4 Şubat 2010 Perşembe

"GÜNAHIN AÇIĞINI DA, GİZLİSİNİ DE BIRAKIN"

"GÜNAHIN AÇIĞINI DA, GİZLİSİNİ DE BIRAKIN"
04 SUBAT 2010 PERSEMBE


... Allâhü Teâlâ buyuruyor ki: "...Hepiniz Allah'a tevbe edi­niz, ey müminler! Tâ ki kurtuluşa eresiniz." (Nur Sûresi, 31. âyet)

"Ey Mü'minler! Allah'a nasûh (bir daha o günahı işlememek üze­re gayet ciddi, müessir, öğütçü) bir tevbe ile tevbede bulu­nun. Umulur ki rabbiniz sizden günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirir..." (Tahrim Sûresi, 8. âyet) "Günahın açığını da bırakın, gizlisini de..." (En'âm Sûresi, 120. âyet) (Bu âyetlerden anlaşılıyor ki) günahlardan tevbe etmek her Müslüman hakkında farz-ı ayındır. Hiçbir insanın bundan müstağni yani muaf olması düşünülemez. Nasıl olabilir ki? Peygamberler -aleyhimüssalâtü vesselam- tevbeden müstağnî değillerdir. Peygamberlerin -salât u selam üzerlerine olsun- sonuncusu ve efendisi olan Resûlullâh (s.a.v.) bu­yurmuştur ki: "Kalbime bir ağırlık geldiği olur da, bir gün ve gecede Allah'a yetmiş defa istiğfar ederim."

Kul hakları ile irtibatı olmayan, zina etmek, içki içmek, çal­gı âletleri dinlemek, nâmahreme bakmak, abdestsiz mushafa dokunmak ve îtikadde bid'at gibi Allah'ın hakları ile alâkalı olan günahların tevbesi, pişmanlık duymak, istiğfar etmek, hayıflanıp mahzun olmak ve Allâhü Teâlâ'ya özür beyan ederek olur. Farzlardan bir farz terk edilmiş olursa bunun tevbesi ancak o farzın edâ edilmesi ile mümkün olur.

Eğer günahlar, kul haklarına bağlı ise bunların tevbesi, haksız olarak alınmış malların iadesi, hak sahiplerinden helallik alınması, onlara iyilikte bulunmak ve onlara dua et­mekle mümkündür. Şayet mal ve ırz sahibi kimse ölmüş ise istiğfar edip, iyilikte bulunmak ve malı hak sahibinin çocuklarına ve vârislerine geri vermek lâzımdır. Şayet vârisleri bilinmiyorsa haksız olarak alınan malın veya işlenen suçun miktarı kadar, hak sahibi veya haksız yere eziyet görmüş kimse adına fakir fukaraya sadaka verir.

Hz. Ali (k.v.) diyor ki, Resûlullâh'ın (s.a.v.) şöyle buyurdu­ğunu Hz. Ebû Bekir'den (r.a.) işittim: "Kul bir günah işler de peşinden kalkıp abdest alır ve namaz kılar, günahından dola­yı Allah'a istiğfar ederse, elbette onu bağışlamak Allah'a hak olmuş olur." Zîrâ Allâhü Teâlâ büyütüyor ki "Ve her kim bir kö­tülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allâhü Teâlâ'dan mağfiret dilerse Allâhü Teâlâ'yı çok bağışlayan, pek esirge­yen bulur." (Nisâ Sûresi, 110. âyet) (Mektûbât-ı İmâmı Rabbani, 66. Mektup)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder