4 Mart 2010 Perşembe

RESÛLULLAH EFENDİMİZİ VE VÂRİSLERİNİ SEVMEK

RESÛLULLAH EFENDİMİZİ VE VÂRİSLERİNİ SEVMEK
04 MART 2010 PERSEMBE

İnsanlara doğru yolu göstermek için Rabb'imiz tara­fından gönderilen peygamberlerin sonuncusu ve merte­bece en yükseği Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)'dir.

Bizlere insanlığı, iyiyi kötüyü, helâli haramı öğreten, Müslümanlığı telkin eden, dünyâ ve âhiret saadetlerini bildiren, îmân nurunu kalbimizde yakan, Kur'ân nurunu kalbimize akıtan, bizi küfür ve. cehalet zulmetlerinden kurtaran Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dir.

Allah'ımızdan sonra Peygamber Efendimiz'i ana ba­bamızdan, eşimizden, evlâtlarımızdan, akrabalarımız­dan, canımızdan daha çok sevmeliyiz. Âlemlere rahmet olan Sevgili Efendimiz olmasaydı İslâm dininin bütün bu güzelliklerinden mahrum kalır, câhiliyet devrindeki insanlardan farkımız olmazdı. Mevlâ'ya hamd olsun, aziz dinimiz ve sevgili Peygamberimiz sayesinde bu cahil­liklerden kurtulmuşuz.

Peygamber Efendimiz'i (s.a.v.) dâima hürmetle yâd etmeli, mübarek ismi söylenildiğinde salât ve selâm okumalıyız. Peygamberimiz, Mevlâ'nın izniyle ziyaretine gelenleri bilir. Namaz kılanları ve selâm verenleri görür, selâmet ve saadetlerine duâ eder.

İslâm dininin yayılmasında, bizlere kadar ulaşmasın­da Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) mallarıyla, canla­rıyla, evlâtlarıyla yardım eden Resûlullâh'ın Ashabını ve Ehl-i Beytini sevmeli, onlara hürmet edip onları hayır ile anmalı, her birinin ismi arkasından 'Radıyallahü anh; Allah ondan razı olsun.' demeliyiz.

Dinimizi, kitabımızı doğru olarak bizlere ulaştıran imamlarımızı, müstenitlerimizi, evliyaları, din uğrunda çalışan âlimlerimizi de sevmeli ve onları hürmet ve rah­metle yâd etmeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder