31 Aralık 2008 Çarşamba

Katil Israil vahsetiyle gecen 5 gun

Katil Israil vahsetiyle gecen 5 gün



Anahtar Kelimeler: Israil vahseti - Katil Israil - Kahrolsun Israil - Israil ölüm kusuyor - Filistin resimleri - Sehit Filistinliler -

Filistini anlamak, bu drami gormektir

Filistini anlamak, bu drami görmektir

İsrailli Çocuk: Babam dedi ki, Siz Araplar şeytansınız, teröristsiniz, hayvansınız!!
Filistinli Çocuk: Babam bana hiçbir şey demedi, sizinkiler Öldürmüş!!

30 Aralık 2008 Salı

MSN guvenligi icin 10 altin kural

MSN güvenliği için 10 altın kural

İnternet kullanımdaki artış bilişim suçlarını da beraberinde getiriyor. Birçok kişisel bilginin paylaşıldığı internette, uzmanlar msn messenger kullanılarına tehlikelere karşı 10 altın tavsiyede bulunuyor...

Yeni yayına baslıyan bir site turkiyenin internet guvenligini saglamakta kararlı bir tavır sergiliyor. Günlük yasamımızda vazgecilmezlerimiz arasında olan internetin güvenligini saglamakta gun gectikce zorlasıyor...


1) Msn'den gelen linklere asla tiklamayin

2) Msn'den aldiginiz dosya asla arsivli olmasin

3) Sayet dosya alirsaniz kesinlikle virus kontrolunden gecirin

4) Bir baskasinin bilgisayarindan Msn'inizi kontrol etmeyin

5) Gizli sorunuzun cevabini asla bilinen seylerden yapmayin ornek: annenizin adi, savasgemileri gibi anlamsiz bir cevap olsun

6) Hotmailinize yanlis sifre girin, parolami unuttum deyin. Yeni parolanin linkini kendi mailinize gonderin, daha sonra mailinize gidin ve gelen parola sifirlama linkini kopyalayin ve onemli bir yere saklayin. Sayet msn'iniz calinirsa bu linki acin sifrenizi yenileyin ve msn'inizi tekrar geri alin

7) Hotmailinize gelen yabanci mailleri asla acmayin

8) Bilgisayarinizda asla hic bir parolayi hatirla demeyin

9) Baska bir web sayfasindadan asla msn'inizine girmeyin

10) Msn'inize girerken msn'iniz su ise ornek olarak turkoglu@hotmail.com siz turk@hotmail.com'u yazin daha sonra sifrenizi yazin, tekrar ust bolume gecip oglu yazin ve giris yapin.

Bunu neden yaptik sayet bilgisayarinizda keylogger varsa sifreniz su sekilde gececek. 146214oglu ama gercek sifreniz 146214, bir onlem olarak bu uygulanir

Bir Hacker bilgisayarinizda neler yapabilir

1) Sizin butun sifrelerinizi ele gecirebilir
2) Bilgisayarinizda kamera takili ise sizi seyredebilir
3) Mikrofondan sesinizi dinler
4) Bilgisayariniza illegal dokumanlar yukleyip, basinizi agritir
5) Sizin aginizini kullanarak baska bilgisayarlara girebilr
6) Butun ozel dosyalarinizi gorur ve indirir
7) Ele gecirdigi sifrelerle banka hesabiniza girer
8) Bilgisayarinizi cokertir


Korunmak icin neler yapilabilir

1) iyi bir anti-virus programi kullanin (antivirus programini anasayfasindan indirinve gunluk guncellestirmeyi unutmayin)
2) Genis ozellikli bir firewall programi kurun
3) Aldiginiz butun dosyalari virus kontrolunden gecirin
4) Bilgisayarinizda ses ve kamera sistemini devamli takili tutmayin
5) Microsoftu guncellemeyi ihmal etmeyin
6) Gorev yoneticisinin nasil calistigini ogrenin cunku bu size bilgisayarinizda neler calistigini gosterten bir cetveldir
7) Uzaktan erisimi kapatin
8) Port aciklarini belirten programlarla bilgisayarinizdaki acik portlari kapatin
9) Paylasim dosyalarina izin vermeyin
10) Yatmadan once bilgisayarinizin fisini cekin en guvenli bilgisayar fisi cekilmis bilgisayardir

25 Aralık 2008 Perşembe

Otomobil alamak icin dogru zaman mi ?

Otomobil almak için doğru zaman mı ?

Yılın son günleri otomobilini değiştirmeyi düşünenlere cazip avantajlar sunuluyor. Krize stokla yakalanan firmalar, döviz kurundaki artışı fiyatlarına yansıtmıyor..Tüm dünyayı kasıp kavuran mali krizden en çok etkilenen sektörlerin başında otomotiv geliyor.

Krizin adı bile otomobilde satışların bıçak gibi kesilmesine neden oluyor. Türkiye'de krizin etkilerinin hissedilmeye başlandığı ekim ayında yaşanan düşüş, kasım ve aralık ayında da kendisini gösterdi. Ekim ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 39 oranında gerileyen satışlar, kasım da da yüzde 58.5 oranında düştü. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, ocak-kasım döneminde toplam 451 bin 945 adet otomobil ve hafif ticari araç satışı gerçekleşti. Kasım sonunda binek otomobil satışları 280 bin 119 adete, hafif ticari araç satışları ise 171 bin 826 adete geriledi. Geçen yılın aynı döneminde toplam otomobil ve ticari araç satışları 493 bin 836 adet olarak gerçekleşmişti.

Sıfır faiz dönemi

Otomotiv ne yazık ki aralık ayına da kötü başladı. Uzun Kurban Bayramı tatili nedeniyle ayın ilk haftası boşa gitti. Elinde yüksek miktarda stokla krize yakalanan otomotiv firmaları, kampanya silahını çekti. Kampanyalarda; peşin alım indirimleri, döviz kurunu sabitleme ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) sıfırlama gibi cazip fırsatlar sunuluyor. Ayrıca, taşıt kredisi kullanan tüketicilere ortalama 12 aya kadar 0 faiz imkanı da veriliyor. Otomotiv firmaları, stoklarını eritebilmek için dövizde yaşanan yüzde 20 artışı fiyatlarına yansıtamıyor. Yani bir anlamda stok maliyetini fiyatları sabit tutarak ya da indirim yaparak dengeleme yoluna gidiyorlar.

Yeni yılda zam var

Bu yüzden yılın son günleri otomobilini değiştirmeyi düşünenlere çok cazip avantajlar sunuyor. Ocak ayından itibaren enflasyon ve kur farkının fiyatlara eklenmesiyle, otomobilde zam dönemi başlayacak. Stokların erimesi ve firmaların yeni dönemde çok agresif satış politikalarından uzak durması kampanyaların da hızını kesmesine neden olacak.

İyi araştırın pazarlık yapmayı unutmayın

* Otomobillerin fiyatlarını iyi inceleyin. Liste fiyatının dışında pazarlık yapmayı unutmayın.

* Sedan mı, hatchback mi, SUV mu hangisi size uygun? Satın alacağınız otomobilin modelini belirlerken, ihtiyaçlarınıza göre karar verin. Hayalinizdeki otomobili satın almayın.

* Güvenlik donanımlarına dikkat edin! ABS, EBD, havayastıkları gibi güvenlik aksesuarlarının fiyata dahil olup olmadığını öğrenin.

* Kullanmayacağınız aksesuarlara para verip, otomobilin maliyetini gereksiz yere arttırmayın.

* Satış sonrası servis ağı sorunsuz markaları tercih edin. Servis ve işçilik fiyatlarını araştırın.

Dizel otonun payı yüzde 50'ye düştü

2008 yılı Ocak-Kasım döneminde dizel oto satışları, geçen yıla göre yüzde 10 oranında geriledi. Segment bazında dizel araç satışlarında artış yalnızca D ve E segmentinde yani lüks otomobillerde görüldü. 2008 Kasım sonunda 280 bin 119 adet olan binek araç satışlarının yüzde 50'si 193 bin 168 adeti dizel oldu. Dizel araçların toplam pazardan aldığı pay yüzde 52'den yüzde 50'ye geriledi.

3 sehit ve 14 yarali askerin kimlikleri

3 şehit ve 14 yaralı askerin kimlikleri

Şırnak'ın Cizre ilçesinde İpek Yolu Caddesi üzerinde askeri araca çapraz ateş açılması sonucu 3 güvenlik görevlisi şehit oldu 14 asker de yaralandı.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde teröristlerce gerçekleştirilen saldırıda şehit olan 3 asker ile yaralanan 14 askerin kimlikleri belli oldu.

Nusaybin Caddesi İpek yolu Camii karşısında gerçekleşen saldırısı sonra Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yararlılardan Emrah Karataş, Zeki Yolcu, Turan Damgacı şehit oldu.

Saldırıda Bilal Levet, Musa Çapur, Ahmet Akyürek, Ferhat Fırat, Murat Ataşoğlu, Serkan Temo, Ali Eroğlu, Recep Tan, Sedat Yıldız, Burhan Yıldız, Avni Gök, Salih Sözüm, Ferhat Tekin ve Fatih Ramadan yaralanırken, durumu ağır olan Bilal Levet, Musa Çapur, Ahmet Akyürek ve Ferhat Fırat helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesi'ne kaldırıldı.

Öte yandan polis ekipleri, olaydan sonra Cudi Mahallesi'nde geniş çaplı operasyon başlattı. Operasyona özel harekat timleri de katıldı.

Şehit askerler için perşembe günü Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı'nda tören düzenleneceği, ardından şehit askerlerin cenazelerinin memleketlerine gönderileceği öğrenildi.

Kaynak: IHA

18 Aralık 2008 Perşembe

Olen haci ve haci adayi sayisi 61 oldu

Ölen hacı ve hacı adayı sayısı 61 oldu

Suudi Arabistan'ın Mekke ve Medine kentlerinde ölen Türk hacı adayı ve hacı sayısı 61''e yükseldi.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, kutsal topraklara gelen 26 Türk hacı daha yaşamını yitirdi.

Mekke'de ölen hacıların Mehmet Acar (77) Diyarbakır, Duran Kök (68) Gaziantep, Rahime Acar (68) Ankara, İsmet Bilge (59), Kadir Duyuk (60) Ankara, Zeki Milayim (70) Ankara, Mehmet Ali Ergül (103) Almanya, Nazire Acun (75) Bursa, Süleyman Arslaner (64), Güler Altınel (65) Diyarbakır, Hatice Tümsavaş (63), Rabia Tülün Bulkurcu (57) Almanya, Hamza Yıldız (70) İzmir, Tahir Alataş (64) Hatay, Emin Uluğ (76) Ankara, Ömer Sağer (65) Adana, Rasim Şahin (60) Hollanda, Emine Yılmaz (48), Elmas Yiğit (73) Ankara, Hasan Kısa (67) İstanbul, Seyit Ak (70), Kamil Battal (70), Ali Çobanoğlu (62), İsmet Usman (64), Vahide Gedikbaşı (78) ve İbrahim Kara (78) olduğu bildirildi.

Böylece Mekke'de ölen Türk hacı adayı ve hacı sayısı 50'ye yükseldi. Medine'de ise 11 hacı adayı vefat etmişti.

Mekke'de hayatını kaybeden hacı adayları, kılınan ceneze namazının ardından Şerai bölgesinde toprağa veriliyor. Medine'de vefat eden hacı adayları ise Mescid-İ Nebevi'de kılanan namazdan sonra Cennet-ül Baki'ye defnedildi.

Kaynak: AA

Basbakan Erdogan e-Devlet'i anlatti

Başbakan Erdoğan e-Devlet'i anlattı

MEB Şura Salonu'nda düzenlenen ''e-Devlet Kapısı'' Projesi Açılış Töreni'ne katılan Başbakan Erdoğan, e-Devlet uygulamasının vatandaşlara getireceği kolaylıkları anlattı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bilgi toplumuna dönüşümün yolunu açan e-Devlet Kapısı Projesinin öncelikli hedefi, bürokrasinin asgariye indirilmesi, devletin vatandaşlarımıza ve iş dünyasına hızlı ve kaliteli hizmet sunmasıdır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, MEB Şura Salonu'nda düzenlenen ''e-Devlet Kapısı'' Projesi Açılış Töreni'ne katıldı.

Törende yaptığı konuşmada, Hükümet olarak, göreve geldikleri ilk günden itibaren bürokratik yapıyı vatandaşlara daha iyi hizmet eder hale getirmenin çabası içinde olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bilgi toplumuna dönüşümün yolunu açan e-Devlet Kapısı projesinin öncelikli hedefi, bürokrasinin asgariye indirilmesi, devletin vatandaşlarımıza ve iş dünyasına hızlı ve kaliteli hizmet sunmasıdır. Hükümet olarak, her zaman insan odaklı bir vizyon ortaya koyduk. Milletimizi, dünyayı küresel bir köy haline getiren kürselleşme çağının nimetlerinden mahrum bırakmamak için var gücümüzle çalıştık, çalışıyoruz.

E-devlet projesini de bu doğrultuda önemli bir proje olarak gördük. Fiziki ortamlarda sunulan kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınması ve internet üzerinden yürütülebilmesi, bu çerçevede devrim niteliğinde bir yenilik olarak görülmelidir.

'Kamu hizmetlerinin sanal ortama taşınması' olarak ifade ettiğimiz bu süreç, ülkemizde kamu hizmetlerinin sunumunda yepyeni bir dönem açmaktadır. Nitekim proje çerçevesinde, bugüne kadar hayata geçirilen e-devlet hizmetlerinin vatandaşlarımıza sağladığı kolaylığı bir çok alanda görmeye başlıyoruz. Artık kamu kurumlarında kuyruk bekleme anlayışı tarihe karışıyor. 2002'den bu yana sağladığımız gelişmeleri daha ileri bir aşamaya geçiriyoruz. Bilgisayar kullanan her vatandaşımız pek çok kamu hizmetine internet üzerinden ulaşmaya başlıyor.

Geçmişte, basit bir işlem için saatlerini, günlerini harcamak zorunda olan, hatta şehirlerarası yolculuk yapmak durumunda kalan insanlarımız, bugün bulundukları yerlerden bir kısım hizmetlere ulaşabilir hale geldiler. Devletin kısa yolu olarak ifade ettiğimiz e-Devlet Kapısı Projesi ile vatandaş-devlet ilişkilerinde böylece yeni bir dönemin kapısını açıyoruz. Bundan böyle devlet vatandaşımızın ayağına gidecek.

Proje, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanda da çok önemli katkılar sağlayacak. Kamu kesiminde büyük bir değişimin yolunu açacak. Projeyi, devletin kısa yolu olarak tanımladık. Bu kısa yolun adresi ise, www.türkiye.gov.tr'dir.''

''VATANDAŞ DEVLET İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR DÖNEM''

''e-Devlet Kapısı'' Projesi ile vatandaş-devlet ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını açtıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, projenin çok önemli bir proje olduğunun altını çizdi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bürokratik devletten elektronik devlete geçisin simgesi olan e-Devlet Kapısı, tüm Türkiye'nin projesidir. Bu kapı, devletimizi daha şeffaf, daha modern ve daha dinamik bir yapıya kavuşturacak. Vatandaşımızın kamu hizmetlerine daha hızlı ve güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlayarak, hepimizin hayatını daha da kolaylaştıracak.

Biz bu kapıyı oluştururken, insanımızın gündelik yaşam kalitesini artırmayı ve toplumun her kesimine devlet hizmetlerini ulaştırmayı amaçladık.

Kapımızın en önemli özelliklerinden birisi de kişiye özel kamu hizmetlerinin sunumu. e-Devlet Kapısı, vatandaşımızın oluşturduğu profile göre kişiselleşiyor ve sunulan hizmetler arasında önceliklendirme sağlanabiliyor. Böylece vatandaşlar aradıkları ve sık kullandıkları kamu hizmetlerine daha kolay ve daha hızlı bir şekilde erişebiliyorlar.

Bu kapının verimli bir şekilde kullanılabilmesi için gerek devlet kademelerinin gerek toplumumuzun fiziksel olarak da zihinsel olarak da bu sürece uyum sağlaması gerekiyor. Zira bilgi toplumu, belli bir insan topluluğunun refahı için, bilgiyi üreten, bilgiyi ileten, bilgiyi kullanan, onu entegre eden ve yöneten toplumdur. Tüm bu eylemler, toplumun ekonomik, politik ve kültürel gelişimini sağlıyor.''

Kaynak: AA
Anahtar Kelimeler: e-Devlet - e-Devlet kapisi - www.turkiye.gov.tr - turkiye.gov.tr - basbakan e-devleti anlatti

16 Aralık 2008 Salı

Yahoo Mail Yenileniyor

Yahoo Mail Yenileniyor

Uzun zamandır ekonomik sıkıntılarla boğuştuğundan ürün geliştirmeye pek vakit ayıramayan Yahoo, nihayet e-posta servisine önemli güçlendirmeler yapıyor.

Gmail yenilik yapar da Yahoo boş durur mu? Geçtiğimiz aylarda web tabanlı e-posta servisini daha sosyal hale getireceğinin ipuçlarını veren Yahoo, yeni e-posta kutusunun nasıl çalışacağına açıklık getirdi. Bundan böyle Yahoo e-posta kullanıcıları, arayüzdeki kenar çubuğu sayesinde WordPress, Xoopit, Flixter gibi servislerle senkronize çalışabilecek.

Ayrıca Flickr hesabına da e-posta kutusundan giriş yapmak mümkün olacak. Bakalım bu yenilikler, Yahoo'ya kaybettiği popülaritesini geri getirebilecek mi.

9 Aralık 2008 Salı

Sennur icin yardim kampanyasi

Sennur için siz de birşeyler yapın

Sennur henüz 31 yaşında. 2007 yılının Ağustos ayında lösemi (AML2) tanısı konuldu. Tedavi gördü ancak hastalığı tekrarladı şimdi yeni bir umudu var ama...

Ancak bu yıl da Temmuz ayında hastalığı tekrarladı. Sennur’un iyileşmesi, önümüzdeki bir ay içinde ilik nakli ameliyatı olmasına bağlı.


Yapılan araştırmalarda onun için yurtdışında gerekli donör bulundu. Ancak ilik nakli için yaklaşık 300.000 YTL’lik bir tutar gerekiyor. Aile olarak varlıklı olmadığımız için bu amaçla satacak yalnızca bir evimiz var. Ancak, ameliyat bedelin yarısını bile karşılamıyor.

Sennur, lösemi ile olan savaşına halen gülümseyerek devam ediyor. İnsanın ne zaman nelerle karşılaşacağı inanın hiç belli değil.

Bizi; ailesi ve arkadaşları olarak biraz olsun anlayabiliyorsanız lütfen Sennur’un iyileşmesi için ona yardımcı olalım.

* Yurtdışındaki hastane tarafından belirtilen ameliyat ücreti 110.000 € dur.

DETAYLI BİLGİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ ====>> http://www.sennur.net/
Anahtar Kelimeler: Ayisigiblog.blogspot.com - www.sennur.net - sennur icin yardim kampanyasi - sennur icin yardim

7 Aralık 2008 Pazar

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

Bugün sevinç günü, kederleri bir yana bırakıp mutlu olalım.

Kurban Bayramını doya doya yaşayalım. Hayırlı bayramlar!

Her şeye kadir olan Yüce Allah, bizleri, doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın ! Amin...

Saygilarimla

AYISIGIBLOG Editörü

6 Aralık 2008 Cumartesi

Kurban Kesim Duası

KURBAN KESİM DUASI


Kurban edilecek hayvan, yüzü kıbleye gelecek şekilde eziyet edilmeden yatırılır, gerekiyorsa ayakları bağlanır ve şu dua okunur;


اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَآ اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ


قُلْ اِنَّ صَلَات۪ي وَنُسُك۪ي وَمَحْيَايَ وَمَمَات۪ي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ لَا شَر۪يكَ لَهُۚ وَبِذٰلِكَ اُمِرْتُ وَاَنَا۬ اَوَّلُ الْمُسْلِم۪ينَ


“İnnî veccehtü vechiye lillezî fetara’s-semâvâti ve’l-ardı hanîfen ve mâ ene mine’l-müşrikîn.

“Kul inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn. Lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü’l-müslimîn.”



“Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (En'âm, 6/79)

“Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim.” (En'âm, 6/162–163) duası okunur.


اَللّٰهُ أَكْبَرُ اَللّٰهُ أَكْبَرُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللّٰهُ وَاللّٰهُ أَكْبَرُ اَللّٰهُ أَكْبَرُ وَلِلّٰهِ الْحَمْدُ


“Allâhü ekber, Allâhü Ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd”

Diyerek tekbir getirilir ve bismillahi Allahü ekber denilerek hayvan keskin bir bıçak ile kesilir.

4 Aralık 2008 Perşembe

Kurban kesme yükümlülügü

Kurban kesme yükümlülüğü

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet olduğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır.

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:

1. Müslüman olmak.

2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.

3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.

4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.

Gayri müslimler öncelikli olarak imanla mükellef olup ancak iman ettikten sonra ibadetleri ifa etmeye ehil sayılırlar. Bu sebeple, bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü tutulabilmesi, daha doğrusu böyle bir ibadeti ifaya ehil sayılabilmesi için müslüman olması gerekir. Bu kural bütün ibadetler için geçerlidir.

Hanefîler’den Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre kurbanla yükümlü sayılmak için akıl ve bulûğ şart olmayıp gerekli malî güce sahip olan küçük çocuklar ve akıl hastaları adına kanunî temsilcileri tarafından kurban kesilmesi gerekir. Bu fakihler kurbanın malî bir ibadet oluşu ve başta fakirler olmak üzere üçüncü şahısların hakkının gözetilmesi hususunu ön planda tutmuşlardır.

Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed’e ve Şâfiîler’e göre kurban mükellefiyeti için akıl ve bulûğ şarttır. Hanefî mezhebinde bu konuda fetva İmam Muhammed’in görüşüne göre verilmiş ve tatbikatta bu görüş ağırlık kazanmıştır. Bu son görüşün ilk bakışta, üçüncü şahısların yani kurban etinden yararlanacak ihtiyaç sahiplerinin haklarını göz ardı ettiği ileri sürülebilirse de, ehliyetsiz ve eksik ehliyetli kimselerin mal varlığının korunması ve gerekli tedbirler alınarak onlara daha güvenli bir gelecek hazırlanması açısından isabetli olduğu da söylenebilir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının haklarının istikbale mâtuf olarak korunması, kanunî temsilciler için hukukî ve dinî bir sorumluluktur. Böyle bir kaygının söz konusu olmadığı durumlarda kanunî temsilcileri-nin zengin çocuklar ve ehliyetsizler adına kurban kesmesi güzel bir davranış olur.

Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur. Diğer mezheplere göre kurban mükellefiyeti açısından yolcu olanla mukim olan arasında, kurban kesmenin onlara göre sünnet olması sebebiyle, zaten bir farklılık yoktur. Hanefîler’in yolcu için böyle bir ruhsattan söz etmeleri, ibadetlerde külfeti kaldırmaya ve kurbandan gözetilen hikmetlerin gerçekleşmesine öncelik vermeleri sebebiyledir. Şöyle ki; yolculuk halinde bulunan kimse gerek kurbanlık temin etme ve kurbanı kesme, gerekse kesilen kurbanın etini değerlendirme ve dağıtma açısından o bölge halkının (mukim kimseler) sahip olduğu bilgi ve imkâna sahip değildir. Ayrıca yolculuk hali zengin olan yolcunun bile elindeki parayı daha tedbirli harcamasını gerektirir. Böyle olunca kurban bayramı süresince iş ve görev gereği yolda olan veya bulunduğu bölgede yolcu konumunda olan kimselerin bu ruhsattan yararlanması mâkuldür. İsterlerse kurban kesmeyebilirler. Bu kimselere kurban mükellefiyeti yüklemek maddî yönden ziyade ibadetin ifası yönünden ağır bir külfet teşkil edebilir.

Ancak, klasik fıkıh kültüründe konu böyle ele alınmış olmakla birlikte, günümüzde yolculuk imkân ve şartları büyük ölçüde değişmiştir. Bayram tatilini fırsat bilerek yurt içi veya yurt dışı geziye çıkan, yazlığa giden, memleketine ana-ata ocağına giden kimsenin durumu farklıdır. Bu durumdaki kimselerin söz konusu ruhsattan yararlanma yerine ya önceden gerekli tedbirleri alarak vekâleten kurbanını kestirmesi ya da bulunduğu yerde kurban kesmesi daha isabetlidir. Çünkü kurbanın namaz, oruç gibi bireyin niyetiyle ve iç dünyasıyla alâkalı yönü bulunduğu gibi onlara ilâveten toplumda sosyal adaleti sağlayan ve üçüncü şahısların haklarını ilgilendiren yönü de mevcuttur. Bu sebeple de, yolcunun namaz ve oruçta yolculuk ve meşakkat içinde olma ruhsatından yararlanması daha bireysel bir karardır. Kurbanda ise zikredilen hususların, bu ibadetin sosyal amaçlarının göz önünde bulundurması, savunulabilir bir gerekçe, sıkıntı veya mazeret bulunmadığı sürece kurban ibadetinin yerine getirilmesi gerekir.

Kurban kesme mükellefiyeti için dördüncü şart, malî imkânın bulunmasıdır. Hanefî mezhebine göre, kurban kesmeyi vâcip kılan zenginliğin ölçüsü, zekâtta ve fıtır sadakasında aranan zenginlik ölçüsüyle aynı olup kişinin borçları ve aslî ihtiyaçları dışında 20 miskal (85 gr.) altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmasıdır. Bu miktar bir mala sahip olan kimsenin kurban kesme imkânına sahip olduğu düşünülmüştür. Böyle olunca ücretli, memur gibi sabit gelirli kimselerin, kendi bütçe imkânları içinde sıkıntı çekmeden kurban ücretini ödeyip ödeyemeyeceğini göz önünde bulundurması ve ona göre karar vermesi gerekir. Pratik bir çözüm olması itibariyle, bu konuda Hanefîler’in yukarıda zikredilen ölçüsü esas alınabilir. Bu takdirde, sabit gelirlilerin aslî ihtiyaç harcamalarını çıktıktan sonra yıllık gelirinden artakalan miktar 85 gr. altın değerine ulaşıyorsa kurban kesmeleri gerekir.

Zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi malî yönü bulunan ödevlerle yükümlülük, dinimizde belli bir asgari zenginlik ölçüsüne ulaşmış olmaya bağlanmıştır. Dinen asgari zenginlik ölçüsü olarak belirlenen bu miktara nisâb denir. Bu üç malî mükellefiyet için aranan asgari zenginlik ölçüsü kural olarak aynıdır. Fakat, zekât verme yükümlülüğünün mükellefe fiilen yönelmesi için, diğer ikisinden farklı olarak, öngörülen bu nisâbın üzerinden tam bir yılın geçmiş olması şart görülmüştür. Bu şart bir bakıma, ulaşılmış olan bu asgari zenginlik seviyesinin ne kadar süreceği belli olmayan bir ihtiyaçsızlık (istiğnâ) hali mi, yoksa oturmuş istikrar bulmuş bir zenginlik (gınâ) hali mi olduğunun test edilmesi amacına yöneliktir. Fıtır sadakasının ramazan orucuyla irtibatlandırılarak ramazan bayramına getirilmesi, kurban kesmenin ise adını bu işten alan öteki dinî bayramla birleşmesi tesadüfî olmayıp bu günlerin yeme, içme ve eğlenme günleri oluşuyla ilgilidir. Böyle bayram günlerinde herkes yiyip içerken fakirlerin mahzun kalmamasını sağlamak Müslümanlık gereği olmak bir yana, toplumsal bütünleşme ve kaynaşmayı sağlamanın da hem etkili bir yolu hem de gereğidir. Böylesi bir günde harcama yapmak için oturmuş zenginlik (nisâb-ı gınâ) aranmamış, o an için var olan ihtiyaçsızlık durumu (nisâb-ı istiğnâ) yeterli görülmüştür. Böyle kimse kurban kesmekle, fitre vermekle mükellef olup zekât ve fitre de alamaz. Kişinin bu tür zenginliğinde kurban bayramı süresindeki durumu ölçü alınır. Böyle bir malî imkâna sahip her müslümanın, akıllı ve bâliğ (ergen) olması kaydıyla kurban kesmesi gerekir. Bu durumdaki kadın ve yetişkin çocuklar bizzat mükellef olmakla birlikte kocası veya babası bunlar adına –hibe yoluyla– kurban keserse o da yeterli olur. Klasik fıkıh kitaplarında kurban mükellefiyeti için sayılan “hür olma” şartı, o dönemde sosyal bir vâkıa olarak mevcut bulunan kölelerin mülkiyet sahibi olamayışından kaynaklanır. Diğer mezhepler kurban kesmeyi sünnet saydıklarından, kurban mükellefiyeti için ayrıca bir zenginlik ölçüsü tesbit etmemişlerdir.

Uygun olan, kurban alma imkânı bulunmayan kimselerin, kurban kesmek için kendini zorlamamasıdır. Hatta bazı Hanefî fakihlerine göre, böyle kimselerin kendilerine vâcip olmayan ibadeti vâcip hale getirmesi, böylece kesilen kurbanın adak kurbanı hükmünü alması bile ihtimal dahilindedir. Fakir kimsenin aldığı kurbanlık hayvanın kaybolması ve ikinci bir kurbanlık alması, bu arada birincinin de bulunması halinde iki hayvanı da kesmesi gerektiği hükmü bu ihtimale dayanır. Ancak bu hüküm hakiki mânasından ziyade maddî imkânı olmadığı halde sosyal baskı sebebiyle veya ibadetin ecrini kaçırmama gayesiyle kendini kurban kesmeye zorlayan kimseleri uyarı, böyle bir mükellefiyetin bulunmadığına vurgu ve bunu örneklendirme şeklinde anlaşılmalıdır. Zaten Hanefî mezhebinde fetvaya esas olan ağırlıklı görüş, fakir kimsenin kestiği kurbanın, özel olarak onu adamadığı sürece, adak kurbanı hükmünü almayacağı, zengin kimsenin kestiği kurbanla aynı hükme tâbi olduğu, hatta kurbanın etini dağıtma mükellefiyetinin en aza indiği yönündedir.

Kurbanın Dini Hükmü ve Kurban Cesitleri

Kurbanın Dinî Hükmü ve Kurban Çeşitleri

İlmihal dilinde kurban ve kurban kesiminin dinî hükmü denilince, aksine bir kayıt bulunmadığı sürece, kurban bayramında kesilen kurban ve bunun hükmü anlaşılır.

Kurban kesmenin fıkhî açıdan değerlendirilmesi hususunda fakihler arasında görüş farklılıkları vardır. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefî mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müctehid imamlara göre vâcip, fakihlerin çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Hanefîler, Kur’an’da Hz. Peygamber’e hitaben “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” (el-Kevser 108/2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş veya tavsiye edilmiş, hatta “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın” (İbn Mâce, “Edâhî”, 2; Müsned, II, 321), “Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir” (Tirmizî, “Edâhî”, 18; İbn Mâce, “Edâhî”, 2) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Hz. Peygamber hiç terketmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların kurban bayramında kurban kesmesini vâcip görürler. Sünnet olduğunu ileri sürenler ise, Kur’an’da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Hz. Peygamber’in devamlı yapmış olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından hareket ederler.

Kurban bayramında kesilen kurbandan ayrı olarak yine ibadet niyetiyle kesilen başka kurban çeşitleri de vardır. Buna göre kurban çeşitleri şöylece sıralanabilir: Kurban bayramında kesilen kurban, adak kurbanı, akîka kurbanı, kıran ve temettü haccı yapanların kestikleri ve hedy adı verilen kurban, hacda yasakların ihlâli halinde gereken ceza ve kefâret kurbanı. Bu kurban çeşitlerinin ortak ve farklı hükümleri vardır.

Vasiyetinin veya adağının bulunması halinde ölmüş kimse için kurban kesilmesi gerekir ve kesilen kurbanın etinin tamamı fakirlere dağıtılır. Vasiyet veya adak olmasa bile, Şâfiîler hariç fakihlerin çoğunluğuna göre, sevabı ölüye bağışlanmak üzere onun adına kurban kesilebilir.

Kurban nedir ve ne anlama gelir ?

Kurban nedir ve anlama gelir ?

Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.

İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edi-lir (el-Mâide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir (el-Hac 22/34). Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık’ta İsâ’nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba’nın oğlu İsâ’yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır.

İslâm’da kurbanın dinî hükmüyle ilgili olarak Kur’an’da, Hz. Peygamber’in sünnetinde önemli açıklamalar yer almış, bu çerçevede oluşan fıkıh kültüründe de konu hakkında ayrıntılı bilgi ve hükümler derlenmiştir.

Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdik-leri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendileri-nin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.

Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızâsı, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Hacda olen Turk hacı adayı 27 oldu

Hacda ölen Türk hacı adayı 27 oldu

Kutsal toraklarda bugün üç Türk hacı adayı hayatını kaybetti. Son 3 hacı adayı birlikte ölü sayısı 27 oldu. İşte ölen hacı adaylarının isim ve memleketleri:

Bugün ölen hacı adaylarının isimleri ve memleketleri şöyle:

Dursun Durak - Ankara
Raif Kesmez - Denizli
Altun Taranoğlu - Trabzon

DAHA ÖNCE HAYATINI KAYBEDEN HACI ADAYLARI VE MEMLEKETLERİ ŞÖYLE:
Mekke'de yaşamını yitiren hacı adaylarının isimleri ve geldikleri şehirler şöyle:

Kırıkkale'den Hacı Yurtbaşı (53
Çanakkale'den Hüseyin Tekin (75)
Samsun’dan Fatma Dikkollu (60), Mustafa Soba (56),
Diyarbakır’dan Abdülbari Hocaoğlu (82),
Karaman’dan Selfinaz Yalnız (74),
Malatya’dan Memet Akın (68),
Gaziantep’ten Fatma Kurt (64), Hatice Mendilli (74),
Yozgat’tan Saadettin Akdaş (59) ve
Kütahya’dan Hüseyin Yumuşak (46)” olarak belirlendi.

Medine'de hayatını kaybeden hacı adaylarının isimleri ise şöyle:

Sivas’tan Ahmet Büyükdeveci,
Bartın’dan Gülsüm Tezel,
Giresun’dan İsmail İmeci,
İzmir’den Ali Sevmez,
Kırşehir’den Dürüye Güneş,
Uşak’tan Döndü Kandemir,
Tokat’tan Hamdi Yıldız,
Gaziantep’ten Süleyman Şahin,
Kahramanmaraş’tan Mısdık Arslan,
Elazığ’dan İsmail Aytekin,
Alanya’dan Meryem Öğüt

PC'nin virüs kapması 20 dk. sürüyor

'PC'nin virüs kapması 20 dk sürüyor'

IBM'in Global Innovation Outlook Raporuna göre, internette güvenlik yazılımı olmayan bir bilgisayarın virüs kapması 20 dakikadan az sürüyor.

IBM'den yapılan açıklamada, şirketin, dördüncü yılına giren Küresel İnovasyon Toplantıları kapsamında, sanal dünyanın daha güvenli hale getirilmesi için yapılması gerekenlerin tartışıldığı bir dizi beyin fırtınası gerçekleştirildi.

Oturumlara, IBM'nin yanı sıra Facebook, Nokia, ExxonMobil, Visa ve Toyota'nın da aralarında bulunduğu 95 kuruluşun yetkilileri katıldı.

Toplantıların ardından IBM tarafından yayımlanan Küresel İnovasyon Raporunda (Global Innovation Outlook) ise sanal dünyada daha güvenli ortamlara kavuşulması için önerilere yer verildi.

Raporda, son 20 yılda güvenlik ve toplum arasındaki ilişkinin giderek daha karmaşık hale geldiğinin altı çizilerek, günümüzün koşullarına uygun güvenlik stratejileri sunuldu.

Rapora göre, geçtiğimiz yıl 127 milyon kişinin kişisel bilgilerinin çalındığı sanal dünyada halen 1,4 milyar kişi internet kullanıyor. Koruma sistemine sahip olmayan kişisel bir bilgisayarın internet üzerinde virüs kapması ise 20 dakikadan az sürüyor. Kablosuz aygıtların yüzde 83'ü mutlaka virüs kaparken, kullanıcı şifrelerinin yüzde 40'ı yalnızca 1 saat içinde kırılabiliyor.

Buna rağmen internet kullanıcılarının yüzde 63'ü, tüm erişimlerinde aynı şifreyi kullanmaya devam ediyor. Her 26,4 saniyede bir, bir otomobilin güvenlik sistemlerine sızılarak soygun gerçekleştiriliyor.

Ağ saldırılarının yüzde 84'ünün basit güvenlik önlemleriyle engellenebildiği belirtilen raporda, şirketlerin güvenlik sistemleri konusunda hayata geçirdiği yeni ve inovatif örneklere de yer veriliyor.

DAMAR GÖRÜNTÜLEME SİSTEMİ

Bunlardan biri olan Tokyo Bankası, müşterilerinin tanımasını ve ATM;den güvenli şekilde yüksek tutarda nakit çekmesini sağlayan el damarı görüntüleme sistemini kullanıyor. Pek çok kuruluş, güvenlik sistemlerinde, katrilyonda bir yanılma payına sahip parmak izi, iris tanıma, ses tanıma, yüz tanıma gibi biyometrik yöntemlere yer veriyor. Bazı şirketler de, insanların aynı DNA profiline sahip olma ihtimalinin yüz milyarda 1;den az olduğu gerçeğinden hareketle, yeni geliştirilen DNA tanıma yöntemini kullanıyor.

Suçların fiziksel dünyadan dijital dünyaya doğru kaydığı belirtilen raporda değinilen konular arasında; güvenlik risklerinin izlenmesi ve ortadan kaldırılması sorumluluğun, özel sektörle devlet arasında paylaşılması gerektiği de yer alıyor.

Ayrıca, tehditlerin zararının ölçümlenme biçimi ve güvenlik ve gizlilik arasındaki ilişki konu ediliyor. Küreselleşme ve yaygınlaşan dijital teknolojilerin toplumun kökten değişmesine neden olduğu belirtilirken, bu durumun güvenliğe yönelik tüm kabul edilmiş yaklaşımları tehdit ettiği de vurgulanıyor.

AA