27 Mart 2009 Cuma

Sevgili Peygamberimizin hayati - Akabe

Akabe

Şâhbâz-i evc-i kurb-ârâ habib-i Kibriyâ
Bülbül-i gülzâr-ı ve ednâ habib-i Kibriyâ

Câm-e mevvâc-ı her âyet neşvenin mestânesi
Feyzâb-ı sâgar-i ma'nâ habib-i Kibriyâ

Âlem-i feyz-i Hüdânın sâkin-i meyhânesi
Pâdişâh-ı hüsnde vâlâ habib-i Kibriyâ

Zerredir aşkında şekl-i müstedir-i nüh-kubâb
Âfıtâb-ı nûr-i şer'efza habib-i Kibriyâ


Suku Ukaz Panayırı Günleri. Mekke ve çevresi Hac ve alış-veriş için köylerden, komşu şehirlerden gelenlerle dolu.

Resulullah, her sene bu günlerde Mekke dışına çıkarak misafir kabilelere İslamiyeti anlatıyor.

Bisetin, kendisine Peygamberlik mes'uliyetinin tevdi edilmesinin onbirinci senesinde de öyle yapıyor.

Sevgili Peygamberimiz, kabile ve kalabalıklar arasında gezerek tebliğe müsait insanlar arıyor.

Burası Akabe.

Şu altı kişi insaf ehli olabilir.

Efendimizin nurlu dikkatleri bu altı yabancı üzerinde...

Es'ad bin Zürare, Râfi bin Malik, Avf bin Haris, Kutbe bin âmir, Ukbe bin âmir, Cabir bin Abdullah bin Riyab, Medine şehrinde.

Evet, bunlar Medineli ve Hazreç kabilesinden. Hazreçlilerin Haşimoğulları ile hısımlıkları da mevcut.

Resulullah soruyor:

-Siz kimlerdensiniz?

Yabancılar sualin sebebini bilmiyorlar ama "Bu nur yüzlü insan, bir hikmetle sormalı" diye düşünerek merakla cevap veriyorlar:

-Biz Hazreç kabilesindeniz; Medineli...

Sevgili Peygamberimizin aydınlık yüzü daha bir güzelleşti. Mütebessim dudaklarının aralığından inci dişlerini ışıltısı farkediliyor.

-demek Hazreçli. O halde uzaktan da olsa hısımız. Dedem Abdülmuttalibin annesi Selma Hatun'un mensup olduğu Neccaroğulları da sizin kabilenin bir şubesidir.

-A, evet doğru.

Beklediği yumuşaklığı bulan Allah Resulü:

-Lütfen şöyle buyurunuz. Oturalım. Sizle azcık sohbet etmek isterim...

Son Resul, muhatablarına evvela bir miktar Kur'an-ı Kerim okudu... Adamlar başları önlerinde dinliyor. Bu güzel yüzlü insan kim; şu okunan ne? Kur'an bitince bakışları bir birinin yüzünde. Çarpıcı kelimeler meraklarını son hududuna kadar kamçılamasına rağmen bir şey de soramıyorlar:

-Ben Peygamberim, dedi Resulullah. En son Peygamberim. İsmim Muhammed. Benden sonra bir daha Peygamber gelmeyecek. Kendisinden başka ilah olmayan Allahü teâlâ beni islam dinini yaymak için Resul olarak vazifelendirdi... Bana iman edenler olduğu gibi düşmanlık edenlerde var. Sizin diyeceklerimi kabul ederek cehennemden kurtulmanızı ve hidayete ererek cennet ehli olmanızı beklerim.

Medineliler, düşüncelere daldılar... Yoksa komşusu yahudilerin her darda kalışta: "Siz durun hak Peygamberin gelmesi yakındır. O, bir ortaya çıksın; biz kendisine tabi olarak sizinle o zaman hesaplaşacağız" dedikleri Nebi bu muydu?

Evet buydu yahudilerin kastettiği büyük insan; işte hemen yanıbaşlarındaydı.

......

Medine'de iki kabile vardı Hazreç ve Evs. Bir de yahudiler yaşıyor.

Bu iki kabile aslında iki kardeşten türedikleri halde birbirleri ile sürekli çekişme içinde oldukları gibi ayrıca yahudilerle de geçinmiyorlardı... Bu yüzden yahudiler, ne zaman zor durumda kalsa Hak Peygamberi beklediklerini o gelir gelmez kendisine iman ederek Hazreç ve Evs kabileleri ile döğüşecekleri tehdinini savuruyorlardı...

Peygamberimiz, Hazreçli bu altı kişiyi İslamiyete çağırınca akıllarına hemen yahudilerin sözleri geldi ve kendi kendilerine:

-Aman Son Peygambere tabi olma şansını düşmanımız o musevilere kaptırmayalım, diye fısıldaşarak Habibullah'a döndüler:

-Nasıl Müslüman olacağız, ne diyeceğiz.

Ne diyeceklerini Efendimiz öğretti ve O'nun öğrettiği gibi derhal imana geldiler. Allah'ın Resulü çok memnun. Altı kişinin aynı anda iman lezzetini tatması az şey değil. Helel bu altı müminin Medine'den olması hadiseyi daha çok kıymetlendiriyor.

Medineli altı mümin, radıyallahü anhüm ecmain, yüce Allah'a hamd Resulullah'a teşekkür ve birbirlerini tebrik ettiler... Bu ne büyük şanstı böyle? Şu kadar bin insan arasından devlet kuşu hem de Peygamber eliyle onların başına konuyordu.

Sevgili Peygamberimiz soruyorlar:

-İslamiyeti Medinelilere teklif için şehrinize gelsem bana sahip çıkar ve yardımcı olur musunuz?

-ah ya Resulallah! Sana nasıl köle olmayız? Ama malumaliniz olduğu veçhile bizim iki kabile arasında eskiden beri süre gelen kanlı kavgalar var. Lütfen önümüzdeki haç mevsimine kadar müsaade ediniz. Biz zaten İslamiyeti Medine'de yaymak için var gücümüzle çalışacağız.

Bunları söyleyen edebinden terlemişti. Kolay değil Peygamber huzurunda konuşuyor. Ve ikinci Hazreçli devam etti:

-Evet ya Resulallah! Allah yardımı ve zatıâlinizin duası bereketiyle var gücümüzle çalışacağız. Bakarsınız ve inşallah Evs'lilerden de mümin olanlar çokar.

Sözü üçüncü mümin aldı:

-Ve böylece o manasız didişme de bitmeye yüz tutar. İnşallah gelecek mevsimde Evs'lilerle birlikte yüksek huzurunuza geleceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder