Annem babam cahil Öğretmenim ! Ya sen ?
Sevgili öğretmenim! Size bir mektup daha yazacağım. Canım sıkıldıkça sizinle dertleşiyorum. Çünkü beni ancak siz anlarsınız diye düşünüyorum. Beni yanlış anlamayasın diye bir “özür” ile başlamak istiyorum. Sizinle yazışırken...“siz” diye başlayıp “siz” diye bitirmek isterim.
Ancak araya bu kadar “resmi” bir mesafe koymak istemiyorum. Resmi bir mesafe olursa ben içimdekileri tam yansıtamam. “Siz” değil de “sen” diye cümlelerime devam edeceğim için bana kırılmayın lütfen!
Merhaba Öğretmenim!
Yakında “veli toplantıları” başlayacak. Benim içimi bir korku sardı yine. Ne tuhaf bir korku bu aslında… Düşünsenize, dünyada beni en çok seven insanlar olan annem – babam ve bana en çok emeği geçen insan olan öğretmenim bir araya gelecekler, ama ben korkuyorum. Benim geleceğim için çalışan insanlar bir araya gelecekler. Sevinmem gerekirken korkuyorum.
Korkumun sebebi sen değilsin öğretmenim. Geçen yıl ki sınıf hocamız yüzünden bu korku var içimde. Geçen yıl yapılan toplantıdan sonra evimizde neler olmuştu neler! Sınıf hocamız anneme beni şikayet etmiş. Annem o öfkeyle eve geldi. Babama her şeyi aktardı. Öyle bir fırça yedim ki evde… Bir hafta boyunca ailemle neredeyse hiç konuşmadık.
Sadece ben değil tüm arkadaşlar aileleriyle problem yaşamıştı o toplantıdan sonra. Sınıf arkadaşlarımızdan birisinin babası o kadar sinirlenmişti ki, arkadaşımızı neredeyse evden kovacaktı.
Kusurlarımızı, hatalarımızı, yaramazlıklarımızı anne babalarımıza hiç söylemeyin, her kusurumuzu ört bas edin demiyorum. Ancak anlamakta zorlandığım bazı noktalar var.
Anne babalarımıza bizleri o kadar şikayet eden öğretmenimiz niçin hiç iyi yönlerimizden bahsetmemiş. Bir canavarı tarif eder gibi, “bu çocuk adam olmaz, bu kızda iş yok, ne biçim çocuk yetiştirmişsiniz” gibi cümleleri, bir makineli tüfek gibi velilerimizin üstüne yağdırmış eski sınıf öğretmenimiz. Sanki anne babalarımız “haylaz” olduğumuzu bilmiyor mu? Biliyorlar elbette. Ancak diğer velilerin içinde bu kadar rencide olunca tüm öfkeleriyle bize yükleniyorlar.
Sevgili Öğretmenim.
Bizim anne babalarımız zaten cahil. Bir çoğu köyden şehre çalışmak için gelmiş, bizleri okutmak isteyen iyi niyetli cahil insanlar.
Annem, anneliği, sadece çocuk doğurup karnını doyurmak sanıyor. Babama sorsanız bizim için ceketini satar bizi okutur. Ancak çocuk eğitmenin doğurmak veya doyurmak olmadığını bilmiyorlar.
“Biz cahil kaldık işte! Siz okuyun diye çırpınıyoruz!” derken annemin gözleri dolar. Ancak aynı annem her sabah güne “Seda Sayan” ile başlıyor. Öğleden sonraları saçma sapan kadın programları izliyor. Akşamları da mutfakta ki Televizyon da izlemesi gereken birkaç dizisi vardır mutlaka.
Niçin mutfakta ki Televizyon diye soracak olursanız hemen söyleyeyim. “Ceketimi satar, sizi yine okuturum!” diyen babam, eve gelince hemen TV’nin karşısına oturur. Haberleri defalarca izledikten sonra izleyecek bir dizi mutlaka bulur! Hele birde maç varsa tamamdır. Misafir odasına kimse yaklaşamaz.
Ben annemin babamın ellerinde hiç kitap görmedim. Okuma yazmaları olmasa anlayacağım. Sanki eğitim sadece diploma peşinde koşmakmış gibi anlamışlar.
Bizim için “saçını süpürge” ettiğini söyleyen annem ve “ceketimi satar, sizi yine okuturum!” diyen babamın kendilerini eğitmek için hiç çaba sarf ettiğini görmedim.
Bunları seninle niye paylaştığımı söyleyeyim öğretmenim.
Anne babamı size şikayet etme niyetinde değilim. Ben onları çok seviyorum. Ancak onlara bu gerçekleri ben söylesem “nankör evlat!” olurum. Lütfen bir sonraki veli toplantısında beni ve arkadaşlarımı anne ve babalarımıza şikayet etmeden önce, onlara çocuk eğitimi konusunda biraz bilgi verin.
Karne notlarımızı saklayın, yaramazlıklarımızı gizleyin demiyorum. Notlarımız hakkında da bilgi verin, şikayetlerinizi de dile getirin.
Ancak ailelerimizi bir araya toplamışken onlara eğitim verseniz. Özellikle “Çocuk Eğitimi, Ergenlik döneminde iletişim” gibi konularda her toplantıda biraz bilgi verseniz, hem sizin işinizde kolaylaşmaz mı?
Hababam sınıfındaki o sahneyi bilirsiniz öğretmenim! Hani Mahmut hoca tüm anne babaları sınıfa toplayıp, çocuklarının karnelerini onlara verdiği sahne… Orada Mahmut hoca diyor ki, “Bu karneler sadece çocuklarınızın değil, aynı zamanda sizinde karneleriniz sayılır. Bu notlar sadece çocuklarınızın değil sizinde notlarınız.”
Veli toplantılarına katılmayan ailelerden hep şikayet etmekte haklısınız. Ancak bazı arkadaşlarımın aileleri öğretmenlerinin tavırları yüzünden toplantılara katılmadıklarını söylüyorlar.
Sevgili öğretmenim!
Anne babamı sana şikayet ediyorum belki. Yaptıkları hataları cahilliklerinden yaptıklarını da biliyorum. Ancak geçen yıl ki öğretmenimin yaptıklarını düşününce üzülüyorum. Bir öğretmenin bunları bilmesi gerektiğini, ve böyle basit hatalar yapmaması gerektiğini düşünüyorum.
Tekrar ediyorum. Annem babam cahil öğretmenim!
Ya sen?
Sait ÇAMLICA
Eğitimci-Yazar
30 Kasım 2008 Pazar
28 Kasım 2008 Cuma
CHP'nin carsaf acilimini nasil degerlendiriyorsunuz ?
CHP'nin carsaf acilimini nasil degerlendiriyorsunuz ?
Seçim yatırımı : 8 (80%)
Samimi : 1 (10%)
Fikrim yok : 1 (10%)
Toplam Katılım : 10
Anket sona erdi.... Anketimize katilan herkese tesekkür ederiz.
Seçim yatırımı : 8 (80%)
Samimi : 1 (10%)
Fikrim yok : 1 (10%)
Toplam Katılım : 10
Anket sona erdi.... Anketimize katilan herkese tesekkür ederiz.
27 Kasım 2008 Perşembe
Eski bir Universite ogrencisinin hatirasi
Ne oldu da sustuk
Yıl 1998. Tarih 6 Kasım Cuma. Yer Beyazıt Meydanı. Üniversite birinci sınıf öğrencisiyim. Benim gibi 20-30 bin kişi daha var meydanda... 28 Şubat sürecine yakından tanıklık etmiş, yanımızdaki yöremizdeki arkadaşlarımız ve ağabeylerimizle birlikte alabildiğine eylemseliz! Her fırsatta başörtüsü eylemi, her fırsatta 28 Şubat'ın keyfi uygulamalarına protestolar düzenliyoruz, düzenlenenlere katılıyoruz. YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümünü protesto ediyoruz. Hep bir ağızdan bağırıyoruz: "Yök kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek." Yüzlerce polis var etrafımızda. Yürümeye başlıyoruz. Belediye'nin Saraçhane binası önüne kadar yürüyoruz. Sıra sıra polisler diziliyor karşımıza. Allah hepsine boy vermiş, pos vermiş. Allah'ın verdiklerinin yanı sıra devletimiz de bu ağabeylerin ellerine jop, başlarına kask vermiş. Durduruyorlar bizi. Birileri çıkıyor, polislerle konuşuyor. Ne konuşuyorlar bilmiyoruz ama yeniden slogan atmaya başlıyoruz. Polisler de vurmaya başlıyorlar tahta ve kauçuk joplarıyla, Allah ve devlet ne verdiyse...
Yıl 2008. Tarih 7 Kasım Cuma. Yer, az önce anlattıklarımın olduğu yere çok yakın bir mekan işte. 10 yıl öncesinde eylem düzenleyen, başörtüsü yasağını en sert şekilde kınayan ağabeylerimiz devlet kademelerinde yer tutmuş. Hatta ağabeylerimiz gibi olan büyüklerimiz devletin en üst düzey koltuklarının sahibi olmuş. Yıllar gelmiş geçmiş. Okulda eylemi anlatıp gülüştüğümüz arkadaşlarımızın tamamı evlenmiş, barklanmış. YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümü daha gelip geçmiş. Daha birkaç yıl öncesine kadar on binlerce gencin toplanıp hep bir ağızdan "Özgürlük" diye haykırdığı Beyazıt Meydanı ıssız. Yabani güvercinler var sadece. Bir de güvercin yemi satan bir yaşlı kadın.
Masanın başında düşünüyorum. O kalabalıkları ve özgürlük sloganlarını kafamda yerli yerine oturtuyorum. Kafamda hiçbir yere oturtamıyorum bu devasa sessizliği. Başörtüsü mü özgürleşmişti? YÖK mü kalkmıştı? Cunta hesap mı vermişti? Hiçbiri değildi. Ülkede değişen tek şey iktidarın sahipleri idi. Onbaşılar, Ecevit'ler, şunlar bunlar gitmiş, yerlerine bizimkiler geçmişti. Gelenler de bizim gibi dindar ailelerin çocuklarıydı. Eylem görmüş, slogan atmış. Yani bizim mahalleden çıkmış çocuklardı. Ve maalesef bizim mahalleden çıkan ağabeylerin varlıkları, tüm sesimizi kısmıştı.
"Bu sessizlik ne kadar ahlaki" diye soruyorum kendime. İktidardan pay alma mücadelesi miydi o günkü bağrışmaların ana sebebi? "Koltuktan biz de pay istiyoruz" meselesi miydi bizimki? Yeni sorular da oluşuyor kafamda: biz o zaman da mı yamuktuk, yoksa sonradan mı yamulduk?
Emin Gökçegözoğlu
Yıl 1998. Tarih 6 Kasım Cuma. Yer Beyazıt Meydanı. Üniversite birinci sınıf öğrencisiyim. Benim gibi 20-30 bin kişi daha var meydanda... 28 Şubat sürecine yakından tanıklık etmiş, yanımızdaki yöremizdeki arkadaşlarımız ve ağabeylerimizle birlikte alabildiğine eylemseliz! Her fırsatta başörtüsü eylemi, her fırsatta 28 Şubat'ın keyfi uygulamalarına protestolar düzenliyoruz, düzenlenenlere katılıyoruz. YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümünü protesto ediyoruz. Hep bir ağızdan bağırıyoruz: "Yök kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek." Yüzlerce polis var etrafımızda. Yürümeye başlıyoruz. Belediye'nin Saraçhane binası önüne kadar yürüyoruz. Sıra sıra polisler diziliyor karşımıza. Allah hepsine boy vermiş, pos vermiş. Allah'ın verdiklerinin yanı sıra devletimiz de bu ağabeylerin ellerine jop, başlarına kask vermiş. Durduruyorlar bizi. Birileri çıkıyor, polislerle konuşuyor. Ne konuşuyorlar bilmiyoruz ama yeniden slogan atmaya başlıyoruz. Polisler de vurmaya başlıyorlar tahta ve kauçuk joplarıyla, Allah ve devlet ne verdiyse...
Yıl 2008. Tarih 7 Kasım Cuma. Yer, az önce anlattıklarımın olduğu yere çok yakın bir mekan işte. 10 yıl öncesinde eylem düzenleyen, başörtüsü yasağını en sert şekilde kınayan ağabeylerimiz devlet kademelerinde yer tutmuş. Hatta ağabeylerimiz gibi olan büyüklerimiz devletin en üst düzey koltuklarının sahibi olmuş. Yıllar gelmiş geçmiş. Okulda eylemi anlatıp gülüştüğümüz arkadaşlarımızın tamamı evlenmiş, barklanmış. YÖK'ün kuruluşunun bilmem kaçıncı yıldönümü daha gelip geçmiş. Daha birkaç yıl öncesine kadar on binlerce gencin toplanıp hep bir ağızdan "Özgürlük" diye haykırdığı Beyazıt Meydanı ıssız. Yabani güvercinler var sadece. Bir de güvercin yemi satan bir yaşlı kadın.
Masanın başında düşünüyorum. O kalabalıkları ve özgürlük sloganlarını kafamda yerli yerine oturtuyorum. Kafamda hiçbir yere oturtamıyorum bu devasa sessizliği. Başörtüsü mü özgürleşmişti? YÖK mü kalkmıştı? Cunta hesap mı vermişti? Hiçbiri değildi. Ülkede değişen tek şey iktidarın sahipleri idi. Onbaşılar, Ecevit'ler, şunlar bunlar gitmiş, yerlerine bizimkiler geçmişti. Gelenler de bizim gibi dindar ailelerin çocuklarıydı. Eylem görmüş, slogan atmış. Yani bizim mahalleden çıkmış çocuklardı. Ve maalesef bizim mahalleden çıkan ağabeylerin varlıkları, tüm sesimizi kısmıştı.
"Bu sessizlik ne kadar ahlaki" diye soruyorum kendime. İktidardan pay alma mücadelesi miydi o günkü bağrışmaların ana sebebi? "Koltuktan biz de pay istiyoruz" meselesi miydi bizimki? Yeni sorular da oluşuyor kafamda: biz o zaman da mı yamuktuk, yoksa sonradan mı yamulduk?
Emin Gökçegözoğlu
Bir sirket calisaninin serencami
Bir şirket çalışanınin serencamı
Birçok insanın görmeye ve yaşamaya can attığı, meşhûr bir turistik yöreye, çalıştığınız şirketin meslekî bir seminerine katılmak için gönderiliyorsunuz. Bu yer; iklimi, denizi, türlü yemişleri, insanları, eğlence mekânlarıyla ünlü ve güzel bir yöredir. Sözü edilen iş epey nazik. Şöyle ki, alnınızın akıyla üstesinden gelirseniz mükâfatı büyük, elinize yüzünüze bulaştırdığınızda ise cezası ağır.
O tatil yöresinde kalacağınız süre, on beş günle sınırlı ve şirketin -dolayısıyla patronun- şartı şu: Bu zaman zarfında, gecenizi gündüzünüze katarak yoğun bir biçimde çalışacaksınız. Formasyonunuz ve işinizin takibi noktasındaki kazanımlarınız tatminkâr olursa; şirket, sizi emekli edecek ve limitsiz maaşla, 'yabancı bir ülkede, büyüleyici, karşı konulmaz güzellikte bir yer'e, hayatınızın geri kalanını geçirmek üzere gönderecektir. Bu başarı, size ömrünüzün sonuna dek sürecek rüya gibi bir hayatın kapısını açacak. Öngörülen başarıyı yakalayamadığınız takdirde işinizi kaybetmekle kalmayıp, bütün ömrünüzü koyu bir nedâmet içinde tüketeceksiniz. Bu da madalyonun öteki yüzü. İçinizden şöyle dediğinizi duyar gibiyim: "İyi ya işte, iş için gittiğim o yerde, görevimi aksatacak, patronuma karşı sorumluluğumu yerine getirmekten alıkoyacak tüm eğlencelere sırtımı döner, sadece işimle meşgul olur, patronumun bana vaat ettiği harikulâde istikbâl için var gücümle çalışırım."
İş görüşmelerinin başlamasıyla birlikte, hemen her gününüz, başınızı kaşımaya vakit bulamadan, türlü zahmet ve sıkıntılara katlanarak geçiyor. Öbür yanda insanlar gönlünce eğlenip keyif çatıyor, hayattan kâm alıyorlar. Bu yaşantı biçimi, ister istemez/elbette cezbediyor. "Neden?" diyorsunuz, "Bütün bu insanlar, keyif yaparken ben kendimi yıpratıyorum." Mamafih, kısa sürede doğruyu buluyor ve orada bulunma amacınızı netleştiriyorsunuz: "Burada bulunma amacım iş kotarmak ve patronumun hoşnutluğunu kazanmak. Hepi topu on beş gün çile çekeceğim. Sonrasında bütün bir hayatım hep bir tatil tadında ve heyecanı içinde geçecek." şeklindeki bir kararlılık ve teslimiyetle yıkanıyor yüreğiniz. Bu arada, şeytan da boş durmuyor: "Yahu!" diyor, "Biraz gezsen, eğlensen kıyamet mi kopar?" Şeytanla yaptığınız bu fikir teâtîsi, kısa sürede meyvesini veriyor ve işe bir müddet ara vermek kaçınılmaz oluyor. Nedendir bilinmez, belirli aralıklarla "Kaç günüm kaldı?" kabîlinden bir merak gizliden gizliye yokluyor ruhunuzu ve velinimetiniz olan patronunuza karşı ihanet veya sadâkatsizlik nev'inden bir duygu geri tepip duruyor içinizde. On iki gün. "Daha zaman çok. Eğlenceye devam. İş nasıl olsa yetişir." Gelin görün ki zaman hiç kimseyi durup beklemez. Sizi de beklemiyor nitekim, hızla ilerliyor. "On gün, sekiz gün, beş, üç..." Bu sinsi gafletten, bir an için silkinip sıyrılıyorsunuz ve son bir gayretkeşlikle, neredeyse hiç başlayamadığınız işinize dört elle sarılıyorsunuz. Heyhat! İş görüşmeleri için -üstelik çok sınırlı olan- zamanın çoktan geçip gittiğinin acı idrâkine varıyorsunuz.
İşyerinize döndünüz. Patronun huzurundasınız; ama maalesef eli boş. O patron ki bir anne şefkatiyle üzerinize titreyerek hayatınızı huzur içinde idâme ettirmenizi sağlamıştı. Vefasızlığınızın hangi boyutlara ulaştığını bir düşünün. Değerli bir hayatı; kıytırık bir keyfe, eğlenceye değişmenizin bir muhasebesini yapın. Geçen zaman geri gelmeyecek, son pişmanlık fayda vermeyecektir. Sizi işinizden alıkoyacaksa eğer -ki bu kesindir- oradaki her türlü zevk ve eğlenceyi elinizin tersiyle itmeyi bilmeliydiniz ve uzun vadede kârlı çıkan mutlak surette siz olacaktınız. Ayrıca, siz odasından çıkmadan az önce, patronun sarf ettiği şu sözlerse, hiç yabana atılır gibi değildir: "Aslında bu işin takibine ve alınmasına benim hiç mi hiç ihtiyacım yoktu. Sizi, o tatil beldesine göndermekteki maksadım, vaat ettiğim dört başı ma'mûr hayatı hak etme gayret, sabır ve olgunluğunu gösterebilen çalışanımla; oraya gönderilme nedenini unutup başıboş bir yaşamı seçen, tembellik eden, beşerî kusur ve zaaflarına yenik düşen çalışanımı ayırt etmekti."
Şimdi şapkamızı önümüze koyup "şirket çalışanının ne denli ucuz ve geçici lezzetler uğruna hayatının tamamını etkileyecek ne muazzam ve sürekli bir saadetten ferâgat ettiğini" bir düşünelim.
Osman Doğanay
Birçok insanın görmeye ve yaşamaya can attığı, meşhûr bir turistik yöreye, çalıştığınız şirketin meslekî bir seminerine katılmak için gönderiliyorsunuz. Bu yer; iklimi, denizi, türlü yemişleri, insanları, eğlence mekânlarıyla ünlü ve güzel bir yöredir. Sözü edilen iş epey nazik. Şöyle ki, alnınızın akıyla üstesinden gelirseniz mükâfatı büyük, elinize yüzünüze bulaştırdığınızda ise cezası ağır.
O tatil yöresinde kalacağınız süre, on beş günle sınırlı ve şirketin -dolayısıyla patronun- şartı şu: Bu zaman zarfında, gecenizi gündüzünüze katarak yoğun bir biçimde çalışacaksınız. Formasyonunuz ve işinizin takibi noktasındaki kazanımlarınız tatminkâr olursa; şirket, sizi emekli edecek ve limitsiz maaşla, 'yabancı bir ülkede, büyüleyici, karşı konulmaz güzellikte bir yer'e, hayatınızın geri kalanını geçirmek üzere gönderecektir. Bu başarı, size ömrünüzün sonuna dek sürecek rüya gibi bir hayatın kapısını açacak. Öngörülen başarıyı yakalayamadığınız takdirde işinizi kaybetmekle kalmayıp, bütün ömrünüzü koyu bir nedâmet içinde tüketeceksiniz. Bu da madalyonun öteki yüzü. İçinizden şöyle dediğinizi duyar gibiyim: "İyi ya işte, iş için gittiğim o yerde, görevimi aksatacak, patronuma karşı sorumluluğumu yerine getirmekten alıkoyacak tüm eğlencelere sırtımı döner, sadece işimle meşgul olur, patronumun bana vaat ettiği harikulâde istikbâl için var gücümle çalışırım."
İş görüşmelerinin başlamasıyla birlikte, hemen her gününüz, başınızı kaşımaya vakit bulamadan, türlü zahmet ve sıkıntılara katlanarak geçiyor. Öbür yanda insanlar gönlünce eğlenip keyif çatıyor, hayattan kâm alıyorlar. Bu yaşantı biçimi, ister istemez/elbette cezbediyor. "Neden?" diyorsunuz, "Bütün bu insanlar, keyif yaparken ben kendimi yıpratıyorum." Mamafih, kısa sürede doğruyu buluyor ve orada bulunma amacınızı netleştiriyorsunuz: "Burada bulunma amacım iş kotarmak ve patronumun hoşnutluğunu kazanmak. Hepi topu on beş gün çile çekeceğim. Sonrasında bütün bir hayatım hep bir tatil tadında ve heyecanı içinde geçecek." şeklindeki bir kararlılık ve teslimiyetle yıkanıyor yüreğiniz. Bu arada, şeytan da boş durmuyor: "Yahu!" diyor, "Biraz gezsen, eğlensen kıyamet mi kopar?" Şeytanla yaptığınız bu fikir teâtîsi, kısa sürede meyvesini veriyor ve işe bir müddet ara vermek kaçınılmaz oluyor. Nedendir bilinmez, belirli aralıklarla "Kaç günüm kaldı?" kabîlinden bir merak gizliden gizliye yokluyor ruhunuzu ve velinimetiniz olan patronunuza karşı ihanet veya sadâkatsizlik nev'inden bir duygu geri tepip duruyor içinizde. On iki gün. "Daha zaman çok. Eğlenceye devam. İş nasıl olsa yetişir." Gelin görün ki zaman hiç kimseyi durup beklemez. Sizi de beklemiyor nitekim, hızla ilerliyor. "On gün, sekiz gün, beş, üç..." Bu sinsi gafletten, bir an için silkinip sıyrılıyorsunuz ve son bir gayretkeşlikle, neredeyse hiç başlayamadığınız işinize dört elle sarılıyorsunuz. Heyhat! İş görüşmeleri için -üstelik çok sınırlı olan- zamanın çoktan geçip gittiğinin acı idrâkine varıyorsunuz.
İşyerinize döndünüz. Patronun huzurundasınız; ama maalesef eli boş. O patron ki bir anne şefkatiyle üzerinize titreyerek hayatınızı huzur içinde idâme ettirmenizi sağlamıştı. Vefasızlığınızın hangi boyutlara ulaştığını bir düşünün. Değerli bir hayatı; kıytırık bir keyfe, eğlenceye değişmenizin bir muhasebesini yapın. Geçen zaman geri gelmeyecek, son pişmanlık fayda vermeyecektir. Sizi işinizden alıkoyacaksa eğer -ki bu kesindir- oradaki her türlü zevk ve eğlenceyi elinizin tersiyle itmeyi bilmeliydiniz ve uzun vadede kârlı çıkan mutlak surette siz olacaktınız. Ayrıca, siz odasından çıkmadan az önce, patronun sarf ettiği şu sözlerse, hiç yabana atılır gibi değildir: "Aslında bu işin takibine ve alınmasına benim hiç mi hiç ihtiyacım yoktu. Sizi, o tatil beldesine göndermekteki maksadım, vaat ettiğim dört başı ma'mûr hayatı hak etme gayret, sabır ve olgunluğunu gösterebilen çalışanımla; oraya gönderilme nedenini unutup başıboş bir yaşamı seçen, tembellik eden, beşerî kusur ve zaaflarına yenik düşen çalışanımı ayırt etmekti."
Şimdi şapkamızı önümüze koyup "şirket çalışanının ne denli ucuz ve geçici lezzetler uğruna hayatının tamamını etkileyecek ne muazzam ve sürekli bir saadetten ferâgat ettiğini" bir düşünelim.
Osman Doğanay
26 Kasım 2008 Çarşamba
Iste e-devlet kapisi eylem plani
İşte e-devlet kapısı eylem planı
Kamu hizmetlerini tek kapıdan, kesintisiz, güvenli, 7 gün ve 24 saat sunmak üzere tasarlanan e-devlet kapısından ilk aşamada sunulacak e-hizmetler belirlendi.
Vatandaşların ve iş dünyasının ihtiyacı olan bütünleşik kamu hizmetlerini tek kapıdan, kesintisiz, güvenli, 7 gün ve 24 saat sunmak üzere tasarlanmış olan e-devlet kapısı, yeni hizmetlerle zenginleşecek.
Bilgi toplumuna dönüşüm sürecinin başından bu yana, vatandaş odaklı kamu yönetimi anlayışının önemli bir aracı olan e-devlet kapısı için düğmeye basıldı.
Hem hizmet sunanlar hem de hizmete erişenler açısından önemli ölçüde zaman ve kaynak tasarrufu sağlayacak olan e-devlet kapısından ilk aşamada sunulacak e-hizmetler belirlendi.
İşte e-Devlet Kapısından İlk Aşamada Sunulacak e-Hizmetler
• Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
– Kimlik Paylaşım Sistemi
– Adres Bilgi Sistemi
• Başbakanlık
– Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) başvurusu
– BİMER Başvuru sonucu sorgulama
• Sosyal Güvenlik Kurumu
– Sigortalı tüm hizmet dökümü
• PTT Genel Müdürlüğü
– Kayıtlı Gönderi Takibi
• Türkiye İş Kurumu
– Açık İş İlanları
– Kriterlere Göre Açık İş Sorgulama
– Profile Göre Açık İş Sorgulama
– İş Başvuru Sonucu Sorgulama
– Meslek Kursu Sorgulama
– Türk Meslek Sözlüğü Sorgulama
– İşsizlik Ödeneği Başvurusu
– İşsizlik Ödeneği Ödemesi
– İŞKUR'a Olan Borcu Sorgulama
– İŞKUR Kayıt Uygulaması
Kamu hizmetlerini tek kapıdan, kesintisiz, güvenli, 7 gün ve 24 saat sunmak üzere tasarlanan e-devlet kapısından ilk aşamada sunulacak e-hizmetler belirlendi.
Vatandaşların ve iş dünyasının ihtiyacı olan bütünleşik kamu hizmetlerini tek kapıdan, kesintisiz, güvenli, 7 gün ve 24 saat sunmak üzere tasarlanmış olan e-devlet kapısı, yeni hizmetlerle zenginleşecek.
Bilgi toplumuna dönüşüm sürecinin başından bu yana, vatandaş odaklı kamu yönetimi anlayışının önemli bir aracı olan e-devlet kapısı için düğmeye basıldı.
Hem hizmet sunanlar hem de hizmete erişenler açısından önemli ölçüde zaman ve kaynak tasarrufu sağlayacak olan e-devlet kapısından ilk aşamada sunulacak e-hizmetler belirlendi.
İşte e-Devlet Kapısından İlk Aşamada Sunulacak e-Hizmetler
• Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
– Kimlik Paylaşım Sistemi
– Adres Bilgi Sistemi
• Başbakanlık
– Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) başvurusu
– BİMER Başvuru sonucu sorgulama
• Sosyal Güvenlik Kurumu
– Sigortalı tüm hizmet dökümü
• PTT Genel Müdürlüğü
– Kayıtlı Gönderi Takibi
• Türkiye İş Kurumu
– Açık İş İlanları
– Kriterlere Göre Açık İş Sorgulama
– Profile Göre Açık İş Sorgulama
– İş Başvuru Sonucu Sorgulama
– Meslek Kursu Sorgulama
– Türk Meslek Sözlüğü Sorgulama
– İşsizlik Ödeneği Başvurusu
– İşsizlik Ödeneği Ödemesi
– İŞKUR'a Olan Borcu Sorgulama
– İŞKUR Kayıt Uygulaması
Internet'te indirim geliyor
İnternet'te indirim geliyor
Mobil İnternet üzerindeki ÖİV'de 20 puanlık indirime gidiliyor. İnternet üzerindeki ÖİV sabit hatlarda ise yüzde 15'den yüzde 5'e düşürülüyor.
Mobil İnternet üzerindeki Özel İletişim Vergisinde (ÖİV) 20 puanlık indirime gidiliyor. Edinilen bilgiye göre, hazırlanan tasarıyla, Mobil İnternetteki yüzde 25'lik Özel İletişim Vergisi yüzde 5'e çekiliyor.
Sözkonusu düzenlemeyle, internet üzerindeki ÖİV sabit hatlarda ise yüzde 15'den yüzde 5'e düşürülüyor.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, internet üzerindeki Özel İletişim Vergisinin (ÖİV) yüzde 15'den 5'e düşürüleceğini söyledi.
Unakıtan, Maliye Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkışında, gazetecilere yaptığı açıklamada, internet üzerindeki Özel İletişim Vergisinin indirilmesine yönelik bir çalışma yapıldığını, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da bu konuda daha önce açıklamalarda bulunduğunu anımsattı.
Bu indirime Maliye Bakanlığı olarak sıcak baktıklarını ve bu çerçevede Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte çalışma yürüttüklerini bildiren Unakıtan, ''Bu çalışma yakında Bakanlar Kurulu ve Meclise sunulacak. Çalışmayla internet üzerindeki Özel İletişim Vergisini yüzde 15'ten 5'e indiriyoruz'' dedi.
Maliye Bakanı, bunun şu anki GSM ihalesine de (3. Nesil GSM ihalesi) etki eden bir durum olduğunu ve bu nedenle ihale öncesi indirimi açıkladıklarını ifade etti.
Unakıtan, basın mensuplarının GSM üzerindeki Özel İletişim Vergisinde de indirime gidilip gidilmeyeceği sorusu üzerine, ''Şu an internet üzerindeki Özel İletişim Vergisini yüzde 5'e indiriyoruz. Bunun dışında bir şeyimiz, çalışmamız yok şu anda'' açıklamasında bulundu.
Maliye Bakanı, kredi kartlarıyla ilgili sicil affı konusundaki soru üzerine de ''Hemen öyle bir çalışma yok. Bu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile birlikte yapılacak çalışmalardır. Şu anda o konuyla ilgili bir şey söylemiyorum'' diye konuştu.
Mobil İnternet üzerindeki ÖİV'de 20 puanlık indirime gidiliyor. İnternet üzerindeki ÖİV sabit hatlarda ise yüzde 15'den yüzde 5'e düşürülüyor.
Mobil İnternet üzerindeki Özel İletişim Vergisinde (ÖİV) 20 puanlık indirime gidiliyor. Edinilen bilgiye göre, hazırlanan tasarıyla, Mobil İnternetteki yüzde 25'lik Özel İletişim Vergisi yüzde 5'e çekiliyor.
Sözkonusu düzenlemeyle, internet üzerindeki ÖİV sabit hatlarda ise yüzde 15'den yüzde 5'e düşürülüyor.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, internet üzerindeki Özel İletişim Vergisinin (ÖİV) yüzde 15'den 5'e düşürüleceğini söyledi.
Unakıtan, Maliye Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkışında, gazetecilere yaptığı açıklamada, internet üzerindeki Özel İletişim Vergisinin indirilmesine yönelik bir çalışma yapıldığını, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da bu konuda daha önce açıklamalarda bulunduğunu anımsattı.
Bu indirime Maliye Bakanlığı olarak sıcak baktıklarını ve bu çerçevede Ulaştırma Bakanlığı ile birlikte çalışma yürüttüklerini bildiren Unakıtan, ''Bu çalışma yakında Bakanlar Kurulu ve Meclise sunulacak. Çalışmayla internet üzerindeki Özel İletişim Vergisini yüzde 15'ten 5'e indiriyoruz'' dedi.
Maliye Bakanı, bunun şu anki GSM ihalesine de (3. Nesil GSM ihalesi) etki eden bir durum olduğunu ve bu nedenle ihale öncesi indirimi açıkladıklarını ifade etti.
Unakıtan, basın mensuplarının GSM üzerindeki Özel İletişim Vergisinde de indirime gidilip gidilmeyeceği sorusu üzerine, ''Şu an internet üzerindeki Özel İletişim Vergisini yüzde 5'e indiriyoruz. Bunun dışında bir şeyimiz, çalışmamız yok şu anda'' açıklamasında bulundu.
Maliye Bakanı, kredi kartlarıyla ilgili sicil affı konusundaki soru üzerine de ''Hemen öyle bir çalışma yok. Bu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile birlikte yapılacak çalışmalardır. Şu anda o konuyla ilgili bir şey söylemiyorum'' diye konuştu.
Etiketler:
Haberler,
Internet,
Teknoloji ve Internet
Ölen 20 Türk hacı adayının isimleri
Ölen 20 Türk hacı adayının isimleri
30 Ekim'den bu yana hac ibadeti için Suudi Arabistan'a giden Türk hacı adaylarından 20'si hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri:
Edinilen bilgiye gore, hac ibadetini gerçekleştirmek üzere 30 Ekim'den bu yana Suudi Arabistan’a giden hacı adaylarından 9’u Mekke'de, 11’i ise Medine'de yaşamını yitirdi. Bir kişinin trafik kazası sonucu diğerlerinin ise çeşitli sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybettiği bildirildi.
Mekke'de hayatını kaybeden hacı adaylarının cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Şerai bölgesinde toprağa verildi. Medine'de vefat eden hacı adaylarının cenazeleri ise Mescid-i Nebevi'de kılınan namazdan sonra Cennet-ül Baki’de defnedildi.
Mekke'de yaşamını yitiren hacı adaylarının isimleri ve geldikleri şehirler şöyle:
Samsun’dan Fatma Dikkollu (60), Mustafa Soba (56),
Diyarbakır’dan Abdülbari Hocaoğlu (82),
Karaman’dan Selfinaz Yalnız (74),
Malatya’dan Memet Akın (68),
Gaziantep’ten Fatma Kurt (64), Hatice Mendilli (74),
Yozgat’tan Saadettin Akdaş (59) ve
Kütahya’dan Hüseyin Yumuşak (46)” olarak belirlendi.
Medine'de hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri ise şöyle:
Sivas’tan Ahmet Büyükdeveci,
Bartın’dan Gülsüm Tezel,
Giresun’dan İsmail İmeci,
İzmir’den Ali Sevmez,
Kırşehir’den Dürüye Güneş,
Uşak’tan Döndü Kandemir,
Tokat’tan Hamdi Yıldız,
Gaziantep’ten Süleyman Şahin,
Kahramanmaraş’tan Mısdık Arslan,
Elazığ’dan İsmail Aytekin,
Alanya’dan Meryem Öğüt
Anahtar Kelimeler: Hacda ölen Türk haci adaylari 2008 - Kutsal topraklarda hac farizasini yerine getirirken ölen haci adaylari - 2008 hac - ölen 20 Türk haci adyinin adlari -
Kaynak: ANKA
30 Ekim'den bu yana hac ibadeti için Suudi Arabistan'a giden Türk hacı adaylarından 20'si hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri:
Edinilen bilgiye gore, hac ibadetini gerçekleştirmek üzere 30 Ekim'den bu yana Suudi Arabistan’a giden hacı adaylarından 9’u Mekke'de, 11’i ise Medine'de yaşamını yitirdi. Bir kişinin trafik kazası sonucu diğerlerinin ise çeşitli sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybettiği bildirildi.
Mekke'de hayatını kaybeden hacı adaylarının cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Şerai bölgesinde toprağa verildi. Medine'de vefat eden hacı adaylarının cenazeleri ise Mescid-i Nebevi'de kılınan namazdan sonra Cennet-ül Baki’de defnedildi.
Mekke'de yaşamını yitiren hacı adaylarının isimleri ve geldikleri şehirler şöyle:
Samsun’dan Fatma Dikkollu (60), Mustafa Soba (56),
Diyarbakır’dan Abdülbari Hocaoğlu (82),
Karaman’dan Selfinaz Yalnız (74),
Malatya’dan Memet Akın (68),
Gaziantep’ten Fatma Kurt (64), Hatice Mendilli (74),
Yozgat’tan Saadettin Akdaş (59) ve
Kütahya’dan Hüseyin Yumuşak (46)” olarak belirlendi.
Medine'de hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri ise şöyle:
Sivas’tan Ahmet Büyükdeveci,
Bartın’dan Gülsüm Tezel,
Giresun’dan İsmail İmeci,
İzmir’den Ali Sevmez,
Kırşehir’den Dürüye Güneş,
Uşak’tan Döndü Kandemir,
Tokat’tan Hamdi Yıldız,
Gaziantep’ten Süleyman Şahin,
Kahramanmaraş’tan Mısdık Arslan,
Elazığ’dan İsmail Aytekin,
Alanya’dan Meryem Öğüt
Anahtar Kelimeler: Hacda ölen Türk haci adaylari 2008 - Kutsal topraklarda hac farizasini yerine getirirken ölen haci adaylari - 2008 hac - ölen 20 Türk haci adyinin adlari -
Kaynak: ANKA
25 Kasım 2008 Salı
Vahseti keyifle izliyorlar ! video
Vahşeti keyifle izliyorlar ! video
Kahramanmaş'ta çekilen köpek dövüşü görüntüleri görenleri dehşete düşürüyor. Yüzlerce kişi de bu vahşet görüntülerini ‘büyük bir keyifle’ izliyor.
Kahramanmaş'ta çekilen köpek dövüşü görüntüleri görenleri dehşete düşürüyor. Bahis üzerine yapılan dövüşlerde köpekler birbirlerini parçalıyor. Şenlik havasında başlayan köpek dövüşlerini yüzlerce kişi çember oluşturarak izledi. Kavgadan önce iyice kışkırtılan köpekler birbirlerini adeta parçalıyor. Yüzlerce kişi de bu vahşet görüntülerini ‘büyük bir keyifle’ izliyor.
Tikla ve vahseti sende izle
İHA
Anahtar Kelimeler: Kangal dövüsü - Köpek dövüsü - Kangal vs. Kangal - Kangal fight - Dog fight - Turkish Kangal dog - Kahramanmarasta kangal dövüsü vahseti - kürtler köpek dövüstürüyor
Kahramanmaş'ta çekilen köpek dövüşü görüntüleri görenleri dehşete düşürüyor. Yüzlerce kişi de bu vahşet görüntülerini ‘büyük bir keyifle’ izliyor.
Kahramanmaş'ta çekilen köpek dövüşü görüntüleri görenleri dehşete düşürüyor. Bahis üzerine yapılan dövüşlerde köpekler birbirlerini parçalıyor. Şenlik havasında başlayan köpek dövüşlerini yüzlerce kişi çember oluşturarak izledi. Kavgadan önce iyice kışkırtılan köpekler birbirlerini adeta parçalıyor. Yüzlerce kişi de bu vahşet görüntülerini ‘büyük bir keyifle’ izliyor.
Tikla ve vahseti sende izle
İHA
Anahtar Kelimeler: Kangal dövüsü - Köpek dövüsü - Kangal vs. Kangal - Kangal fight - Dog fight - Turkish Kangal dog - Kahramanmarasta kangal dövüsü vahseti - kürtler köpek dövüstürüyor
24 Kasım 2008 Pazartesi
Ceylan - Seven Olur Yar icin - Antebin Kalesi
Ceylan - Seven Ölür Yar icin ( Antebin Kalesi)
Ceylan - Seven Ölür Yar icin ( Antebin Kalesi)
Antebin Kalesine astilar fermanimi
aman aman aman aman aman astilar fermanimi
Urfa Mardin beyleri le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
Seven ölür yar icin can verir canan icin
seni sevdigim icin le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
Basim gitse boynumdan vazgecmem bu sevdadan
aman aman aman aman aman vazgecmem bu sevdadan
iki koldan bir yandan le kestiler yollarimi
aman aman aman aman aman kestiler yollarimi
Seven ölür yar icin can verir canan icin
seni sevdigim icin kestiler yollarimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
seni sevdigim icin le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
Anahtar Kelimeler: Ceylan, Ceylan Seven Ölür Yar İçin, Ceylan Seven Ölür Yar İçin Şarkı Sözü ve Sözleri, Ceylan Seven Ölür Yar İçin Şarkısı, Seven Ölür Yar İçin online dinle, Antebin kalesi
Ceylan - Seven Ölür Yar icin ( Antebin Kalesi)
Antebin Kalesine astilar fermanimi
aman aman aman aman aman astilar fermanimi
Urfa Mardin beyleri le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
Seven ölür yar icin can verir canan icin
seni sevdigim icin le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
Basim gitse boynumdan vazgecmem bu sevdadan
aman aman aman aman aman vazgecmem bu sevdadan
iki koldan bir yandan le kestiler yollarimi
aman aman aman aman aman kestiler yollarimi
Seven ölür yar icin can verir canan icin
seni sevdigim icin kestiler yollarimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
seni sevdigim icin le kestiler fermanimi
aman aman aman aman aman kestiler fermanimi
Anahtar Kelimeler: Ceylan, Ceylan Seven Ölür Yar İçin, Ceylan Seven Ölür Yar İçin Şarkı Sözü ve Sözleri, Ceylan Seven Ölür Yar İçin Şarkısı, Seven Ölür Yar İçin online dinle, Antebin kalesi
Etiketler:
Direkt online Müzik dinle,
Sarki sözleri
21 Kasım 2008 Cuma
Ahmet Safak - Araniyor 2008
Ahmet Safak - Araniyor 2008
Pusu Gözlüm - Ahmet Safak
Senin için geldim ben bu ellere
Yine senin yüzünden gidiyorum
Bu sevdanın bedelini sevdiğim
Hasretinden yanarak ödüyorum
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Ben seni sensizde sevmeyi bildim
Ne kendin güldün ne beni güldürdün
Eller pusu kurdu sevdan üstüne
Sen bir hoyrat bakışınla öldürdün
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Pusu Gözlüm - Ahmet Safak
Senin için geldim ben bu ellere
Yine senin yüzünden gidiyorum
Bu sevdanın bedelini sevdiğim
Hasretinden yanarak ödüyorum
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Ben seni sensizde sevmeyi bildim
Ne kendin güldün ne beni güldürdün
Eller pusu kurdu sevdan üstüne
Sen bir hoyrat bakışınla öldürdün
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Kurşun yedim hançer yedim sevdiğim
Böyle yara bere ben hiç görmedim
Oy pusu gözlüm
Etiketler:
2008 Albüm tanitimlari,
Direkt online Müzik dinle,
Sarki sözleri
Uye olmadan Forumlara girebilmek
Üye Olmadan Forumlara Girebilmek
BugMeNot isimli bu sitenin amacı forum sitelerine üye olmadan foruma girmemizi sağlamak.
Neredeyse hepimiz aradığımız bir bilgi, program veya resim için forumlara girmek zorunda kalıyoruz. Ama forumların hemen hemen hepsi içerikten yararlanabilmemiz için üye olmamızı şart koşuyor. Nereden olduğunu yazmadın, doğum tarihini yazmadın, güvenlik kodunu yanlış girdin gibi uyarılar yetmezmiş gibi onay postası gönderdik git onu tıkla deyip girdiğimize gireceğimize pişman ediyorlar. En mantıksızı da şudur: İçeriği görebilmek için cevap yazmalısınız. Hönk! İki cümlelik bilgi için 10 sayfa teşekkür ederim yazıldığını görürsünüz. Daha içeriği görmeden çok güzel, elinize sağlık vs. saçmalamak zorunda kalırsınız ki malı görebilelim.
İşte BugMeNot bu can sıkıcı durumdan esinlenerek kurulmuş bir site. Siteye girip forum adresini yazıyorsunuz O da size bir kullanıcı adı ve parola veriyor. Böylece üye olmanıza gerek kalmadan foruma girebiliyorsunuz.
Verdiği kullanıcı adı ve parola büyük forumlarda doğru şekilde çalışıyor fakat biliyorsunuz ki ufak tefek yüzlerce Türkçe forum var ve BugMeNot’un hepsinden haberdar olmasına imkan yok. Burada ise görev biz kullanıcılara düşüyor. Gireceğimiz foruma ait bir kullanıcı adı ve parola bulunamadıysa kendimiz foruma üye oluyoruz ve aldığımız kullanıcı adı ve parolayı BugMeNot‘a bildirip başkalarının da faydalanmasını sağlıyoruz. Hem belki bu sayede forum sahipleri de nasıl olsa işe yaramıyor deyip ziyaretçileri formalitelerle uğraştırmaktan vazgeçerler.
BugMeNot isimli bu sitenin amacı forum sitelerine üye olmadan foruma girmemizi sağlamak.
Neredeyse hepimiz aradığımız bir bilgi, program veya resim için forumlara girmek zorunda kalıyoruz. Ama forumların hemen hemen hepsi içerikten yararlanabilmemiz için üye olmamızı şart koşuyor. Nereden olduğunu yazmadın, doğum tarihini yazmadın, güvenlik kodunu yanlış girdin gibi uyarılar yetmezmiş gibi onay postası gönderdik git onu tıkla deyip girdiğimize gireceğimize pişman ediyorlar. En mantıksızı da şudur: İçeriği görebilmek için cevap yazmalısınız. Hönk! İki cümlelik bilgi için 10 sayfa teşekkür ederim yazıldığını görürsünüz. Daha içeriği görmeden çok güzel, elinize sağlık vs. saçmalamak zorunda kalırsınız ki malı görebilelim.
İşte BugMeNot bu can sıkıcı durumdan esinlenerek kurulmuş bir site. Siteye girip forum adresini yazıyorsunuz O da size bir kullanıcı adı ve parola veriyor. Böylece üye olmanıza gerek kalmadan foruma girebiliyorsunuz.
Verdiği kullanıcı adı ve parola büyük forumlarda doğru şekilde çalışıyor fakat biliyorsunuz ki ufak tefek yüzlerce Türkçe forum var ve BugMeNot’un hepsinden haberdar olmasına imkan yok. Burada ise görev biz kullanıcılara düşüyor. Gireceğimiz foruma ait bir kullanıcı adı ve parola bulunamadıysa kendimiz foruma üye oluyoruz ve aldığımız kullanıcı adı ve parolayı BugMeNot‘a bildirip başkalarının da faydalanmasını sağlıyoruz. Hem belki bu sayede forum sahipleri de nasıl olsa işe yaramıyor deyip ziyaretçileri formalitelerle uğraştırmaktan vazgeçerler.
Etiketler:
ILginc Bilgiler,
Internet,
Teknoloji ve Internet
20 Kasım 2008 Perşembe
Sehit askerlerin kimlikleri belli oldu
Şehit askerlerin kimlikleri belli oldu
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde çatışmada şehit olan 2 jandarma erinin kimlikleri belirlendi. Şehitlerin cenazeleri Diyarbakır'dan törenle uğurlanacak.
Lice ilçesinin Kayacık kırsalında çıkan çatışmada şehit olan erlerin Fevzi Güngör ve İsmail Uygun olduğu bildirildi. Şehit er Güngör'ün Bitlis Güroymak ilçesi, İsmail Uygun'un ise Adana doğumlu olduğu, ancak Uygun ailesinin Kayseri'de oturduğu belirtildi.
Şehitlerin cenazeleri Diyarbakır'daki törenin ardından memleketlerine gönderilecek.
Lice'de dün çıkan çatışmada 2 asker şehit olmuş, 4 asker de yaralanmıştı. Çatışmada 4 terörist ölü olarak silahlarıyla birlikte ele geçirilmişti.
(aa)
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde çatışmada şehit olan 2 jandarma erinin kimlikleri belirlendi. Şehitlerin cenazeleri Diyarbakır'dan törenle uğurlanacak.
Lice ilçesinin Kayacık kırsalında çıkan çatışmada şehit olan erlerin Fevzi Güngör ve İsmail Uygun olduğu bildirildi. Şehit er Güngör'ün Bitlis Güroymak ilçesi, İsmail Uygun'un ise Adana doğumlu olduğu, ancak Uygun ailesinin Kayseri'de oturduğu belirtildi.
Şehitlerin cenazeleri Diyarbakır'daki törenin ardından memleketlerine gönderilecek.
Lice'de dün çıkan çatışmada 2 asker şehit olmuş, 4 asker de yaralanmıştı. Çatışmada 4 terörist ölü olarak silahlarıyla birlikte ele geçirilmişti.
(aa)
Etiketler:
Haberler,
Şehit Haberleri
2012 Dunya'nin sonu [- Fragman -]
2012 Dünya'nin sonu [- Fragman -]
Çapıcı bir sahne: Okyanus Himalayalar'ı aşarsa...
Çapıcı bir sahne: Okyanus Himalayalar'ı aşarsa...
Agri'dan ve Diyarbakir'dan aci haber
Ağrı'dan ve Diyarbakır'dan acı haber
Ağrı'da bir binbaşı şehit oldu, biri uzman çavuş 4 asker yaralandı; Diyarbakır'da 2 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde çıkan çatışmada 4 terörist ölü ele geçirildi. Çatışmada 2 er şehit oldu, 4 er yaralandı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Kayacık köyü kırsal kesiminde akşam saatlerinde, bir grup teröristle sıcak temas sağlandı.
''Teslim Ol'' çağrılarına teröristlerin ateşle karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada 4 terörist ölü olarak silahlarıyla ele geçirildi.
Teröristlerin açtığı ateşten 2 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı. Bölgede operasyon sürüyor.
Ağrı'da bir binbaşı şehit oldu, biri uzman çavuş 4 asker yaralandı; Diyarbakır'da 2 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde çıkan çatışmada 4 terörist ölü ele geçirildi. Çatışmada 2 er şehit oldu, 4 er yaralandı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Kayacık köyü kırsal kesiminde akşam saatlerinde, bir grup teröristle sıcak temas sağlandı.
''Teslim Ol'' çağrılarına teröristlerin ateşle karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada 4 terörist ölü olarak silahlarıyla ele geçirildi.
Teröristlerin açtığı ateşten 2 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı. Bölgede operasyon sürüyor.
Etiketler:
Haberler,
Şehit Haberleri
10 Kasım 2008 Pazartesi
70. olum yildonumunde saygiyla aniyoruz
70. ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 70'inci ölüm yıldönümü nedeniyle, devletin zirvesi arka arkaya mesaj yayımladı.
Atatürk'ü anma programı çerçevesinde Ankara'da ilk tören 08.30'da Anıtkabir'de olacak. Saat 10.00'da ise Atatürk Kültür Dil ve Tarih Kurumu'nda anma programı düzenlenecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Hedef, Atatürk'ün öngördüğü muasır medeniyetler seviyesini geçmektir. Bu hedefe doğru yürürken, Türkiye'nin birlik ve beraberlik içinde gelişmesi, büyümesi, modernleşme sürecinin devam etmesi elzemdir."
Meclis Başkanı Köksal Toptan, "10 Kasım, Cumhuriyetin erdemlerine sadakati ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığı gösterme günüdür."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhuriyetimizin en büyük ideali; inancı, etnik kökeni, yaşam biçimi ne olursa olsun milletimizin bütün fertlerini vatandaşlık temelinde birleştirmek olmuştur."
CHP lideri Deniz Baykal, "70 yıl önce, fikirleri, yaşamı ve eserleriyle ölümsüzlüğü yolcu ettiğimiz Atatürk, aramızdan ayrılışının 70. yılında da değeri her gün biraz daha artan ve sıradanlaştırılmayan bir önderdir.
Bir ülkenin onurunu, haysiyetini koruyarak nasıl değiştirileceğini, dönüştürüleceğini, nasıl çağdaş ve örnek cumhuriyet haline getirilebileceğini hem tarih yazarak hem tarihe not düşerek göstermiş hem de mazlum milletlere örnek olsun diye tarihe tescil ettirmiş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 70. yılında da saygıyla, şükranla, özlemle anıyor ve arıyoruz."
Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt, "Büyük ölülere matem gerekmez; fikirlerine sadakat gerekir.' düşüncesinden hareketle O'nun maddi varlığının aramızdan ayrıldığı 10 Kasım tarihini bir matem günü olarak kabul etmek yerine, dikkatlerimizi bir kez daha O'nun düşüncelerine yöneltmek için bir fırsat olarak görüyoruz."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Atatürk'ün İstiklal mücadelesini verdiği zorlu dönemde yaşananların, her Türk vatandaşının çok iyi öğrenmesi ve ibret alması gereken bir dönem olduğunu belirtti. Bahçeli, Atatürk'ün; ebediyete intikalinin 70'inci yılında, içeriden ve dışarıdan Türkiye'ye yönelik türlü entrikaların sergilenmekte olduğu çok zor bir dönemde anıldığını ifade etti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, "bugün gelinen noktanın, başta yönetici ve aydınlar olmak üzere herkesin Atatürk'ü yeniden okumasını ve anlamasını zaruri kıldığını belirtti.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 70'inci ölüm yıldönümü nedeniyle, devletin zirvesi arka arkaya mesaj yayımladı.
Atatürk'ü anma programı çerçevesinde Ankara'da ilk tören 08.30'da Anıtkabir'de olacak. Saat 10.00'da ise Atatürk Kültür Dil ve Tarih Kurumu'nda anma programı düzenlenecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Hedef, Atatürk'ün öngördüğü muasır medeniyetler seviyesini geçmektir. Bu hedefe doğru yürürken, Türkiye'nin birlik ve beraberlik içinde gelişmesi, büyümesi, modernleşme sürecinin devam etmesi elzemdir."
Meclis Başkanı Köksal Toptan, "10 Kasım, Cumhuriyetin erdemlerine sadakati ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığı gösterme günüdür."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhuriyetimizin en büyük ideali; inancı, etnik kökeni, yaşam biçimi ne olursa olsun milletimizin bütün fertlerini vatandaşlık temelinde birleştirmek olmuştur."
CHP lideri Deniz Baykal, "70 yıl önce, fikirleri, yaşamı ve eserleriyle ölümsüzlüğü yolcu ettiğimiz Atatürk, aramızdan ayrılışının 70. yılında da değeri her gün biraz daha artan ve sıradanlaştırılmayan bir önderdir.
Bir ülkenin onurunu, haysiyetini koruyarak nasıl değiştirileceğini, dönüştürüleceğini, nasıl çağdaş ve örnek cumhuriyet haline getirilebileceğini hem tarih yazarak hem tarihe not düşerek göstermiş hem de mazlum milletlere örnek olsun diye tarihe tescil ettirmiş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 70. yılında da saygıyla, şükranla, özlemle anıyor ve arıyoruz."
Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt, "Büyük ölülere matem gerekmez; fikirlerine sadakat gerekir.' düşüncesinden hareketle O'nun maddi varlığının aramızdan ayrıldığı 10 Kasım tarihini bir matem günü olarak kabul etmek yerine, dikkatlerimizi bir kez daha O'nun düşüncelerine yöneltmek için bir fırsat olarak görüyoruz."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Atatürk'ün İstiklal mücadelesini verdiği zorlu dönemde yaşananların, her Türk vatandaşının çok iyi öğrenmesi ve ibret alması gereken bir dönem olduğunu belirtti. Bahçeli, Atatürk'ün; ebediyete intikalinin 70'inci yılında, içeriden ve dışarıdan Türkiye'ye yönelik türlü entrikaların sergilenmekte olduğu çok zor bir dönemde anıldığını ifade etti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, "bugün gelinen noktanın, başta yönetici ve aydınlar olmak üzere herkesin Atatürk'ü yeniden okumasını ve anlamasını zaruri kıldığını belirtti.
8 Kasım 2008 Cumartesi
[2008] Ibrahim Erkal - Araname
[2008] Ibrahim Erkal - Araname
Ibrahim Erkal - Cikrik Benim.mp3
Ibrahim Erkal - Kralda Ben Sultanda.mp3
Ibrahim Erkal - Kurtuldum.mp3
Ibrahim Erkal - Nenni Nenni.mp3
Ibrahim Erkal - Sana Deger.mp3
Ibrahim Erkal - Sen Bana Lazimsin.mp3
Ibrahim Erkal - Seni Aradim (Siir).mp3
Ibrahim Erkal - Seni Veren Allaha.mp3
Ibrahim Erkal - Tutmayin Beni.mp3
Ibrahim Erkal - Var Gün Dostlari.mp3
Albüm Kodu: MPEG 1 Layer III
Albüm Modu: Joint Stereo
Samplerate: 44100 MHZ
VBR Degeri: CBR
Albüm Süre: 00:45:22
Albüm Boyut: 41,44 MB
Albüm Sarki: 10
Albüm Format: mp3
Albüm Kalite: 128 KBits
Ibrahim Erkal - Cikrik Benim.mp3
Ibrahim Erkal - Kralda Ben Sultanda.mp3
Ibrahim Erkal - Kurtuldum.mp3
Ibrahim Erkal - Nenni Nenni.mp3
Ibrahim Erkal - Sana Deger.mp3
Ibrahim Erkal - Sen Bana Lazimsin.mp3
Ibrahim Erkal - Seni Aradim (Siir).mp3
Ibrahim Erkal - Seni Veren Allaha.mp3
Ibrahim Erkal - Tutmayin Beni.mp3
Ibrahim Erkal - Var Gün Dostlari.mp3
Albüm Kodu: MPEG 1 Layer III
Albüm Modu: Joint Stereo
Samplerate: 44100 MHZ
VBR Degeri: CBR
Albüm Süre: 00:45:22
Albüm Boyut: 41,44 MB
Albüm Sarki: 10
Albüm Format: mp3
Albüm Kalite: 128 KBits
7 Kasım 2008 Cuma
[2008] Zeynep - Mayin (Single)
[2008] Zeynep - Mayin (Single)
Zeynep - 01 - Mayin.mp3
Zeynep - 02 - Bye Bye.mp3
Tikla indir: Zeynep - Mayin (Single)
Zeynep - 01 - Mayin.mp3
Zeynep - 02 - Bye Bye.mp3
Tikla indir: Zeynep - Mayin (Single)
[2008] Bulent Yigit - Iyimi Boyle
[2008] Bülent Yigit - Iyimi Boyle
01 - Bülent Yigit - Keyfim Kiyak.mp3
02 - Bülent Yigit - Balina Balina.mp3
03 - Bülent Yigit - Alem Nerde.mp3
04 - Bülent Yigit - Zorundamiym.mp3
05 - Bülent Yigit - Yar Geleceksen.mp3
06 - Bülent Yigit - Gitme Ne Olur.mp3
Albüm Kodu: MPEG 1 Layer III
Albüm Modu: Joint Stereo
Samplerate: 44100 MHZ
VBR Degeri: CBR
Albüm Süre: 00:26:50
Albüm Boyut: 24,51 MB
Albüm Sarki: 6
Albüm Format: mp3
Albüm Kalite: 128 KBits
Bülent Yigit - Iyimi Böyle 2008
01 - Bülent Yigit - Keyfim Kiyak.mp3
02 - Bülent Yigit - Balina Balina.mp3
03 - Bülent Yigit - Alem Nerde.mp3
04 - Bülent Yigit - Zorundamiym.mp3
05 - Bülent Yigit - Yar Geleceksen.mp3
06 - Bülent Yigit - Gitme Ne Olur.mp3
Albüm Kodu: MPEG 1 Layer III
Albüm Modu: Joint Stereo
Samplerate: 44100 MHZ
VBR Degeri: CBR
Albüm Süre: 00:26:50
Albüm Boyut: 24,51 MB
Albüm Sarki: 6
Albüm Format: mp3
Albüm Kalite: 128 KBits
Bülent Yigit - Iyimi Böyle 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)