'da 8,9 büyüklüğündeki deprem ve tsunami afetinden sonra iki nükleer enerji santrali soğutma sistemleri çalışmadığı için tamamen kapatıldı, toplam 5 nükleer enerji santralinin çalışması durduruldu. Japon Nükleer Güvenlik Kurumu, Japonya'nın kuzeydoğusunu vuran "140 yıldır kaydedilmiş en büyük depremde", Fukuşima 1 ve Fukuşima 2 santrallerinden çıkan buharda radyoaktif sızıntı saptandığını, bu santrallerin yanı sıra üç nükleer santralin daha kapatıldığını açıkladı. Fukuşima'nın iki biriminde elektrik kesintisi yüzünden soğutma sistemi çöktü ve olağanüstü hal ilan edildi.

SIZMA RİSKİ VAR

Japon Jiji ajansında Sanayi Bakanlığına dayandırılan haberde, ülkenin kuzeydoğusundaki santralde sızıntı riski bulunduğu da belirtildi. Kyodo ajansındaki haberde ise, radyoaktivitenin normalin bin kat üzerinde olduğu belirtildi. Haberde, kaynak olarak bir güvenlik komitesi gösterildi.

Ajanslar

11 Mart 2011 Cuma

Japonya'da 8.9 büyüklüğünde deprem

Japonya'da 8.9 büyüklüğünde deprem
11 Mart 2011 Cuma
Japonya'nın kuzeyinde meydana gelen depremin 8.9 büyüklüğünde olduğu açıklandı.

Japonya’da, 8,9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Türkiye saati ile sabah 07.46'da meydana gelen depremin merkez üssü Tokyo'nun 168 km kuzeydoğusu olarak belirlendi.

Japon medyası, deprem ve depremin yol açtığı dev dalgalarda en az 29 kişinin öldüğünü duyurdu.

Pek çok kişinin kayıp olduğu bildiriliyor ve bu nedenle de ölü sayısının artmasından kaygı duyuluyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türklerle ilgili olumsuz bir haberin olmadığını söyledi.

Depremin büyüklüğü nedeniyle, Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi, başlangıçta sınırlı tuttuğu tsunami alarmını daha sonra neredeyse Pasifik Okyanusu'na kıyısı olan bütün ülkeler için genişletti. Tsunami uyarısı yapılan ülkeler arasında Rusya, Tayvan, Filipinler, Endonezya, Papua Yeni Gine, Avustralya, Yeni Zelanda, Fiji, Meksika, Guatemala, El Salvador, Kosta Rika, Nikaragua, Panama, Honduras, Şili, Ekvador, Kolombiya ve Peru da bulunuyor.

Depremden sonra Japonya'nın başkenti Tokyo ve civarında 4 milyon evin elektrikleri kesildi, kentte 14 yangın çıktı. Tokyo'nun merkezinde tüm tren seferleri durduruldu.

Japonya'nın kuzeyindeki Tohoku otobanının bazı bölümleri hasara uğradı, Tokyo yakınlarındaki Chiba rafinerisinde ise büyük bir yangın çıktı. Kuzeydeki tren seferleri durduruldu, hükümet depremden etkilenen bölgelere 900 kurtarma görevlisi gönderdi. Narita havaalanı kapatıldı, yolcular ise tahliye edildi.

Tokyo metrosu ve banliyö trenleri durduruldu. Kuzeydeki Sendai havaalanını ise su bastı.

Japonya'daki tüm limanlar tsunami tehdidi dolayısıyla kapatıldı.

Bu arada 8 askeri uçak ise depremin verdiği hasarı gözlemlemek üzere havalandı.

Başbakan Naoto Kan, Japon halkından sakin olmalarını istedi.

Japonya Merkez Bankası mali piyasanın istikrarını sağlamak için azami gayretin gösterileceğini açıkladı.

Depremin ardından bazı nükleer santraller otomatik olarak kapandı. Yetkililer, Tepco Fukuşimi'nin 1 nolu terminalinde bir sorun çıktığını, ancak hemen güvenliğin sağlandığını söyledi.

Toyota ise kuzeydoğudaki iki tesis ile parça üretim fabrikasında üretimin durdurulduğunu duyurdu.

ABD Jeolojik Araştırma Merkezi'nden yapılan açıklamada da depremin ardından, Japonya'nın Honşu adasının doğu sahili açıkları ve yakınlarında büyüklükleri 5,8 ile 7,1 arasında değişen 20 artçı deprem olduğu kaydedildi.

Açıklamaya göre, depremden sonra meydana gelen en büyük artçı şok Honşu adasının doğu sahili açığında, depremden yaklaşık 45 dakika sonra oluşan 7,1 büyüklüğündeki artçı deprem oldu. Ana şoktan yaklaşık 6 saat sonra, Honşu adasının doğu sahili yakınında 6,5 büyüklüğünde bir artçı deprem daha meydana geldi.

Japonya'da bugün meydana gelen depremin, 1872'den bu yana en büyük deprem olduğu bildiriliyor.

Japonya'da 1923'te Canto'da meydana gelen depremde ise 143 bin kişi hayatını kaybetmişti. Japonya'da sol yıllarda en fazla can kaybına neden olan deprem ise 1996'da 5 bin 500 kişinin öldüğü Kobe depremi olmuştu.

-RUSYA, 11 BİN KİŞİYİ TAHLİYE ETTİ

Bu arada, Rus yetkililerin, bu sabah 8,9 büyüklüğünde bir depremle sarsılan Japonya'ya yakın olan Kuril adalarından 11 bin kişiyi tahliye ettiği bildirildi.

Rusya Acil Durumlar Bakanlığından yapılan açıklamada, tsunaminin Pasifik'teki bazı sahil kasabalarını ve köyleri vurma olasılığının bulunduğu belirtilerek, bu yüzden söz konusu bölgelerden 11 kişinin tahliye edildiği kaydedildi.

Açıklamada, Pasifik'teki Malo-Kurilks köyüne ulaşan tsunami dalgasının 50 santimetre yüksekliğinde olduğu aktarıldı.

Rusya, İkinci Dünya Savaşı'nın son döneminde ABD'nin attığı atom bombası ile savaşı kaybeden Japonya'ya ait Kuril adalarını işgal etmişti. Söz konusu adaların iadesi konusu, iki ülke arasındaki ilişkilerin dönem dönem gerilmesine neden oluyor.

-SONY 6 FABRİKAYI KAPATTI
Japonya Merkez Bankası (BoJ), depremin yarattığı kaygıları gidermek amacıyla finansal piyasalarda istikrarı sağlamak için her türlü çabayı sarf edeceğini bildirdi.

BoJ'den yapılan açıklamada, ''Japonya'da borsa ve yen değer kaybettiği için finansal piyasalarda istikrarı sağlamak amacıyla elimizden geleni yapacağız'' denildi.

Ekonomi uzmanları, Japonya'da borsada işlem gören hisselerin, özellikle depremin ve tsunaminin vurduğu bölgelerdeki fabrikalara ait olanların gelecek hafta pazartesi günü muhtemelen değer kaybedeceğine dikkati çektiler.

Bu arada dün 82,90 yenden işlem gören ABD doları bugün 83,20 yene kadar çıktıktan sonra 82,75 yene düştü. Böylece yen, ABD doları karşısında iki haftanın en düşük seviyesini görmüş oldu.

Kyodo haber ajansına göre, elektronik devi ve ülkenin en büyük ihracatçı şirketlerinden Sony, depremden sonra 6 fabrikasını kapattı.

Tokyo'daki Mizuho Research Institute'den Yasuo Yamamoto, depremin ve tsunaminin etkilediği ülkenin kuzeydoğusundaki otomobil ve yarı iletken fabrikaların zarar görmesinin olumsuz ekonomik etkileri olacağını ifade etti.

Japonya'da rafineri işletmecisi JX Nippon Oil & Energy şirketi, Sendai, Kashima ve Negishi'deki üç rafineride faaliyetleri durdurduğunu açıkladı. Cosmo Oil şirketine ait Chiba rafinerisinde de büyük yangın çıktığı bildirildi.

Electric Power Development şirketi de Yokohama bölgesinde Isogo termal elektrik santralindeki çalışmaları durdurdu.

Singapur merkezli Action Economics'den David Cohen, depremin vereceği zararın kısa vadede ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1'ine mal olacağını, ancak uzun vadede inşa çalışmalarından ötürü büyüme için olumlu sonuçları olacağını söyledi.

-PETROL FİYATI-
Öte yandan deprem, uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarının da yönünü aşağı çevirdi.

ABD ham petrolünün varil fiyatı nisan ayı teslimi Asya'daki işlemlerde düne göre 1,30 dolar azalışla 101.40 dolardan satılıyor.

ABD ham petrolünün varil fiyatı nisan ayı teslimi dün 1,68 dolar değer kaybederek günü 102.70 dolardan kapattı.

Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı nisan ayı teslimi de 1,20 dolar düşüşle 114.23 dolardan işlem görüyor.

YÜZYILIN EN ŞİDDETLİ DEPREMLERİ

Yüzyılın başından beri meydana gelen şiddetli depremler, büyüklüklerine göre şöyle:

1960: ŞİLİ - Şili'de 9,5 büyüklüğündeki depremde 5 bin 700 kişi hayatını kaybetti. Depremin ardından oluşan tsunami, Pasifik kıyısındaki ülkeleri de tehdit etti ve Hawaii'de 61, Japonya'da 130 kişinin ölümüne yol açtı.

1964: ALASKA - Prens William Boğazı yakınlarındaki 9,2 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami yüzden fazla kişinin ölümüne yol açtı.

2004: ASYA - Endonezya'ya bağlı Sumatra adası açıklarında 9,1 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami 10 kadar komşu ülkeyi etkiledi, 270 bin kadar insan öldü ya da kayboldu.

1952: SSCB- Kamçatka Yarımadasında 9 büyüklüğünde meydana gelen deprem ve sonrasındaki tsunami Şili ve Peru'yu da etkiledi. Deprem 2 bin 300 kişinin ölümüne yol açtı.

1906: EKVADOR - Kolombiya ve Ekvador kıyıları açıklarında 8,8 büyüklüğündeki depremin ardından oluşan tsunami bin kadar kişinin ölümüne yol açtı.

1965: ALASKA - 8,7 büyüklüğündeki depremin neden olduğu tsunami Aleoutiennes Adalarını etkiledi.

2005: ENDONEZYA - Sumatra açıklarındaki Nias adası yakınlarında 8,6 büyüklüğündeki depremde 900 kişi öldü, 6 bin kişi yaralandı.

1957: ALASKA - Andreanof Adalarını vuran 8,6 büyüklüğündeki deprem önemli bir tsunami faciasına yol açtı.

10 Mart 2011 Perşembe

BAZI PEYGAMBERLER (A.S.)

BAZI PEYGAMBERLER (A.S.)
10 MART 2011 PERŞEMBE - 5 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Hazret-i İsmail ile Hazret-i İshak aleyhimüsselam, Hz. İbrâhîm (a.s.)'ın oğullarıdır. Hazret-i İshak (a.s.)'ın oğlu Hazret-i Ya'kûb ve Ya'kûb (a.s.)'ın oğlu Hazret-i Yûsuf (a.s.)'dır. Ya'kûb (a.s.)'ın bir adı İsrâil olup evlâdlarına Benî İsrâîl (İsrâiloğulları) denilir. Onlardan pek çok peygamber gelmiştir. Hazreti Mûsâ, Hârûn, Dâvud, Süleymân, Zekeriyya, Yahyâ, İsâ aleyhimüsselam da onlardandır. Hazret-i Süleymân, Hazret-i Dâvud'un oğlu ve Hazret-i Hârûn Hazret-i Mûsâ'nın birâderidir.

İbrahim aleyhisselamın diğer oğlu Hazret-i İsmail (a.s.)'ın zürriyeti Arab olup ondan Resûl-i Ekrem Efendimiz zuhûr etmiştir.

Hûd (a.s.) Âd kavmine, Sâlih (a.s.) Şemûd kavmine gönderildiği gibi Mûsâ (a.s.) da Benî İsrâîl'e gönderilmiştir. Hârûn, Dâvud, Süleyman, Zekeriyyâ, Yahyâ aleyhimüsselam da yine Benî İsrâîl'e gönderilmişlerdir. Lâkin onların ayrı şerîatı olmayıp, İsrâiloğullarını Mûsâ (a.s.)'ın şeriatına davetle memûr olmuşlardır. Dâvud (a.s.)'a Zebûr nâzil olmuş ise de onda hükümlere dâir bir şey olmayıp va'z ve nasihattan ibâret olmasıyla Tevrât'ın hükmünü kaldırmadı, hatta kuvvetlendirdi. Böylece Hazret-i Mûsâ'nın şerîatı, Hz. İsâ'nın gönderilmesine kadar bâki' oldu; devam etti. Amma Hazret-i İsâ gelince tâ Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa'nın dini zuhûr edinceye dek, onun şerîatıyla amel olunmak lâzım geldi.

İsrâîloğullarının çoğu Hazret-i İsâ aleyhisselama îmân etmeyip yine Tevrât ile amel etmekte ısrar ettiler. İşte Yahûdilikle Hıristiyanlık o vakit ayrıldı ve Hazret-i İsâ'ya îmân edenler Nasârâ oldu. Onlara Hıristiyân da denir.

Hazret-i İsâ'ya îmân etmeyenlere Yahûdî denildi ki onlar tahrif edilmiş Tevrat ve Zebûr okurlar.
Hristiyanlar da tahrif edilmiş İncîl okurlar.
Anahtar Kelimeler: BAZI PEYGAMBERLER (A.S.) - Bazi Peygamberler (a.s.)
Kaynak: Fazilet Takvimi / 8 MART 2011 SALI - 3 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

*************************************************************************************
BİR AYET-İ KERİME
"Peygamber, Rabbinden ne indirildi ise ona îman getirdi. Mü'minler de; her biri 'Allâh'a ve meleklerine ve kitaplarına ve peygamberlerine: 'Peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırmayız.' diyerek îmân getirdiler..."
Kaynak: Bakara Sûresi, âyet285
*************************************************************************************

İSLÂM'IN BEŞ ESÂSI

İSLÂM'IN BEŞ ESÂSI
10 MART 2011 PERŞEMBE - 5 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: "İslâm dîni beş temel üzerine kurulmuştur: Allâh'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed Mustafâ'nın (s.a.v.) Allah'ın kulu ve peygamberi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak."

Bu esâslardan herhangi birini inkâr eden bir şahıs Müslümanlık şerefinden mahrum olur, dinden çıkar.

Bir kimsenin müslüman olabilmesi için, evvelâ Allâhü Teâlâ'nın varlığına ve Hz. Muhammed Mustafâ'nın (s.a.v.) Allâh'ın kulu ve peygamberi olduğuna kalbi ile îmân etmesi ve -müslüman olduğuna hükmedilmesi için- imânını dili ile ikrâr etmesi lâzımdır. Bu şehâdet İslâmiyet'in ilk ve en büyük şartıdır.

Îmân, kalbe âit bir hâl olduğundan, dil ile şehâdet edip itirafta bulunmayanın dünyâda Müslümanlığına hükmedilmez.

Namaz, zekât, hac, oruç da İslâmiyet'in birer şartıdır. Bunların farz olduğuna kalb ile îmân etmek ve şartları bulundukça yerine getirmek lâzımdır.

Bunların farz olduğunu inkâr eden bir şahıs, Müslüman olamaz.

Bunları tasdîk etmekle berâber îfâ etmeyen, yapmayan bir şahıs da, kâmil bir Müslüman sayılamaz, son nefeste imânını zâyi etmesinden, kaybetmesinden korkulur, azâba müstahak (lâyık) olur.

Bunların farz olduğuna kalb ile îmân ederek yerine getiren bir zât ise, kâmil bir Müslümandır.

Bunları dil ile kabul ve itiraf ettiği hâlde, kalb ile inkâr eden bir şahıs ise, zâhirde Müslüman görülürse de hakikatte münâfıktır, en feci bir küfür ve dalâlet içindedir.
Anahtar Kelimeler: İSLÂM'IN BEŞ ESÂSI - İslam'in bes esasi
Kaynak: Fazilet Takvimi / 7 MART 2011 PAZARTESİ - 2 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"İslâm dîni beş temel üzerine kurulmuştur: Allâhü Teâlâ'dan başka ilâh olmadığına, Muhammed Mustafâ'nın (s.a.v.) Allah'ın kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim
*************************************************************************************

BİR BEYİT

BİR BEYİT
10 MART 2011 PERŞEMBE


Dermiş hakîm: Bilmediğim nesne kalmadı.

Dünyayı bildi, kendiyi, bîçâre, bilmedi. (Nef'i)

Açıklama: Filozof 'Her şeyi biliyorum' diyor. Zavallı, dünyayı bilmiş amma nefsinden (kendinden) habersiz.

KİM OKURSA ŞEHÎD OLARAK ÖLÜR

KİM OKURSA ŞEHÎD OLARAK ÖLÜR
10 MART 2011 PERŞEMBE - 5 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:

Kim sabahleyin üç defa "Eûzü billâhi's-semî'ıl alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm" deyip Haşr Sûresinin son üç âyetini (Hüvallâhüllezî...) okursa, Allahü Teâlâ o kimse için yetmiş bin melek vazifelendirir, melekler o kimseye akşam oluncaya kadar istiğfar ederler. O gün ölürse şehîd olarak ölür.

Kim de bunu akşamleyin okursa, Allâhü Teâlâ o kimse için yetmiş bin melek vazifelendirir, melekler o kimseye sabah oluncaya kadar istiğfar ederler. O gece ölürse şehîd olarak ölür.
Anahtar Kelimeler: Dostluk - dostluk etmek - dostluk nedir - dostluk nasildir
Kaynak: Fazilet Takvimi / 6 MART 2011 PAZAR - 1 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Kim Haşr Sûresinin sonunu (Hüvallâhüllezî...) sabah ve akşam okur, sonra o gün ve gece ölürse bu, işlediği bütün (küçük) günahlara keffâret olur."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr
*************************************************************************************

9 Mart 2011 Çarşamba

DOSTLUK

DOSTLUK
9 MART 2011 ÇARŞAMBA - 4 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Bir kişi, iyice düşünmeden "Falanla, çok iyi dostuz" dememelidir. Çünkü, çoğu kimseler hakiki dostluğu bilmez. Dostlukların sebebi, umumiyetle geçici menfaattir. Bazı sebeblerden dolayı menfaat ortadan kalkıp son bulunca dostlukları kesilir ve sevgileri ortadan kalkar.

Akıllı insana yakışan, arkadaş ve meslekdaşlarıyla, sadece geçici menfaat için dostluk ve hukuk kurmamaktır. Zira dost olarak gördügü kimseden son derece vefasızlık görebilir. Bunun neticesinde de pişmanlık ve büyük üzüntü duyar.

İnsanlarla dostluk yapmak isteyen, âhiret sevabı ve Allâhü Teâlâ'nın rızasını kazanmak düşüncesi ile yapmalıdır. Çünkü, Cenâb-ı Hakk rahmet ve cömertlik hazînelerinden sonsuz mükâfatlar verir. Bu mükafatlar, insanların gücünden ve herkesin tasavvurundan üstündür.

Türkçemizde: "İyilik et denize at. Balık bilmezse Hâlık (Yaratıcı - Allah) bilir." derler
Anahtar Kelimeler: Dostluk - dostluk etmek - dostluk nedir - dostluk nasildir
Kaynak: Fazilet Takvimi / 6 MART 2011 PAZAR - 1 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Kim Haşr Sûresinin sonunu (Hüvallâhüllezî...) sabah ve akşam okur, sonra o gün ve gece ölürse bu, işlediği bütün (küçük) günahlara keffâret olur."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr
*************************************************************************************

8 Mart 2011 Salı

İSLAMA ISINDIRMAK

İSLAMA ISINDIRMAK
8 MART 2011 SALI - 3 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Sa'd b. Ebî Vakkâs (r.a.)'dan rivayet olunmuştur:

Resûlullâh (s.a.v.), bir kere müellefe-i kulûb (kalpleri İslam'a ısındırılanlar)dan bazı kimselere dünyalık dağıtıyordu. Ben de orada bulunuyordum. Derken Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem, içlerinden birisini bıraktı, ona bir şey vermedi. O, çok sevdiğim bir zâttı. Bunun üzerine ben:

"Yâ Resûlallah! Falanı bıraktın. Vallâhi onu ben mü'min biliyorum", dedim. Resûlullâh (s.a.v.) bana:

"Öyle deme, müslüman de!" buyurdu. Az bir müddet sustum. Sonra o adam hakkındaki bildiğim bana üstün geldi, yine sözümü tekrar ederek :

"Falanı niçin bıraktın yâ Resûlallâh! Vallâhi onu ben mü'min biliyorum" dedim. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) yine: "Öyle deme, müslüman de!" buyurdu. Yine az bir zaman sustum. Sonra o zat hakkındaki duygum bana galip geldi. Sözümü tekrar ettim.

Resûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem yine o sözü tekrar ettikten sonra:

"Ey Sa'd! Vallahi (bâzen) daha çok sevdiğim kimse varken (onu bırakırım da) başka birisine (dünyalık) veririm. (Sebebi,) Allah'ın o adamı (mal hırsıyla) yüzü koyun Cehennem'e atması endişesidir." buyurdu.
Anahtar Kelimeler: İSLAMA ISINDIRMAK - islama isindirmak
Kaynak: Fazilet Takvimi / 5 MART 2011 CUMARTESİ - 30 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Bir kimseye, ilim olarak Allâhü Teâlâ'dan korkması yeter. Cehalet olarak da ilmini beğenmesi yeter."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Dârimî
*************************************************************************************

REBÎULÂHİR AYI

REBÎULÂHİR AYI
8 MART 2011 SALI - 3 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Gecen Pazar günü idrâk ettiğimiz Rebîulâhir ayı, kamerî ayların dördüncüsüdür.

Hayırlı ömür düşmana galebe ve kötü ölümden muhâfaza için, bu ay müddetince sabah-akşam üçer kere şu duâ okunmalıdır:

"Sübhânallâhi mil'el-mîzân ve müntehe'l-ilmi ve mebleğa'r-rizâ ve zinete'l-arş."
(Duâ ve İbâdetler Fazîlet Neşriyat)
Anahtar Kelimeler: REBÎULÂHİR AYI - Rebi'ul-ahir ayi
Kaynak: Fazilet Takvimi / 5 MART 2011 CUMARTESİ - 30 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Bir kimseye, ilim olarak Allâhü Teâlâ'dan korkması yeter. Cehalet olarak da ilmini beğenmesi yeter."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Dârimî
*************************************************************************************

7 Mart 2011 Pazartesi

HALKIN ADİL SULTANLARA SEVGİSİ

HALKIN ADİL SULTANLARA SEVGİSİ
7 MART 2011 PAZARTESİ - 2 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

İnsanların idârecilere olan sevgisi, onun idâresinde refah içinde yaşadıkları, nimetlerinden faydalandıkları içindir. İdâreciler zulüm ve haksızlıktan uzak bulunmalıdırlar. Eğer adâletle, insafla hareket eder ve zulümden yüz çevirip, Hak yolunda halkla beraber olur ve zayıfları korursa herkes tarafından sevilir.

Adâleti ile meşhur Sultan Salahaddin (1138-1193), adâlet sevgisini, Sultan Nureddin Şehid'den öğrenmiştir.

Kâdı Bahauddin, Salahattin Eyyûbî hakkında şunları anlatır:

Salahaddin-i Eyyûbî, Dimeşk kalesinde vefat ettiği zaman, halk o kadar üzüldü ki, onu anlatmaktan dil acizdir. Merhum hayatta iken halktan birçok kimse: "Bu şefkatli hükümdara canımızı ve çocuklarımızı feda ederiz." derlerdi. Biz, devlet başkanları için söylenen bu şekildeki sözleri mübalâğalı görürdük. Sultan Salahaddin âhiret âlemine göçünce gördük ki, bu söz doğru imiş. Herkes vicdânında şunu duydu: Şâyet fedâ mümkün olsa, canını ve en çok sevdiği evladını feda ederdi. Çünkü o zaman Hıristiyanlar Şam yakınlarını ve Kudüs'ü almışlardı. Mısır ve Şam'ı alarak İslâm'a daha çok zarar verebilirlerdi. İşte Salahaddin Eyyûbî yaz - kış demeyip, gece ve gündüz çalışarak Hıristiyanlarla muhârebeler neticesinde Kudüs ü ve birçok sâhili Hıristiyanlardan geri aldı. Vefat edince hazinesinde sadece bir altın ve otuz yedi akçe bulundu.

Osmanlı sultanları da adâletiyle meşhur olmuşlar ve bu isimle anılmışlardır. Onlar, kuruluş tarihinden itibâren Ehl-i sünnetin yolundan ayrılmamışlar ve sapıklıktan tamamen uzak kalmışlardır. Ayrıca İslâm sancağını yüceltmek, kâfirleri ve putperestleri kahretmek husûsunda kusur göstermemişlerdir.
Anahtar Kelimeler: HALKIN ADİL SULTANLARA SEVGİSİ - Halkin adil sultanlara sevgisi
Kaynak: Fazilet Takvimi / 4 MART 2011 CUMA - 29 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR AYET-İ KERİME
"Adaletle hükmedin (her hak sahibine nasibini verin). Muhakkak Allâhü Teâlâ adaletle hükmedenleri sever."
Kaynak: Hucurat Sûresi, âyet 9
*************************************************************************************

6 Mart 2011 Pazar

KİMLER SABREDEN VE ŞÜKREDENDİR

KİMLER SABREDEN VE ŞÜKREDENDİR
6 MART 2011 PAZAR - 1 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz buyurdu:

"İki haslet kendisinde olan kimseyi Allâhü Teâlâ şükreden ve sabredenlerden yazar.

Bu iki haslet kendisinde olmayan kimseyi de şükreden ve sabredenlerden yazmaz:

Dînî hususlarda (sâlih amellerde) kendinden yukarıda olanlara bakıp onlara uyan ve dünya işlerinde kendisinden aşağıdakine bakıp da kendisini onun üzerine faziletli kılan Allâhü Teâlâ'ya hamd eden kimseyi nimetlere şükreden ve belâlara sabreden yazar.

"Kim de dînî hususlarda kendisinden aşağıda olanlara bakar (da kibirlenir), dünya işlerinde de kendisinden yukarıda olanlara bakar ve onda olanlar kendisinde olmadığı için üzülürse Allâhü Teâlâ o kimseyi şükreden ve sabreden yazmaz."

"Belâya uğramış birini gören 'Elhamdü lillâhillezî âfânî mimmebtelâke bihî ve faddalenî alâ kesîrin mimmen haleka tefdîlâ' derse -hangi belâ olursa olsun- ona, bu belâdan âfiyet verilir, ona belâ isabet etmez."

(Mânâsı: Seni mübtela kıldığı beladan bana âfiyet veren ve beni yarattıklarının birçoğundan fazîletli kılan Allah'a hamdolsun.)
Anahtar Kelimeler: KİMLER SABREDEN VE ŞÜKREDENDİR - kim sabreden kim sükredendir
Kaynak: Fazilet Takvimi / 3 MART 2011 PERŞEMBE - 28 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"İnsanların sende görmelerini çirkin gördüğün (sevmediğin) şeyi yalnız başına kaldığın zaman da yapma."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî
*************************************************************************************

ŞÂH-I NAKŞİBEND HAZRETLERİ (K.S.)

ŞÂH-I NAKŞİBEND HAZRETLERİ (K.S.)
6 MART 2011 PAZAR - 1 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Muhammed Bahâüddîn Şâh-ı Nakşibend (k.s.) Hazretleri, "Silsile-i Sâdât'ın on beşinci halkasıdır. Silsilenin on dördüncü halkası olan Seyyid Emir Kilâl Hazretleri'nin halîfesi, silsilenin on altıncı halkası olan Alâuddin Attar (k.s.) Hazretleri'nin üstazıdır. Künyesi Muhammed Bahâüddin Şâh-ı Nakşibend el-Üveysi el-Buhârî'dir (Kaddesallâhu sirrahu'l-azîz). 718 (m. 1318) senesinde Buhârâ yakınlarında daha sonra Kasr-ı Arifân adını alacak olan Kasr-ı Hinduvan köyünde dünyâya geldi ve aynı yerde 791 (m. 1389) senesinde Rebîu'l-evvel ayının üçünde, pazartesi günü vefât etti. Kabr-i şerîfleri oradadır.

Daha küçük bir çocukken Hâce Muhammed Baba Semmâsî (k.s.) onu manevî evlatlığa kabul etmiştir.

Bir gün üstazı Emir Kilâl (k.s.) onu yanına çağırarak şöyle der: "Evlâdım Bahâuddin! Hâce Muhammed Baba Semmâsî (k.s.) Hazretleri'nin senin hakkındaki emirlerini yerine getirdim. Semmâsî Hazretleri beni nasıl terbiye ettilerse seni de öyle terbiye etmemi emir buyurmuşlardı. Sana artık icâzet veriyorum, nereye istersen o istikâmete gidebilirsin."

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri'nin, Evrâd-ı Bahâiyye, Tuhfe ve Hediyyetü's-Sâlikîn adlı eserleri vardır.

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri çok zâhid bir zat idi. Bütün işlerinde vera sâhibi idi; Şüpheli şeylerden kaçınır, bilhassa yiyeceği şeylere çok dikkat ederdi. Talebelerini helal yoldan kazanıp yemeye teşvik eder ve Resûlullâh (s.a.v.) Efendimizin şu hadîs-i şeriflerini okurdu: "İbâdet on kısımdır; bunların dokuzu helal kazançtır. Kalan biri ise diğer ibâdetlerdir."

Bir gün Şâh-ı Nakşibend Hazretleri'nden keramet göstermesini istediler; şöyle buyurdu: "Bunca günahımıza rağmen yeryüzünde yürüyebilmemizden daha açık keramet mi olur?"

Buhara âlimlerinden biri, Şah-ı Nakşibend Hazretleri'ne, kulun, namazda huzuru ne ile bulabileceğini sordu. Şöyle buyurdular: "Helal yemek, namazın dışında, abdest alırken ve ilk tekbiri alırken Allâhü Tealâ'yı unutmamak iledir."
Anahtar Kelimeler: ŞÂH-I NAKŞİBEND HAZRETLERİ (K.S.) - Sah-i Naksibend Hazretlesi (k.s.)
Kaynak: Fazilet Takvimi / 2 MART 2011 ÇARŞAMBA - 27 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Bir kimse gelip "Yâ Resûlallâh! İnsanların en hayırlısı kimdir?" diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun ve ameli güzel olandır." buyurdu."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî
*************************************************************************************

DÜNYA VE ÂHİRET SAÂDETİNİ İSTEMEK

DÜNYA VE ÂHİRET SAÂDETİNİ İSTEMEK
6 MART 2011 PAZAR - 1 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Enes bin Mâlik'e (r.a.) "Bize dua et." dediler. O da "Allâhümme Rabbenâ Âtinâ..." duâsını okudu.

"Daha çok dua et." dediler. Yine aynı duâyı okudu.

"Tekrar daha fazla dua et" dediler. Enes bin Mâlik (r.a.) "Siz ne istiyorsunuz? Ben sizin için Allâhü Teâlâ'-dan dünya ve ahiret hayırlarını istedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu duâyı çok okurdu." dedi.

Allâhü Teâlâ bu dua ile dua edeni Kur'ân-ı Kerîm'inde medhetmiş ve ona fazlından ve rahmetinden nasip vermiştir;

Bakara Sûresinin 200. âyetinde (meâlen) "İnsanlardan bazıları 'Rabbimiz bize (vereceğini) dünyada ver' derler. Bunun için âhirette bir nasip yoktur." buyurulmuştur. Onlar 'Bize deve koyun sığır köle altın gümüş (yani dünya nimetleri) ver' derler ve her şeyde dünyaya niyet ederler dünya için harcarlar ve onun için çalışırlar. Onların derdi isteği budur. Fakat âhirette onların nasibi olmayacaktır.

"Bazıları da 'Rabbimiz bize dünyada bir güzellik ver âhirette de bir güzellik ver ve bizi cehennem ateşinden koru' der." Her ikisinin de dualarından nasibi vardır. Öncekiler yalnız dünyadan nasib alır âhiretten mahrum kalır. Diğerleri de hem dünyadan hem âhiretten nasib alırlar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hastayı ziyarete gitmişti. Adam hastalıktan tüyleri yolunmuş bir kuş gibi kalmıştı.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Allâhü Teâlâ'ya nasıl dua ederdin veya ondan neyi isterdin?" buyurdular.

O da "Allah'ım! Âhirette bana vereceğin azabı dünyada iken hemen ver diye dua ettim." dedi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) -hayretle- "Sübhânallah senin buna gücün yetmez sen buna takat getiremezsin. Sen hiç 'Allâhümme Rabbenâ âtinâ fiddünya haseneten ve fil âhireti haseneten ve kınâ azâbennar' duasını okudun mu?" buyurdular. O kişi Allâhü Teâlâ'ya bu duâ ile duâ etti ve şifâ buldu.
Anahtar Kelimeler: DÜNYA VE ÂHİRET SAÂDETİNİ İSTEMEK
Kaynak: Fazilet Takvimi / 1 MART 2011 SALI- 26 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Rabb'inden, dünyâ ve âhirette af ve âfiyet iste. Af ve âfiyet verildiği zaman felâh bulur; muradına -Allâh'ın rızâsına- erersin."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce
*************************************************************************************

MÜ'MİN NASIL OLMALI

MÜ'MİN NASIL OLMALI
6 MART 2011 PAZAR - 1 REBÎ'UL-ÂHİR 1432

Müslüman Allâh'a ibâdeti, peygamberine itâati ve onların rızalarını her şeyden üstün tutar. Sâdece Allâh'tan korkar, başka hiçbir şeyden korkmaz.

Müslüman, sadece Allah'a tevekkül eder. Korku ile ümit arasındadır.

Müslüman, Resûlullâh'ı (s.a.v.), canından çocuğundan, anasından ve bütün insanlardan daha çok sever.

Müslüman, Allâh'ın kaderine; takdirine râzı olur, kazâsına sabreder.

Müslüman, sâlih ameller işler. Yaptığı iyilikler kendisini sevindirir, kötülükler de üzer.

Müslüman, her zaman abdestli olmağa gayret eder, gece kalkıp namaz kılar, bu kendisi için bir şereftir.

Mü'min mü'minin kardeşidir. Din kardeşine karşı kin ve nefret beslemez, onlara duâ eder, hayırlı işlerden kendisi için istediği şeyi din kardeşi için de ister.

Müslüman, sevdiğini Allah için sever, buğzettiğine de Allah için buğzeder.

Müslüman, komşusuna iyilik eder, aslâ onlara eziyet ve sıkıntı vermez. Komşusu aç iken kendisi tok yatmaz. Misâfirine ikrâm eder.

Mü'min kendini küçük düşürmez. İnsanlara muhtaç olmaz. Ahlâkı güzel olur. Çok ayıplamaz, lânet etmez, çirkin söz söylemez ve hayâsız olamaz.

İnsanlar, malları ve canları hususunda müslümandan emîn olur.

Müslüman, alışverişte kimseyi aldatmaz, aslâ yalan söylemez. Ya hayırlı ve faydalı sözler söyler veyâ dilini tutar.

Müslüman, bir delikten iki defâ sokulmaz, aynı hatâyı bir daha yapmaz.
Anahtar Kelimeler: MÜ'MİN NASIL OLMALI - Mümün nasil olmali ? - mümin biri nasil olunur ?
Kaynak: Fazilet Takvimi / 28 ŞUBAT 2011 PAZARTESİ - 25 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Çok ayıplayan, çok lânet eden, çirkin söz söyleyen ve hayâsız kimse (kâmil) mü'min olamaz."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî
*************************************************************************************

5 Mart 2011 Cumartesi

BİR BEYİT

BİR BEYİT
6 MART 2011 PAZAR


"Seyyiât insana nefs-i kemterinden gelür,
Her hacâlet âdeme sû-i karîninden gelür.
"

(Diyarbakırlı Saîd Paşa)

Günahlar insana nefsi emmâresinden gelir her utanç verici şey de kötü arkadaştan gelir.

3 Mart 2011 Perşembe

ANA BABA NİMETİ

ANA BABA NİMETİ
3 MART 2011 PERŞEMBE - 28 REBÎ'UL-EVVEL 1432

İnsanın dünyâya gelmesine vesîle olan ve âciz olduğu vakit ona en büyük destek olan, onu terbiye eden, yiyecek ve içeceğini, her türlü ihtiyaçlarını karşılayan, hayâtının devâmına, büyümesi ve gelişmesine sebep olan ana ve babasıdır.

Çeşitli meşakkat ve güçlüklere göğüs gererek, her türlü ihtiyaçlarını, gece ve gündüz demeden ve yorulmadan karşılayan, hattâ evlâdını kendisine tercih eden gene ana ve babadır.

Annenin çocuğu taşımak, dünyâya getirip emzirmek ve diğer meşakkatlere katlanmakla babadan daha çok hakkı vardır. Bu sebepledir ki bazı Ashâb-ı Kirâm, Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) sordular:

"Ey Allah'ın Resûlü! Kime iyilik edelim?" dediler. Resûlüllah (s.a.v.): "Annene," buyurdu. "Sonra kime?" diye sordular. Resûlullah (s.a.v.) üç defâ: "Annene!" buyurdu. Ancak dördüncü defâsında "Babana" buyurdular.

Şefkâtinin üstünlüğü sebebi ile anne sevgisi baba sevgisinden üstündür. Çocuklar, korku ve sıkıntı ânında anneye doğru koşarlar ve ona sığınırlar.

Anne ve babanın çocuklarına karşı yaptıkları bu hizmetlerin şükrünü yerine getirmeğe güç yetmez. Çocuklar ne kadar iyilik etseler anne ve babanın iyilik ve terbiyelerine denk ve yakın olamaz.

Bir kimse Peygamber Efendimize şöyle dedi: "Benim bir annem var. Onu sırtımda taşıyorum, yüzümü ondan çevirmiyorum ve bütün kazancımı ona harcıyorum. Hakkını ödemiş oluyor muyum?

Resûlullah (s.a.v.): "Bir zorluğun hakkını ödemiş olmazsın. Çünkü o, sana hizmet ederdi ve senin hayatını, yaşamanı isterdi. Şimdi sen ona hizmet ediyorsun, fakat ölümünü bekliyorsun." buyurdular.
Anahtar Kelimeler: ANA BABA NİMETİ - Anne Baba nimeti - Ana - Baba - nimet - anne
Kaynak: Fazilet Takvimi / 27 ŞUBAT 2011 PAZAR - 24 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Kim ana babasının veyâ onlardan birinin kabrini her Cumâ günü bir defa ziyaret ederse günahları bağışlanır ve ana babasına iyilik yapanlardan yazılır."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Feyzu'l-Kadîr
*************************************************************************************

REBÎULÂHİR AYI İÇTİMÂI, RU'YET VE BAŞLANGICI

REBÎULÂHİR AYI İÇTİMÂI, RU'YET VE BAŞLANGICI
3 MART 2011 PERŞEMBE - 28 REBÎ'UL-EVVEL 1432

Hicrî-Kamerî 1432 yılı Rebîulâhir ayı ictimâ'ı yarın (4 Mart Cuma) Türkiye saati ile 22.46'da.

Ru'yet, ise 5 Mart Cumartesi günü Türkiye saati ile: 12.37'de.

Hilâl'in görüldüğü yerler: Çin, Hindistan'ın orta ve kuzey kesimi ile Asya kıtasının orta ve batı kesimi ile Avrupa kıtasının tamamı ile Afrika kıtasının orta ve kuzey kesimi.

Hilâl; Türkiye, Almanya, Avusturya, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus ve Arap yarımadası'ndan görülebilecektir.

Hilâl'in görüldüğü gü­nü tâkip eden 6 Mart Pazar günü de Rebîulâhir ayının 1'i olmaktadır.

YEDİKULE

YEDİKULE
3 MART 2011 PERŞEMBE - 28 REBÎ'UL-EVVEL 1432

Fâtih Sultan Mehmed, İstanbul'u aldıktan hemen sonra eski surların tamir edilmesine başlamış ve İstanbul'da üç hafta kadar kaldıktan sonra Edirne'ye dönmüştü. Birkaç sene sonra da İstanbul başşehir oldu.

O asırlarda şehirlerin dış kale duvarlarından başka bir de iç kale bulunurdu. Sultan bir hücuma karşı şehrin emniyeti ve müdâfaası için silah ve mühimmatın muhafazası gibi düşüncelerle Yedikule'yi 1458'de İstanbul'un iç kalesi olarak inşâ ettirmiştir.

Yedikule, târihî yarımadanın güneybatı ucunda kara ve deniz surlarının birleştiği köşede yer alır.
Yedikule Hisarı fethin ilk yıllarından îtibâren uzunca bir zaman devlet hazînesinin, devletin resmî evraklarının muhâfaza edildiği ve ganimetlerin toplandığı bir depo olarak kullanılmıştır. Bu hazînelerin bir kısmı Sultan İkinci Selim devrinde kullanılmış, kalanlar da Sultan Üçüncü Murad (1574-1595) zamanında saraya taşınmıştır. Hisar bundan sonra yerli ve yabancı mahkûmlar için zindan olarak kullanılmıştır. Burada Osmanlı devlet adamları hapsedildiği gibi Osmanlı Devleti'nin savaştığı ülkelerin elçileri de savaş müddetince hapsedilirlerdi.

Yedikule Hisarı zindan olarak kullanıldığı yıllarda, Sultan İkinci Osman Han yeniçeriler tarafından tahttan indirildikten sonra Yedikule Zindanları'na getirilmiş ve Sadrâzam Davut Paşa ve adamları tarafından gaddârane bir sûrette boğulmuştur (1622). Bilâhare Davut Paşa da aynı yerde 1623 senesinde îdâm edilmiştir.

Yedikule Hisarı'nın zindan olarak kullanılmasına Sultan İkinci Mahmud zamanında son verildi. 1831'de Topkapı Sarayındaki arslanlara ev sâhipliği yapan Yedikule'nin bâzı kuleleri, 1856'da bir süre baruthâne olarak kullanılmıştır.

Yedikule Hisarı 1895'te Müzeler Umum Müdürlüğü'ne bağlanmıştır. Hisar içindeki câmi ile çeşme 1905 senesine kadar sağlam iken bilâhare harap olmuştur.
Anahtar Kelimeler: yedikule - yedikule nedir - yedikule hisari - yedikule nerededir
Kaynak: Fazilet Takvimi / 26 ŞUBAT 2011 CUMARTESİ - 23 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî
*************************************************************************************

ŞEFÂAT

ŞEFÂAT
3 MART 2011 PERŞEMBE - 28 REBÎ'UL-EVVEL 1432

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Dünyâda önce ve sonra gelmiş, geçmiş ne kadar insan varsa bunların hepsini Allahü Tealâ kıyamet gününde düz ve geniş bir sâhada toplayacaktır. Öyle düz ve geniş meydan ki orada bir çağırıcı seslenince sesini herkese duyurabilecek ve bakan bir kişinin gözü mahşer halkını bir bakışta görebilecek. Bir de güneş yaklaşacak. Artık insanların gamı, meşakkati dayanılmaz ve tahammül olunmaz bir dereceye varacak.

Bu sırada insanlar biribirine: "Size erişen şu fâciayı görüyor musunuz? Rabbinize delâlet edecek bir şefâatçi bulmak çâresine niye bakmıyorsunuz?" diyecekler. Bunun üzerine mahşer halkının bâzısı bâzısına: "Haydi, Âdem'e gidiniz," deyip mahşer halkı Âdem (a.s.)'a gelerek şefâat rica edecekler.

Âdem (a.s.) şefâat edemeyeceğini söyleyip Nûh aleyhisselâma, o Hz. İbrâhim aleyhisselâma, o da aynı minval üzere Mûsâ aleyhisselâma, o da aynı minval üzere İsâ aleyhisselâma havâle eder. İsâ (a.s.) bir şey söylemeden "Muhammed (s.a.v.)'e gidiniz" diyecektir.

Onlar da Muhammed (s.a.v.)'e gelerek: "Yâ Muhammed, sen Allâh'ın peygamberisin ve nebîler hâtemisin. Allah geçmişte ve gelecekte vukûu farz olunan bütün günahlarını mağfiret etmiştir. Rabb'in Teâlâ'ya hakkımızda şefâat et, görüyorsun ki ne elem ve ıztırâb içindeyiz" diyecekler.

Bunun üzerine ben hemen gidip Arş-ı Rahmân'ın altına varacağım ve Azîz ve Celîl olan Rabbime secdeye kapanacağım. Sonra secdemde Allah bana kendisine olunacak en güzel hamd ve senâdan öyle bir mefhûm fetih ve ilhâm edecektir ki, şimdiye kadar onu benden önce hiç bir peygambere fetih ve ilham etmemiştir. Ben ilhâm olunduğum sûrette Allâh'a hamd ve senâdan sonra Allâhü Teâlâ: "Yâ Muhammed, başını kaldır, iste. Dileğin verilecektir, şefâat eyle, şefaatin kabul edilecektir" buyurur. Ben secdeden başımı kaldırıp: "Yâ Rab, ümmetim! Yâ Rab, ümmetim! Yâ Rab, ümmetim! diye ümmetim hakkında şefâat edeceğim. Bunun üzerine: "Yâ Muhammed, ümmetinden hesâb ve suâle lüzûmu olmayanları Cennet kapılarından sağ kapıdan Cennet'e koy. Onlar Cennet'in bundan başka öbür kapılarından da insanlarla ortaktırlar, buyurulacaktır.
Anahtar Kelimeler: ŞEFÂAT - sefaat
Kaynak: Fazilet Takvimi / 25 ŞUBAT 2011 CUMA - 22 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Her peygamberin Allâhü Teâlâ'dan bir dileği vardı, onu diledi ve Allah katında icâbet ve kabûl olundu. Fakat ben duâmı kıyamet gününde ümmetime şefâat etmek için saklıyorum."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh
*************************************************************************************

UYKUNUN BAZI ÂDABI

UYKUNUN BAZI ÂDABI
3 MART 2011 PERŞEMBE - 28 REBÎ'UL-EVVEL 1432

Mümkün oldukça evde yalnız yatmamalı kapının eşiğinde uyumamalı elinde et balık gibi şeylerin kokusu varken yatmamalı etrafı duvarla çevrili olmayan damda uyumamalı fecr (sabah namazı) vaktinden önce uyanmağa çalışmalıdır.

Bir hadîs-i şerifte: "Sabah vaktindeki uyku rızka mâni olur." buyuruldu. Uyanınca hemen abdest alıp namaz kılmalıdır. Böylece günün kalan kısmını gönül temizliği ve rahatlığı içinde geçirir. Allâhü Teâlâ'nın haram ve yasak kıldığı şeylerden takvâ ve verâ' içerisinde olup sakınmalıdır. Böylece yeni günü hayırlı amelle başlatmış geçen günü iyi amellerle bitirmiş olur.

Sabahleyin: "El-hamdü lillâhillezî ahyânâ ba'demâ emâtenâ ve ileyhi'l-ba'sü ve'n-nüşûr." duâsını okumak müstehaptır. Mânâsı: "Bizi öldürdükten sonra tekrar dirilten Allâh'a hamd olsun. Diriltiliş ancak Allâh'adır." Bu duâyı okuyunca gecenin şükrünü edâ etmiş olur.

Abdullah bin Abbâs (radıyallâhü anhümâ) bir oğlunu sabah vaktinde uyur görünce "Kalk! Allah gözlerine uyku vermesin! Rızkların dağıtıldığı vakitte mi uyuyorsun? Yoksa sabah vaktinde uyumanın çirkin tembellik güçsüzlük ve ihtiyaçları geciktirmek olduğunu bilmiyor musun?" buyurdu.
Anahtar Kelimeler: UYKUNUN BAZI ÂDABI - uykunun bazi adabi
Kaynak: Fazilet Takvimi / 24 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE - 21 REBÎ'UL-EVVEL 1432

*************************************************************************************
BİR HADİS-İ ŞERİF
"Rızık ve ihtiyaçlarınızı karşılamaya sabah erken başlayınız. Zîrâ sabah erken başlamakta bereket ve muvaffakiyet vardır."
Kaynak: Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-câmiu's-Sâğîr
*************************************************************************************

MAYALI POĞAÇA (8 kişilik)

MAYALI POĞAÇA (8 kişilik)
3 MART 2011 PERŞEMBE

Malzemeler: 5 su bardağı un, 1 'er su bardağı sıvıyağ, ılık süt, ılık su, 1 adet yumurta akı, 1 paket yaş maya, 2 çay kaşığı tuz, 1 çay bardağı şeker.

Yapılışı: Bir kaba dökülen unun ortası açılır. Bütün malzeme ilâve edilip, ele yapışmayan bir hamur hâline gelinceye kadar yoğrulur. Un az gelirse biraz daha ilâve edilir. Hamur mayalanmaya bırakılır.

Mayalanan hamurdan istenilen büyüklükte parçalar koparılıp, içine -peynir, patates ve zeytin gibi- arzu edilen bir malzeme ilâve edilir. Kapatıldıktan sonra üzerine yumurta sarısı sürülür, 200 derecede, fırında pişirilir. Afiyet olsun...

2 Mart 2011 Çarşamba

ÇOCUKLARIN MUTLAKA YEMESİ GEREKEN 10 GIDA

ÇOCUKLARIN MUTLAKA YEMESİ GEREKEN 10 GIDA
2 MART 2011 ÇARŞAMBA

Çocuklara yemek yedirmek zordur heleki konu sebze yemekleri olunca bu iş daha da zorlaşır. Ama her çocuğun sağlıklı büyüyebilmesi için yemesi gereken 10 önemli yiyecek var. Onlar neler mi diyorsanız işte cevabı…

Besleyici ve dengeli beslenmeyle çocuklarınızın sağlığını koruyabilirsiniz. Büyüyen küçük bedenlerin özel vitamin ve minerallere ihtiyacı vardır. Ancak ailelerin çocuklarına sağlıklı yiyecek yedirmesi çok zor oluyor.

Bazı lezzetli yiyecekler, çocukların aktif yaşam tarzları için gerekli olan her şeyi karşılamaya yardım ediyor. İşte çocukların beslenmesinde önemli yer tutan 10 süper yiyecek:

1. Tatlı patates: Büyük bir besin kaynağı olan tatlı patatesin tadı da çok güzel. Bu sağlıklı ve lezzetli sebze, potasyum, C vitamini, lif, folat, A vitamini, kalsiyum ve demir içeriyor.

Dünyadaki en besleyici yiyeceklerden biri olan tatlı patates, şeker hastaları için de iyi bir seçenek, çünkü kan şekerini dengelemeye yardım ediyor.

2. Brokoli: Bilindiği gibi lifle dolu olan brokoli, gelişmekte olan çocuklar için en iyi gıdalardan birisi. Brokoli aynı zamanda vitamin ve mineral deposu. Çocuğunuzun görmesine ve hücre hasarından korunmasına yardım ediyor.

Brokoliyi çiğ yiyerek çocuğunuz alması gereken tüm besinleri kazanıyor. Eğer çocuğunuz brokoli sevmiyorsa, gizlice yemeklerine katabilirsiniz. Ya da brokoliyi az yağlı salataya ve dip soslara ekleyebilirsiniz çocuklarınıza bu sebzeyi sevdirebilirsiniz.

3. Tam tahıllar: Ekmekte, krakerlerde ve yulaflı kahvaltılıklarda bulunan tam tahıllı yiyecekleri çocuklar sever. Bu gıdalar folik asit, çinko, demir ve B vitamini bakımından zengindir. Ayrıca bazıları D vitamini ve kalsiyum ile de zenginleştirilmiştir.

Kalp hastalığına karşı şimdiden çocuklarınıza tam tahıllı yemekleri vermeye başlayın. Ancak, doymamış yağ yani trans yağ içeren krakerlerden uzak durun. Hazır aldığınız krakerlerde, gevreklerde paketlerin arkasındaki içerikleri mutlaka okuyun.

4. Peynir: Peynir çocuklar için süper bir yiyecektir, çünkü çocuklar peyniri çok sever. Kalsiyum, protein ve B12 vitamini bakımından zengin olan peynir, kemik oluşumunda çok önemli bir mineral olan fosfor içeriyor.

Ayrıca, araştırmalar yemeklerden sonra peynir yemenin diş çürüklerini önlediğini gösterdi. Çocuklarınıza peynirli sandviç yapabilir, peyniri sağlıklı bir çorba ya da salatanın içinde sunabilirsiniz.

5. Yoğurt: Peynir gibi, yoğurdu da çocuklarınıza severek yedirebilirsiniz. Yoğurdun her porsiyonu kalsiyum, protein, karbonhidrat, B vitamini, çinko ve fosfor içeriyor. Canlı aktif kültür bulunan yoğurtlar ise bağışıklık sistemini destekliyor ve bağırsak sağlığını yükseltiyor.

Tüm doğal yoğurtlara taze meyve katarak daha fazla besin değeri sağlayabilirsiniz. Az yağlı yoğurda çikolatalı cipsler veya kahvaltılı yulaf karışımı ekleyebilirsiniz. Çocuklarınız için başka bir alternatif olarak, yoğurdu meyve suyu katarak buzlukta dondurup dondurma yapabilirsiniz.

6. Ton balığı: Konserve ton balığı ile çocuklarınızın protein, niasin, B vitaminleri, demir ve çinko ihtiyacını giderebilirsiniz. Omega 3 yağ asitleri içeren balık, beyin gelişimine yardım ediyor ve kalp sağlığını koruyor.

Ton balığındaki civa seviyesinden dolayı çok fazla tüketmemelisiniz. Çocuğunuza ton balığını sandviçle ya da salatayla yedirebilirsiniz.

7. Yaban mersini: Yetişkinler ve çocuklar için, yaban mersini vücut için en besleyici süper gıdalardan biridir. Potasyum, C vitamini, lif, karbonhidrat ve antioksidanlar içeren yaban mersini taze olarak her çocuğun beslenmesinde olması gereken bir besindir.

Tatlı olduğu için çocuklar tarafından sevilen meyveyi, yoğurda, tahıl gevreğine ya da yulafa ekleyebilirsiniz. Kendinize ait taze yaban mersinlerini, küçük bir bahçede yetiştirip, taze taze çocuklarınıza yedirebilirsiniz.

8. Süt: Kalsiyum ve fosfor, sağlıklı kemik gelişimi için gerekli iki mineraldir. Süt, protein, enerji yakıtı olan karbonhidrat, A vitamini ve magnezyum ile kemikleriniz için faydalı diğer mineraller içeriyor.

Tam yağlı süt, 2 yaşına kadar olan çocuklar için iyi, ancak 2 yaşından sonra sütteki yağ oranını azaltmalısınız. Birçok çocuk kurabiye ya da tahıl gevrekleriyle yediğinden dolayı sütün tadını sever.

9. Yumurta: İçeriğindeki proteinden dolayı süper gıda olan yumurta, çok faydalıdır. Proteinden başka yumurta, çocuklar için gerekli bir düzineden fazla vitamin ve mineralle dolu.

Ayrıca A, D, E ve B grubu vitaminlerini önemli oranda içeren yumurta, içinde bulunan kolin sayesinde beyin fonksiyonlarının yerine getirilmesinde önemli rol oynuyor. Yumurtayı değişik şekillerde pişirebilirsiniz, çocuğunuz hangi şekilde seviyorsa onu uygulayın.

10. Sığır eti: Protein, B vitaminleri, niasin, çinko ve demir içeren sığır etinde, yumurta gibi beyin gelişimini sağlayan kolin de bulunuyor. Yağ ve kolesterol bakımından yetişkinlerin fazla yemekten kaçınması gereken et, küçük çocukların beyin ve vücut gelişimleri için oldukça faydalı.
Dengeli bir yemek için eti sebze yemekleriyle birlikte verebilirsiniz. Hamburgerler ve küçük küçük parça şeklindeki etler başka bir seçenek olabilir. Ya da eti mangalda kebap olarak sebzelerle birlikte pişirebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler: ÇOCUKLARIN MUTLAKA YEMESİ GEREKEN 10 GIDA - Cocuklarin yemesi gerekn 10 besin - yemek - yiyecek -
Kaynak: Bugün