28 Haziran 2009 Pazar

MSN Web Messenger hizmeti bitiyor

MSN Web Messenger hizmeti bitiyor


Microsoft, resmi ağızdan 30 Haziran'da MSN servisini durduracağını açıkladı. Paniğe gerek yok! Detaylar, bu haberde.

Bir süredir, e-posta zincirleri ile ulaşan "MSN Paralı Oluyor" asparagasından hemen sonra, resmi ağızdan gelen açıklama, yüreklere su serpti.


Evet, MSN sonlandırılıyor. Ama sadece web üzerinden sunulan servis (Web Messenger) bu işlemden nasibini alıyor.

Web Messenger resmi blog'da yapılan açıklamada 30 Haziran 2009'da, http://webmessenger.msn.com adresi üzerinden yayın yapan Web Messenger servisi bu tarihten itibaren hizmetini sona erdirecek.



Bu ekran, bir daha görülmeyecek.

Bu tarihten itibaren, söz konusu servise girmek isteyenler http://people.live.com adresine yönlendirilecekler. Web üzerinden MSN keyfi ise Hotmail e-posta servisi üzerinden, yeni servislerin de desteği ile gerçekleştirilecek.

25 Haziran 2009 Perşembe

Regaib Kandiliniz mübarek olsun

Regaib Kandiliniz mübarek olsun

Photobucket


Tüm okuyucularımızın ve İslâm âleminin,
Allah'ın (c.c) nimet, rahmet ve mağfiretinin müminlere bol bol ihsan edildiği Regaib Kandili'ni tebrik eder, milletimiz, İslâm ve insanlık âlemi icin hayırlara, barış ve huzur dolu günlere vesile olmasını Cenâb-ı Hak'tan niyaz ederim.
Saygılarımla
AYISIGI BLOG Editörü

24 Haziran 2009 Çarşamba

Rahmet mevsimi 3 aylar basladi

Rahmet mevsimi 3 aylar başladı


Müminlerin heyecanla beklediği 'üç aylar' bugün başladı. Perşembeyi cumaya bağlayan gecede de Regaib Kandili olarak idrak edilecek.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Recep ayı ile başlayıp Şaban ile devam eden, rahmeti, feyzi ve bereketi bol olan Ramazan ile noktalanan bu huzur ve maneviyat mevsiminin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Bardakoğlu, "Bu mübarek zaman dilimini fırsat bilerek, aramızdaki çekişmeleri ve kırgınlıkları, şahsi menfaat hesaplarını bir tarafa bırakıp yüce dinimizin bizden istediği sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulmasına, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin güçlenmesine, insani ve ahlaki meziyetlerin yaygınlaşmasına gayret gösterelim." çağrısında bulundu.

Üç aylar ismiyle tanınan bu rahmet mevsimi, içinde barındırdığı özel geceler, Allah'ın rahmetinin müminlere bol bol ikram edildiği, mağfiretinin, lütuf ve kereminin sağanak gibi yağdığı zaman dilimleri olarak bilinir. Zira bugünlerde kalpler aynı duygu etrafında birleşip çarpar, eller aynı düşüncelerle semaya açılır, gözlerden aynı hissiyatın yaşları süzülürken, dillerden dua ve tesbihler aynı aşkla dökülür. Ayrıca bu aylar insanlara, durup düşünmenin, geçip giden zamanın değerini idrak etmenin ve daha iyi değerlendirmenin çaba ve imkanlarını sunar. Günlük hayatın koşuşturması ve yoğun temposu içinde insan, zaman zaman gönül âlemine nazar kılma ve içe doğru bir yönelişi yaşama ihtiyacı duyar. İşte bu mübarek gün ve geceler böyle bir deruni muhasebeye de vesile olur. Kılınan namazlar, tutulan oruçlar, verilen zekâtlar bu aylarda bir farklılık kazanır. İbadetler bir başka huşu içerisinde yapılır. Hakk'a olan bağlılık yeni bir boyut kazanır.

Üç aylarda kalplerin aynı duygu etrafında birleşip çarptığını, ellerin aynı düşüncelerle semaya açılarak gözlerden aynı hissiyatın yaşları süzüldüğünü dile getiren Bardakoğlu, üç ayların her insana durup düşünmenin, geçip giden zamanın değerini idrak etmenin ve daha iyi değerlendirmenin çaba ve imkanlarını sunduğunu söyledi. Üç ayların dini hayatımıza olumlu anlamda yeni bir heyecan, canlılık ve ivme kazandırdığına dikkat çeken Bardakoğlu, "Bu mübarek ay ve geceler, Yaratıcı'mıza, ailemize, çocuklarımıza, vatanımıza, milletimize ve tüm insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızın olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmakta, yanlış ve kusurlarımızdan dönmemize vesile olmaktadır." dedi.

Diyanet İşleri Başkanı, "İlahi rahmete fazlasıyla mazhar olan bu mübarek gün ve gecelerde kendimizi sorgulamaya ve dinin manevi ikliminde gönül huzuru, istikamet ve özgüven kazanmaya, ihtiraslarımızı dizginleyip menfaat ve çekişmelerden uzak kalmaya ihtiyacımız daha fazla artmaktadır." diyerek üç ayların İslam âlemine hayırlar getirmesi temennisinde bulundu.

23 Haziran 2009 Salı

Bulgaristan da gurbetci Türk aileye saldiri

Bulgaristan'da gurbetci Türk aileye saldiri


Almanya'dan Türkiye'ye Tatil İçin Yola Çıktılar. Ama Yolculukları Bulgaristan'da Kabusa Döndü.

Almanya'dan Türkiye'ye tatil için yola çıktılar. Ama yolculukları Bulgaristan'da kabusa döndü. Komşu ülkede, anne baba ve 2 çocuklarını elektrik direğine kelepçelediler, arabalarını yaktılar, değerli eşyelerini çaldılar...

Bulgaristan'dan transit geçiş yapan yabancıların korkulu rüyası olan otoyol mafyası, uzun bir sessizlik döneminin ardından yine sahneye çıktı.

Essen'den tatil için Türkiye'ye gitmeye çalışan Türk ailesi, Filibe kenti bölgesinde polis giysili soyguncuların hedefi oldu.

Bulgaristan İçişleri Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre, Almanya'nin Essen sehrinden Türkiye'ye tatil için dönen gurbetçi aile, Filibe kenti yakınlarında “E-5 Trakya Otoyolu'nda polis giysisi giymiş kişiler tarafından durduruldu.

ANNE BABA VE 2 ÇOCUĞA EZİYET

Anne, baba ve 2 çocuktan oluşan gurbetçi aile, trafik kontrolünden geçeceklerini sanarken, silahlı 2 soyguncuyla karşı karşıya geldiler. Soyguncular, silah tehdidiyle etkisiz duruma getirdikleri Türk aileyi Eski Zağra bölgesinde Granit köyü merasına götürdüler.

PARALARINI ALMAKLA KALMADILAR

Ailenin tüm bireylerini bir elektrik direğine kelepçeleyen soyguncular, arabada bulunan 3 bin 500 Avro, cep telefonları, kimlik belgeleri ve tüm değerli eşyaları çaldılar. Soyguncular, bununla da yetinmeyip aracı da benzin dökerek yaktılar ve kendilerine ait beyaz bir otomobille kaçtılar.

SÖZDE ÖNLEMLER ALINMIŞTI...

Soruşturma sürdürüldüğü için isimleri açıklanmayan gurbetçi ailenin, saatler sonra yoldan geçen bir kişinin durumu polise bildirmesi üzerine kurtulduğu öğrenildi.

Emniyet yetkilileri, olayla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlatıldığını ve soyguncuların yakalanması için ülke genelinde operasyonlar düzenlendiğini bildirdiler.

Bulgaristan İçişleri Bakanlığı Basın Merkezi, kısa bir süre tatil için Avrupa'dan Türkiye'ye giden Türk gurbetçilerin güvenliğini sağlamak üzere otoyol güzergahlarında güvenlik önlemlerinin artırıldığını açıklamıştı. Anahtar Kelimeler: Bulgaristan da dehset - Bulgaristan da Türk aileye saldiri - Bulgaristan da Türk aileye saldirildi - Gurbetci aile Bulgaristan da soyuldu - Bulgatistan da Gurbetci ailenin arabasi yakildi - Bulgaristan - Bulgar soyguncular - Bulgar - soyguncu - saldirgan - corbaci - Bulgar dehseti - Filibe - Almanya - Gurbetci - Bulgaristan da tehlike - Anne - Baba - 2 Cocuk - trafik kontrolü - silhali saldiri - Bulgar gaspi - Sila yolunda bulgar zulmü - Izin yolu - Essen - Essen'den - yolculuk - Erdogan ailesi - Baba Arif Erdogan - Kiz Hatice Erdogan - Ogul Erdal Erdogan - Ormanlik alan - Ormanda soygun - Filibe konsolosu - Erim Özen -

16 Haziran 2009 Salı

Turk kizi bicaklanip dereye atildi

Türk Kızı Bıçaklanıp Dereye Atıldı


Almanya'da vahşi bir cinayet işlendi. Türk kızı Nurcan G. Almanya'nın Recklinghausen kentinde bıçaklanıp bir dereye atıldı. Polis zanlı olarak terk ettiği Türk sevgilisini gözaltına aldı.


NURCAN'IN DRAMI

Alman Bild gazetesinin haberine göre, 22 yaşındaki Türk kızı Nurcan G. eski sevgilisi tarafından bıçaklanarak öldürüldükten sonra cesedi Recklinghausen kentinde Rhein-Herne deresine atıldı.


Gazetenin haberine göre, genç kızın öldürülme nedeni, Türk sevgilisinden ayrılarak bir Alman genciyle çıkmaya başlaması. Alman polisi Şerif Ö. adlı kişinin, talihsiz kızı zorla arabasına bindirerek dere kenarına götürdüğü ve orada defalarca bıçakladıktan sonra, cesedi dereye attığına inanıyor. Polis cinayetle ilgili delil toplamaya devam ediyor, zanlının kaçmasını önlemek için gözaltında tutuyor.

Cinayet masasından bir komiser, "Çok uzun zamandan beri bu derece vahşice öldürülmüş bir cesede rastlamadım" dedi. Anahtar Kelimeler: Nurcan - Nurcan G. - Almanya - 22 yasindaki Türk kizi - Recklinghausen - Rhein-Herne - Türk - Alman - Serif Ö. bicaklama - ceset - Polis - dere - cinayet

5 Haziran 2009 Cuma

Tatlı sözlü ve güler yüzlü olmak

Tatlı sözlü ve güler yüzlü olmak
Cuma Hutbesi / 05 Haziran 2009


Aziz ve muhterem Müslümanlar !

Güleryüzlü ve tatlı dilli olmak olgun Müslümanın vasıflanndandır.

Asık suratlı, kırıcı sözlü kişi karşısındakini kendisinden soğutur. Söyleyeceklerini muhataplarına dinletemez. Bu da Müslüman için büyük bir noksanlıktır.

Her Müslüman, dinine hizmet etmekle mükelleftir. İnsanları irşad hizmeti sadece din görevlilerinin işi değildir. Din ve îman hizmeti inhisar altına alınmaz. Her Müslüman bildiği doğrularla irşad ve tebliğde bulunmalıdır.

Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz'in bizzat kendisi gece gündüz demeden tebliğ vazifesini yürütürken, eshâb-ı kiram da îman hakikatlarını yaymak için aynı faaliyet içindeydiler. Yılmadan, usanmadan Allah'ın dinini dilleriyle, mallarıyla neşrediyorlardı. Demek ki her Müslüman yapıcı bir üslûpla müsbet bir şekilde dinine hizmet etmelidir. Ancak kinci ve kaçıncı değil, sevdirici ve müjdeleyici olmalıdır.

Ebedî rehberimiz, "Kolaylaştınnız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!" buyurmaktadır.

Bu prensiplere uygun olarak müsbet îman hizmeti herkesin en birinci vazifesidir. Bu hususta şu âyet-i kerîme mealine kulak verelim:

"Ey Muhammedi Rabbinin yoluna hikmetle, güzel nasihatla çağır! Onlarla en güzel şekilde mücadele et! Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. Doğru yolda olanları da en iyi bilen O'dur."

Bu âyet-i kerîmede zikredilen hikmet, hakikati açıklayan ve şüpheleri gideren kat'î delillerdir. Asnn insanlarının anlayışına göre îman hakikatlannı izah etmektir. Sağlam bilgiler vermektir. Güzel nasihattan maksat da ikna edici konuşma, güzel ve sevdirici sözlerle yapılan nasihattir.

En güzel şekilde mücadeleyse, nezâket kaidelerine uygun kavl-i leyyinle, yumuşak ve tatlı dille yapılan irşaddır.

Sert ve kaba davrananlara karşı da müsbet harekettten ayrılmadan, edep ve terbiye dairesinde tatlı ve samimî münazaradır. Vazifemiz daima müsbet harekettir, menfî değil!

Müslümanın tarifini yapan Resûl-i Ekrem (sav) bir hadîs-i şerifinde, "Müslüman elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir" buyurmuştur. Böyle bir insan herkes tarafından sevilir, güvenilir, hürmet görür. Mürşidlerin sultanı, en büyük rehberimiz, sevgili Peygamberimiz (sav) daima güler yüzlü, tatlı dilli, herkesi ikna edici sözler söylerdi. Tatlı dille güler yüzün sadaka sevabı getireceğini haber vermiştir.

Hz. Câbir (ra) şöyle der: "Ben Resulullah'tan (sav) çok tebessüm eden insan görmedim."

Evet, O'nun mübarek, nurlu ve güler yüzünü gören bir zat, "Bu yüzde yalan yok!" demiş; yalnız yüzünü görmekle Müslüman olmuştur.

Aziz mü'minler!

Allah (cc) Fir'avun'a gönderdiği Hz. Musa ve Hz. Harun'a (asm) şu emri vermiştir: "Fir'avun'a gidin! Doğrusu o azmıştır! Ona yumuşak söz söyleyin! Belki Öğüt dinler veya korkar."

Bu âyetlerde yumuşak ve tatlı sözün en katı insanlan bile ıslâh edebileceğini görmekteyiz. "Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır" sözü de meşhurdur.

Şu âyet-i kerîmeyi de can kulağımızla dinleyelim: "Ey Muhammed! Allah'ın rahmet eseri olarak sen onlara karşı yumuşak davrandın! Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi."

Başka bir âyet-i kerîmede de, "İyilik ve fenalık bir değildir. Ey inanan kişi! Sen fenalığı en güzel şekilde def et! O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kişinin yakın bir dost gibi olduğunu görürsün! Bu ancak sabredenlere Allah vergisidir. Bu ancak o büyük hazzı tadanlara ihsandır."

Muhterem Müslümanlar !

Şunu unutmamak lâzımdır ki, fena bir adama "İyisin, iyisin!" denildiğinde iyileşmesi ve iyi adama "Fenasın, fenasın!" denildiğinde fenalaşması çok vuku bulur. Şuna buna çatmak, kâfir veya münafık damgasını basmak, damarlara dokundurucu konuşmalar yapmak, İslâm'a uygun bir üslûp değildir, zararlıdır. İslâm'a hizmet, Kur'ân ahkâmım tatlı dille anlatmak ve kendi nefsinde yaşamakla olur. Kötü sözlerden, kırıcı davranışlardan kaçınalım. Güleryüzlü, tatlı dilli olmaya çalışalım. Bizden beklenen budur.

Vazifemiz yara açmak değil, açılmış yaralan sarmaktır. Yıkmak değil, yapmaktır.

Meşhurdur Güleryüzlü sirkeci tatlı dili sayesinde müşterileri toplamış, alâka görmüş. Ekşi yüzlü, sert ifadeli balcı da balını satamamış, müşterileri kaçırmıştır. Neden? Çünkü birinin elinde bal, yüzünde sirke; diğerinin elinde sirke, fakat sureti ve dili bal gibi tatlı... 'Kendimize gelelim! İslâm'ın bal gibi hakikatlarından, îmanın nurlarından, kötü davranışlarımızla insanları mahrum bırakmayalım! Anahtar Kelimeler: Tatli söz - tatli sözlü - tatli sözlü olmak- tatli soz - guler yuz - güler yüz - güler yüzlü - güler yüzlü olmak - islam da tatli söz - dinimiz de tatli söz güler yüz - dinimizde tatli sözlü ve güler yüzlü olmak - Allah - Peygamber efendimiz - cuma hutbesi -

3 Haziran 2009 Çarşamba

Kapikule sinir kapilari sezona hazir

Kapıkule sınır kapıları sezona hazır

Dünyanın ikinci, Türkiye'nin en büyük sınır kapısı olarak nitelendirilen Kapıkule Sınır Kapısı'ndaki modernizasyon çalışmalarının tamamlandığı ve 19 Haziran'da resmi açılış töreni düzenleneceği belirtildi.

Kapıkule Sınır Kapısı'nda incelemelerde bulunan Edirne Valisi Mustafa Büyük, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, programda herhangi bir değişiklik olmaması durumunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından Yap-İşlet-Devret Modeliyle modernizasyonu tamamlanan Kapıkule Sınır Kapısı'nda 19 Haziran Cuma günü resmi açılış töreni düzenleneceğini ve açılışa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılmasının beklendiğini söyledi.

Vali Büyük, Kapıkule Sınır Kapısı'nın modernizasyonun ardından modern ve konforlu bir sınır kapısı olarak hizmet vereceğini ifade ederek, ''Dünyada az bulunur nitelikte bir sınır kapısına kavuştuk. Temennimiz artık Kapıkule'de sıkıntı yaşanmaması yönünde. Yapılan modernizasyonla Kapıkule'de artık giriş ve çıkışlarda sıkışıklık yaşanmayacak'' dedi.

GURBETÇİ SEZONU İÇİN HAZIRLIKLAR TAMAMLANDI

Vali Büyük, gurbetçi sezonunun başlayacağını anımsatarak, personel eğitiminden, personel takviyesine kadar tüm hazırlıkların tamamlandığını belirtti.

Giriş ve çıkışta 12'şer peron'da hizmet verileceğini anlatan Vali Büyük, şunları kaydetti:

''Geçen yıl temmuz ayında 800 bin kişi Kapıkule'den giriş yapmış, temmuz ayı ortalamalarında bazı günlere 50 bin kişi tekamül ediyor. Yani hakikaten kapıdaki hareket ortada ancak, biz sıkıntıları en aza indirmek için emniyet ve gümrük personelimizin eğitiminden tutun da personel takviyesine kadar pek çok konuda tedbirimizi aldık. Bu arada Gurbetçilerin de sınır kapısından en kısa sürede geçmeleri için evrakları tam olmalı. Geçmiş yıllarda yaşanan sıkıntıları öğrenmek ve gerekli tedbirleri almak üzere yaptığımız toplantıda en çok başkasına ait aracı Türkiye'ye getiren kişilerin vekaletlerinin bazen olmadığı, araçların sigorta poliçelerinin geçerlilik süreleri, araçlarla ilgili evrakların eksiklikleri sorunlarının yaşandığını öğrendik. Bu nedenle sıkıntı yaşamak istemeyenler, mutlaka evrakları tam olarak gümrüğe gelsinler.'' Etiketler: edirne kapıkule sınır sinir kapilari modernizasyon kapikule sinir kapisi izin tatil gurbet sila gurbetten silaya yolculuk gurbetci gurbetciler izinciler tatilciler karayolu türkiye türkei turkey

2 Haziran 2009 Salı

Kardeslik Haklari

Kardeslik Haklari

Müslümanin, din kardesi üzerinde, malda, nefsde (sahsinda), dilde, kalbde; kusurlarini affetmek, hayir duâda bulunmak, samîmî ve vefâli olmak, ona zahmet ve mesakkat vermemek gibi birtakim haklari vardir. Mali üzerinde olan hakki 3 kisimdir:
  • En asagi derecesi, malinin fazlasindan onun ihtiyaclarini görmektir.
  • Orta derecesi, malinda tasarrufta onu kendisiyle müsâvî tutmaktir. Zîrâ kardeslik, böyle olmayi îcab ettirir.
  • Üstün derecesi ise kardesini kendine tercih etmekdir ki bu, derecelerin en büyüklerindendir.

Resûlullâh (s.a.v) söyle buyurdular: "Arkadaslik eden iki kisiden Allâh'a daha sevimli olani, arkadasina karsi muâmelesi daha sevkatli olandir."

Nefsi (sahsi) üzerindeki hakki, ihtiyâci oldugunda bizzat onun yardimina kosmak ve o istemeden kardesinin ihtiyaclarini karsilamaktir.

Dildeki hakki, kardesinin hoslanmadigi birseyi yüzüne vurmamak ve -hudûdû asmadan- hoslanacagi seyleri söylemektir. Enes (r.a): "Resûlullâh (s.a.v) hic kimsenin yüzüne hoslanmadigi bir sözü vurmazdi."

Kalpteki hakki ise kendisi icin sevdigini kardesi icin de sevmek, sirlarini saklamak, ayiplarini örtmek, hatâlarini affetmek, ona vefâli olmak ve sevgisinde samîmî olmaktir. Insanlarin kalbi, sirlarin kabridir. Ahmagin kalbi dilindedir, akillinin dili kalbindedir.

Kardeslik vefâli ve ihlâsli olmak, arkadasinin ölümüne kadar, ölümünden sonra da onun evlâdina ve arkadaslarina alâka ve sevginin devâmi ile olur. Resûlullah (s.a.v) yasli bir kadina ikrâmda bulundu ve "O, Hadîce hayatta iken bize gelirdi." buyurdu. Ahde vefa îmandandir. Mü'mine lâyik olan, daimâ fâzîletleri kendisinde degil kardeslerinde görmesidir. Manidâr bir beyt (tercümesi): Anahtar Kelimeler: Allah - Islam - müslüman - Kardeslik Hakki - Kardeslik Haklari - Resulullah - tevazu - fazilet - mütevazi - din kardesi - hak - kardes hakki -

Tevâzuunu, ahmakligina degil, fâzîletine sayanlara karsi mütevâzi ol,

Dostlarina karsi, fâzîleti dâima kendinde görenlerden de uzak ol.