6 Ocak 2013 Pazar

FÂTİHA SÛRESİ



FÂTİHA SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. Yedi âyettir. Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi olduğu için “başlangıç” anlamına gelen “Fâtiha” adını almıştır.

Kur’an’ın içerdiği esaslar öz olarak Fâtiha’da vardır. Zira övgü ve yüceltilmeye layık bir tek Allah’ın varlığı, onun hakimiyeti, tek mabut oluşu, kulluğun ancak ona yapılıp ondan yardım isteneceği, bu sûrede özlü bir şekilde ifade edilir.

Fâtiha sûresi aynı zamanda baştan sona eşsiz güzellikte bir dua, bir yakarıştır.

BESMELE


BESMELE 

Besmele olarak adlandırılan ‘Bismillahirrahmânirrahim’ cümlesi, ‘Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla başlarım.’ demektir. Müslüman, yapacağı bütün meşru işlere bu cümleyle başlamalıdır.

Besmele, Allah’a güvenmenin, O’na teslim olmanın, O’ndan yardım dilemenin, O’na sığınmanın ifadesidir. Mü’min her hayırlı işinde sadece Allah’ın yardımına güvenir, O’nun rahmetini umar. Çünkü her şeye hayat veren Allah’tır. Her şey O’nun iradesiyle başlar ve yine O’nun iradesiyle son bulur. Her başlangıç, her
hareket, her yöneliş O’nun dilemesi ve takdiriyle meydana gelir. Bu sebep le her meşru işe O’nun adını anarak başlamak, Müslümanın temel hedefi olmalıdır.

Müslüman kişi mabedine, evine, iş yerine, girerken; sözüne, konuşmasına, dersine başlarken, bağında bahçesinde, bürosunda ve iş yerinde çalışırken besmeleyi terennüm etmeli, onu bir hayat tarzı haline getirmelidir.

Allah, işine besmeleyle başlayanların işini kolaylaştırır. Besmelesiz başlanan işten beklenen sonucu elde etmek zorlaşır. Sevgili Peygamberimiz; “Besmele ile başlanmayan her önemli iş sonuçsuz kalır!” (Feyzu’l-Kadîr, V/13) buyurmakla bizleri bu konuda uyarmıştır.

1 Ocak 2013 Salı

SOHBET - MİSAFİRE İKRAM ETMEK

SOHBET - MİSAFİRE İKRAM ETMEK

Misafire ikram çok sevaptır. Misafiri nimet bilmelidir. Her nimetin bir külfet karşılığı olduğu unutulmamalıdır. Külfetsiz nimet olmaz. Elbette misafirin sıkıntısı olur. Yüksünmeden hizmet etmelidir. Misafiri ganimet bilmelidir! Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

“Allahü teâlâ, bir kavme hayır murâd ettiğinde, onlara hediye olarak misafir gönderir. Misafir, rızkı ile gelir. Allahü teâlâ da ev halkını mağfiret eder.”

Hak teâlânın bir hediyesi olan misafire ikram etmelidir. Misafir gelmezse üzülmelidir. Çünkü hadîs-i şerîfte; “Misafir girmeyen eve melek de girmez.” buyurulmuştur. Misafir gelmemesini istemek doğru değildir. Çünkü Peygamber efendimiz; “Misafir istemeyende hayır yoktur.” buyurmuştur.

Misafir için fazla ikram ve külfete girmemelidir! Çünkü misafir rahatsız olur. Hadîs-i şerîfte; “Misafir için külfete girmeyin; misafir bundan rahatsız olur. Misafirini küstüren Allahı küstürmüş olur. Allahı küstürene de Allah buğzeder.” buyurulmuştur.

Hazret-i Ali buyurdu ki:

“Arkadaşın en kötüsü, tekellüf eden, kendisinin idare edilmesine seni mecbûr kılan, seni özür dileyici işlere iten kimsedir.”

[Külfet: Zahmetli iş, sıkıntı.  Tekellüf: Zahmete girmek, külfet.]