30 Eylül 2010 Perşembe

Orhan Gencebay - Hem Çare Hemde Dertsin

Orhan Gencebay - Hem Çare Hemde Dertsin
30 EYLÜL 2010 PERSEMBE



Hem çare hemde dertsin, sen hem bensin hem sensin,
İsterim kaderimiz hiç değişmesin,
Ağlamak inlemek yok artık bundan sonra,
Gözlerin her zaman gülsün gönlün sevinsin,

Her damla gözyaşı sanki o feleğe,
Gönlümün isyanının başkaldırışıdır,
Her damla mutluluk sanki o yıllara,
Gönlümün isyanının başkaldırışıdır,

Akan gözyaşlarım ızdıraptan değil,
Sevinç gözyaşlarıdır,

Hayat yaşanınca seven sevilince,
Kıymet bilinince dünya ne güzel,
Ömrüm senin olsun aşkım canın olsun,
Dünya bizim olsun sevmek ne güzel,

Gördüğün her güzellik seninle tamamlanır,
En güzel mutluluklar ancak senle yaşanır,
Ben aşık ben kölenim, senin için ölenim,
Gözlerin her zaman gülsün gönlün sevinsin,

Her damla mutluluk sanki o yıllara,
Gönlümün isyanının başkaldırışıdır,
Her damla gözyaşı sanki o feleğe,
Gönlümün isyanının başkaldırışıdır,

Akan gözyaşlarım ızdıraptan değil,
Sevinç gözyaşlarıdır,

Hayat yaşanınca seven sevilince,
Kıymet bilinince, dünya ne güzel,
Ömrüm senin olsun, aşkım canın olsun,
Dünya bizim olsun, sevmek ne güzel.
Photobucket

29 Eylül 2010 Çarşamba

SUDAN TASARRUF ETMENİN 21 PRATİK YOLU

SUDAN TASARRUF ETMENİN 21 PRATİK YOLU
29 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA - 21 ŞEVVAL 1431

Suyu tasarruf ederek çevreye yardımcı olabilmeniz için birçok kolay yol vardır. Bahçenizde daha da fazla su tasarrufu için aşağıdaki tavsiyeleri kullanın.

Bahçenizde su tasarrufu için fikirler

Arabanızı yıkamak: Bir kova kullanın. Arabanızı, durula suyunun çimene akacağı şekilde p edin. Bu şekilde çimeninizi sulayıp verimini artırabilirsiniz. Araba şampuanları, birçok gübreye benzer şeekilde, çimenler için yararlı olabilen fosfatlar içerir.

Çimeninizi kesmek: Çimenleri çok kısa kesmekten kaçının ve çimen kesiklerini, nemi yerde korumak üzere koruyucu tabaka olarak kullanın.

Bahçenizi sulamak: Sabah erkenden veya öğleden sonra geç saatlerde sulayarak suyun buharlaşarak israf edilmesini azaltabilirsiniz. Yağmur suyu depoları çok sıcak günlerde bahçeniz için su sağlayabilir.

Verimli şekilde sulamak: Sadece ihtiyaç duyulan yerleri sulamak için süzgeç veya hortumun ucuna takılan tetikli püskürtücüler kullanın.

Temizlik: Yaya yollarını, araba girişlerini ve taşlıkları temizlemek için hortum yerine süpürge kullanın.

Bahçeye bitki dikmek: Daha az su kullanan, daha az bakıma ihtiyaç duyan ve yabanil yaşamı çeken yerel doğal ve suya duyarlı bitkileri ve çimenleri seçin. Kimi doğa çimlerinin, kuraklığa daha dayanıklı derin kökleri vardır ve diğer tür çimenler kadar sulanmaya ihtiyaç duymaz.

Bitkileri sulamak: Bitkilerin yapraklarını değil, saplarının dibini sulayın. Su akıp gitmeden önce toprağın suyu ne kadar çabuk emdiğini görün.

Yeni bahçe yataklarını sulamak: Hepsinin doğru miktarda su almasını sağlamada yardımcı olacağı için, benzer sulama ihtiyaçları olan bitkileri gruplandırın.

Yaprak ve saman tabakası: Yaprak ve saman tabakasını kullanın ve toprağa çürümüfl yaprak ve bitki ile karışık gübre gibi organik maddeler katın. Bunlar toprağın nemli kalmasına ve buharlaşmanın yüzde 70′e varan oranda azalmasına yardımcı olur.

Sayacınızı kontrol edin: Yatmadan önce (veya hiçkimsenin su kullanmadığı zaman) sayacınızı kontrol edip ertesi sabah gösterdiği miktarla karşılaştırarak borulardaki sızıntılar ortaya çıkarılabilir. Daha fazla miktarı gösteriyorsa, ruhsatlı bir su tesisatçısı tarafından izlenip tamir edilmesi gereken bir sızıntı olabilir.

Banyonuzda su tasarrufu için fikirler

AAA sınıfı duş başlığı takmak gibi basit bir değişiklik, her yıl evinizde 50 dolara kadar su ve enerji tasarruf edebilir.

Musluklar: Su randımanı yüksek AAA sınıfı musluklar takın ve manivelalı ve sıcak ve soğuk suyu karıştırabilen modellerini göz önüne alın. AAA sınıfı muslukları standart musluk teçhizatından yüzde 50 oranında daha az su kullanır. Sızıntı yapan contaları daima değiştirin ve contaların ömrünü uzatmak için muslukları yumuşak bir şekilde kapatın.

Tuvaletler: Tuvaletin su deposundaki suyun sadece yarısını akıtmayı seçebilmek için AAA sınıfı çift hazneli su deposu taktırın. AAA sınıfı tuvaletler standart tekli su depolarından yüzde 67 oranında daha az su kullanır. Sızıntı yapan su depoları ve akıtma sistemleri, her gün binlerce litre suyu boşa , harcayabilecekleri için, derhal tamir edilmelidir. Depoya koyulan yiyecek renklendirici, tuvalette sızıntı olup olmadığını gösterecektir.

Traş olmak: Traş bıçağınızı durulamak için, tıpası kapatılmamış bir lavaboda akar suyun altına tutmak yerine, tıpalı lavaboya az bir su koyun.

Dişlerinizi fırçalamak: Fırçalarken musluğu açık tutmanız gerekmez. Fırçalamadan önce diş fırçanızı ıslatın ve ağzınızı çalkalamak için bir bardak su kullanın.

Çamaşırhanenizde su tasarrufu için fikirler

Elbiselerinizi yıkamak: Yük ayarlaması olan çamaşır makineleri, çamaşır yüküne uyacak flekilde ayarlanmalıdır. Makinenizi ayarlayamıyorsanız, mümkünse çamaşırlar makineyi dolduracak miktarda birikinceye kadar bekleyin.

4A sınıfı bir çamaşır makinesi alın: Bir dahaki çamaşır makinenizi satın alırken, en az 4A sınıfı bir makine almayı düflünün. Bunlar, eski üstten doldurmalı makinelerden daha az su, enerji ve deterjan kullanırlar.

Mutfağınızda su tasarrufu için fikirler

Bulaşıkları elde yıkamak: Bulaşıkları akar suyun altında değil, tıpası kapalı bir lavaboda durulayın.

Sebzeleri temizlemek: Sebzeleri akar su altında değil, tıpası tıkalı bir lavaboda ve su leğeninde yıkayın.

İçme suyu: Suyu, içilecek kadar soğuması için boşa akıtmanıza gerek kalmaması için buzdolabında bir kap soğuk su saklayın.

Otomatik bulaşık makineleri: Su ve enerji tasarruf etmek için bulaşık makineniz dolana kadar bekleyin. Daha yeni ve AAA sınıfı modeller eski bulaşık makinelerinden yüzde 64 oranında daha az su kullanır ve enerji tasarruf eder.

28 Eylül 2010 Salı

PEYGAMBERİMİZİ (S.A.V) SEVMENİN ALÂMETLERİ

PEYGAMBERİMİZİ (S.A.V.) SEVMENİN ALÂMETLERİ
28 EYLÜL 2010 SALI - 20 SEVVAL 1431


1. Resûlullah'a (s.a.v) uymak, onun sünnetini işle­mek, söz ve fiillerine uymak, menettiklerinden, yasakla­dıklarından geri durmak ve edepleriyle edeplenmektir.

2. Resûlullah'ın (s.a.v.) dinde yapılması için teşvik et­tiği hususları kendi nefsinin hevâsına (arzularına) tercih etmek, sünnetlerini işlemeye çalışmaktır.

Resûlullah (s.a.v.) Enes b. Mâlik'e (r.a.): "Yavrucu­ğum! Kalbinde kimseye karşı bir kötülük beslememeğe çalış, gücün yeterse gece ve gündüz bunu yap. Yavru­cuğum, bu benim sünnetimdir. Kim ki benim sünnetimi ihya ederse o kimse beni sevmiş olur. Kim beni severse o, cennette benimle beraberdir." buyurmuştur.

3. Bir iş insanların hoşuna gitmese de Allah'ın rızâ­ sına uygunsa onu tercih etmek.

4. Resûlullâhı çok hatırlamak, ona çok salavât-ı şerîfe okumaktır. Çünkü kim bir şeyi severse onu çok anar. Resûlullâhı çok anmakla beraber, ona çok hürmet et­mek, ismini söylerken, huşu içinde bulunmaktır. Nitekim Ashâb-ı Kiram, Resûlüllahın (s.a.v.) âhirete irtihâlinden sonra onu ancak huşu ve tevazu içinde anarlardı. Tabii­ nin çoğunun hâli de böyle idi.

5. Resûlullah'ın (s.a.v.) sevdiği kimseleri; ehl-i beytin­ den, pâk neslinden olanları, Ensârı ve Muhacirleri; bü­tün Ashâbmı sevmek ve onlara düşmanlık yapanlara düşman olmak, buğzedenlere buğzetmektir. Onun di­ninde bid'atler îcâd edip sünnetine muhalefet edenden uzaklaşmak, Resûlullah'ın dînine muhalif olan her şey kendisine ağır gelmektir.

6. Resûlüllah'ın getirmiş olduğu ve onunla insanları hidâyete sevkeftiği Kur'ân-ı Kerîm'i sevmektir.

7. Resûlullah'ın ümmetine şefkat ve merhamet et­mek, onlara nasîhat etmek, onlara faydalı olmaya, müş­külâtlarını gidermeye çalışmaktır. Nitekim Resûlullah (s.a.v.) mü'minlere çok merhametli ve şefkatli idi.

8. Zâhid olmak; yâni kalbini dünyâya bağlamamaktır.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 22 Temmuz 2010 Cuma - 11 Saban 1431

26 Eylül 2010 Pazar

VELİ VE KERAMET

VELİ VE KERAMET
26 EYLÜL 2010 PAZAR - 18 SEVVAL 1431

Allâhü Teâlâ'ya tâat ve ibâdete devam eden, günah­lardan kaçınan, nefsinin lezzetlerine düşkün olmayan, mümkün olduğu kadar Allâhü Teâlâ'yı ve sıfatlarını bilen kişiye velî (evliya) denir.

Keramet ise; peygamberlik iddiası olmaksızın hariku­lade olan bir hususun peygamberin ümmeti olan velî zât­tan meydana gelmesidir. Eğer keramet îmân, amel-i sâlih ve ihlâs sahibin olmayandan görülürse ona istidrâc denir.

Evliyanın kerameti haktır, inkâr edilmemelidir. Zira; Kurân-ı Kerîm'de haber verilmiş, Sahâbe-i Kirâm'ın ek-serîsinden tevatür yoluyla (inkârı mümkün olmayacak surette) meşhur olmuştur. Meselâ Hz. Ömer'in Medîne'de minberde iken Iran, Nihâvend'deki İslâm askerini görmesi, kumandanları Sâriye'ye düşmanın tuzağına düşmemeleri için "Dağa!.." diye seslenmesi ye onlarin bunu işitmeleri, Hâlid bin Velid'in (r.a.) zehir içmesi ve zehrin ona zarar vermemesi gibi.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 22 Temmuz 2010 Persembe - 10 Saban 1431

25 Eylül 2010 Cumartesi

"HESABA ÇEKİLMEDEN KENDİNİZİ HESABA ÇEKİNİZ"

"HESABA ÇEKİLMEDEN KENDİNİZİ HESABA ÇEKİNİZ"
25 EYLÜL 2010 CUMARTESi - 17 SEVVAL 1431


Ey Allâhü Teâlâ'dan mağfiret talebinde olan din kar­deşler! Resûlullah (s.a.v.) "(Ahirette) hesaba çekilme­den kendinizi hesaba çekiniz." buyurdular. Bir gizli ve sessiz mahalde kıbleye dönerek otur. İlk önce şunu tefek­kür eyle ki bu âleme gelmekten ve gönderilmekten gaye ye maksad nedir. Gelenlerden hiç birisi kalmamış ve kalan da yok. Elbette ve elbette bir gün sıra sana gelip Azrail kapını çalacak, sen de öleceksin. Allah'ın emirle­rinden ve yasaklarından işlediğin ve terk ettiğin her şey­den; zerreye varıncaya kadar birer birer sorup ve cevâbı­nı isteyecekler ve sen de ister istemez cevâp vereceksin.
Hâl böyle olunca erginlik vaktinden şu ânına değin geçen ömrünün muhasebesini yapmalı; Allâhü Teâlâ'nın emir ve yasaklarından işlediğin ve terk ettiklerinden he­saba çekildiğin ânı iyice düşünmelisin.

Şöyle ki; gûyâ kıyamet kopmuş, bütün yaratılmışlar mahşere toplanmış ve mekândan münezzeh olduğu halde Allâhü Teâlâ, bütün Peygamberler, Ashâb-ı Ki­ram ve evliyanın tamâmının bulundukları hâli ve onların yanında mahcup olacağını düşün. Tefekkür et ki; yirmi dört saatin kaçı uyku, kaçı yemek-içmek, kaçı ibâdet ve kaçı günah ve faydasız işler ile geçmiştir.

Böylece geçen vakitlerden hesap ve azâb suâl ve cevap olunacak vakti güzelce düşün. Kendini ayıplaya­rak hepsine pişman olup istiğfar ederek bundan sonra da işlememeye azmet.

Bundan sonra îtikâda (inanmağa) ve (namaz oruç gibi) İslam'ın şartlarına dâir kitap hiç okumadı isen bulup oku­yarak bütün îtikâdını-inancını İslâm dînine ve ehl-i sünnet itikadına bağlamak lâzımdır. Zîrâ î'tikatta bid'at küfürdür itikad olmadıkça amel temelsiz bina gibidir.

Öyle olunca bu pişmanlık ile cân u gönülden tevbekâr olup Allah'ın farz kıldıklarını vakit ve zamânıyla edâ ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetini yapıp ve mustehab olanları dahi mümkün olduğu kadar islemeye gayret etmelidir.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 21 Temmuz 2010 Carsamba - 9 Saban 1431

22 Eylül 2010 Çarşamba

NAMAZ

NAMAZ
22 EYLÜL 2010 CARSAMBA - 14 SEVVAL 1431

Sabah namazının farzı iki, akşam namazının farzı üç, öğle, ikindi ve yatsı namazlarının farzları dörder rekattir.

Bu dört rek'atli olan farzlar seferde ikişer rekat kılınır.

Sabah namazının farzından evvel iki, öğle namazının farzından evvel dört, sonra iki, akşam ve yatsı namazları­nın farzlarından sonra ikişer rek'at namaz kılmak sünnet-i müekkededir. İkindi ve yatsı namazlarının farzlarından evvel dörder rek'at kılmak sünnet-i gayr-i müekkededir.

Yatsı namazından sonra üç rek'at vitr kılmak vaciptir.

Ramazân geceleri yatsı namazından sonra ve vitir­den evvel teravih kılmak sünnet-i müekkededir.

Namazın Şartları:

1- Namaz kılacak olan kimsenin abdestsiz ise abdest alması ve gusül lâzım ise gusletmesi

2- Bedeninde veya elbisesinde ve yâhud namaz kılacağı yerde necaset var ise temizlemesi

3- Avret yerini örtmesi

4- Kıbleye dönmesi

5- Namazı vaktinde kılması

6- Hangi vaktin namazını kılacak ise ona niyet etmesi şart ve farzdır.


Avret yeri erkekte göbeğinin altından dizinin altına kadardır. Kadınların yüzü ve elleri ile ayaklarından baş­ka her yeri avrettir, örtülmesi îcâb eder.


Namazın Erkânı - Namazın rükünleri:

1- İftitâh tekbiri (Allâhü Ekber),

2- Kıyam,

3- Kıraat,

4- Rükû',

5- Secde,

6- Kâde-i ahîre'dir.


Yani iftitâh tekbîriyle namaza girildikten sonra gücü yeter ise kıyam (ayakta durmak) ve iki rekatli namazların her rek'atında ve üç veya dört rek'atli namazların iki rek'â-tinde Kur'ân-ı Kerîm'den bir (sûre veya en kısa sûreye -Kevser; İnnâ a'tayrtâ..- denk düşecek) âyet okumak (Kı­raat) ve her rek'atta bir kere rükû ve iki kere secde etmek (sücûd) ve namazın sonunda teşehhüd mikdârı (ettehıy-yâtü... okuyacak kadar) oturmak (Kâde-i ahîre) farzdır.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 20 Temmuz 2010 Salı - 8 Saban 1431

21 Eylül 2010 Salı

ABDESTİN ADABI

ABDESTİN ÂDABI
21 EYLÜL 2010 SALI - 13 Sevval 1431


Abdestin birçok âdabı vardır. Başlıcaları şunlardır:

1- Vakit girmeden abdest alıp namaza hazır bulun­mak. Ancak özür sahipleri abdestlerini vakit girdikten sonra alırlar.

2- Abdest alırken kıbleye dönmek.

3- Abdest sularının elbiseye sıçramaması için, yük­sek bir yerde durmak.

4- Abdest için başkasından yardım istememek. Bir kimsenin kendi arzusu ile abdest suyunu hazırlaması veya abdest alana su dökmesi âdaba aykırı olmaz.

5- Abdest alma sırasında zaruret olmadıkça konuş­mamak.

6- Her âzâyı abdest niyeti ile yıkarken besmele çek­mek, duâ etmek salât ve selâm getirmek.

7- Elleri yıkarken yüzükleri oynatıp altına su geçme­sini temin etmek.

8- Abdest alırken ağıza ve buruna sağ el ile su ver­mek. Burnu sol el ile sümkürmek.

9- Yüzü yıkarken göz pınarlarını yoklamak, abdest suyunu dirseklerin ve topukların yukarılarına eriştirmek.

10- Abdest suyu, israf derecede fazla ve azalardan su damlamayacak kadar da az olmamak. Deniz kenarında bulunulsa bile, gereksiz su harcamak mekruh olur.

11- Abdest suyu güneşte ısıtılmış olmamalıdır.

12- Abdest bitince kıbleye karşı şehâdet kelimelerini okumak.

13- Oruçlu değilse, abdest suyunun artanından kıbleye dönerek ayakta biraz içmek ve "Allâhümmec'alnî minettevvâbîne vec'alnî minel mütetahhirîn" duasını okumak.

14- Abdestin sonunda bir, iki veya üç kere Kadir (innâ enzelnâhü...) sûresini okumak.

15- Abdestten sonra kerahet vakti değil ise iki rek'at nafile namaz kılmak.
Anahtar Kelimeler: Abdest - Adab - Adap - Abdestin Adabi -
Kaynak: Fazilet Takvimi / 19 Temmuz 2010 Pazartesi - 7 Saban 1431

19 Eylül 2010 Pazar

SELMÂN-I FÂRİSÎ (R.A.)

SELMÂN-I FÂRİSÎ (R.A.)
19 EYLÜL 2010 PAZAR - 11 Şevval 1431_

Ashâb-ı Kirâm'ın büyüklerinden ve meşhurlarındandır. Silsile-i Sâdât'ın ikinci halkasıdır. İsfehanlıdır. Medine'ye gelip Müslüman oldu ve ehl-i beytten sayıldı. Müslüman olmadan önceki ismi Mâbeh idi. Müslüman olunca Peygamberimiz (s.a.v), ona Selman ismini verdi. Künyesi Ebû Abdullah'tır.

Resûlullâh (s.a.v.), Hz. Selman'ı Ebu'd-Derdâ (r.a.) ile kardeş yapmıştır.

Hendek Harbi'nde şehrin müdâafası için Selman (r.a), Resûlullah'a (s.a.v.) "Yâ Resûlallâh! Biz İran'da muhasara edildiğimiz zaman şehrin etrafında bir hen­dek kazarak kendimizi müdâfaa ederdik." dedi. Resûlul­lâh Efendimiz (s.a.v.) Hz. Selman'ın teklifini güzel buldu ve Medîne-i Münevvere'nin taarruza, hücuma açık cihetlerinden hendek kazılmasını emir buyurdular.

Bütün sahabe, Hz. Selman'ı seviyordu. Ensâr, Selmân'ı (r.a) sahiplenerek, "Selman bizdendir." dediler. Bunun üzerine Muhacirler "Hayır, Selman bizdendir." demeye başladılar. Resûlullâh Efendimiz de (s.a.v); "Selman bizden, ehli beytdendir." buyurdular. Onun hendek kazma işindeki gayretinden sonra, Resûlullâh (s.a.v), onu Selmânü'l-Hayr (Hayırlı Selman) olarak isimlendirmiştir.

Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellemin, Selmân-ı Fârisî hakkındaki bazı hadîs-i şerîfleri:

• "Önde gelenler dörttür: Ben Arab'ın önde geleniyim, Suheyb Rûm'un, Selman Fars'ın, Bilâl de Habeş'in ön­de gelenidir."

• "Ben Âdemoğlunun önde geleniyim, Selman da Fâris ehlinin önde gelenidir."

• "Cennet dört kişiyi iştiyakla bekler; Ali, Selman, Ammâr ve Mikdâd."

Selmân-ı Fârisî Hazretleri uzun ömür yaşayanlardan­dır. Hz. Osman'ın halifeliği devrinde hastalanmış ve H. 33 senesinde iki yüz elli yaşında Medâyin'de vefat et­miş ve oraya defnedilmiştir. (Radıyallâhu Teâlâ anhu)
- Selman-i Farisi (r.a.)_
Kaynak: Fazilet Takvimi / 18 Temmuz 2010 Pazar - 6 Şaban 1431

17 Eylül 2010 Cuma

AKRABA VE SILA-İ RAHİM

AKRABA VE SILA-İ RAHİM
17 EYLÜL 2010 CUMA - 9 ŞEVVAL 1431

Baba ve anne taraflarından yakınlarımıza akraba de­nir. Bunlar üçe ayrılmıştır.

Birinci derecede: anneler, babalar, dedeler, neneler, çocuklar ve onların evlâtlarıdır.

İkinci derecede sayılanlar; kardeşlerimiz ve onların evlâtları, amcalarımız, dayılarımız, halalarımız, teyzele­rimiz, süt anne, süt kardeşlerimizdir.

Üçüncü derecede de; amca, hala, dayı, teyze çocuk­ları gibi nikahları haram olmayanlardır.

Birinci ve ikinci sınıflara sıla-i rahim etmemiz vacip, onu terk etmemiz haramdır, günahtır.

Üçüncülere sıla-i rahim mendub; yâni işleyen sevab kazanır, terk edenler mürüvvetsizlik etmiş olurlar.

Sıla-i rahim: Hısımlık haklarını muhafaza maksadıy­la Rabb'imizin emrini, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetini işlemek niyetiyle akrabamızı ziyaret edip selamlaşmaya, imkânımız var ise onlara hediye vermeye, iyiliklerini isteyip zararlarını gidermeye, uzakta olanla­rını mektup (telefon vesâir yollarla), selâmlarımızla se­vindirmeye denir.

Sıla-i rahim bütün Müslümanlar üzerine farz kılınmış­tır. İhmal edenler büyük cezalar, azaplar görecektir. Çün­kü bu emrin yapılmaması Müslümanlar arasında sevgileri paylaşmayı, birbirini gözetmeyi kaldırır. Günden güne birbirine yabancılaşır, kardeşlik bağları yok olur.

Bu sebepledir ki, Müslümanlar arasında birbirlerini zi­yaret etmek, selâmlaşmak, ihmal edilmesi caiz olmayan haklardan sayılmıştır. Sıla-i rahim dinimizde gayet mühim olduğundan pek çok âyet-i kerime ve hadîs-i şerîf'ler ile fazîleti beyân edilmiştir.

Hadîs-i Şeriflerde sılâ-i rahmin ömrü uzatacağı, rızkı bereketlendireceği, cehennemden uzaklaştıracağı, he­sabı kolaylaştırıp, cennete girdireceği haber verilmiştir.

Hürmet ve ikramda amca ve dayı baba yerinde; tey­ze, hala ve büyük ablalar ana makamındadırlar.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 17 Temmuz 2010 Cumartesi - 5 Şaban 1431

9 Eylül 2010 Perşembe

RAMAZAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

RAMAZAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN



Ramazan bayraminizi en icten dileklerim ile kutlar, saglik, mutluluk ve esenlikler dilerim. Bayraminiz mübarek olsun.
Ayisigiblog

SADAKA-İ FITIR (FİTRE)

SADAKA-İ FITIR (FİTRE)
09 EYLÜL 2010 PERSEMBE - 01 ŞEVVAL 1431

Sadaka-i fıtır, Ramazan-ı Şerîfin sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı (80.18 gr. altın veya ona denk miktarda) bir mala mâlik bulunan her müslüman için verilmesi vacip olan bir sadakadır.

Zekâtın farz olmasından önce, orucun farz kılındığı sene vacip olan sadaka-i fıtır orucun kabulüne, ölüm ânı­nın sıkıntılarından ve kabir azabından kurtuluşa vesîledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram neşe­sinden onların da istifâde etmelerine bir yardımdır. Bu cihetle sadaka-i fıtır, insanî bir vazifedir.

Sadaka-i fıtır, her müslümanın kendisi ve fakir olan küçük çocuğu için de vaciptir.

Büyük çocuğun ve zengin olan çocuğun fitresi ba­basına vacip değildir.

Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı'nın birinci günü fecr-i sâdıkın doğuşundan (sabah namazı vaktinin girmesinden) itibaren vacip olur. Fakat bundan daha önce de verilebilir. Tâ ki fakirler, bununla bayram namazına çıkmadan evvel noksanlarını tedârik edebilsinler.

Sadaka-i fıtır (fitre), Ramazan Bayramı'nın birinci günü fecrin doğusuyla vacip olduğundan fecirden önce çocuk dünyâya gelse onun için de sadaka-i fıtır vacip olur. Şa­yet fecirden sonra doğarsa bir şey lâzım gelmez.

Bir kimse, kendi idaresinde olmayan hanımının veya büyük evlâdının fitrelerini onların izinleriyle verebilir. Ken­di ailesi, idaresinde bulunduğu takdirde -âdeten izin bulunduğundan- izinleri olmaksızın vermesi de kâfidir.

Bir kimse kendi fitresini, fakir olan eşine, babasına ve­ya oğluna veremez.

Fitreyi bayram namazından sonraya bırakmak mek­ruhtur. Müstehap olan, namazdan evvel verilmesidir. Çünkü Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Bayram namazın­dan sonra verilen fıtra, diğer (nafile) sadakalardan bir sadakadır. Lâkin bayram namazından evvel verilen fıtra, Allâhü Teâlâ'nın indinde makbul olan bir sada­kadır." buyurmuşlardır.

Kaynak: Fazilet Takvimi / 06 Eylül 2010 Persembe - 27 Ramazan 1431

8 Eylül 2010 Çarşamba

12 Eylül 2010 tarihli Referandum da oyunuz ne olacak ?

12 Eylül 2010 tarihli Referandum da oyunuz ne olacak ? diye sormustuk...

iste sonuclar:


Evet
--------------->> 9 (60%)
Hayır ------------->> 5 (33%)
Oy vermiyorum --->> 1 (6%)

Toplam katilim: 15


Anketimiz bitmistir.... katilan herkeze tesekkür ederiz.

7 Eylül 2010 Salı

EV BAKLAVASI

EV BAKLAVASI
07 EYLÜL 2010 SALI - 28 RAMAZAN 1431

MALZEMELER: 1 bardak yoğurt, yarım bardak sıvı yağ, 1 yumurta, 1 kaşık sirke, 1 kaşık limon suyu, 1 çay kaşığı karbonat, 1 çay kaşığı tuz, yarım kilo baklavalık un, 300 gr dövülmüş ceviz içi, 400 gr nişasta, 400 gr tereyağı.

Şerbetin malzemeleri: 4 bardak su, 4 buçuk bardak şeker, yarım limon suyu.

YAPILIŞI: Tereyağı ve nişasta haricindeki bütün malzemeler karıştırılıp hamur yapılır. Yapılan hamurun üzeri bezle örtülüp yarım saat dinlendirilir. Hamur 6 eşit parçaya bölünüp ve her parça da 10 parçaya ayırılıp yuvarlanır. Her biri pasta tabağı büyüklüğünde açılır. Hepsinin üzerine yarım çorba kaşığı nişasta yayarak üst üste konur. 10 tanesi birlikte tepsi büyüklüğünde açılıp yağlanmış tepsiye konur. Diğer parçalar da aynı şekilde yapılır. Ceviz, istenilen şekle göre ortasına veya birkaç katına konur. Açma işlemi bittikten sonra baklava şeklinde kesilir. Tereyağı bir tencereye konup iyice kızdırılır, tatlının üzerine dökülür. Köpürüyorsa yağ kızmış demektir. Kaşıkla her tarafına yayılır. Isıtılmış fırında 200 derecede kızarana kadar pişirilir.

Şerbetin yapılışı: Şeker ve su, tencereye konup kaynatılır. Kıvamını anlamak için kaşıkla karıştırıp bir damla tırnağa damlatılır. Şerbet dağılmıyorsa limon sıkılır. Üç dakika sonra kaynar hâlde ocaktan alınır. Şerbet, soğuk olarak ılık tatlının üzerine dökülür.

Not: Yukarıdaki malzeme miktarları, 38 cm çapındaki tepsiye göre verilmiştir.

5 Eylül 2010 Pazar

KADİR GECESİ'NİN HUSUSİYETLERİ

KADİR GECESİ'NİN HUSUSİYETLERİ
05 EYLÜL 2010 PAZAR - 26 RAMAZAN 1431


Cenâb-i Hakk, bâzi kiymetli seyleri bircok hikmetler icin gizlemistir. Kullarinin bütün ibâdet ve tâatlere râgbet etmesi icin rizâsini ibâdet ve tâatlerde; büyük-kücük günahlardan kacinmalari icin gadabini günahlarda; bütün isimlerine ta'zîm edilmesi icin Ism-i A'zam'i Kur'ân-i Kerîm'de; bütün namazlarin muhafazasi icin salât-i vüstâ (orta namazi)ni; günün tamaminda; duâ edilmesi icin cuma günündeki icâbet saatini; hic kimseyi hor ve hâkir görmemek icin velî kullarini; Ramazan'in her gecesini ibâdet ve tâatle ihyâ edip daha cok sevap kazansinlar diye de Kadir Gecesi'ni gizemistir.

Bununla beraber Resûlü Ekrem Efendimiz (s.a.v.), Kadir Gecesi'nin bâzi alâmetlerini söyle bildirmistir: "O gece gökyüzü parlak ve bulutsuz olur. Hava ne soguktur ne de sicak, lâtif olur. O gecenin sabahinda günes ziyâsiz (solgun) olarak dogar."

Kadir Gecesi, icerisinde Kur'ân-i Kerîm inzâl olunan mübârek gecedir. Bu gecenin pek cok husûsiyetinden birkaci:

1- Bu gece ibâdet (icerisinde Kadir Gecesi olmayan) bin ayda yapilan ibâdetten daha hayirlidir. Resûlullah Efendimiz'e (s.a.v.) kendisinden önceki ümmetlerin ömrü gösterildi. Ümmetinin ömürlerini kisa gördü. Bunun üzerine Hz. Allah bin aydan daha hayirli olan Kadir Gecesi'ni ihsân etti.

2- Kadir Gecesi'nde meleklerin ve rûhun inmesi. Melekler bu gecenin esrârini görmek üzere inerek yeryüzünü doldurdugu icin bu geceye darlik mânâsina olan "Kadir" ismi verilmistir.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki: "Kadir Gecesi olunca Allahü Teâlâ, Cebrâil'e (a.s) emrede. Cebrâil (a.s) yanlarinda yesil bir sancakla melekler ile yeryüzüne inip sancagi Kâbe'nin üzerine dikerler. Cebrâil (a.s) bu gece melekleri tesvik eder. Onlar da her ayakta durana, oturana, namaz kilana ve zikredene selâm verirler ve onlarla musâfaha ederler. Yaptiklari duâlara âmin derler. Bu, fecir vaktine kadar devâm eder."

3- Bu gece, fecir vaktine kadar selâmettir.

KAYNAK: FAZİLET TAKVİMİ / 05 EYLÜL 2010 PAZAR - 26 RAMAZAN 1431

KADİR GECESİ'NİN FAZÎLETİ

KADİR GECESİ'NİN FAZÎLETİ
05 EYLÜL 2010 PAZAR - 26 RAMAZAN 1431


Ashâb-ı Kirâm, Allahü Teâlâ'nın Kadir Gecesi hakkında (bin aydan hayırlıdır) meâlindeki âyet-i kerîmesine sevindikleri kadar hicbir şeye sevinmediler.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ashâbına İsrailogulları'ndan dört kişiyi anlattı. Bunlar -göz acıp yumuncaya kadar bir zaman dahi Allah'a âsî olmadan- seksen sene ibâdet etmişlerdir. Resûlullah'ın (s.a.v.) ashâbı da bundan dolayı hayret etmişlerdi. Cebrâil (a.s.) geldi ve:

"Yâ Muhammed! Sen ve ashâbın bu zâtların, göz acıp yumuncaya kadar kısa bir vakitte bile Allah'a isyan etmeden seksen sene ibâdet etmelerine hayret ettiniz. Allahü Teâlâ senin üzerine bundan hayırlısını indirdi." dedi ve "İnnâ enzelnâhü fî leyleti'l kadr.....", "Biz, onu Kadir Gecesi'nde indirdik." meâlindeki âyet-i kerîmesi ile başlayan Kadr Sûresi'ni sonuna kadar okudu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) cok mesrûr oldu, sevindi.
Anahtar Kelimeler: Kadir Gecesi'nin fazileti - Kadir Gecesinin fazileti - Kadir Gecesi nin fazileti - Kadir Gece'sinin fazileti - Kadir Gece sinin fazileti
Kaynak: Fazilet Takvimi / 04 Eylül 2010 Pazar - 25 Ramazan 1431

Kadir Gecesi'nde ne yapilir ?

Kadir Gecesi'nde ne yapilir ?
05 Eylül 2010 Pazar - 26 Ramazan 1431


Bu gece dört rek'at Kadir Gecesi namazı kılınır:

1'inci rek'atte: 1 Fatihâ, 3 Innâenzelnâhü....,
2'inci rek'atte: 1 Fatihâ, 3 İhlas-ı Şerif,
3'üncü rek'atte: 1 Fatihâ, 3 Innâenzelnâhü....,
4'üncü rek'atte: 1 Fatihâ, 3 İhlas-ı Şerif okunur.


Namazdan sonra:

* 1 defa, "Allâhü ekber Allâhü ekber. Lâ ilâhe illalahü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd."
* 100 Elem neşrah leke... sûresi,
* 100 Innâ enzelnâhü... sûresi,
* 100 defa da Resûlullah Efendimiz'in (s.a.v) Hz. Âişe vâlidemize ögrettigi "Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbü'l afve fâ'fü annî" duâsı okunur ve duâ edilir.

Mümkünse, bir de tesbih namazı kılmalıdır. (Duâ ve Ibâdetler, Fâzilet Nesriyât)

Kaynak: Fazilet Takvimi / 04 Eylül 2010 Cumartesi - 25 Ramazan 1431

BUGÜN KADİR GECESİ

BUGÜN KADİR GECESİ
05 EYLÜL 2010 PAZAR - 26 RAMAZAN 1431

Kadir Gecesi, Ramazan-ı şerîf ayı içinde bulunan ve Kur'ân-ı kerîmde methedilen en kıymetli gecedir. Âyet-i kerîmede buyuruldu ki: “Kadir Gecesi, bin aydan hayırlıdır.” Kur’ân-ı kerîm, Resûlullaha bu gece gelmeye başladı. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Allahü teâlâ indinde en kıymetli gece, Kadir Gecesi’dir.”

“Kadir Gecesi’nde bir defa, Kadir sûresini okumak, başka zamanda Kur'ân-ı Kerîmi hatmetmekten daha sevaptır. Bu gece koyun sağma müddeti kadar namaz kılmak, ibâdet etmek, bir ay her geceyi ibâdetle geçirmekten daha kıymetlidir.”

“Kadir Gecesi'ni, inanarak ve sevabını Allah'dan bekleyerek ihyâ edenin, geçmiş bütün günahlarını Allahü Teâlâ mağfiret eder.”

Peygamber Efendimiz (s.a.v), Kadir Gecesi’nde, “Allahümme inneke afüvvün kerîmün tühıbbül afve fa'fü annî.” duâsını okumayı bildirmiştir. Mânâsı şöyle: “Yâ Rabbî! Sen elbette affedicisin, affı seversin, beni de affeyle!”

Bu geceyi ihyâ için; kazâ namazı kılmalı, Kur'ân-ı Kerîm ve ilmihâl okumalı, duâ ve tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölü diri bütün Müslümanlara göndermelidir.

4 Eylül 2010 Cumartesi

KADİR GECESİ'NDE OKUYABİLECEGİMİZ DUA

KADİR GECESİ'NDE OKUYABİLECEGİMİZ DUA
04 EYLÜL 2010 CUMARTESİ - 25 RAMAZAN 1431


Bin aydan daha hayırlı olan mübarek Kadir Gecesi'nde edilecek dua.

"Kadir Gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir." (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313)

EUZÜ BİLLAHİ MİNE’Ş-ŞEYTANİ’R-RACÎM BİSMİLLAHİ’R-RAHMANİ’R-RAHîM

اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالمَِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلىَ آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ

Ey talihsizlerin sığınağı, ey âcizlerin güç kaynağı, ey dertlilerin tabibi, ey yolda kalmışların yol göstereni!
Ey çaresizler çaresi! ve Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının Sultanı!
İçinde bulunduğumuz kadir gecesi hürmetine bizleri affeyle ya Rabbi.


Allahım
Sen bizleri ufku, inancı ve davaranışlarıyla tam bir ruh ve mana kahramanı eyle
Derinlik ve enginliğimizi bilgi ve muktesebatımızla birlikte gönül zenginliği, ruh saffeti ve hakka kurbetimiz itibarıyla yap Ya rabbi


Allahım
Sen bizleri kalbi ve ruhi hayata programlı, maddi manevi bütün kirlerden uzak durmaya kararlı, cismani ve bedeni isteklere karşı her zaman teyakkuzdaKin, nefret hırs hased bencillik ve şehvet gibi hastalıklarla mücadele azmiyle gerilmiş tevazu ve mahviyet abideleri eyle. Ya rabbi


Allahım
Sen bizleri her zaman hakkı tutup kaldırma peşinde, mülk ve melekut alemiyle alakalı duyup hissettiklerini başkalarına duyurma iştiyakiyla yanıp tutuşan diğergamlardan eyle Ya rabbi

Allahım
Sen bizleri, olabildiğine sabırlı ve temkinli; konuşup gürültü çıkarmadan daha çok, inandıklarını yaşayan, yaşadıklarıyla başkalarına da örnek olan bir iman ve aksiyon insanı eyle Ya rabbi


Allahım
Sen bizleri dur-durak bilmeden sürekli koşan..
Hak'ka yürüyenlere yürümenin âdâbını öğreten iç dünyası itibarıyla her zaman ocaklar gibi cayır cayır yanan ve yanarken de asla gam izhar eylemeyen; eyleyip ağyârı âhına âgâh kılmayı düşünmeyen her zaman içten içe yanan ve kendine sığınanların ruhlarına hararet üfleyen kullarından eyle Ya rabbi

Allahım
hedefimizde hep öteler tüllenip dursun.
Bizler Hak rızasına bağlanmış, sürekli ilerleyen ve sürekli mesafelerle yaka paça olan iman insanları olalım ya Rabbi! matlûbumuza ulaşacağımız ana kadar hep bir küheylan gibi koşalım; koşarken de herhangi bir beklentiye girmeyelim ya Rabbi!

Allahım
Sen bizleri öylesine içten bir hakikat eri eyle ki, oturup kalkıp sürekli yeryüzünde hakkı ikame etmeyi düşünelim ve senin hatırın söz konusu olduğunda da rahatlıkla bütün arzularımızdan ve isteklerimizden vazgeçebilelim ya Rabbi!

Allahım
herkese sinemizi açalım, herkesi şefkatle kucaklayalım ve toplum içinde hep bir siyanet meleği görüntüsü sergileyelim. Ne var ki, senden başka kimseden de bir şey beklemeyelim ya Rabbi!


Allahım
Sen bizlere Tavırları, davranışları itibarıyla
herkesle uyum içinde olmayı lutfet
hiç kimseyle cedelleşmeyelim,
hiç kimseye karşı düşmanlık beslemeyelim.
kat'iyen başkalarıyla rekabete ve sürtüşmeye girmeyelim.
Dinimize, ülkemize ve ülkümüze hizmet eden
hemen herkesi sevelim..
Bütün olumlu faaliyetlerinden ötürü
Herkesi alkışlayalım
Başkalarının anlayışlarına
hem de konumlarına saygılı kalmaya
alabildiğine itina gösterelim ya Rabbi!

Allahım
kendi gayret ve aktivitelerimizin yanında,
senin tevfik ve inayetine de fevkalâde önem verelim..
her hareketimizde rızana mazhar olma yollarını araştıralım..
senin inayetine vesile sayılan
birliğe-beraberliğe olağanüstü ihtimam gösterelim ya Rabbi!


Allahım
Sen bizleri bir Hak âşığı ve Hak rızası sevdalısı eyle.
Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun
bütün hareketlerimizi senin hoşnutluğuna bağlayalım
Seni memnun etme yolunda ölesiye bir hırs gösterelim
ve böyle bir hedefe ulaşmak için de
bütün varımızı feda edebilelim,
dünyevî-uhrevî her şeyden vazgeçebilelim ya Rabbi!

Allahım
düşünce dünyamızda "benim yapmam", "benim başarmam", "benim sonuçlandırmam".. gibi merdud mülâhazalara asla yer verme ya rabbi
yerine getirilmesi gerekli olan şeyleri kim yaparsa yapsın, kendimiz yapmış gibi memnun olalım,
başkalarının başarılarını kendi başarılarımız sayalım
öncülük yapma şeref ve payesini de onlara bırakalım ya Rabbi!


Allahım
her zaman kendimizle yaka-paça
ve kendi ayıplarımızla meşgul olalım kimsenin eksiğiyle-gediğiyle uğraşmayalım.Her fırsatta iyi bir insan olma örneği sergileyelim,
başkalarını daha yüksek ufuklara yönlendirip
herkese bir hüsn-ü misal olalım
İnsanların ayıplarına ve kusurlarına göz yumalım..
Onların olumsuz tavırlarına tebessümle karşılık verelim, kötülüklerini iyilikle savalım
ve elli defa rencide edilsek de,
bir kerecik olsun kimseyi kırmayı düşünmeyelim ya Rabbi!

Allahım
hayatımızı iman-ı kâmil yörüngeli
ve ihlas donanımlı yaşamayı
en birinci mesele bilelim,
duyguları, düşünceleri ve davranışları itibarıyla
öylesine Hak rızasına kilitlenmiş bir hakikat eri olalım
beraber yürüdüğümüz,
aynı mefkûreyi paylaştığımız kimselerle
asla rekabete girmeyelim..
onlara karşı kat'iyen kıskançlık duymayalım..
aksine, onların noksanlarını giderip, eksiklerini tamamlayalım.. ve onlara karşı hareketlerimizde
hep bir vücudun uzuvlarından
herhangi bir organmış gibi davranalım ya Rabbi!


Allahım
Tam bir îsar rûhuyla,
Makam ve mansıp, Paye ve şöhret gibi
maddî-manevî hemen her konuda
yol arkadaşlarımızı öne çıkarıp
kendimiz gerilerden gerilere çekilerek
onların başarılarının dellalı gibi davranalım,
kardeşlerimizin mazhariyetlerini alkışlayıp
muvaffakiyetlerini de bir bayram sevinciyle karşılayalım ya Rabbi!

Allahım
başkalarının düşünce ve hareketlerine karşı hep saygılı kalmaya çalışalım paylaşmaya, beraber yaşamaya açık duralım.. oturur kalkıp aynı mefkûre insanlarıyla müşterek hareket etme yollarını araştıralım.. müşterek projeler geliştirelim.. ve "ben" yerine "biz"i ikame etme gayreti gösterelim.. dahası, başkalarının mutluluğu yolunda rahatlıkla kendi saadetimizi feda edebilelim.. ve bunları yaparken de kimseden herhangi bir teveccüh beklemeyelim. hattâ böyle bir beklentiye girmeyi kendi hesabımıza bir düşüş sayalım; yılandan-çıyandan kaçtığımız gibi önde görünmekten, namdan-şandan kaçalım ve unutulma murakabesine dalalım ya Rabbi!

Allahım
Kimsenin kılına dokunmayalım, saldırıya saldırıyla mukabelede bulunmayalım.
En kritik durumlarda bile hep dengeli hareket edelim.
Her zaman fenalıklara karşı iyilikle mukabelede bulunalım.. kötülükleri kötülerin işi sayıp, bir iyilik âbidesi gibi davranalım ya Rabbi!

Allahım
hayatımızı Kur'ân ve Sünnet çizgisinde
Hak dostluğu, takva, azimet ve ihsan şuuru çerçevesinde yaşayalım.. benlik, gurur, şöhret gibi kalbi öldüren hislere karşı sürekli tetikte bulunalım kendimize nisbet edilen güzellikleri "her şey senden" deyip sana verelim. iradeye vâbeste işlerde de her zaman "ben"den kaçıp, "biz"e sığınalım. hiç kimseden korkmayalım.
Hiç bir hâdise karşısında telâşa kapılmayalım; ve doğru bildiğimiz şeylerden asla geriye durmayalım ya Rabbi!


Allahım
kimseye gücenmeyelim; hele Hak'ka dilbeste olanlara kat'iyen kırılmayalım.
Yol arkadaşlarımızı herhangi bir fenalık içinde gördüğümüzde onlardan uzaklaşmayalım.. Perdeyi yırtıp onları utandırmayalım; utandırmak bir yana, böyle bir fenalığı gördüğümüzde büyük bir hata işlemiş gibi kendimizi kınayalım. Mü'minlerin farklı yorumlara açık tavırlarından dolayı onlar hakkında sû-i zanda bulunmaktan kaçınalım; görüp duyduğumuz şeylere iyi yorumlar getirip ve kat'iyen olumsuz mülâhazalara girmeyelim ya Rabbi!

Allahım
hareket ve faaliyetlerimizi, bu dünyanın bir ücret yeri değil de, bir hizmet mahalli olduğu mülâhazasına bağlayalım.. her zaman memur bulunduğumuz sorumlulukları fevkalâde bir disiplin içinde yerine getirelim.. netice ve sonuçla meşgul olmayı da sana karşı bir saygısızlık sayalım ya Rabbi!


Allahım
dine, imana ve insanlığa hizmeti,
Hak rızası yolunda en büyük bir vazife bilelim ne kadar büyük işler başarsak da, bundan nefsimiz adına maddî-manevî herhangi bir pâye çıkarmayı hiç mi hiç düşünmeyelim ya Rabbi!

Allahım
Düzenimizin bozulmasından dolayı ümitsizliğe düşmeyelim
Bütün insanların bize karşı olmasından dolayı sarsıntı yaşamayalım. "Bu dünya, darılma dünyası değil, bir dayanma âlemidir" deyip dişimizi sıkıp sabredelim, maruz kaldığımız durumlardan kurtulmak için de alternatif çıkış yolları arayalım en kritik anlarda dahi değişik stratejiler üretip hep azm u ikdamda bulunalım ya Rabbi!


Allahım
İnsanî değerlerin hor görüldüğü, dînî düşüncede kırılmaların yaşandığı, her taraf, başı boşların gürültüleriyle inlediği günümüzde, başka bir şey değil,
Sen bizleri gönül insanları eyle ya Rabbi! Kadir gecesi hürmetine gönül insanları eyle ya Rabbi! Mübarek ramazan hürmetine gönül insanları eyle ya rabbi!

Efendimiz Hazreti Muhammed’e, aile efradına ve O’nun bütün arkadaşlarına salât u selam ederek bunları Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!

Amin..ve’l-hamdü lillahi rabbi’l-alemin

2 Eylül 2010 Perşembe

ORUÇ BORCUN VAR MI ?

ORUÇ BORCUN VAR MI ?
02 EYLÜL 2010 PERSEMBE - 23 RAMAZAN 1431

Bir ramazan günü III. Mustafa'nın veziri Koca Ragıp Paşa'nın konağında yapılan sohbet esnasında Ragıp Paşa Şair Haşmet'e hitaben:

- 'Senin de borcun var mı Haşmet?' diye sorar ve ondan sonra şu cevabı alır:
- Evet efendim, mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş...

Ragıp Paşa sorusunun anlaşılmadığını düşünerek şu açıklamayla birlikte tekrarladı sorusunu:
- 'Ben onu sormuyorum, oruç borcun var mı?'

Şair Haşmet bu soruyu şöyle cevaplar:
- Paşam, oruç borcunu Allah sorar; sizin soracağınız kul borcudur.

UHUD'DA NELER YAŞANMIŞTI ?

UHUD'DA NELER YAŞANMIŞTI ?_

02 EYLÜL 2010 PERŞEMBE - 23 RAMAZAN 1431_


İşte Peygamber Efendimiz'in (S.A.V) mübarek dişinin kırıldığı Uhud Savaşında yaşananlar...

Bin kişi ile yola çıkan Peygamber Efendimiz (S.A.V), yolda üçyüz kadar münafığın ordu saflarından ayrılmalarıyla güç kaybına uğramış; buna rağmen moralini ve metanetini kaybetmemiş, bütün tedbirleri alırken işte bu tepenin başına da Abdullah b. Cübeyr (r.a) komutasında elli kişilik bir okçu birliği konuşlandırdı. Onlara sıkı sıkıya yerlerinden ayrılmamaları hususunda direktif verdi. Hatta galip de gelsek veya mağlup olarak bizim hepimiz de ölsek, cesetlerimizi akbabalar parçalarken görseniz bile yerinizden ayrılmayınız diye de sıkı sıkı tenbih etti. Kendisi Uhud dağını arkasına aldı. Mekkeli müşrikler ise, Ayneyn tepesinin kuzeybatısnda yer alan açık arazide çadırlarını kurdular. İki yüz kişilik bir süvari birliğini ise, o gün halen müslüman olamamış Halid b. Velid (r.a)'in komutasında Ayneyn tepesinin tam güneyinde bulunan hurmalıkların arasına yerleştirdiler.

İşte Efendimiz (S.A.V), bu suvari birliğini ekarte edebilmek için elli kişilik müfreze birliğini bu tepeye yerleştirdi. Savaş başlayıp da ilk etapta müslümanlar müşrikleri püskürtüp, onları kovalamaya başlayınca, gazilerin bir kısmı savaş meydanında müşrikler tarafından bırakılan ganimet mallarını toplamaya başladı. Bunu gören okçular, savaş bitti, kardeşlerimiz ganimet toplamıya başladı, biz de gidelim onlara katılalım dedi ve yerlerini terketmek istediler. Başlarındaki komutanları Abdullah b. Cübeyr çok nasihat etti ise de onlara söz dinletemedi.

Daha önce iki defa Ayneyn tepesinin doğu yakasından geçerek müslümanları arkadan çevirmek isteyen süvari birlği ilk etapta bu imkanı bulamamışlardı. Çünkü okçular onlara bu fırsatı Ancak okçulardan kırk tanesinin yerlerini bırakarak düze indiklerini gören müşrik süvari birliğinin komutanı Halid b. Velid, ani bir saldırı ile geriye kalan okçulardan, komutanları da dahil, on mücahidi şehit ettiler; arkasından da bir nara ile kaçan müşriklere müslümanları arkadan çevirdiğini duyurdu. Bir anda müslümanlar iki ateş arasında kaldı; bundan dolayı da galip iken yarı yarıya mağlup duruma düştüler. İşte bundan sonradır ki, müslümanların yetmişi şehid oldu, yetmişi de yaralı hale geldi. Yaralılar arasında Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V), şehidler arasında da Efendimizin amcası Hz. Hamza (r.a) Efendimiz vardı. Ensar ve muhacirden çok sayıda sahabe şehid olmuş ve yaralanmıştı.

1 Eylül 2010 Çarşamba

ORUÇ YERİNE FİDYE VERİLMESİ

ORUÇ YERİNE FİDYE VERİLMESİ
01 EYLÜL 2010 CARSAMBA - 22 RAMAZAN 1431

a. Fidye Ne Demektir ?

Oruçla ilgili olan fidye, dinî bir terim olarak, bazı ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında birtakım kusurların işlenmesi halinde ödenen dînî-malî yükümlülüktür. İbadetlerle ilgili fidye, oruç ve hacda söz konusudur. İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra kaza etmesi mümkün olmadıgından oruç tutamadıgı her güne karşılık bir fidye öder. Bu durumdaki bir kimsenin fidye ödemesi vaciptir. Kur’an-ı Kerim’de, "Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder." (Bakara 2/184) buyurulmaktadır. Bu ayetten hareketle fidye miktarının, bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek olarak anlaşılmıştır.

Yaşlılıktan ötürü oruç tutmaya gücü yetmeyen kişi, her gün için bir sadaka-i fıtır miktarı fidye verir. Buna da imkânı yoksa Allah’tan af diler. Fakat böyle bir kişi, kısa günlerde rahatlıkla oruç tutabilme imkânına ulaşırsa tutamadıgı oruçları, o günlerde kaza etmesi gerekir. Zira ramazan ayında oruç tutmaya gücü yetmeyen kimseler ile iyileşme ümidi bulunmayan hastalar ileride oruç tutabilecek duruma gelirlerse tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar sadaka sayılır.


b. Fidye Miktarı Ne Kadardır ?

Fidye miktarı bir sadaka-ı fıtır miktarıdır.

Kaynak: www.diyanet.gov.tr

FIRINDA BALIK

FIRINDA BALIK
01 EYLÜL 2010 CARSAMBA


MALZEMELER:

2 palamut,
6 domates,
maydanoz,
1 çay bardağı yağ,
5 diş sarımsak,
tuz ve karabiber.

YAPILIŞI:

Fırın tepsisi yağlanıp halka halka doğranmış bir sıra domates dizilir. Sarımsaklar dövülüp kıyılmış maydanozla karıştırılıp domateslerin üzerine yarısı serpilir. Üzerine temizlenip dilimlenmiş balıklar dizilir. Tuz ve biber ekildikten sonra üzerine domates dizilip kalan maydanoz ve sarımsak karışımı serpilir. Biraz daha tuz ekilip, üzerinde yağ gezdirilir. Sıcak fırında 20 dakika pişirilip servis yapılır. Afiyet olsun...