19 Mayıs 2010 Çarşamba

PEYGAMBERİMİZİN İLK CUMA HUTBESİ

PEYGAMBERİMİZİN İLK CUMA HUTBESİ
19 MAYIS 2010 CARSAMBA

Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) hicretleri esnasında bir Cuma günü devesine bindi ve yüz Müslüman ile Kubâ'dan kalktı ve Medîne-i Münevvere'ye doğru yola çıktı.

Yolda Salim bin Avfoğulları yurdunda Rânûna denilen vâdînin üst tarafına indi ve orada gayet belîğâne hutbe okuyup Cuma namazı kıldı. Hâtemü'l-Enbiyâ Hazretleri­'nin (s.a.v.) ilk kıldığı Cuma namazı budur ve bu hutbe­sinin hulâsa olarak tercümesi şöyledir:

(Resûl-i Ekrem kalkıp Hak Teâlâ Hazretlerine lâyık ol­duğu hamd ve senayı ettikten sonra şöyle buyurdular.)

"Ey insanlar! Sağlığınızda âhiretiniz için tedârik görünüz. Muhakkak bilirsiniz ki kıyamet gününde birinin başına vurulacak ve çobansız bıraktığı koyu­nundan sorulacak. Sonra Cenâb-ı Hakk ona diye­cek, ama nasıl diyecek; tercümanı yok, perdedârı yok, bizzat diyecek ki:

"Sana benim resulüm gelip de teblîğ etmedi (bildirmedi)mi? Ben sana mal verdim, lütuf ve ihsan et­tim. Sen kendin (âhiretin) için ne tedârik (hazırlık) ettin?"

O kimse de sağına soluna bakacak. Bir şey gör­meyecek. Önüne bakacak, cehennemden başka bir şey göremeyecek.

Öyle ise her kim ki kendisini -velev ki bir yarım hurma ile olsun- ateşten kurtarabilecek ise hemen o hayrı işlesin.

Onu da bulamaz ise, bari kelime-i tayyibe (lâ ilahe illallah Muhammedün Resûlullah) ile kendisini kur­tarsın.

Zîrâ onun (okunması) ile bir hayra on mislinden yedi yüz misline kadar sevâb verilir. Vesselâmü alâ resûlillahi ve rahmetullâhi ve berekâtühû"

Kaynak: Fazilet Takvimi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder