5 Mart 2010 Cuma

EBU'L-HASAN EL- HARAKÂNÎ (K.S.)

EBU'L-HASAN EL- HARAKÂNÎ (K.S.)
05 MART 2010 CUMA


Silsile-i Sâdâtın altıncı halkası Ali bin Ca'fer'in (k.s.) künyesi Ebü'l-Hasan'dır. Bestâm'ın Harakân köyüne nisbetle 'Harakânî' denmiştir.

Tarîkat-i aliyyeyi Bâyezîd-i Bestâmî Hazretleri'nin rûhâniyyetinden almış ve zamanının ferîdi (eşsiz bir âlimi) olmuştur. Ebû Yezîd Bestâmî'nin (k.s.) türbesini ayakta ziyaret ederdi. Ziyareti tamamlayınca Ebû Yezîd Bes­tâmî'nin (k.s.) türbesine arkasını asla dönmeden ayrılır­dı. Yatsı namazının abdestiyle sabah namazını kılardı. Talebelerinden Abdullah Ensâri (k.s.) buyurdu ki: "Hadîs ve din ilimlerinde birçok hocam vardır. Fakat tarikatta şeyhim Ebu'l-Hasan el-Harakânî'dir. Ben onu tanımamış olsaydım hakîkati bilemezdim."

Bir gün sultan Mahmud Gaznevî (r.h.) ziyaretine gel­di. Sohbette 'Şeyhin Bâyezid-i Bestâmî nasıl bir zât idi?' diye' sordu. Şeyh, 'Ona tabî olanlar hidâyete kavuşur, onu görenler saadete ulaşır.' dedi. Sultan, 'Bu nasıl olur? Ebû Cehil Peygamber Efendimizi çok defa gördü. Fakat küfürden kurtulamadı?' dedi.

Ebu'l-Hasan el-Harakânî Hazretleri şöyle cevap verdi: Ebû Cehil onu Allâhü Teâlâ'nın Peygamberi ola­rak değil, Abdullah'ın oğlu Muhammed olarak gördü. Eğer Allah'ın Resulü olarak görseydi, küfürden kurtulur, saadete kavuşurdu. Bunun alâmeti de şu âyeti kerîme­dir: -meâlen- "...Ve onları sana bakar görürsün, halbuki onlar göremezler." (A'raf-198) Kafa gözüyle bakmak bu saadete nail eylemez. Ancak kalb gözüyle bakıp tam bir bağlılık ile tabî olmakla bu saadete ulaşılır.

Buyurdular ki: "Dünyada âlimler ve ibâdet eden kullar çoktur. Fakat Allah'ın razı olacağı şeyle ak­şamlayıp yine onun razı olduğu şeyle sabahlamaları îcâb eder."

H 424 yılının Âşûrâ günü (M. 1033) 73 yaşında iken vefat etti. Kars'ın Kaleiçi mahallesindeki kabr-i şerifleri ziyâretgâhtır. (Kuddise Sirruh)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder