31 Aralık 2008 Çarşamba

Katil Israil vahsetiyle gecen 5 gun

Katil Israil vahsetiyle gecen 5 gün



Anahtar Kelimeler: Israil vahseti - Katil Israil - Kahrolsun Israil - Israil ölüm kusuyor - Filistin resimleri - Sehit Filistinliler -

Filistini anlamak, bu drami gormektir

Filistini anlamak, bu drami görmektir

İsrailli Çocuk: Babam dedi ki, Siz Araplar şeytansınız, teröristsiniz, hayvansınız!!
Filistinli Çocuk: Babam bana hiçbir şey demedi, sizinkiler Öldürmüş!!

30 Aralık 2008 Salı

MSN guvenligi icin 10 altin kural

MSN güvenliği için 10 altın kural

İnternet kullanımdaki artış bilişim suçlarını da beraberinde getiriyor. Birçok kişisel bilginin paylaşıldığı internette, uzmanlar msn messenger kullanılarına tehlikelere karşı 10 altın tavsiyede bulunuyor...

Yeni yayına baslıyan bir site turkiyenin internet guvenligini saglamakta kararlı bir tavır sergiliyor. Günlük yasamımızda vazgecilmezlerimiz arasında olan internetin güvenligini saglamakta gun gectikce zorlasıyor...


1) Msn'den gelen linklere asla tiklamayin

2) Msn'den aldiginiz dosya asla arsivli olmasin

3) Sayet dosya alirsaniz kesinlikle virus kontrolunden gecirin

4) Bir baskasinin bilgisayarindan Msn'inizi kontrol etmeyin

5) Gizli sorunuzun cevabini asla bilinen seylerden yapmayin ornek: annenizin adi, savasgemileri gibi anlamsiz bir cevap olsun

6) Hotmailinize yanlis sifre girin, parolami unuttum deyin. Yeni parolanin linkini kendi mailinize gonderin, daha sonra mailinize gidin ve gelen parola sifirlama linkini kopyalayin ve onemli bir yere saklayin. Sayet msn'iniz calinirsa bu linki acin sifrenizi yenileyin ve msn'inizi tekrar geri alin

7) Hotmailinize gelen yabanci mailleri asla acmayin

8) Bilgisayarinizda asla hic bir parolayi hatirla demeyin

9) Baska bir web sayfasindadan asla msn'inizine girmeyin

10) Msn'inize girerken msn'iniz su ise ornek olarak turkoglu@hotmail.com siz turk@hotmail.com'u yazin daha sonra sifrenizi yazin, tekrar ust bolume gecip oglu yazin ve giris yapin.

Bunu neden yaptik sayet bilgisayarinizda keylogger varsa sifreniz su sekilde gececek. 146214oglu ama gercek sifreniz 146214, bir onlem olarak bu uygulanir

Bir Hacker bilgisayarinizda neler yapabilir

1) Sizin butun sifrelerinizi ele gecirebilir
2) Bilgisayarinizda kamera takili ise sizi seyredebilir
3) Mikrofondan sesinizi dinler
4) Bilgisayariniza illegal dokumanlar yukleyip, basinizi agritir
5) Sizin aginizini kullanarak baska bilgisayarlara girebilr
6) Butun ozel dosyalarinizi gorur ve indirir
7) Ele gecirdigi sifrelerle banka hesabiniza girer
8) Bilgisayarinizi cokertir


Korunmak icin neler yapilabilir

1) iyi bir anti-virus programi kullanin (antivirus programini anasayfasindan indirinve gunluk guncellestirmeyi unutmayin)
2) Genis ozellikli bir firewall programi kurun
3) Aldiginiz butun dosyalari virus kontrolunden gecirin
4) Bilgisayarinizda ses ve kamera sistemini devamli takili tutmayin
5) Microsoftu guncellemeyi ihmal etmeyin
6) Gorev yoneticisinin nasil calistigini ogrenin cunku bu size bilgisayarinizda neler calistigini gosterten bir cetveldir
7) Uzaktan erisimi kapatin
8) Port aciklarini belirten programlarla bilgisayarinizdaki acik portlari kapatin
9) Paylasim dosyalarina izin vermeyin
10) Yatmadan once bilgisayarinizin fisini cekin en guvenli bilgisayar fisi cekilmis bilgisayardir

25 Aralık 2008 Perşembe

Otomobil alamak icin dogru zaman mi ?

Otomobil almak için doğru zaman mı ?

Yılın son günleri otomobilini değiştirmeyi düşünenlere cazip avantajlar sunuluyor. Krize stokla yakalanan firmalar, döviz kurundaki artışı fiyatlarına yansıtmıyor..Tüm dünyayı kasıp kavuran mali krizden en çok etkilenen sektörlerin başında otomotiv geliyor.

Krizin adı bile otomobilde satışların bıçak gibi kesilmesine neden oluyor. Türkiye'de krizin etkilerinin hissedilmeye başlandığı ekim ayında yaşanan düşüş, kasım ve aralık ayında da kendisini gösterdi. Ekim ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 39 oranında gerileyen satışlar, kasım da da yüzde 58.5 oranında düştü. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, ocak-kasım döneminde toplam 451 bin 945 adet otomobil ve hafif ticari araç satışı gerçekleşti. Kasım sonunda binek otomobil satışları 280 bin 119 adete, hafif ticari araç satışları ise 171 bin 826 adete geriledi. Geçen yılın aynı döneminde toplam otomobil ve ticari araç satışları 493 bin 836 adet olarak gerçekleşmişti.

Sıfır faiz dönemi

Otomotiv ne yazık ki aralık ayına da kötü başladı. Uzun Kurban Bayramı tatili nedeniyle ayın ilk haftası boşa gitti. Elinde yüksek miktarda stokla krize yakalanan otomotiv firmaları, kampanya silahını çekti. Kampanyalarda; peşin alım indirimleri, döviz kurunu sabitleme ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) sıfırlama gibi cazip fırsatlar sunuluyor. Ayrıca, taşıt kredisi kullanan tüketicilere ortalama 12 aya kadar 0 faiz imkanı da veriliyor. Otomotiv firmaları, stoklarını eritebilmek için dövizde yaşanan yüzde 20 artışı fiyatlarına yansıtamıyor. Yani bir anlamda stok maliyetini fiyatları sabit tutarak ya da indirim yaparak dengeleme yoluna gidiyorlar.

Yeni yılda zam var

Bu yüzden yılın son günleri otomobilini değiştirmeyi düşünenlere çok cazip avantajlar sunuyor. Ocak ayından itibaren enflasyon ve kur farkının fiyatlara eklenmesiyle, otomobilde zam dönemi başlayacak. Stokların erimesi ve firmaların yeni dönemde çok agresif satış politikalarından uzak durması kampanyaların da hızını kesmesine neden olacak.

İyi araştırın pazarlık yapmayı unutmayın

* Otomobillerin fiyatlarını iyi inceleyin. Liste fiyatının dışında pazarlık yapmayı unutmayın.

* Sedan mı, hatchback mi, SUV mu hangisi size uygun? Satın alacağınız otomobilin modelini belirlerken, ihtiyaçlarınıza göre karar verin. Hayalinizdeki otomobili satın almayın.

* Güvenlik donanımlarına dikkat edin! ABS, EBD, havayastıkları gibi güvenlik aksesuarlarının fiyata dahil olup olmadığını öğrenin.

* Kullanmayacağınız aksesuarlara para verip, otomobilin maliyetini gereksiz yere arttırmayın.

* Satış sonrası servis ağı sorunsuz markaları tercih edin. Servis ve işçilik fiyatlarını araştırın.

Dizel otonun payı yüzde 50'ye düştü

2008 yılı Ocak-Kasım döneminde dizel oto satışları, geçen yıla göre yüzde 10 oranında geriledi. Segment bazında dizel araç satışlarında artış yalnızca D ve E segmentinde yani lüks otomobillerde görüldü. 2008 Kasım sonunda 280 bin 119 adet olan binek araç satışlarının yüzde 50'si 193 bin 168 adeti dizel oldu. Dizel araçların toplam pazardan aldığı pay yüzde 52'den yüzde 50'ye geriledi.

3 sehit ve 14 yarali askerin kimlikleri

3 şehit ve 14 yaralı askerin kimlikleri

Şırnak'ın Cizre ilçesinde İpek Yolu Caddesi üzerinde askeri araca çapraz ateş açılması sonucu 3 güvenlik görevlisi şehit oldu 14 asker de yaralandı.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde teröristlerce gerçekleştirilen saldırıda şehit olan 3 asker ile yaralanan 14 askerin kimlikleri belli oldu.

Nusaybin Caddesi İpek yolu Camii karşısında gerçekleşen saldırısı sonra Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yararlılardan Emrah Karataş, Zeki Yolcu, Turan Damgacı şehit oldu.

Saldırıda Bilal Levet, Musa Çapur, Ahmet Akyürek, Ferhat Fırat, Murat Ataşoğlu, Serkan Temo, Ali Eroğlu, Recep Tan, Sedat Yıldız, Burhan Yıldız, Avni Gök, Salih Sözüm, Ferhat Tekin ve Fatih Ramadan yaralanırken, durumu ağır olan Bilal Levet, Musa Çapur, Ahmet Akyürek ve Ferhat Fırat helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesi'ne kaldırıldı.

Öte yandan polis ekipleri, olaydan sonra Cudi Mahallesi'nde geniş çaplı operasyon başlattı. Operasyona özel harekat timleri de katıldı.

Şehit askerler için perşembe günü Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı'nda tören düzenleneceği, ardından şehit askerlerin cenazelerinin memleketlerine gönderileceği öğrenildi.

Kaynak: IHA

18 Aralık 2008 Perşembe

Olen haci ve haci adayi sayisi 61 oldu

Ölen hacı ve hacı adayı sayısı 61 oldu

Suudi Arabistan'ın Mekke ve Medine kentlerinde ölen Türk hacı adayı ve hacı sayısı 61''e yükseldi.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, kutsal topraklara gelen 26 Türk hacı daha yaşamını yitirdi.

Mekke'de ölen hacıların Mehmet Acar (77) Diyarbakır, Duran Kök (68) Gaziantep, Rahime Acar (68) Ankara, İsmet Bilge (59), Kadir Duyuk (60) Ankara, Zeki Milayim (70) Ankara, Mehmet Ali Ergül (103) Almanya, Nazire Acun (75) Bursa, Süleyman Arslaner (64), Güler Altınel (65) Diyarbakır, Hatice Tümsavaş (63), Rabia Tülün Bulkurcu (57) Almanya, Hamza Yıldız (70) İzmir, Tahir Alataş (64) Hatay, Emin Uluğ (76) Ankara, Ömer Sağer (65) Adana, Rasim Şahin (60) Hollanda, Emine Yılmaz (48), Elmas Yiğit (73) Ankara, Hasan Kısa (67) İstanbul, Seyit Ak (70), Kamil Battal (70), Ali Çobanoğlu (62), İsmet Usman (64), Vahide Gedikbaşı (78) ve İbrahim Kara (78) olduğu bildirildi.

Böylece Mekke'de ölen Türk hacı adayı ve hacı sayısı 50'ye yükseldi. Medine'de ise 11 hacı adayı vefat etmişti.

Mekke'de hayatını kaybeden hacı adayları, kılınan ceneze namazının ardından Şerai bölgesinde toprağa veriliyor. Medine'de vefat eden hacı adayları ise Mescid-İ Nebevi'de kılanan namazdan sonra Cennet-ül Baki'ye defnedildi.

Kaynak: AA

Basbakan Erdogan e-Devlet'i anlatti

Başbakan Erdoğan e-Devlet'i anlattı

MEB Şura Salonu'nda düzenlenen ''e-Devlet Kapısı'' Projesi Açılış Töreni'ne katılan Başbakan Erdoğan, e-Devlet uygulamasının vatandaşlara getireceği kolaylıkları anlattı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bilgi toplumuna dönüşümün yolunu açan e-Devlet Kapısı Projesinin öncelikli hedefi, bürokrasinin asgariye indirilmesi, devletin vatandaşlarımıza ve iş dünyasına hızlı ve kaliteli hizmet sunmasıdır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, MEB Şura Salonu'nda düzenlenen ''e-Devlet Kapısı'' Projesi Açılış Töreni'ne katıldı.

Törende yaptığı konuşmada, Hükümet olarak, göreve geldikleri ilk günden itibaren bürokratik yapıyı vatandaşlara daha iyi hizmet eder hale getirmenin çabası içinde olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bilgi toplumuna dönüşümün yolunu açan e-Devlet Kapısı projesinin öncelikli hedefi, bürokrasinin asgariye indirilmesi, devletin vatandaşlarımıza ve iş dünyasına hızlı ve kaliteli hizmet sunmasıdır. Hükümet olarak, her zaman insan odaklı bir vizyon ortaya koyduk. Milletimizi, dünyayı küresel bir köy haline getiren kürselleşme çağının nimetlerinden mahrum bırakmamak için var gücümüzle çalıştık, çalışıyoruz.

E-devlet projesini de bu doğrultuda önemli bir proje olarak gördük. Fiziki ortamlarda sunulan kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınması ve internet üzerinden yürütülebilmesi, bu çerçevede devrim niteliğinde bir yenilik olarak görülmelidir.

'Kamu hizmetlerinin sanal ortama taşınması' olarak ifade ettiğimiz bu süreç, ülkemizde kamu hizmetlerinin sunumunda yepyeni bir dönem açmaktadır. Nitekim proje çerçevesinde, bugüne kadar hayata geçirilen e-devlet hizmetlerinin vatandaşlarımıza sağladığı kolaylığı bir çok alanda görmeye başlıyoruz. Artık kamu kurumlarında kuyruk bekleme anlayışı tarihe karışıyor. 2002'den bu yana sağladığımız gelişmeleri daha ileri bir aşamaya geçiriyoruz. Bilgisayar kullanan her vatandaşımız pek çok kamu hizmetine internet üzerinden ulaşmaya başlıyor.

Geçmişte, basit bir işlem için saatlerini, günlerini harcamak zorunda olan, hatta şehirlerarası yolculuk yapmak durumunda kalan insanlarımız, bugün bulundukları yerlerden bir kısım hizmetlere ulaşabilir hale geldiler. Devletin kısa yolu olarak ifade ettiğimiz e-Devlet Kapısı Projesi ile vatandaş-devlet ilişkilerinde böylece yeni bir dönemin kapısını açıyoruz. Bundan böyle devlet vatandaşımızın ayağına gidecek.

Proje, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanda da çok önemli katkılar sağlayacak. Kamu kesiminde büyük bir değişimin yolunu açacak. Projeyi, devletin kısa yolu olarak tanımladık. Bu kısa yolun adresi ise, www.türkiye.gov.tr'dir.''

''VATANDAŞ DEVLET İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR DÖNEM''

''e-Devlet Kapısı'' Projesi ile vatandaş-devlet ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını açtıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, projenin çok önemli bir proje olduğunun altını çizdi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bürokratik devletten elektronik devlete geçisin simgesi olan e-Devlet Kapısı, tüm Türkiye'nin projesidir. Bu kapı, devletimizi daha şeffaf, daha modern ve daha dinamik bir yapıya kavuşturacak. Vatandaşımızın kamu hizmetlerine daha hızlı ve güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlayarak, hepimizin hayatını daha da kolaylaştıracak.

Biz bu kapıyı oluştururken, insanımızın gündelik yaşam kalitesini artırmayı ve toplumun her kesimine devlet hizmetlerini ulaştırmayı amaçladık.

Kapımızın en önemli özelliklerinden birisi de kişiye özel kamu hizmetlerinin sunumu. e-Devlet Kapısı, vatandaşımızın oluşturduğu profile göre kişiselleşiyor ve sunulan hizmetler arasında önceliklendirme sağlanabiliyor. Böylece vatandaşlar aradıkları ve sık kullandıkları kamu hizmetlerine daha kolay ve daha hızlı bir şekilde erişebiliyorlar.

Bu kapının verimli bir şekilde kullanılabilmesi için gerek devlet kademelerinin gerek toplumumuzun fiziksel olarak da zihinsel olarak da bu sürece uyum sağlaması gerekiyor. Zira bilgi toplumu, belli bir insan topluluğunun refahı için, bilgiyi üreten, bilgiyi ileten, bilgiyi kullanan, onu entegre eden ve yöneten toplumdur. Tüm bu eylemler, toplumun ekonomik, politik ve kültürel gelişimini sağlıyor.''

Kaynak: AA
Anahtar Kelimeler: e-Devlet - e-Devlet kapisi - www.turkiye.gov.tr - turkiye.gov.tr - basbakan e-devleti anlatti

16 Aralık 2008 Salı

Yahoo Mail Yenileniyor

Yahoo Mail Yenileniyor

Uzun zamandır ekonomik sıkıntılarla boğuştuğundan ürün geliştirmeye pek vakit ayıramayan Yahoo, nihayet e-posta servisine önemli güçlendirmeler yapıyor.

Gmail yenilik yapar da Yahoo boş durur mu? Geçtiğimiz aylarda web tabanlı e-posta servisini daha sosyal hale getireceğinin ipuçlarını veren Yahoo, yeni e-posta kutusunun nasıl çalışacağına açıklık getirdi. Bundan böyle Yahoo e-posta kullanıcıları, arayüzdeki kenar çubuğu sayesinde WordPress, Xoopit, Flixter gibi servislerle senkronize çalışabilecek.

Ayrıca Flickr hesabına da e-posta kutusundan giriş yapmak mümkün olacak. Bakalım bu yenilikler, Yahoo'ya kaybettiği popülaritesini geri getirebilecek mi.

9 Aralık 2008 Salı

Sennur icin yardim kampanyasi

Sennur için siz de birşeyler yapın

Sennur henüz 31 yaşında. 2007 yılının Ağustos ayında lösemi (AML2) tanısı konuldu. Tedavi gördü ancak hastalığı tekrarladı şimdi yeni bir umudu var ama...

Ancak bu yıl da Temmuz ayında hastalığı tekrarladı. Sennur’un iyileşmesi, önümüzdeki bir ay içinde ilik nakli ameliyatı olmasına bağlı.


Yapılan araştırmalarda onun için yurtdışında gerekli donör bulundu. Ancak ilik nakli için yaklaşık 300.000 YTL’lik bir tutar gerekiyor. Aile olarak varlıklı olmadığımız için bu amaçla satacak yalnızca bir evimiz var. Ancak, ameliyat bedelin yarısını bile karşılamıyor.

Sennur, lösemi ile olan savaşına halen gülümseyerek devam ediyor. İnsanın ne zaman nelerle karşılaşacağı inanın hiç belli değil.

Bizi; ailesi ve arkadaşları olarak biraz olsun anlayabiliyorsanız lütfen Sennur’un iyileşmesi için ona yardımcı olalım.

* Yurtdışındaki hastane tarafından belirtilen ameliyat ücreti 110.000 € dur.

DETAYLI BİLGİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ ====>> http://www.sennur.net/
Anahtar Kelimeler: Ayisigiblog.blogspot.com - www.sennur.net - sennur icin yardim kampanyasi - sennur icin yardim

7 Aralık 2008 Pazar

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

Bugün sevinç günü, kederleri bir yana bırakıp mutlu olalım.

Kurban Bayramını doya doya yaşayalım. Hayırlı bayramlar!

Her şeye kadir olan Yüce Allah, bizleri, doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın ! Amin...

Saygilarimla

AYISIGIBLOG Editörü

6 Aralık 2008 Cumartesi

Kurban Kesim Duası

KURBAN KESİM DUASI


Kurban edilecek hayvan, yüzü kıbleye gelecek şekilde eziyet edilmeden yatırılır, gerekiyorsa ayakları bağlanır ve şu dua okunur;


اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَآ اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ


قُلْ اِنَّ صَلَات۪ي وَنُسُك۪ي وَمَحْيَايَ وَمَمَات۪ي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ لَا شَر۪يكَ لَهُۚ وَبِذٰلِكَ اُمِرْتُ وَاَنَا۬ اَوَّلُ الْمُسْلِم۪ينَ


“İnnî veccehtü vechiye lillezî fetara’s-semâvâti ve’l-ardı hanîfen ve mâ ene mine’l-müşrikîn.

“Kul inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn. Lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü’l-müslimîn.”



“Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (En'âm, 6/79)

“Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim.” (En'âm, 6/162–163) duası okunur.


اَللّٰهُ أَكْبَرُ اَللّٰهُ أَكْبَرُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللّٰهُ وَاللّٰهُ أَكْبَرُ اَللّٰهُ أَكْبَرُ وَلِلّٰهِ الْحَمْدُ


“Allâhü ekber, Allâhü Ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd”

Diyerek tekbir getirilir ve bismillahi Allahü ekber denilerek hayvan keskin bir bıçak ile kesilir.

4 Aralık 2008 Perşembe

Kurban kesme yükümlülügü

Kurban kesme yükümlülüğü

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet olduğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır.

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:

1. Müslüman olmak.

2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.

3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.

4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.

Gayri müslimler öncelikli olarak imanla mükellef olup ancak iman ettikten sonra ibadetleri ifa etmeye ehil sayılırlar. Bu sebeple, bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü tutulabilmesi, daha doğrusu böyle bir ibadeti ifaya ehil sayılabilmesi için müslüman olması gerekir. Bu kural bütün ibadetler için geçerlidir.

Hanefîler’den Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre kurbanla yükümlü sayılmak için akıl ve bulûğ şart olmayıp gerekli malî güce sahip olan küçük çocuklar ve akıl hastaları adına kanunî temsilcileri tarafından kurban kesilmesi gerekir. Bu fakihler kurbanın malî bir ibadet oluşu ve başta fakirler olmak üzere üçüncü şahısların hakkının gözetilmesi hususunu ön planda tutmuşlardır.

Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed’e ve Şâfiîler’e göre kurban mükellefiyeti için akıl ve bulûğ şarttır. Hanefî mezhebinde bu konuda fetva İmam Muhammed’in görüşüne göre verilmiş ve tatbikatta bu görüş ağırlık kazanmıştır. Bu son görüşün ilk bakışta, üçüncü şahısların yani kurban etinden yararlanacak ihtiyaç sahiplerinin haklarını göz ardı ettiği ileri sürülebilirse de, ehliyetsiz ve eksik ehliyetli kimselerin mal varlığının korunması ve gerekli tedbirler alınarak onlara daha güvenli bir gelecek hazırlanması açısından isabetli olduğu da söylenebilir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının haklarının istikbale mâtuf olarak korunması, kanunî temsilciler için hukukî ve dinî bir sorumluluktur. Böyle bir kaygının söz konusu olmadığı durumlarda kanunî temsilcileri-nin zengin çocuklar ve ehliyetsizler adına kurban kesmesi güzel bir davranış olur.

Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur. Diğer mezheplere göre kurban mükellefiyeti açısından yolcu olanla mukim olan arasında, kurban kesmenin onlara göre sünnet olması sebebiyle, zaten bir farklılık yoktur. Hanefîler’in yolcu için böyle bir ruhsattan söz etmeleri, ibadetlerde külfeti kaldırmaya ve kurbandan gözetilen hikmetlerin gerçekleşmesine öncelik vermeleri sebebiyledir. Şöyle ki; yolculuk halinde bulunan kimse gerek kurbanlık temin etme ve kurbanı kesme, gerekse kesilen kurbanın etini değerlendirme ve dağıtma açısından o bölge halkının (mukim kimseler) sahip olduğu bilgi ve imkâna sahip değildir. Ayrıca yolculuk hali zengin olan yolcunun bile elindeki parayı daha tedbirli harcamasını gerektirir. Böyle olunca kurban bayramı süresince iş ve görev gereği yolda olan veya bulunduğu bölgede yolcu konumunda olan kimselerin bu ruhsattan yararlanması mâkuldür. İsterlerse kurban kesmeyebilirler. Bu kimselere kurban mükellefiyeti yüklemek maddî yönden ziyade ibadetin ifası yönünden ağır bir külfet teşkil edebilir.

Ancak, klasik fıkıh kültüründe konu böyle ele alınmış olmakla birlikte, günümüzde yolculuk imkân ve şartları büyük ölçüde değişmiştir. Bayram tatilini fırsat bilerek yurt içi veya yurt dışı geziye çıkan, yazlığa giden, memleketine ana-ata ocağına giden kimsenin durumu farklıdır. Bu durumdaki kimselerin söz konusu ruhsattan yararlanma yerine ya önceden gerekli tedbirleri alarak vekâleten kurbanını kestirmesi ya da bulunduğu yerde kurban kesmesi daha isabetlidir. Çünkü kurbanın namaz, oruç gibi bireyin niyetiyle ve iç dünyasıyla alâkalı yönü bulunduğu gibi onlara ilâveten toplumda sosyal adaleti sağlayan ve üçüncü şahısların haklarını ilgilendiren yönü de mevcuttur. Bu sebeple de, yolcunun namaz ve oruçta yolculuk ve meşakkat içinde olma ruhsatından yararlanması daha bireysel bir karardır. Kurbanda ise zikredilen hususların, bu ibadetin sosyal amaçlarının göz önünde bulundurması, savunulabilir bir gerekçe, sıkıntı veya mazeret bulunmadığı sürece kurban ibadetinin yerine getirilmesi gerekir.

Kurban kesme mükellefiyeti için dördüncü şart, malî imkânın bulunmasıdır. Hanefî mezhebine göre, kurban kesmeyi vâcip kılan zenginliğin ölçüsü, zekâtta ve fıtır sadakasında aranan zenginlik ölçüsüyle aynı olup kişinin borçları ve aslî ihtiyaçları dışında 20 miskal (85 gr.) altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmasıdır. Bu miktar bir mala sahip olan kimsenin kurban kesme imkânına sahip olduğu düşünülmüştür. Böyle olunca ücretli, memur gibi sabit gelirli kimselerin, kendi bütçe imkânları içinde sıkıntı çekmeden kurban ücretini ödeyip ödeyemeyeceğini göz önünde bulundurması ve ona göre karar vermesi gerekir. Pratik bir çözüm olması itibariyle, bu konuda Hanefîler’in yukarıda zikredilen ölçüsü esas alınabilir. Bu takdirde, sabit gelirlilerin aslî ihtiyaç harcamalarını çıktıktan sonra yıllık gelirinden artakalan miktar 85 gr. altın değerine ulaşıyorsa kurban kesmeleri gerekir.

Zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi malî yönü bulunan ödevlerle yükümlülük, dinimizde belli bir asgari zenginlik ölçüsüne ulaşmış olmaya bağlanmıştır. Dinen asgari zenginlik ölçüsü olarak belirlenen bu miktara nisâb denir. Bu üç malî mükellefiyet için aranan asgari zenginlik ölçüsü kural olarak aynıdır. Fakat, zekât verme yükümlülüğünün mükellefe fiilen yönelmesi için, diğer ikisinden farklı olarak, öngörülen bu nisâbın üzerinden tam bir yılın geçmiş olması şart görülmüştür. Bu şart bir bakıma, ulaşılmış olan bu asgari zenginlik seviyesinin ne kadar süreceği belli olmayan bir ihtiyaçsızlık (istiğnâ) hali mi, yoksa oturmuş istikrar bulmuş bir zenginlik (gınâ) hali mi olduğunun test edilmesi amacına yöneliktir. Fıtır sadakasının ramazan orucuyla irtibatlandırılarak ramazan bayramına getirilmesi, kurban kesmenin ise adını bu işten alan öteki dinî bayramla birleşmesi tesadüfî olmayıp bu günlerin yeme, içme ve eğlenme günleri oluşuyla ilgilidir. Böyle bayram günlerinde herkes yiyip içerken fakirlerin mahzun kalmamasını sağlamak Müslümanlık gereği olmak bir yana, toplumsal bütünleşme ve kaynaşmayı sağlamanın da hem etkili bir yolu hem de gereğidir. Böylesi bir günde harcama yapmak için oturmuş zenginlik (nisâb-ı gınâ) aranmamış, o an için var olan ihtiyaçsızlık durumu (nisâb-ı istiğnâ) yeterli görülmüştür. Böyle kimse kurban kesmekle, fitre vermekle mükellef olup zekât ve fitre de alamaz. Kişinin bu tür zenginliğinde kurban bayramı süresindeki durumu ölçü alınır. Böyle bir malî imkâna sahip her müslümanın, akıllı ve bâliğ (ergen) olması kaydıyla kurban kesmesi gerekir. Bu durumdaki kadın ve yetişkin çocuklar bizzat mükellef olmakla birlikte kocası veya babası bunlar adına –hibe yoluyla– kurban keserse o da yeterli olur. Klasik fıkıh kitaplarında kurban mükellefiyeti için sayılan “hür olma” şartı, o dönemde sosyal bir vâkıa olarak mevcut bulunan kölelerin mülkiyet sahibi olamayışından kaynaklanır. Diğer mezhepler kurban kesmeyi sünnet saydıklarından, kurban mükellefiyeti için ayrıca bir zenginlik ölçüsü tesbit etmemişlerdir.

Uygun olan, kurban alma imkânı bulunmayan kimselerin, kurban kesmek için kendini zorlamamasıdır. Hatta bazı Hanefî fakihlerine göre, böyle kimselerin kendilerine vâcip olmayan ibadeti vâcip hale getirmesi, böylece kesilen kurbanın adak kurbanı hükmünü alması bile ihtimal dahilindedir. Fakir kimsenin aldığı kurbanlık hayvanın kaybolması ve ikinci bir kurbanlık alması, bu arada birincinin de bulunması halinde iki hayvanı da kesmesi gerektiği hükmü bu ihtimale dayanır. Ancak bu hüküm hakiki mânasından ziyade maddî imkânı olmadığı halde sosyal baskı sebebiyle veya ibadetin ecrini kaçırmama gayesiyle kendini kurban kesmeye zorlayan kimseleri uyarı, böyle bir mükellefiyetin bulunmadığına vurgu ve bunu örneklendirme şeklinde anlaşılmalıdır. Zaten Hanefî mezhebinde fetvaya esas olan ağırlıklı görüş, fakir kimsenin kestiği kurbanın, özel olarak onu adamadığı sürece, adak kurbanı hükmünü almayacağı, zengin kimsenin kestiği kurbanla aynı hükme tâbi olduğu, hatta kurbanın etini dağıtma mükellefiyetinin en aza indiği yönündedir.

Kurbanın Dini Hükmü ve Kurban Cesitleri

Kurbanın Dinî Hükmü ve Kurban Çeşitleri

İlmihal dilinde kurban ve kurban kesiminin dinî hükmü denilince, aksine bir kayıt bulunmadığı sürece, kurban bayramında kesilen kurban ve bunun hükmü anlaşılır.

Kurban kesmenin fıkhî açıdan değerlendirilmesi hususunda fakihler arasında görüş farklılıkları vardır. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefî mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müctehid imamlara göre vâcip, fakihlerin çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Hanefîler, Kur’an’da Hz. Peygamber’e hitaben “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” (el-Kevser 108/2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş veya tavsiye edilmiş, hatta “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın” (İbn Mâce, “Edâhî”, 2; Müsned, II, 321), “Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir” (Tirmizî, “Edâhî”, 18; İbn Mâce, “Edâhî”, 2) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Hz. Peygamber hiç terketmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların kurban bayramında kurban kesmesini vâcip görürler. Sünnet olduğunu ileri sürenler ise, Kur’an’da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Hz. Peygamber’in devamlı yapmış olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından hareket ederler.

Kurban bayramında kesilen kurbandan ayrı olarak yine ibadet niyetiyle kesilen başka kurban çeşitleri de vardır. Buna göre kurban çeşitleri şöylece sıralanabilir: Kurban bayramında kesilen kurban, adak kurbanı, akîka kurbanı, kıran ve temettü haccı yapanların kestikleri ve hedy adı verilen kurban, hacda yasakların ihlâli halinde gereken ceza ve kefâret kurbanı. Bu kurban çeşitlerinin ortak ve farklı hükümleri vardır.

Vasiyetinin veya adağının bulunması halinde ölmüş kimse için kurban kesilmesi gerekir ve kesilen kurbanın etinin tamamı fakirlere dağıtılır. Vasiyet veya adak olmasa bile, Şâfiîler hariç fakihlerin çoğunluğuna göre, sevabı ölüye bağışlanmak üzere onun adına kurban kesilebilir.

Kurban nedir ve ne anlama gelir ?

Kurban nedir ve anlama gelir ?

Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.

İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edi-lir (el-Mâide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir (el-Hac 22/34). Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık’ta İsâ’nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba’nın oğlu İsâ’yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır.

İslâm’da kurbanın dinî hükmüyle ilgili olarak Kur’an’da, Hz. Peygamber’in sünnetinde önemli açıklamalar yer almış, bu çerçevede oluşan fıkıh kültüründe de konu hakkında ayrıntılı bilgi ve hükümler derlenmiştir.

Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdik-leri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendileri-nin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.

Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızâsı, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Hacda olen Turk hacı adayı 27 oldu

Hacda ölen Türk hacı adayı 27 oldu

Kutsal toraklarda bugün üç Türk hacı adayı hayatını kaybetti. Son 3 hacı adayı birlikte ölü sayısı 27 oldu. İşte ölen hacı adaylarının isim ve memleketleri:

Bugün ölen hacı adaylarının isimleri ve memleketleri şöyle:

Dursun Durak - Ankara
Raif Kesmez - Denizli
Altun Taranoğlu - Trabzon

DAHA ÖNCE HAYATINI KAYBEDEN HACI ADAYLARI VE MEMLEKETLERİ ŞÖYLE:
Mekke'de yaşamını yitiren hacı adaylarının isimleri ve geldikleri şehirler şöyle:

Kırıkkale'den Hacı Yurtbaşı (53
Çanakkale'den Hüseyin Tekin (75)
Samsun’dan Fatma Dikkollu (60), Mustafa Soba (56),
Diyarbakır’dan Abdülbari Hocaoğlu (82),
Karaman’dan Selfinaz Yalnız (74),
Malatya’dan Memet Akın (68),
Gaziantep’ten Fatma Kurt (64), Hatice Mendilli (74),
Yozgat’tan Saadettin Akdaş (59) ve
Kütahya’dan Hüseyin Yumuşak (46)” olarak belirlendi.

Medine'de hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri ise şöyle:

Sivas’tan Ahmet Büyükdeveci,
Bartın’dan Gülsüm Tezel,
Giresun’dan İsmail İmeci,
İzmir’den Ali Sevmez,
Kırşehir’den Dürüye Güneş,
Uşak’tan Döndü Kandemir,
Tokat’tan Hamdi Yıldız,
Gaziantep’ten Süleyman Şahin,
Kahramanmaraş’tan Mısdık Arslan,
Elazığ’dan İsmail Aytekin,
Alanya’dan Meryem Öğüt

PC'nin virüs kapması 20 dk. sürüyor

'PC'nin virüs kapması 20 dk sürüyor'

IBM'in Global Innovation Outlook Raporuna göre, internette güvenlik yazılımı olmayan bir bilgisayarın virüs kapması 20 dakikadan az sürüyor.

IBM'den yapılan açıklamada, şirketin, dördüncü yılına giren Küresel İnovasyon Toplantıları kapsamında, sanal dünyanın daha güvenli hale getirilmesi için yapılması gerekenlerin tartışıldığı bir dizi beyin fırtınası gerçekleştirildi.

Oturumlara, IBM'nin yanı sıra Facebook, Nokia, ExxonMobil, Visa ve Toyota'nın da aralarında bulunduğu 95 kuruluşun yetkilileri katıldı.

Toplantıların ardından IBM tarafından yayımlanan Küresel İnovasyon Raporunda (Global Innovation Outlook) ise sanal dünyada daha güvenli ortamlara kavuşulması için önerilere yer verildi.

Raporda, son 20 yılda güvenlik ve toplum arasındaki ilişkinin giderek daha karmaşık hale geldiğinin altı çizilerek, günümüzün koşullarına uygun güvenlik stratejileri sunuldu.

Rapora göre, geçtiğimiz yıl 127 milyon kişinin kişisel bilgilerinin çalındığı sanal dünyada halen 1,4 milyar kişi internet kullanıyor. Koruma sistemine sahip olmayan kişisel bir bilgisayarın internet üzerinde virüs kapması ise 20 dakikadan az sürüyor. Kablosuz aygıtların yüzde 83'ü mutlaka virüs kaparken, kullanıcı şifrelerinin yüzde 40'ı yalnızca 1 saat içinde kırılabiliyor.

Buna rağmen internet kullanıcılarının yüzde 63'ü, tüm erişimlerinde aynı şifreyi kullanmaya devam ediyor. Her 26,4 saniyede bir, bir otomobilin güvenlik sistemlerine sızılarak soygun gerçekleştiriliyor.

Ağ saldırılarının yüzde 84'ünün basit güvenlik önlemleriyle engellenebildiği belirtilen raporda, şirketlerin güvenlik sistemleri konusunda hayata geçirdiği yeni ve inovatif örneklere de yer veriliyor.

DAMAR GÖRÜNTÜLEME SİSTEMİ

Bunlardan biri olan Tokyo Bankası, müşterilerinin tanımasını ve ATM;den güvenli şekilde yüksek tutarda nakit çekmesini sağlayan el damarı görüntüleme sistemini kullanıyor. Pek çok kuruluş, güvenlik sistemlerinde, katrilyonda bir yanılma payına sahip parmak izi, iris tanıma, ses tanıma, yüz tanıma gibi biyometrik yöntemlere yer veriyor. Bazı şirketler de, insanların aynı DNA profiline sahip olma ihtimalinin yüz milyarda 1;den az olduğu gerçeğinden hareketle, yeni geliştirilen DNA tanıma yöntemini kullanıyor.

Suçların fiziksel dünyadan dijital dünyaya doğru kaydığı belirtilen raporda değinilen konular arasında; güvenlik risklerinin izlenmesi ve ortadan kaldırılması sorumluluğun, özel sektörle devlet arasında paylaşılması gerektiği de yer alıyor.

Ayrıca, tehditlerin zararının ölçümlenme biçimi ve güvenlik ve gizlilik arasındaki ilişki konu ediliyor. Küreselleşme ve yaygınlaşan dijital teknolojilerin toplumun kökten değişmesine neden olduğu belirtilirken, bu durumun güvenliğe yönelik tüm kabul edilmiş yaklaşımları tehdit ettiği de vurgulanıyor.

AA

30 Kasım 2008 Pazar

Annem babam cahil Ogretmenim ! Ya sen ?

Annem babam cahil Öğretmenim ! Ya sen ?

Sevgili öğretmenim! Size bir mektup daha yazacağım. Canım sıkıldıkça sizinle dertleşiyorum. Çünkü beni ancak siz anlarsınız diye düşünüyorum. Beni yanlış anlamayasın diye bir “özür” ile başlamak istiyorum. Sizinle yazışırken...“siz” diye başlayıp “siz” diye bitirmek isterim.

Ancak araya bu kadar “resmi” bir mesafe koymak istemiyorum. Resmi bir mesafe olursa ben içimdekileri tam yansıtamam. “Siz” değil de “sen” diye cümlelerime devam edeceğim için bana kırılmayın lütfen!

Merhaba Öğretmenim!

Yakında “veli toplantıları” başlayacak. Benim içimi bir korku sardı yine. Ne tuhaf bir korku bu aslında… Düşünsenize, dünyada beni en çok seven insanlar olan annem – babam ve bana en çok emeği geçen insan olan öğretmenim bir araya gelecekler, ama ben korkuyorum. Benim geleceğim için çalışan insanlar bir araya gelecekler. Sevinmem gerekirken korkuyorum.

Korkumun sebebi sen değilsin öğretmenim. Geçen yıl ki sınıf hocamız yüzünden bu korku var içimde. Geçen yıl yapılan toplantıdan sonra evimizde neler olmuştu neler! Sınıf hocamız anneme beni şikayet etmiş. Annem o öfkeyle eve geldi. Babama her şeyi aktardı. Öyle bir fırça yedim ki evde… Bir hafta boyunca ailemle neredeyse hiç konuşmadık.

Sadece ben değil tüm arkadaşlar aileleriyle problem yaşamıştı o toplantıdan sonra. Sınıf arkadaşlarımızdan birisinin babası o kadar sinirlenmişti ki, arkadaşımızı neredeyse evden kovacaktı.
Kusurlarımızı, hatalarımızı, yaramazlıklarımızı anne babalarımıza hiç söylemeyin, her kusurumuzu ört bas edin demiyorum. Ancak anlamakta zorlandığım bazı noktalar var.

Anne babalarımıza bizleri o kadar şikayet eden öğretmenimiz niçin hiç iyi yönlerimizden bahsetmemiş. Bir canavarı tarif eder gibi, “bu çocuk adam olmaz, bu kızda iş yok, ne biçim çocuk yetiştirmişsiniz” gibi cümleleri, bir makineli tüfek gibi velilerimizin üstüne yağdırmış eski sınıf öğretmenimiz. Sanki anne babalarımız “haylaz” olduğumuzu bilmiyor mu? Biliyorlar elbette. Ancak diğer velilerin içinde bu kadar rencide olunca tüm öfkeleriyle bize yükleniyorlar.

Sevgili Öğretmenim.

Bizim anne babalarımız zaten cahil. Bir çoğu köyden şehre çalışmak için gelmiş, bizleri okutmak isteyen iyi niyetli cahil insanlar.

Annem, anneliği, sadece çocuk doğurup karnını doyurmak sanıyor. Babama sorsanız bizim için ceketini satar bizi okutur. Ancak çocuk eğitmenin doğurmak veya doyurmak olmadığını bilmiyorlar.

“Biz cahil kaldık işte! Siz okuyun diye çırpınıyoruz!” derken annemin gözleri dolar. Ancak aynı annem her sabah güne “Seda Sayan” ile başlıyor. Öğleden sonraları saçma sapan kadın programları izliyor. Akşamları da mutfakta ki Televizyon da izlemesi gereken birkaç dizisi vardır mutlaka.

Niçin mutfakta ki Televizyon diye soracak olursanız hemen söyleyeyim. “Ceketimi satar, sizi yine okuturum!” diyen babam, eve gelince hemen TV’nin karşısına oturur. Haberleri defalarca izledikten sonra izleyecek bir dizi mutlaka bulur! Hele birde maç varsa tamamdır. Misafir odasına kimse yaklaşamaz.

Ben annemin babamın ellerinde hiç kitap görmedim. Okuma yazmaları olmasa anlayacağım. Sanki eğitim sadece diploma peşinde koşmakmış gibi anlamışlar.

Bizim için “saçını süpürge” ettiğini söyleyen annem ve “ceketimi satar, sizi yine okuturum!” diyen babamın kendilerini eğitmek için hiç çaba sarf ettiğini görmedim.
Bunları seninle niye paylaştığımı söyleyeyim öğretmenim.

Anne babamı size şikayet etme niyetinde değilim. Ben onları çok seviyorum. Ancak onlara bu gerçekleri ben söylesem “nankör evlat!” olurum. Lütfen bir sonraki veli toplantısında beni ve arkadaşlarımı anne ve babalarımıza şikayet etmeden önce, onlara çocuk eğitimi konusunda biraz bilgi verin.

Karne notlarımızı saklayın, yaramazlıklarımızı gizleyin demiyorum. Notlarımız hakkında da bilgi verin, şikayetlerinizi de dile getirin.

Ancak ailelerimizi bir araya toplamışken onlara eğitim verseniz. Özellikle “Çocuk Eğitimi, Ergenlik döneminde iletişim” gibi konularda her toplantıda biraz bilgi verseniz, hem sizin işinizde kolaylaşmaz mı?

Hababam sınıfındaki o sahneyi bilirsiniz öğretmenim! Hani Mahmut hoca tüm anne babaları sınıfa toplayıp, çocuklarının karnelerini onlara verdiği sahne… Orada Mahmut hoca diyor ki, “Bu karneler sadece çocuklarınızın değil, aynı zamanda sizinde karneleriniz sayılır. Bu notlar sadece çocuklarınızın değil sizinde notlarınız.”

Veli toplantılarına katılmayan ailelerden hep şikayet etmekte haklısınız. Ancak bazı arkadaşlarımın aileleri öğretmenlerinin tavırları yüzünden toplantılara katılmadıklarını söylüyorlar.

Sevgili öğretmenim!

Anne babamı sana şikayet ediyorum belki. Yaptıkları hataları cahilliklerinden yaptıklarını da biliyorum. Ancak geçen yıl ki öğretmenimin yaptıklarını düşününce üzülüyorum. Bir öğretmenin bunları bilmesi gerektiğini, ve böyle basit hatalar yapmaması gerektiğini düşünüyorum.

Tekrar ediyorum. Annem babam cahil öğretmenim!

Ya sen?


Sait ÇAMLICA
Eğitimci-Yazar

28 Kasım 2008 Cuma

CHP'nin carsaf acilimini nasil degerlendiriyorsunuz ?

CHP'nin carsaf acilimini nasil degerlendiriyorsunuz ?


Seçim yatırımı : 8 (80%)

Samimi : 1 (10%)

Fikrim yok : 1 (10%)



Toplam Katılım : 10

Anket sona erdi.... Anketimize katilan herkese tesekkür ederiz.

27 Kasım 2008 Perşembe

Eski bir Universite ogrencisinin hatirasi

Ne oldu da sustuk

Yıl 1998. Tarih 6 Kasım Cuma. Yer Beyazıt Meydanı. Üniversite birinci sınıf öğrencisiyim. Benim gibi 20-30 bin kişi daha var meydanda... 28 Şubat sürecine yakından tanıklık etmiş, yanımızdaki yöremizdeki arkadaşlarımız ve ağabeylerimizle birlikte alabildiğine eylemseliz! Her fırsatta başörtüsü eylemi, her fırsatta 28 Şubat'ın keyfi uygulamalarına protestolar düzenliyoruz, düzenlenenlere katılıyoruz. YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümünü protesto ediyoruz. Hep bir ağızdan bağırıyoruz: "Yök kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek." Yüzlerce polis var etrafımızda. Yürümeye başlıyoruz. Belediye'nin Saraçhane binası önüne kadar yürüyoruz. Sıra sıra polisler diziliyor karşımıza. Allah hepsine boy vermiş, pos vermiş. Allah'ın verdiklerinin yanı sıra devletimiz de bu ağabeylerin ellerine jop, başlarına kask vermiş. Durduruyorlar bizi. Birileri çıkıyor, polislerle konuşuyor. Ne konuşuyorlar bilmiyoruz ama yeniden slogan atmaya başlıyoruz. Polisler de vurmaya başlıyorlar tahta ve kauçuk joplarıyla, Allah ve devlet ne verdiyse...

Yıl 2008. Tarih 7 Kasım Cuma. Yer, az önce anlattıklarımın olduğu yere çok yakın bir mekan işte. 10 yıl öncesinde eylem düzenleyen, başörtüsü yasağını en sert şekilde kınayan ağabeylerimiz devlet kademelerinde yer tutmuş. Hatta ağabeylerimiz gibi olan büyüklerimiz devletin en üst düzey koltuklarının sahibi olmuş. Yıllar gelmiş geçmiş. Okulda eylemi anlatıp gülüştüğümüz arkadaşlarımızın tamamı evlenmiş, barklanmış. YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümü daha gelip geçmiş. Daha birkaç yıl öncesine kadar on binlerce gencin toplanıp hep bir ağızdan "Özgürlük" diye haykırdığı Beyazıt Meydanı ıssız. Yabani güvercinler var sadece. Bir de güvercin yemi satan bir yaşlı kadın.

Masanın başında düşünüyorum. O kalabalıkları ve özgürlük sloganlarını kafamda yerli yerine oturtuyorum. Kafamda hiçbir yere oturtamıyorum bu devasa sessizliği. Başörtüsü mü özgürleşmişti? YÖK mü kalkmıştı? Cunta hesap mı vermişti? Hiçbiri değildi. Ülkede değişen tek şey iktidarın sahipleri idi. Onbaşılar, Ecevit'ler, şunlar bunlar gitmiş, yerlerine bizimkiler geçmişti. Gelenler de bizim gibi dindar ailelerin çocuklarıydı. Eylem görmüş, slogan atmış. Yani bizim mahalleden çıkmış çocuklardı. Ve maalesef bizim mahalleden çıkan ağabeylerin varlıkları, tüm sesimizi kısmıştı.

"Bu sessizlik ne kadar ahlaki" diye soruyorum kendime. İktidardan pay alma mücadelesi miydi o günkü bağrışmaların ana sebebi? "Koltuktan biz de pay istiyoruz" meselesi miydi bizimki? Yeni sorular da oluşuyor kafamda: biz o zaman da mı yamuktuk, yoksa sonradan mı yamulduk?

Emin Gökçegözoğlu

Bir sirket calisaninin serencami

Bir şirket çalışanınin serencamı


Birçok insanın görmeye ve yaşamaya can attığı, meşhûr bir turistik yöreye, çalıştığınız şirketin meslekî bir seminerine katılmak için gönderiliyorsunuz. Bu yer; iklimi, denizi, türlü yemişleri, insanları, eğlence mekânlarıyla ünlü ve güzel bir yöredir. Sözü edilen iş epey nazik. Şöyle ki, alnınızın akıyla üstesinden gelirseniz mükâfatı büyük, elinize yüzünüze bulaştırdığınızda ise cezası ağır.

O tatil yöresinde kalacağınız süre, on beş günle sınırlı ve şirketin -dolayısıyla patronun- şartı şu: Bu zaman zarfında, gecenizi gündüzünüze katarak yoğun bir biçimde çalışacaksınız. Formasyonunuz ve işinizin takibi noktasındaki kazanımlarınız tatminkâr olursa; şirket, sizi emekli edecek ve limitsiz maaşla, 'yabancı bir ülkede, büyüleyici, karşı konulmaz güzellikte bir yer'e, hayatınızın geri kalanını geçirmek üzere gönderecektir. Bu başarı, size ömrünüzün sonuna dek sürecek rüya gibi bir hayatın kapısını açacak. Öngörülen başarıyı yakalayamadığınız takdirde işinizi kaybetmekle kalmayıp, bütün ömrünüzü koyu bir nedâmet içinde tüketeceksiniz. Bu da madalyonun öteki yüzü. İçinizden şöyle dediğinizi duyar gibiyim: "İyi ya işte, iş için gittiğim o yerde, görevimi aksatacak, patronuma karşı sorumluluğumu yerine getirmekten alıkoyacak tüm eğlencelere sırtımı döner, sadece işimle meşgul olur, patronumun bana vaat ettiği harikulâde istikbâl için var gücümle çalışırım."

İş görüşmelerinin başlamasıyla birlikte, hemen her gününüz, başınızı kaşımaya vakit bulamadan, türlü zahmet ve sıkıntılara katlanarak geçiyor. Öbür yanda insanlar gönlünce eğlenip keyif çatıyor, hayattan kâm alıyorlar. Bu yaşantı biçimi, ister istemez/elbette cezbediyor. "Neden?" diyorsunuz, "Bütün bu insanlar, keyif yaparken ben kendimi yıpratıyorum." Mamafih, kısa sürede doğruyu buluyor ve orada bulunma amacınızı netleştiriyorsunuz: "Burada bulunma amacım iş kotarmak ve patronumun hoşnutluğunu kazanmak. Hepi topu on beş gün çile çekeceğim. Sonrasında bütün bir hayatım hep bir tatil tadında ve heyecanı içinde geçecek." şeklindeki bir kararlılık ve teslimiyetle yıkanıyor yüreğiniz. Bu arada, şeytan da boş durmuyor: "Yahu!" diyor, "Biraz gezsen, eğlensen kıyamet mi kopar?" Şeytanla yaptığınız bu fikir teâtîsi, kısa sürede meyvesini veriyor ve işe bir müddet ara vermek kaçınılmaz oluyor. Nedendir bilinmez, belirli aralıklarla "Kaç günüm kaldı?" kabîlinden bir merak gizliden gizliye yokluyor ruhunuzu ve velinimetiniz olan patronunuza karşı ihanet veya sadâkatsizlik nev'inden bir duygu geri tepip duruyor içinizde. On iki gün. "Daha zaman çok. Eğlenceye devam. İş nasıl olsa yetişir." Gelin görün ki zaman hiç kimseyi durup beklemez. Sizi de beklemiyor nitekim, hızla ilerliyor. "On gün, sekiz gün, beş, üç..." Bu sinsi gafletten, bir an için silkinip sıyrılıyorsunuz ve son bir gayretkeşlikle, neredeyse hiç başlayamadığınız işinize dört elle sarılıyorsunuz. Heyhat! İş görüşmeleri için -üstelik çok sınırlı olan- zamanın çoktan geçip gittiğinin acı idrâkine varıyorsunuz.

İşyerinize döndünüz. Patronun huzurundasınız; ama maalesef eli boş. O patron ki bir anne şefkatiyle üzerinize titreyerek hayatınızı huzur içinde idâme ettirmenizi sağlamıştı. Vefasızlığınızın hangi boyutlara ulaştığını bir düşünün. Değerli bir hayatı; kıytırık bir keyfe, eğlenceye değişmenizin bir muhasebesini yapın. Geçen zaman geri gelmeyecek, son pişmanlık fayda vermeyecektir. Sizi işinizden alıkoyacaksa eğer -ki bu kesindir- oradaki her türlü zevk ve eğlenceyi elinizin tersiyle itmeyi bilmeliydiniz ve uzun vadede kârlı çıkan mutlak surette siz olacaktınız. Ayrıca, siz odasından çıkmadan az önce, patronun sarf ettiği şu sözlerse, hiç yabana atılır gibi değildir: "Aslında bu işin takibine ve alınmasına benim hiç mi hiç ihtiyacım yoktu. Sizi, o tatil beldesine göndermekteki maksadım, vaat ettiğim dört başı ma'mûr hayatı hak etme gayret, sabır ve olgunluğunu gösterebilen çalışanımla; oraya gönderilme nedenini unutup başıboş bir yaşamı seçen, tembellik eden, beşerî kusur ve zaaflarına yenik düşen çalışanımı ayırt etmekti."

Şimdi şapkamızı önümüze koyup "şirket çalışanının ne denli ucuz ve geçici lezzetler uğruna hayatının tamamını etkileyecek ne muazzam ve sürekli bir saadetten ferâgat ettiğini" bir düşünelim.

Osman Doğanay

26 Kasım 2008 Çarşamba

Iste e-devlet kapisi eylem plani

İşte e-devlet kapısı eylem planı



Kamu hizmetlerini tek kapıdan, kesintisiz, güvenli, 7 gün ve 24 saat sunmak üzere tasarlanan e-devlet kapısından ilk aşamada sunulacak e-hizmetler belirlendi.

Vatandaşların ve iş dünyasının ihtiyacı olan bütünleşik kamu hizmetlerini tek kapıdan, kesintisiz, güvenli, 7 gün ve 24 saat sunmak üzere tasarlanmış olan e-devlet kapısı, yeni hizmetlerle zenginleşecek.
Bilgi toplumuna dönüşüm sürecinin başından bu yana, vatandaş odaklı kamu yönetimi anlayışının önemli bir aracı olan e-devlet kapısı için düğmeye basıldı.
Hem hizmet sunanlar hem de hizmete erişenler açısından önemli ölçüde zaman ve kaynak tasarrufu sağlayacak olan e-devlet kapısından ilk aşamada sunulacak e-hizmetler belirlendi.

İşte e-Devlet Kapısından İlk Aşamada Sunulacak e-Hizmetler

• Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
– Kimlik Paylaşım Sistemi
– Adres Bilgi Sistemi
• Başbakanlık
– Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) başvurusu
– BİMER Başvuru sonucu sorgulama
• Sosyal Güvenlik Kurumu
– Sigortalı tüm hizmet dökümü
• PTT Genel Müdürlüğü
– Kayıtlı Gönderi Takibi
• Türkiye İş Kurumu
– Açık İş İlanları
– Kriterlere Göre Açık İş Sorgulama
– Profile Göre Açık İş Sorgulama
– İş Başvuru Sonucu Sorgulama
– Meslek Kursu Sorgulama
– Türk Meslek Sözlüğü Sorgulama
– İşsizlik Ödeneği Başvurusu
– İşsizlik Ödeneği Ödemesi
– İŞKUR'a Olan Borcu Sorgulama
– İŞKUR Kayıt Uygulaması

Internet'te indirim geliyor

İnternet'te indirim geliyor

Mobil İnternet üzerindeki ÖİV'de 20 puanlık indirime gidiliyor. İnternet üzerindeki ÖİV sabit hatlarda ise yüzde 15'den yüzde 5'e düşürülüyor.

Mobil İnternet üzerindeki Özel İletişim Vergisinde (ÖİV) 20 puanlık indirime gidiliyor. Edinilen bilgiye göre, hazırlanan tasarıyla, Mobil İnternetteki yüzde 25'lik Özel İletişim Vergisi yüzde 5'e çekiliyor.

Sözkonusu düzenlemeyle, internet üzerindeki ÖİV sabit hatlarda ise yüzde 15'den yüzde 5'e düşürülüyor.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, internet üzerindeki Özel İletişim Vergisinin (ÖİV) yüzde 15'den 5'e düşürüleceğini söyledi.

Unakıtan, Maliye Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkışında, gazetecilere yaptığı açıklamada, internet üzerindeki Özel İletişim Vergisinin indirilmesine yönelik bir çalışma yapıldığını, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da bu konuda daha önce açıklamalarda bulunduğunu anımsattı.

Bu indirime Maliye Bakanlığı olarak sıcak baktıklarını ve bu çerçevede Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte çalışma yürüttüklerini bildiren Unakıtan, ''Bu çalışma yakında Bakanlar Kurulu ve Meclise sunulacak. Çalışmayla internet üzerindeki Özel İletişim Vergisini yüzde 15'ten 5'e indiriyoruz'' dedi.

Maliye Bakanı, bunun şu anki GSM ihalesine de (3. Nesil GSM ihalesi) etki eden bir durum olduğunu ve bu nedenle ihale öncesi indirimi açıkladıklarını ifade etti.

Unakıtan, basın mensuplarının GSM üzerindeki Özel İletişim Vergisinde de indirime gidilip gidilmeyeceği sorusu üzerine, ''Şu an internet üzerindeki Özel İletişim Vergisini yüzde 5'e indiriyoruz. Bunun dışında bir şeyimiz, çalışmamız yok şu anda'' açıklamasında bulundu.

Maliye Bakanı, kredi kartlarıyla ilgili sicil affı konusundaki soru üzerine de ''Hemen öyle bir çalışma yok. Bu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile birlikte yapılacak çalışmalardır. Şu anda o konuyla ilgili bir şey söylemiyorum'' diye konuştu.

Ölen 20 Türk hacı adayının isimleri

Ölen 20 Türk hacı adayının isimleri

30 Ekim'den bu yana hac ibadeti için Suudi Arabistan'a giden Türk hacı adaylarından 20'si hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri:

Edinilen bilgiye gore, hac ibadetini gerçekleştirmek üzere 30 Ekim'den bu yana Suudi Arabistan’a giden hacı adaylarından 9’u Mekke'de, 11’i ise Medine'de yaşamını yitirdi. Bir kişinin trafik kazası sonucu diğerlerinin ise çeşitli sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybettiği bildirildi.

Mekke'de hayatını kaybeden hacı adaylarının cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Şerai bölgesinde toprağa verildi. Medine'de vefat eden hacı adaylarının cenazeleri ise Mescid-i Nebevi'de kılınan namazdan sonra Cennet-ül Baki’de defnedildi.

Mekke'de yaşamını yitiren hacı adaylarının isimleri ve geldikleri şehirler şöyle:

Samsun’dan Fatma Dikkollu (60), Mustafa Soba (56),
Diyarbakır’dan Abdülbari Hocaoğlu (82),
Karaman’dan Selfinaz Yalnız (74),
Malatya’dan Memet Akın (68),
Gaziantep’ten Fatma Kurt (64), Hatice Mendilli (74),
Yozgat’tan Saadettin Akdaş (59) ve
Kütahya’dan Hüseyin Yumuşak (46)” olarak belirlendi.

Medine'de hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri ise şöyle:

Sivas’tan Ahmet Büyükdeveci,
Bartın’dan Gülsüm Tezel,
Giresun’dan İsmail İmeci,
İzmir’den Ali Sevmez,
Kırşehir’den Dürüye Güneş,
Uşak’tan Döndü Kandemir,
Tokat’tan Hamdi Yıldız,
Gaziantep’ten Süleyman Şahin,
Kahramanmaraş’tan Mısdık Arslan,
Elazığ’dan İsmail Aytekin,
Alanya’dan Meryem Öğüt
Anahtar Kelimeler: Hacda ölen Türk haci adaylari 2008 - Kutsal topraklarda hac farizasini yerine getirirken ölen haci adaylari - 2008 hac - ölen 20 Türk haci adyinin adlari -
Kaynak: ANKA

25 Kasım 2008 Salı

Vahseti keyifle izliyorlar ! video

Vahşeti keyifle izliyorlar ! video

Kahramanmaş'ta çekilen köpek dövüşü görüntüleri görenleri dehşete düşürüyor. Yüzlerce kişi de bu vahşet görüntülerini ‘büyük bir keyifle’ izliyor.

Kahramanmaş'ta çekilen köpek dövüşü görüntüleri görenleri dehşete düşürüyor. Bahis üzerine yapılan dövüşlerde köpekler birbirlerini parçalıyor. Şenlik havasında başlayan köpek dövüşlerini yüzlerce kişi çember oluşturarak izledi. Kavgadan önce iyice kışkırtılan köpekler birbirlerini adeta parçalıyor. Yüzlerce kişi de bu vahşet görüntülerini ‘büyük bir keyifle’ izliyor.

Tikla ve vahseti sende izle

İHA
Anahtar Kelimeler: Kangal dövüsü - Köpek dövüsü - Kangal vs. Kangal - Kangal fight - Dog fight - Turkish Kangal dog - Kahramanmarasta kangal dövüsü vahseti - kürtler köpek dövüstürüyor

24 Kasım 2008 Pazartesi

Ceylan - Seven Olur Yar icin - Antebin Kalesi

Ceylan - Seven Ölür Yar icin ( Antebin Kalesi)

Antebin Kalesi - Ceylan

Ceylan - Seven Ölür Yar icin ( Antebin Kalesi)

Antebin Kalesine astilar fermanimi
aman aman aman aman aman astilar fermanimi
Urfa Mardin beyleri le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi

Seven ölür yar icin can verir canan icin
seni sevdigim icin le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi

Basim gitse boynumdan vazgecmem bu sevdadan
aman aman aman aman aman vazgecmem bu sevdadan
iki koldan bir yandan le kestiler yollarimi
aman aman aman aman aman kestiler yollarimi

Seven ölür yar icin can verir canan icin
seni sevdigim icin kestiler yollarimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
seni sevdigim icin le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi

Anahtar Kelimeler: Ceylan, Ceylan Seven Ölür Yar İçin, Ceylan Seven Ölür Yar İçin Şarkı Sözü ve Sözleri, Ceylan Seven Ölür Yar İçin Şarkısı, Seven Ölür Yar İçin online dinle, Antebin kalesi

21 Kasım 2008 Cuma

Ahmet Safak - Araniyor 2008

Ahmet Safak - Araniyor 2008



Pusu Gözlüm - Ahmet Safak

Senin için geldim ben bu ellere
Yine senin yüzünden gidiyorum
Bu sevdanın bedelini sevdiğim
Hasretinden yanarak ödüyorum

Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm

Ben seni sensizde sevmeyi bildim
Ne kendin güldün ne beni güldürdün
Eller pusu kurdu sevdan üstüne
Sen bir hoyrat bakışınla öldürdün

Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm

Uye olmadan Forumlara girebilmek

Üye Olmadan Forumlara Girebilmek

BugMeNot isimli bu sitenin amacı forum sitelerine üye olmadan foruma girmemizi sağlamak.

Neredeyse hepimiz aradığımız bir bilgi, program veya resim için forumlara girmek zorunda kalıyoruz. Ama forumların hemen hemen hepsi içerikten yararlanabilmemiz için üye olmamızı şart koşuyor. Nereden olduğunu yazmadın, doğum tarihini yazmadın, güvenlik kodunu yanlış girdin gibi uyarılar yetmezmiş gibi onay postası gönderdik git onu tıkla deyip girdiğimize gireceğimize pişman ediyorlar. En mantıksızı da şudur: İçeriği görebilmek için cevap yazmalısınız. Hönk! İki cümlelik bilgi için 10 sayfa teşekkür ederim yazıldığını görürsünüz. Daha içeriği görmeden çok güzel, elinize sağlık vs. saçmalamak zorunda kalırsınız ki malı görebilelim.

İşte BugMeNot bu can sıkıcı durumdan esinlenerek kurulmuş bir site. Siteye girip forum adresini yazıyorsunuz O da size bir kullanıcı adı ve parola veriyor. Böylece üye olmanıza gerek kalmadan foruma girebiliyorsunuz.

Verdiği kullanıcı adı ve parola büyük forumlarda doğru şekilde çalışıyor fakat biliyorsunuz ki ufak tefek yüzlerce Türkçe forum var ve BugMeNot’un hepsinden haberdar olmasına imkan yok. Burada ise görev biz kullanıcılara düşüyor. Gireceğimiz foruma ait bir kullanıcı adı ve parola bulunamadıysa kendimiz foruma üye oluyoruz ve aldığımız kullanıcı adı ve parolayı BugMeNot‘a bildirip başkalarının da faydalanmasını sağlıyoruz. Hem belki bu sayede forum sahipleri de nasıl olsa işe yaramıyor deyip ziyaretçileri formalitelerle uğraştırmaktan vazgeçerler.

20 Kasım 2008 Perşembe

El ile Yayin baligi avi

El ile Yayin baligi avi

Sehit askerlerin kimlikleri belli oldu

Şehit askerlerin kimlikleri belli oldu

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde çatışmada şehit olan 2 jandarma erinin kimlikleri belirlendi. Şehitlerin cenazeleri Diyarbakır'dan törenle uğurlanacak.

Lice ilçesinin Kayacık kırsalında çıkan çatışmada şehit olan erlerin Fevzi Güngör ve İsmail Uygun olduğu bildirildi. Şehit er Güngör'ün Bitlis Güroymak ilçesi, İsmail Uygun'un ise Adana doğumlu olduğu, ancak Uygun ailesinin Kayseri'de oturduğu belirtildi.

Şehitlerin cenazeleri Diyarbakır'daki törenin ardından memleketlerine gönderilecek.

Lice'de dün çıkan çatışmada 2 asker şehit olmuş, 4 asker de yaralanmıştı. Çatışmada 4 terörist ölü olarak silahlarıyla birlikte ele geçirilmişti.

(aa)

2012 Dunya'nin sonu [- Fragman -]

2012 Dünya'nin sonu [- Fragman -]




Çapıcı bir sahne: Okyanus Himalayalar'ı aşarsa...

Agri'dan ve Diyarbakir'dan aci haber

Ağrı'dan ve Diyarbakır'dan acı haber


Ağrı'da bir binbaşı şehit oldu, biri uzman çavuş 4 asker yaralandı; Diyarbakır'da 2 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde çıkan çatışmada 4 terörist ölü ele geçirildi. Çatışmada 2 er şehit oldu, 4 er yaralandı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Kayacık köyü kırsal kesiminde akşam saatlerinde, bir grup teröristle sıcak temas sağlandı.

''Teslim Ol'' çağrılarına teröristlerin ateşle karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada 4 terörist ölü olarak silahlarıyla ele geçirildi.

Teröristlerin açtığı ateşten 2 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı. Bölgede operasyon sürüyor.

10 Kasım 2008 Pazartesi

70. olum yildonumunde saygiyla aniyoruz

70. ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 70'inci ölüm yıldönümü nedeniyle, devletin zirvesi arka arkaya mesaj yayımladı.

Atatürk'ü anma programı çerçevesinde Ankara'da ilk tören 08.30'da Anıtkabir'de olacak. Saat 10.00'da ise Atatürk Kültür Dil ve Tarih Kurumu'nda anma programı düzenlenecek.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Hedef, Atatürk'ün öngördüğü muasır medeniyetler seviyesini geçmektir. Bu hedefe doğru yürürken, Türkiye'nin birlik ve beraberlik içinde gelişmesi, büyümesi, modernleşme sürecinin devam etmesi elzemdir."

Meclis Başkanı Köksal Toptan, "10 Kasım, Cumhuriyetin erdemlerine sadakati ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığı gösterme günüdür."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhuriyetimizin en büyük ideali; inancı, etnik kökeni, yaşam biçimi ne olursa olsun milletimizin bütün fertlerini vatandaşlık temelinde birleştirmek olmuştur."

CHP lideri Deniz Baykal, "70 yıl önce, fikirleri, yaşamı ve eserleriyle ölümsüzlüğü yolcu ettiğimiz Atatürk, aramızdan ayrılışının 70. yılında da değeri her gün biraz daha artan ve sıradanlaştırılmayan bir önderdir.

Bir ülkenin onurunu, haysiyetini koruyarak nasıl değiştirileceğini, dönüştürüleceğini, nasıl çağdaş ve örnek cumhuriyet haline getirilebileceğini hem tarih yazarak hem tarihe not düşerek göstermiş hem de mazlum milletlere örnek olsun diye tarihe tescil ettirmiş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 70. yılında da saygıyla, şükranla, özlemle anıyor ve arıyoruz."

Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt, "Büyük ölülere matem gerekmez; fikirlerine sadakat gerekir.' düşüncesinden hareketle O'nun maddi varlığının aramızdan ayrıldığı 10 Kasım tarihini bir matem günü olarak kabul etmek yerine, dikkatlerimizi bir kez daha O'nun düşüncelerine yöneltmek için bir fırsat olarak görüyoruz."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Atatürk'ün İstiklal mücadelesini verdiği zorlu dönemde yaşananların, her Türk vatandaşının çok iyi öğrenmesi ve ibret alması gereken bir dönem olduğunu belirtti. Bahçeli, Atatürk'ün; ebediyete intikalinin 70'inci yılında, içeriden ve dışarıdan Türkiye'ye yönelik türlü entrikaların sergilenmekte olduğu çok zor bir dönemde anıldığını ifade etti.

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, "bugün gelinen noktanın, başta yönetici ve aydınlar olmak üzere herkesin Atatürk'ü yeniden okumasını ve anlamasını zaruri kıldığını belirtti.

8 Kasım 2008 Cumartesi

[2008] Ibrahim Erkal - Araname

[2008] Ibrahim Erkal - Araname


Ibrahim Erkal - Cikrik Benim.mp3
Ibrahim Erkal - Kralda Ben Sultanda.mp3
Ibrahim Erkal - Kurtuldum.mp3
Ibrahim Erkal - Nenni Nenni.mp3
Ibrahim Erkal - Sana Deger.mp3
Ibrahim Erkal - Sen Bana Lazimsin.mp3
Ibrahim Erkal - Seni Aradim (Siir).mp3
Ibrahim Erkal - Seni Veren Allaha.mp3
Ibrahim Erkal - Tutmayin Beni.mp3
Ibrahim Erkal - Var Gün Dostlari.mp3


Albüm Kodu: MPEG 1 Layer III
Albüm Modu: Joint Stereo
Samplerate: 44100 MHZ
VBR Degeri: CBR
Albüm Süre: 00:45:22
Albüm Boyut: 41,44 MB
Albüm Sarki: 10
Albüm Format: mp3
Albüm Kalite: 128 KBits

7 Kasım 2008 Cuma

[2008] Zeynep - Mayin (Single)

[2008] Zeynep - Mayin (Single)



Zeynep - 01 - Mayin.mp3
Zeynep - 02 - Bye Bye.mp3


Tikla indir: Zeynep - Mayin (Single)

[2008] Bulent Yigit - Iyimi Boyle

[2008] Bülent Yigit - Iyimi Boyle


01 - Bülent Yigit - Keyfim Kiyak.mp3
02 - Bülent Yigit - Balina Balina.mp3
03 - Bülent Yigit - Alem Nerde.mp3
04 - Bülent Yigit - Zorundamiym.mp3
05 - Bülent Yigit - Yar Geleceksen.mp3
06 - Bülent Yigit - Gitme Ne Olur.mp3


Albüm Kodu: MPEG 1 Layer III
Albüm Modu: Joint Stereo
Samplerate: 44100 MHZ
VBR Degeri: CBR
Albüm Süre: 00:26:50
Albüm Boyut: 24,51 MB
Albüm Sarki: 6
Albüm Format: mp3
Albüm Kalite: 128 KBits


Bülent Yigit - Iyimi Böyle 2008

29 Ekim 2008 Çarşamba

Cumhuriyet bayraminiz kutlu olsun

Cumhuriyet bayraminiz kutlu olsun

'Bir millette, özellikle bir milletin iş başında bulunan yöneticilerinde özel istek ve çıkar duygusu, vatanın yüce görevlerinin gerektirdiği duygulardan üstün olursa, memleketin yıkılıp kaybolması kaçınılmaz bir sondur.'

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK



'... Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.Halbuki, hangi istiklal vardır ki yabancıların (IMF) nasihatleriyle, yabancıların (AB) planlarıyla yükselebilsin?..
Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!'
6 Mart 1922, TBMM

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

28 Ekim 2008 Salı

En az cami hangi ilimizde ?

En az cami hangi ilimizde ?

En fazla cami İstanbul'da, en az Tunceli'de bulunurken, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait de 22 caminin olduğu ortaya çıktı.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye genelindeki ve yurt dışındaki camileri mercek altına aldı. Türkiye genelinde bulunan 79 bin 96 camiden 11 bin 878'i kadrosuz olarak faaliyet gösteriyor.

Diyanet, camilerle ilgili kapsamlı bir rapor hazırladı.

Türkiye'deki ve yurt dışındaki camilere ilişkin istatistiki bilgilere yer verilen rapor, başkanlığın internet sitesinde yayınlandı. Rapora göre Türkiye'de il ve ilçe merkezlerinde 23 bin 239, beldelerde 8 bin 304, köylerde ise 47 bin 553 olmak üzere toplam 79 bin 96 cami bulunuyor.

Raporda camilerin mülkiyetlerine göre dağılımına da yer verildi. Buna göre en fazla köy tüzel kişilikleri tarafından cami yaptırıldığı tespit edildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de 2'si köy, 20'si il ve ilçe merkezlerinde olmak üzere toplam 22 cami yaptırdığı ortaya çıktı.

Diyanet raporunda mülkiyetine göre cami dağılımı şöyle açıklandı:

"Vakıflar Genel Müdürlüğü 5 bin 553, Türkiye Diyanet Vakfı 2 bin 943, diğer vakıflar 751, Hazine 3 bin 129, dernekler 7 bin 269, kamu iktisadi teşekkülleri 863, şahıslar 3 bin 652, belediyeler 5 bin 705, köy tüzel kişilikleri 49 bin 183, Türk Silahlı Kuvvetleri 22 (2'si köy, 20'si il ve içe merkezi), hastaneler 46."

9 yılda yeni 6 bin cami

Rapora göre 1998'de 73 bin 772 olan cami sayısı, 2007 yılında 79 bin 96'ya ulaştı.

Camileri kadro durumuna göre de mercek altına alan Diyanet raporunda, kadrolu cami sayısı 67 bin 218, kadrosuz cami sayısı 11 bin 878 olarak açıklandı. Raporda illere göre de cami sayısı açıklandı. Cami sıralamasında 2 bin 944 camiyle İstanbul birinci sırada yer aldı. Sıralamanın en son sırasında ise 96 camiyle Tunceli yer aldı.

Türkiye'de illere göre cami dağılımı şöyle:

"İstanbul 2 bin 944, Konya 2 bin 893, Ankara 2 bin 694, Samsun 2 bin 577, Kastamonu 2 bin 489, Antalya bin 981, Ordu bin 907, Trabzon bin 835, İzmir bin 702, Manisa bin 612, Diyarbakır bin 601, Balıkesir bin 595, Bursa bin 567, Zonguldak bin 404, Erzurum bin 481, Şanlıurfa bin 396, Giresun bin 318, Sivas bin 273, Çorum bin 267, Kahramanmaraş bin 212, Kayseri bin 204, Van bin 190, Bolu bin 186, Sakarya bin 168, Kütahya bin 161, Denizli bin 165, Afyon bin 63, Aydın bin 99, Kocaeli bin 56, Tokat bin 113, Sinop bin 40, Rize bin 28, Muğla bin 20, Kırklareli 277, Ardahan 262, Iğdır 200, Kilis 181, Yalova 133, Tunceli 96." Rapora göre yurt dışında da bin 805 cami bulunuyor.

Görevlisi olan cami sayısı bin 377, görevlisi olmayan cami sayısı ise 428 olarak açıklandı. k

Kaynak: iha