31 Mayıs 2009 Pazar
Bugun Dunya Sigara icmeme gunu
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre tüm dünyada 1.3 milyar kişi sigara içiyor. Sigaraya bağlı ölüm: Yılda 7 milyon kişi! Bugün bu rakamı birazcık düşürmeye var mısınız ?
Sigara kullanımıyla oluşan önlenebilir hastalık ve ölümlere dikkati çekebilmek için Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından etkinlik günü olarak belirlenen ‘31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü’, örgüte üye devletler tarafından 1987 yılından beri kutlanıyor. Gün nedeniyle tüm dünyada sigaranın zararlarına dikkat çekilen etkinlikler düzenleniyor.
Sigara kullanımı, halk sağlığı için ciddi sonuçları olan küresel bir sorun. Sigara tüketiminin ve sigara dumanına maruz kalmanın, ölüme, hastalıklara ve sakatlıklara neden olduğu bilimsel bir gerçek. Dünyada 1.3 milyar kişi sigara içiyor. Başlıca tetikleyicisi sigara kullanımı olan kanserden ölen kişi sayısı yılda 7 milyon, yeni vaka sayısı 11 milyon. 25 milyon insansa kanserle yaşıyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Türkiye’de 20 milyon kişi sigara içiyor. Yılda yaklaşık 100 milyon kişi sigaraya bağlı hastalıklardan hayatını kaybediyor. Türkiye’de sigara satın almak için harcanan para günde 70 milyon TL. 1960-2000 yılları arasında gelişmiş ülkelerde sigara kullanımı yüzde 23 azalırken, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yüzde 3.4 oranında artıyor. Türkiye sigara tüketiminde Avrupa ülkeleri arasında üçüncü, dünya ülkeleri arasında da yedinci sırada yer alıyor.
Pasif içicilik sonucu dünyada 1 milyar, Türkiye’de 21 milyon çocuk evde, işyerlerinde, halka açık yerlerde tütün dumanına maruz kalıyor. Küresel Gençlik Tütün Araştırması verileri, 132 ülkede yaşayan 13-15 yaş arası çocukların yüzde 43,9’unun evde, yüzde 55,8’inin de halka açık yerlerde tütün dumanı soluduğunu gösteriyor. Verilere göre, Türkiye’de sigara kullanımı dolayısıyla yılda 110 bin kişinin öldüğü biliniyor. Türkiye’de tütün kontrolü konusunda son yıllarda önemli gelişmeler yaşandı. 3 Ocak 2008 tarihinde kabul edilen 5727 Sayılı Kanun ile, 4207 Sayılı ‘Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’ maddeleri önemli ölçüde değiştirilmiş ve tütün ürünlerinin zararlarından korunma adına önemli bir adım atıldı.
Taksim’de buluşma var
‘Dünya Sigarasız Günü’ kapsamında bugün Taksim meydanında sigarayı bırakan ya da bırakmak isteyen herkes için bir kutlama var. Türkiye’nin sigarasız yaşam sitesi ‘sigarayason.com’un düzenlediği kutlama programında sigarasız yaşama destek verenler buluşacak. Programda bir süredir devam eden ‘Bırak, Çek, Gönder. Sen de Taksim’de Yüzünü Göster’ adlı kampanya kapsamında siteye gönderilen sigarasız yaşam ve sağlık konulu fotoğraf, mesaj ve metinler sergilenecek. Jülide Ateş’in destek verdiği kampanya kapsamında sigarayı bırakmak isteyenlere danışmanlık da yapılacak. Ateş, Taksim’e gelenlere ‘Onlar sigarayı bırakmayı başardılar. Siz de başarabilir, bu 31 Mayıs Sigarasız Dünya Günü’nü kendiniz ve sevdikleriniz için yeni bir hayata başlangıç olarak kabul edebilirsiniz’ diyecek. Etiketler: 31 mayıs dünya sigarasız günü sigara sağlık 31.05.2009 dünya saglik örgütü WHO world health organization 31 mayis dünya sigara icmeme günü
Kaynaklar: anka, afp, Radikal
2 Turk daha domuz gribine yakalandi !
Sağlık Bakanlığı, ABD'den gelen 2 Türk vatandaşında “domuz gribi” vakasına rastlandığını açıkladı.
Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, New York/ABD'den yola çıkıp İstanbul üzerinden 29 Mayıs'ta İzmir'e gelen bir vatandaş ile Houston/ABD'den yola çıkıp Amsterdam üzerinden aynı tarihte İstanbul'a gelen bir vatandaşın yüksek ateş, kas ve eklem ağrıları şikayetleriyle sağlık kurumlarına başvurdukları bildirildi.
Alınan numunelerin Ulusal Grip Referans Laboratuvarı'nda yapılan tetkikleri sonucunda bu iki vatandaşta “domuz gribi” (Influenza A/H1Nl) belirlendiği ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kuralları gereğince alınan numunelerin Uluslararası Referans Laboratuvarı'na da gönderileceği kaydedildi.
Genel durumu iyi olan hastaların, izole edilerek gözlem altına alındıkları, hastaların yakın temaslıları ve hastalarla aynı uçakta yolculuk yapan yolcuların da izlemeye alındıkları belirtildi.
Açıklamada, şöyle denildi:
“Aşağıdaki tarih ve sefer sayılı uçaklarla yolculuk yapanlardan henüz ulaşılamayan kişilerin günlük takiplerini yaptırmak üzere 112 ücretsiz telefon hattını arayarak 'Ben domuz gripli hastayla aynı uçakla yolculuk yapan kişilerdenim' şeklinde kendilerini tanıtmaları ve sağlık ekiplerinin kendilerine ulaşmalarını sağlamaları gerekmektedir:
- 28 Mayıs tarihinde New York'tan 16.30'da hareket edip 29 Mayıs'ta İstanbul'a inen THY'nin TK 002 sefer sayılı New York-İstanbul uçak yolcuları,
- 29 Mayıs saat 13.00'de hareket eden THY'nin TK 324 sefer sayılı İstanbul-İzmir uçak yolcuları,
- 29 Mayıs saat 09.50'de hareket eden KLM Havayolları KL 1613 sefer sayılı Amsterdam-İstanbul uçak yolcuları.”
30 Mayıs 2009 Cumartesi
Besiktas 2008-2009 sampiyonu oldu
Turkcell Süper Lig'in Son Haftasında Lider Olarak Denizli'ye Gelen Beşiktaş, İstanbul'a 2008-2009 Sezonunun Şampiyonu Olarak Döndü.
STAT: Atatürk
HAKEMLER: Deniz Çoban, Serkan Gençerler, Asım Yusuf Öz
DENİZLİSPOR: Cenk 6, Burak 5, Roberts 4, Bangoura 5 (Dk.66 Caner 3), Güray 3 (Dk.46 Musa 3), Emin 4, Wescley 4, Şener 5, Ozan 5 (Dk.81 Selahattin ?), Angelov 5, Braga 5
BEŞİKTAŞ: Rüştü 5, Cisse 5, Gökhan Zan 5, Tomas 5, Bobo 5 (Dk.84 Nobre ?), Tello 6 (Dk.42 Uğur İnceman 5), Ekrem 5, Serdar 5 (Dk.78 İbrahim Üzülmez 2), Holosko 6, Ernst 6, İbrahim Toraman 6
SARI KART: Dk.25 Şener (Denizlispor)
GOLLER: Dk.28 Holosko, Dk.63 İbrahim Toraman (Beşiktaş), Dk.85 Braga
Turkcell Süper Lig'in son haftasında lider olarak Denizli'ye gelen Beşiktaş, İstanbul'a 2008-2009 sezonunun şampiyonu olarak döndü. Denizlispor'a konuk olan Siyah Beyazlılar, 2-1 kazandıkları maçtan sonra şampiyonluğunu ilan etti. İlk yarısı Holosko'nun attığı golle 0-1 sonuçlanan karşılaşmanın ikinci yarısında Beşiktaş, İbrahim Toraman'ın kaydettiği golle skoru 0-2'a getirdi. Denizlispor'un Braga ile kaydettiği tek gol sonucu değiştirmedi. Beşiktaşlı futbolcular şampiyonluk kutlamalarına maçtan sonra başladı. Bayraklarla az sayıdaki taraftarını selamladı. Beşiktaşlı futbolcular, 'Şampiyonluk Bizim, Kupa Bizim' tişörtleri giydi. Sahaya şampiyonluk kupası maketi getirildi.
İLK YARI
Turkcell Süper Ligi'nde şampiyonluk düğümünü çözecek karşılaşmalardan birisi olan Denizlispor-Beşiktaş mücadelesinin ilk yarısı Siyah-beyazlı takımın 1-0 üstünlüğü ile sona erdi. Beşiktaş'ın tek golü 28. dakikada Holosko'dan geldi.
8. dakiada Holosko, Serkan'ın kale alanı içine doldurduğu topa kafa ile vurdu ancak kaleci Cenk gole izin vermedi.
7. dakikada Tello'nun defansın arkasına attığı topa İbrahim Toraman'dan önce Denizlispor savunma oyuncuları topa sahip oldu.
11. dakikada ev sahibi ekip Angelov ile gole çok yaklaştı. Ceza yayı ön çizgisinde kazanılan serbest atışı kullanan bu futbolcunun yaklaşık 20 metreden vuruşu barajı geçerek yan kale direğine çarptı.
16. dakikada Tello'nun ceza sahasına girmeden sert şutunu kaleci Cenk yumrukladı. Dönen topu Holosko tamamlamak istedi maçın yardımcı hakemi Serkan Gençerler pozisyonu ofsayt gerekçesiyle durdurdu.
26. dakikada Tello'nun pasıyla Denizlispor defansının arkasına sarkan Serdar, Şener tarafından düşürülünce Beşiktaş, ceza sahasının sol çaprazından serbest atış kazandı. Tello'nun ortasına kale alanı içinde kafayla Serdar'ın vuruşunu kaleci Cenk tokatladı.
28. dakikada Beşiktaş öne geçmeyi başardı. Denizlisporlu futbolcuların ofsayt gerekçesiyle duraksadığı pozisyonda defansın arkasında topla buluşan Holosko, kaleci Cenk ile karşı karşıya kalmasına karşın takımını öne geçirmeyi başardı 0-1.
32. dakikada Emin'i geçen Bobo'nun kale içine dorduduğu ortası kötü olunca tehlikeli bir pozisyon başlamadan bitti.
42. dakikada Güray'ın sol kanattan kellandığı korner atışını Ernst karşıladı.
Kalan dakikalarda başka gol olmayınca maçın ilk yarısı Beşiktaş'ın 1-0 üstünlüğü ile tamamlandı.
İKİNCİ YARI
52. dakikada Beşiktaş sahasına girmeye çalışan Musa'ya İbrahim Toraman geçit vermedi.
55. dakikada Bangoura'nın Beşiktaş ceza sahasına gönderdiğini ortaya Denizlisporlu futbolcular dokunamadı.
58. dakikada Wescley'in Beşiktaş ceza sahasına doldurduğu top kaleci Rüştü'de kaldı.
63. dakikada Beşiktaş fark ikiye çıkardı. Denizlispor kalesini cepheden gören İbrahim Toraman, ceza yayının bir metre önünden kaleyi yokladı. Meşin yuvarlak önce sağ kale direğine çarptı, sonra ağlarla gitti 0-2.
75. dakikada Bobo kaleci Cenk ile karşı karşıya kaldı ancak vurmada gecikince savunma araya girerek topu uzaklaştırdı.
85. dakikada ev sahibi farkı bire indirdi. Beşiktaş ceza sahasına sol kanattan yapılan ortayı iyi takip eden Braga, kale alanı içinde topa sadece dokundu 1-2.
Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Beşiktaş, Denizlispor'u 2-1 mağlup ederek sezonu şampiyon oldu.
-MAÇTAN NOTLAR-
Maçtan önce Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, Genel Sekreter Kenan Öner ile birlikte Siyah Beyazlı takımın soyunma odasına gidip moral verdi. 15 bin kişilik Denizli Atatürk Stadı'nda bin 300 Beşiktaşlı tribünde takımlarını destekledi. Karşılaşmayı 200'e yakın basın mensubu takip etti.
Maçtan önce Hakkari'nin Çukurca ilçesinde şehit olan askerler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Bu arada Turkcell Süper Lig'de tüm maçların aynı anda başlaması için için karşılaşma 7 dakika geç başladı.
Kaynak: (CİHAN)
29 Mayıs 2009 Cuma
İyiliği emretmek ve Kötülükten sakındırmak
Cuma Hutbesi
Aziz ve muhterem Müslümanlar!
Her Müslümanın mükellef olduğu çok mühim bir vazife vardır. O da, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmaktır. Bu asırda devam eden müsbet cihad şekli budur. İyilikleri emretmek, zarar vermezse nasihatta bulunmak, iyi insanlara mahsus bir davranıştır.
Peygamberlerin açtığı bir çığırdır. Manevî bir cihaddır. İyi bir toplum elde etmenin tek yoludur. Kötülüklerin Önüne geçmek, iyiyi ve güzeli yaparak göstermek, iyi Örnek olmakla mümkündür. Bir Müslüman hayrı ve sabrı tavsiye ederken usûl ve kaidesine uygun olarak kötülüğü de engellemek mecburiyetindedir.
Kötülüğe manî olunmazsa kötülük işleyenler kendilerinde kuvvet bulurlar. Hiçbir mahzuru yokmuş gibi kötülük yapmaya devam ederler. Bunun içindir ki, Allahu Teâlâ, Müslümanlardan hem iyiliği emretmelerini, hem de kötülüğe engel olmalarını istemektedir.
Aksi takdirde kötülerle birlikte masumları da yakacak bir belâ, bir musibetin geleceğini haber vererek, "Bir belâ, bir musibetten çekininiz ki, geldiği zaman yalnız zâlimlere, kötülüğü işleyenlere mahsus kalmayıp masumları da yakar" buyurmuştur.
Evet, aziz mü'minler!
Umuma gelen musibetler ekseriyetin hatasından ileri gelmektedir. Şühedâ kanıyla yoğrulmuş bu mübarek vatanda işlenen günahlar; mukaddesatımıza, dinimize gösterilen hürmetsizlikler; gayrı meşru hareketler, zelzele ve anarşi gibi dehşetli musibetlere sebep olur.îman ve Kur'ân'ın en muhkem kalesi olan bu vatanın her köşesinde Allah'm gayretine dokunacak zulümler ve isyanlar işlenmektedir.
Devlet ve millet olarak vatanımızı istilâ eden bu günah askerlerine manî olmak lâzımdır. Yoksa İlâhî tokatların gelmesinden korkulur.
Bizden evvel bu dünya misafirhanesinde oturan millet ve ümmetlerin başlarına gelen belâ ve musibetlerin hepsi, işledikleri günah ve isyan yüzünden değil midir?
Aziz ve Celîl olan Rabbimiz, gizli işlenen günahlardan yalnız işleyeni mes'ûl tutar, masumlara azap vermez.
Fakat açıkta yapılan günahlara manî olacak güçtekiler engel olmazlarsa, "Neme lâzım?" diyerek vazifelerini yapmazlarsa o zaman zararı umuma dokunur.
Saadet asrında bir grup insan Resûl-i Ekrem'e (sav) gelerek sordular:
"Yâ Resûlallah! İçinde iyilerin de bulunduğu bir memleket helak olur mu?"
Bu soruya Efendimiz "Evet, helak olur!" buyurdu.
"Nasıl olur yâ Resûlallah?" diye sormaları üzerine, "İsyana, kötülüklere sükût etmeleri ve bu suretle dine ihanet etmeleri sebebiyle!" buyurdular.
Fahr-i Kâinat Efendimiz günahkâr bir kavmin nasıl helak edildiğini de şöyle haber veriyor:
"Allahu Teâlâ bir azap meleğine emretti: 'Filân kasabanın altını üstüne çevir!' Melek dedi: 'Yâ Rab! Onların içinde sana bir defa olsun isyan etmeyen filân zat vardır?' Cenâb-ı Hak ferman etti: 'Onu da, onları da altüst et! Zira onun yüzü bir defa bile kötülük yapan kimselere benim rızam için ekşimemiştir, kötülükten vazgeçirmeye çalışmamıştır! 'buyurdu."
Onun içindir ki, hadîs-i şerifte, "Sizden biriniz bir kötülüğün işlendiğini görürse, hemen onu eliyle bozsun. Eğer gücü yetmezse diliyle... Şayet buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzedip o işi reddetsin. Bu, îmanın en zayıf olanıdır" buyurulmaktadır.
Hadisin bize verdiği ders şudur:
İşlenen kötülüklere idareciler eliyle mâni olur; âlimler va'z u nasihatla, sözle mâni olur, halk da kalbiyle o kötülüğü reddeder, tepkisini gösterir.
Muhterem Müslümanlar!
Bu zamanda en mühim meselemiz manevî cihaddır, manevî tahribata karyşı sed çekmektir. Bununla dâhildeki asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. İyilerin çoğalmasına, kötülerin azalmasına, îmanların kurtulmasına çalışmaktır.
Bu zamanın en makbul cihadı olan, her mücahide yüz şehid sevabı kazandıracağı müjdelenen bu vazifeyi yapmaya mecbur ve mükellefiz. Bu manevî cihada nefsimizden başlamalıyız.
Nefsini ıslâh etmeyen, başkasını ıslâh edemez! İyiliği emretmeye kendi evimizden, ehlimizden başlamalıyız.
Bir aile reisi, yuvasındaki çoluk çocuğunu kötülüklerden korumuyorsa, işlenen günahlara seyirci kalıyorsa vazifesini yapmamıştır, mahkûm ve mağluptur. Aile reisinin vazifesi, aile hayatında İslâm'ı yaşamak ve yaşatmaktır. Gayr-ı meşru davranışlara mâni olmaktır.
Aksi takdirde dünyada ve âhirette cezası dehşetli olacaktır. Sonra kötülükleri önleme cihadımız, içinde yaşadığımız toplumda devam edecek.
"Bana değmeyen yılan bin yaşasın!" gibi bir zihniyet İslâm'da yoktur!
Komşumuzun evi tutuşmuş yanıyorsa, söndürmeye koşmak bize farzdır. "Neme lâzım?" diyemeyiz. Bize komşu da, köy de, şehir de, devlet ve millet de, herşey lâzımdır. İzzetli ve şerefli bir hayat birlikte yaşanır. Her Müslüman diğer bütün Müslümanların, vatandaşların malını, canını, namusunu korumakla vazifelidir. Tecavüzlere karşı koymalıdır.
Allah nzası için hâlis bir niyetle hayrı tavsiye edip şerlere mâni olmalıyız.
"Hayırlı insan, başkalarına hayrı dokunan insandır!" Unutmayalım!
Emr-i bilmâruf, nehy-i anilmünker vazifemizi yapmazsak ne olur?
Bunu hadîs-i şerifte geçen bir misalden öğrenebiliriz:
"Bir gemide yolculuk yapan müşterilerden bir kısmı ihtiyacı olan suyu temin için gemiyi delmeye teşebbüs etse, diğer yolcular 'Neme lâzım?' diyecek ve aldırmayacak olurlarsa hepsi birden batar! Fakat onun elindeki âleti alırlar, tahrip etmesine mâni olurlarsa hem kendilerini, hem de bu işe teşebbüs eden beyinsizlerin hayatını kurtarmış olurlar."
Evet, "Hakk'ın hatın âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez!"
Hakka tapan milletimizin en birinci vazifesi, Hakk'ı ve hakikati söylemek, îman ve Kur'ân'a hizmet vazifesini hakkıyla yapmaya çalışmaktır.
Gayret, müsbet hareket ölçüleriyle hizmet bizden; muvaffak etmek, insanlara kabul ettirmek Allah'tandır.
28 Mayıs 2009 Perşembe
Sehit mehmetciklerin kimlikleri
UZMAN ÇAVUŞ ZİYA BENER
PİYADE ER ÖZKAN DUMLU
PİYADE ER DENİZ DEMİRCİ
İSTİHKAM ER CAFER ÇELİK
İSTİHKAM ER KEMAL ÖZERİ
İSTİHKAM ER ADİL YILDIZ
YARALANAN ASKERLERİN İSİMLERİ DE BELLİ OLDU
Alınan bilgiye göre, dün akşam saat 23.30 sıralarında Hakkari'nin Çukurca ilçesi Hantepe bölgesinde teröristlerin döşediği mayının patlaması sonucu yaralanan askerlerin uzman çavuş Muharrem Akalın, erler Oğuz Kır, Samet Koca, Ferhat Bilmez, Muhammet Akdeniz, Aytaç Güney, Fırat Güneş ve Mehmet Solmaz olduğu tespit edildi.
BİNGÖL
Bingöl İl Jandarma Komutanlığı tarafından görevlendirilen bir ekip, şehit er Özkan Dumlu'nun Sarıçicek köyündeki baba evine acı haberi verdi. Komutanlardan haberi öğrenen aile fertleri fenalık geçirdi. Tezkeresine 6 ay kalan er Özkan Dumlu'nun şehit olduğu haberini alan yakınları babasının evine akın etti. Evin bahçesinde toplanan kalabalık Zazaca ve Kürtçe ağıtlar yakarak gözyaşlarına boğuldu.
İSTANBUL
Hakkari'nin Çukurca İlçesi'ndeki mayınlı saldırıda şehit olan 6 askerden 3'ü İstanbul Gaziosmanpaşa'dan çıktı. Şehit askerler Cafer Çelik, Adil Yıldız ve Kemal Özevin'in evlerine ateş düştü.
Hakkari'deki hain pusuda şehit olan 6 askerden biri olan Cafer Çelik'in Sultançiftliği'nde oturan ailesi, acı haberle yıkıldı. Aile yakınları, Cafer Çelik'in Sultançiftliği'ndeki evine akın etti. Acılı aile taziyeleri kabul ederken, gözyaşı döken akrabaları, binaya Türk bayrağı astı. Öte yandan, hain saldırıda şehit olan iki askerin de Gaziosmanpaşa'da oturduğu belirlendi.
YOZGAT
Hakkari'nin Çukurca ilçesindeki hain saldırıda şehit düşen Uzman Çavuş Ziya Bener'in Yerköy ilçesine bağlı Aslanhacılı köyündeki baba evine ateş düştü. Oğlunun şehit düştüğü haberini İlçe Jandarma Komutanı'ndan alan acılı baba İbrahim Bener, oğlu Ziya Bener ile üç gün önce telefonla görüştüğünü söyledi. İbrahim Bener, oğlunun "Baba operasyona gidiyoruz, merak etmeyin" dediğini söyledi.
Anne Dönüş Bener ise oğluna ağıtlar yakarak, torunu Enes'in Öksüz kaldığını ve ciğerinin yandığını belirtti. Her ihtimale karşı evin önünde ambulans bekletilirken, şehit için yakılan ağıtlar ise yürekleri dağladı.
MEMLEKETLERİNE UĞURLANDILAR
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde meydana gelen mayın patlaması sonucu şehit olan 6 mehmetçik Şırnak 23 Jandarma Sınır Tümen Komutanlığında yapılan törenin ardından memleketlerine uğurlandılar.
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde meydana gelen mayın patlaması sonucu şehit olan 6 mehmetçik için Şırnak 23 Jandarma Sınır tümen Komutanlığında tören düzenlendi. Şehit olan Uzman Çavuş Ziya Bener,
Piyade Er Özkan Dumlu, Piyade Er Deniz Demirci, İstikam Er Cafer Çelik, İstikam Er Kemal Özevin ve istikam Er Adil Yıldız yapılan törenin ardından 3 helikopter ile memleketlerine uğurlandılar.
KAYALIKLARDAN DÜŞEN UZMAN ÇAVUŞ DA ŞEHİT
Dün gece 6 askerin şehit düştüğü, 8 askerin de yaralandığı mayın patlamasının ardından bugün bölgede başlatılan operasyonlar sırasında, Işıklı köyü Gezgintepe bölgesinde arama tarama faaliyetlerine katılan 32 yaşındaki Uzman Çavuş Abuzer Doğan kayalıklardan düşerek şehit oldu. Kahramanmaraş nüfusuna kayıtlı şehit uzman çavuşun cenazesinin Çukurca'ya getirilmesi bekleniyor.
Hakkari Cukurca da hain pusu: 6 sehit!
Hakkari'nin Çukurca ilçesinde arazi arama-tarama faaliyetine çıkan askeri konvoydaki bir araç, teröristler tarafından döşenen mayına çarptı. Olayda ilk belirlemelere göre 6 asker şehit oldu.
Hakkari'nin Çukurca ilçesine 45 kilometre mesafedeki Dağlıca bölgesi, Cevizli Köyü, Hantepe yaylası yakınlarında arazi arama-tarama faaliyeti yürüten askeri birlik konvoyunda yer alan bir araç, teröristlerce döşenen mayına bastı.
Yaşanan patlama neticesinde ilk belirlemelere göre 6 asker şehit düştü, 1'i ağır 8 asker yaralandı. Yaralılar Hakkari Asker Hastanesi'ne kaldırılarak, tedavi altına alındı. Anahtar Kelimeler: Hakkari - Çukurca - Cukurca - hain - pusu - 6 sehit - arama tarama - askeri konvoy - terör - terörist - teröristler - daglica bölgesi - cevizli köyü - hantepe yaylasi - mayin - patlama
26 Mayıs 2009 Salı
Teror orgutu PKK ya muthis darbe
Aralarında üst düzey yöneticilerin de bulunduğu 8 terörist öldürüldü.
TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin Diyarbakır'ın Lice İlçesi ile Siirt Çırav Dağı'nda düzenlediği iki ayrı operasyonda terör örgütü PKK'nın yurt içindeki 8 üst düzey yöneticisi öldürüldü.
Öldürülen PKK'lılar arasında örgütün sözde `Amed' sorumlusu Ali İhsan İke, `Botan' sorumlusu Niyazi Akın da bulunuyor. PKK'nın üst düzey sorumlularının öldürülmesinin ardından, büyük kentlerde bombalı ve silahlı saldırılar yapmak için talimat verdiğinin belirlenmesi üzerine tüm birimler alarma geçirildi.
Terör örgütü PKK'ya yönelik yapılan iki ayrı operasyonda büyük darbe vurulup üst düzey sorumluları öldürüldü. Güvenlik güçleri ilk operasyonu 17 Mayıs günü Siirt'in Çırav Dağı'nda düzenledi. Örgütün sözde Botan sorumlusu olan `Şevan Sason' kod adlı Niyazi Akın'ın, üç yardımcısıyla toplantı halinde olduğu ve örgütün Kuzey Irak'taki yöneticileriyle görüştükleri tespit edildi. Bunun üzerine Diyarbakır 2'inci Hava Kuvvet Komutanlığı'ndan havalanan F- 16 savaş uçakları teröristlerin bulunduğu alanları bombaladı. Uçakların ardından bölgeye gönderilen 2 Süper Kobra helikopter de PKK'lıların bulunduğu alanı yoğun ateş altına aldı. Operasyonun ardından yapılan tespitte, öldürülen PKK'lıların sözde Botan sorumlusu olan Niyazi Akın ve üç yardımcısı olduğu belirlendi.
KADIN SORUMLULAR DA ÖLDÜRÜLDÜ
Türk Silahlı Kuvvetleri ikinci operasyonu Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde gerçekleştirildi. Aralarında örgütün üst düzey sorumlularının da bulunduğu bir grup teröristin toplantı yapacağı istihbaratı üzerine gece yarısı bölgeye özel eğitimli komandolar sevkedildi. Havadan Süper Kobra helikopterler PKK'lıların bulunduğu alanı bombalarken, kaçmaya çalışan PKK'lılarla komandolar sıcak temas sağladı. Sabaha kadar süren çatışmalarda örgütün sözde Amet eyalet sorumlusu olan `Gever' kod adlı Ali İhsan İke, örgütün silahlı kadın yapılanması içinde yeralan ve Türkiye'deki en üst düzey kadın sorumlularından biri olan `Beritan Hevi' kod isimli Leyla Şanlı, yardımcısı `Sema Mabata' kod adlı Zübeyde Çetinkaya, Ali İhsan İke'nin koruması `Rüstem Erdal' kod adlı Settar Alizade, silahlarıyla birlike ölü olarak ele geçirildi.
PKK'nın üst düzey sorumlularının öldürülmesi üzerine Kandil'deki yönetecilerinin misilleme eyleminde bulunması için teröristlere talimat verdiği belirlendi. Genelkurmay Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, bütün birimlere acil mesaj geçerek, olası saldırıları karşı önlemlerin üst seviyeye çıkarılması talimatını verdi. Anahtar Kelimeler: PKK - Terör örgütü - terörist - Diyarbakir - amed - lice - siirt - cirav dagi - botan - sevan sason - ali ihsan ike - gever - niyazi akin - beritan hevi - leyla sanli - sema mabata - zübeyde cetinkaya - rüstem erdal - settar alizade - kandil - TSK - F-16 - Süper Kobra
Kablosuz agda buyuk tehlike
Yapılan bir TÜBİTAK araştırmasına göre kablosuz ADSL modem kullanıcıları büyük tehdit altında.
TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsünün (UEKAE) Türkiye'de kablosuz internet ağı kullanan 30 bin bilgisayar üzerinde yaptığı araştırmaya göre, kullanıcıların yüzde 5'i şifre kullanmıyor, bilgisayarların yarısında ADSL modemlerin yönetim ara yüzüne dışarıdan ulaşılabiliyor.
Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü Bilişim Sistemleri Güvenliği Grubu uzman araştırmacısı Ünal Tatar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güvenlik önlemlerinin alınmadığı, internete bağlı bir bilgisayarın hackerlar tarafından saldırı riski altında bulunduğunu ifade etti.
Saldırganların kontrolü altındaki bilgisayarın “zombi bilgisayar” olarak tanımlandığını ve bu bilgisayara yüklenmiş zararlı programlar bulunduğunu anlatan Tatar, yüklemenin de internet sitelerinden, e-posta ile gelen bir eklentinin açılması ile olabileceğini belirtti.
Tatar, “zombi” haline gelmiş bir bilgisayarın kullanıcısının interneti kullanmaya devam ettiğini, ancak aynı bilgisayarın bu esnada saldırganın isteği doğrultusunda dünyanın bir ucundaki bir bilgisayara yapılan saldırıda kullanılıyor olabileceğini kaydetti.
“ZOMBİ BİLGİSAYAR” SIRALAMASINDA TÜRKİYE İLK SIRADA
Ünal Tatar, pek çok zombi bilgisayarın bir araya gelerek “botnet” oluşturabileceğini, botnetteki bilgisayarların bir saldırganın emri altında çalışan bir orduya benzetilebileceğini ve saldırgan tarafından merkezi olarak yönetildiğini belirtti.
Türkiye'deki botnetlerin, başka ülkelere yapılan saldırılarda kullanıldığını belirten Tatar, “Bunu, Türkiye Bilgisayar Olayları Müdahale Ekibi'ne gelen şikayetlerden biliyoruz. İnternet kullanımının yaygınlaşması ve ADSL teknolojisine bağlı olarak internet kullanım hızının artması ne yazık ki kullanıcı bilincini aynı oranda artırmıyor” dedi.
Tatar, güvenlik firmalarının hazırladığı raporlarda Türkiye'nin “zombi bilgisayar” sayısı açısından Avrupa ve Asya'da ilk sıralarda yer aldığını da bildirdi. Kablosuz modeminizi yabancılardan korumak için yapmanız gerekenleri öğrenmek için tıklayın.
-“ZOMBİ BİLGİSAYAR” NASIL TESPİT EDİLİR?
Bilgisayar kullanıcısının bilgisayarının “zombi” olduğunun tespit edebileceğini belirten Tatar, bilgisayarda sürekli anormal bir yavaşlığın yaşanmasının, antivirüs programının güncellenememesinin, işletim sistemi yamalarının kurulamamasının, bilgisayar güvenliği ile ilgili web sayfalarına bağlanılamaması gibi belirtilerin bilgisayarın “zombi” olduğundan şüphelenmek için yeterli olduğunu söyledi.
Tatar, ayrıca bilgisayar ve internet teknolojisi konusunda bilgili bir kullanıcının değişik teknik araçlar ve yazılımlar kullanarak, kendi kontrolü dışındaki bilgisayarının uzak bilgisayarlara bağlantı açtığını görebileceğine ve bilgisayarında tanımadığı programların ve dosyaların bulunduğunun farkına varabileceğine işaret etti.
BİLGİSAYAR GÜVENLİĞİ NASIL SAĞLANIR?
Bilgisayarlarda alınacak temel güvenlik önlemleri ile bilgisayarın saldırganlarına karşı büyük ölçüde koruma sağlanabileceğini ifade eden Tatar, “En temel güvenlik önlemlerine örnek olarak güncel antivirüs yazılımı kullanımını, kişisel güvenlik duvarı kullanımını, işletim sistemi yamalarının zamanında yapılmasını ve güçlü bilgisayar şifresi kullanımını verebiliriz. Kısaca, önlemlerin yüzde 20'sini aldığımızda, tehditlerin yüzde 80'inden korunmuş oluruz” diye konuştu.
Belli bir alana yayın yapan kablosuz ağ sistemleri üzerinden internet kullanımının, son yollarda giderek yaygınlaştığını vurgulayan Tatar, kablosuz ağa bağlı bilgisayarlara ulaşmanın da mümkün olduğunu söyledi.
Kablosuz ağ hizmetinin sağlandığı ADSL modem üzerindeki güvenlikle ilgili konfigürasyonun dikkatli yapılmadığında kablosuz ağa hakkı olmayan kullanıcıların da bağlanıp hizmet alabildiğini bildiren Tatar, ADSL modem üzerinden kablolu ile kablosuz olarak kaç kullanıcı bağlı olursa olsun, karşı taraftaki internet servis sağlayıcı kuruluşun karşısında tek bir IP adresi göreceğini, bu IP adresinin de yasal olarak telefon hattının sahibine ait olacağını kaydetti.
Tatar, bu durumun kablosuz ağ üzerinden bağlantıyı başkaları yapmış olsa da sanki kişinin bilgisayarından yapılmış gibi görüleceğini belirterek, bu durumda yapılan faaliyetlerden kişinin sorumlu olacağı bir durumun ortaya çıkabileceği uyarısını yaptı.
TÜRKİYE'DEKİ ADSL MODEM KULLANICILARI
Ünal Tatar, TÜBİTAK UEKAE çalışanlarının Türkiye'de ADSL modem konfigürasyonlarının ne derece güvenli olarak yapılandırıldığını ölçmek için bir çalışma yaptıklarını bildirdi.
Çalışmada 30 bin kullanıcının bilgisayarını uzaktan taradıklarını ve şifre kullanıp kullanmadıklarını araştırdıklarını belirten Tatar, şöyle konuştu:
“Tarama sonucunda modemlerin yönetimi için kullanılan web ara yüzüne erişim şifresi olarak boş şifre veya modem üreticisinin ön tanımlı olarak verdiği şifre kullanımının yaklaşık yüzde 5 oranında olduğunu tespit ettik.
Yine bu tarama ile ADSL modemlerin yönetim ara yüzüne 80. port ile dışarıdan ulaşımın yaklaşık bu bilgisayarların yarısında açık olduğunu tespit ettik. Milyonlarca ADSL abonesi olduğunu düşündüğümüzde tehlikenin boyutları ortaya çıkıyor.”
Tatar, bu durumun hukuki boyutlarına değinirken, Türk Ceza Kanunu'nda “Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir” hükmünü anımsattı.
Konuyla ilgili Adalet Bakanlığında katıldıkları bir toplantıda yetkililerin “kablosuz ağlara hakkı olmayan kullanıcıların bağlantı yapmasının da bu kapsamda değerlendirilebileceğini ama ağın sahibi bağlantı yapılması için şifre kullanmıyorsa o zaman saldırganın ceza almayabileceğini veya cezasının düşebileceğini” belirttiklerini aktaran Tatar, “Başkalarının kablosuz ağımız üzerinden bağlanmaması, bizim bağlantılarımızı izlememesi ve bizi farklı sitelere yönlendirmemesi için ADSL modemin yönetici ara yüzünde ve kablosuz ağa bağlantı için güçlü bir şifre kullanılmalı” uyarısında bulundu.
TOPLU KULLANIMLARDAKİ TEHLİKE
Alışveriş merkezleri, internet kafeler, oteller gibi toplu kullanım ortamlarındaki internet kullanımına değinen Tatar, bu mekanlarda kişiye ait bilgisayarın kullanılması durumunda anti virüs programı gibi temel güvenlik önlemleri alındığı takdirde buradan güvenle İnternete erişilebileceğini belirtti.
Tatar, kişisel bilgisayarların kullanılmadığı durumlarda ise bilgisayar donanımının kişiye ait olmadığından güvenlik açıklarının doğabileceğine vurgulayarak, “Eğer internete girdiğimiz bilgisayar bize ait değilse, bu bilgisayara güvenemeyiz. Bilgisayara daha önce kurulmuş olan keylogger denilen programlar ile klavyeden yazdığımız her türlü verinin ele geçirilmesi mümkün olabilir” dedi.
TÜBİTAK UEKAE bünyesinde Bilgisayar Olayları Müdahale Ekibi'nin (TR-BOME'nin) kurulduğunu anımsatan Tatar, ekibin amacının Türkiye'de meydana gelen güvenlik olaylarının azaltılması olduğunu kaydetti.
Ekibin güvenlik duyuruları yayınlanmaktan eğitim verilmesine kadar değişik hizmetler sunduğunu anlatan Tatar, ekibin bir amacının da kişisel kullanıcıların bilgisayarlarını güvenli bir şekilde yapılandırmalarını sağlamak olduğunu dile getirdi. Bu amaçla kılavuzlar hazırladıklarını bildiren Tatar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kılavuzların büyük çoğunluğu orta ve büyük ölçekteki bilgi sistemlerinin yöneticilerine hitap ediyor ama ev bilgisayar kullanıcılarına yönelik olarak hazırladığımız Küçük Ofis veya Ev Kullanıcısı Güvenlik Kılavuzu da mevcut. Küçük Ofis veya Ev Kullanıcısı Güvenlik Kılavuzu'nda ADSL modem yapılandırma ayarlarından bilgisayarların güncelleştirilmesi ve antivirüs yazılımı kullanmaya kadar birçok temel konu detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bu kılavuzdaki adımları uygulayan bir kullanıcı İnternet ortamındaki birçok tehlikeden korunmuş olacaktır. Bu kılavuzların tamamına Ulusal Bilgi Güvenliği Kapısı olan www.bilgiguvenligi.gov.tr sitesindeki kılavuzlar bölümünden ulaşılabiliyor.”
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Tunceli'de catisma ve 1 sehit ile 1 yarali
Edinilen bilgilere göre, Tunceli'deki 4. Komando Tugayı'na bağlı askeri birlik Tunceli Merkeze bağlı Çiçekli kırsalında teröristlerle sıcak temas sağladı. Akşam saatlerinde yaşanan çatışmada 1 uzman çavuşun şehit olduğu, 1 askerin de yaralandığı öğrenildi.
Yaralı askerin Elazığ Askeri Hastanesi'ne kaldırıldığı belirtildi. Bölgede operasyonlar devam ediyor. Anahtar Kelimeler: tunceli dersim çatışma catisma şehit sehit 4. komando tugayi askeri birlik cicekli kirsali uzman cavus asker
Kaynak: (CİHAN)
22 Mayıs 2009 Cuma
Ahirete imanin meyveleri
Cuma Hutbesi
Aziz ve muhterem Müslümanlar!
Hem dünya, hem de âhiret saadetimizin temeli olan îmanın 6 şartından biri de âhirete îmandır.
Bugünkü hutbemizde âhirete îmanın dünya saadetimize, şahsî ve içtimaî hayatımıza bakan yüzlerce faide ve meyvelerinden birkaçın arz etmek istiyoruz.
Evvelâ, en kıymetli ve şerefli mahlûk olan insan, ebed için yaratılmıştır ve ebede gidecektir.
İnsan diğer canlılara muhalif olarak kendi eviyle alâkadar olduğu gibi dünyayla da alâkadardır. Akrabalarıyla münasebet içinde olduğu gibi, bütün insanlarla da ciddî ve fıtrî münasebettardır.
Dünyada muvakkat bekasım arzuladığı gibi, âhirette sonsuz bir hayat yaşamayı aşk derecesinde arzuluyor.
Midesinin gıda ihtiyacım temin etmeye çalıştığı gibi, dünya kadar geniş, belki ebede kadar uzanan sofraları ve gıdaları akıl, kalp, ruh ve insaniyet mideleri için tedarik etmeye fıtratan mecburdur, çabalıyor.
Ve insanın öyle arzulan ve istekleri var ki, ebedî saadetten başka hiçbirşey onlan tatmin etmiyor.
Hatta bir milyon sene ömürle dünya saltanatı insana teklif edilse, fakat "Sonunda yok olacaksın, hiç olup gideceksin! Bunu mu istersin? Yoksa bakî fakat âdî ve meşakkatli bir vücudu mu istersin?" dense, aklı başinda her insan geçici hayatı değil, cehennem de olsa bakî ve sonsuz hayatı tercih edecektir.
Çünkü insan ebediyyetle fıtraten alâkadardır. Sonsuz bir hayata namzettir. Bu dünyaya ebedî hayatı kazanmak için gönderilmiştir.
Pekçok arzusu ve emeli olduğu halde ömrü kısa, hayatı kısa, sermayesi az bir misafirdir.
Bu yaradılışa sahip bir insana âhirete îman ne derece kuvvetli ve tükenmez bir hazine, bir medar-ı saadet ve lezzet, bir medar-ı istimdad, bir merci' ve dünyanın hadsiz gam, keder ve dertlerine karşı bir medar-ı teselli olduğu öyle bir meyve ve faidedir ki, onu kazanmak yolunda dünya hayatını feda etse yine ucuzdur.
Nefis ve malını Allah'a satmakla cennet gibi bir fiyat alacağından, kâr içinde kâr etmiş olacaktır.
Imanlı kardeşlerim!
Her insanın her zaman düşündüğü en ehemmiyetli endişesi, mezaristana giren kendi dostları ve akrabaları gibi o idamhâneye girme keyfiyetidir. Bir tek dostu için ruhunu feda eden o bîçâre insanın binler, belki milyonlar, milyarlar dostlarının kabir darağacına çıkıp idam olduklarını düşünmek cehennem azabından daha beter bir elemdir, azaptır.
İşte âhirete îman imdada gelip mü'minlere der ki: "Sizlere müjde! Mevt îdam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil... Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saâdet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde 99 ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır."
Sevdiklerinden ayrılan, bundan dolayı üzülen mü'minlere "Ve hüve hayyü'l-lâ yemût" kelimesi de şöyle müjde verir, der ki: "Sizlere müjde! Mahbuplannızdan nihayetsiz firakların yaralarını tedavi edip merhem süren bir Mahbûb-ı Bâkî'niz var. Madem O var ve Bâkî'dir, başkaları ne olursa olsun, merak çekmeyiniz. Madem O var, herşey var!" Ahiret var, cennet var, dostlarınızla ebediyyen görüşmek var.
Âhirete îman gençlere, ihtiyarlara, her sınıf insana bir tesellî kaynağıdır, imanlı bir genç şöyle düşünür: "Gerçi hükümet hafiyeleri (gizi polisler) beni görmüyorlar ve ben onlardan saklanabilirim, fakat cehennem gibi bir zindanı bulunan bir padişah-ı zülcelâlin melâikeleri beni görüyorlar ve fenalıklarımı kaydedip yazıyorlar. Ben başıboş değilim, vazifedar bir yolcuyum. Ben de onlar gibi ihtiyar ve zayıf olacağım!" der, şefkat ve merhametle muamele yapmaya muvaffak olur.
Gençlere bu güzel düşünce ve güzel ahlâkı kazandıracak ancak îmandır. Her türlü kötülükten alıkoyacak, cehennem fikridir. Allah'ı tanımayan, âhirete îmanı olmayan, herşeyden mahrumdur.
Dünya ve âhirette saadet ve huzur isteyen, îmanını kuvvetlendirmeli; kurtarmaya çalışmalı ve başkalarının îmanlarını kuvvetlendirecek hizmetlerde bulunmalıdır.
Dünyada maddeten herşeyi olan fertler, milletler, devletler vardır fakat huzursuzdurlar; buhranlar, bunalımlar, intiharlar hayatı azaba çevirmiştir. Zira onların birşeyleri yoktun îmanları... Makbul ve sağlam îmanları yok! Bu ispat eder ki, kâinatta en yüksek hakikat îmandır, en büyük kuvvet, en büyük servet, en yüce devlet îmandır.
İki dünya saadetinin anahtarı yalnız îmandır. Anahtar Kelimeler: Cuma Hutbesi - Cum'a hutbesi - Ahirete iman - ahirete inanmak - Ahirete iman etmek - Ahirete imanin meyveleri - Ahirete imanin ödülleri - Ahirete inanmanin ödülleri -
19 Mayıs 2009 Salı
Yurtdisindaki gurbetcilere Kapikule müjdesi
Yenilenen Kapıkule sınır kapısının, Haziran ayı içerisinde resmi açılışı yapılacak.
Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş İşletme Müdürü Durmuş Zor, ''Kapıkule Sınır Kapısı, Avrupa'dan gelen vatandaşlarımızın huzurlu ve hızlı bir şekilde işlemlerini yaptıracağı bir kapı haline geldi'' dedi.
Zor, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yenilenen Kapıkule sınır kapısının, Haziran ayı içerisinde resmi açılışının yapılacağını belirtti.
Kapıkule'nin yeni haliyle 330 bin metre kare'lik alanda hizmet vereceğini ifade eden Zor, şunları söyledi:
''Kapıkule sınır kapısı, Avrupa'dan gelen vatandaşlarımızın huzurlu ve hızlı bir şekilde işlemlerini yaptıracağı bir kapı haline geldi. Daha önceki saha hantal bir görüntüdeydi. Eski kapının durumunu biliyorsunuz. Eskiden kapıkule problemler yumağıydı. Ama şimdi öyle değil. Vatandaşlarımız şimdi isterlerse araçlarından inmeden işlemlerini yaptırım kapıdan çıkabilecekler. Artık Kapıkule'de araç kuyruklara son vereceğiz. Bir tır 8 dakikada işlemlerini yaptırım çıkış yapabilecek.''
Kapıkule Sınır Kapısı yaptırırken hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadığını anlatan Zor, Kapıkule'nin Avrupa'dan gelen vatandaşlar için Türkiye'nin güler yüzü olduğunu belirtti.
Türkiye'ye giriş yapan gurbetçilerinde artık saatlerce kuyruklarda beklemeyeceğini belirten Zor sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu kapının yapılmasının amacı Türk milletine yakışır bir kapının olması ve Avrupa'dan gelen vatandaşların huzurlu bir şekilde kapıdan çıkması ve memleketlerine gitmesidir. Şu anda gurbetçiler için her türlü hazırlıklar tamamlandı.
Günlük 4 bin araç giriş yapabilecek duruma geldi burası. Resmi açılış tarihi kesinleşmedi fakat haziran ayında açılış yapmayı düşünüyoruz. Büyük bir ihtimalle Kapıkule Sınır Kapısının açılışını sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan yapacak.''
17 Mayıs 2009 Pazar
Turkiye ye tam 12 puan veren ulkeler
Hadise, performansı ile salondan büyük alkış aldı. Ama bu oylamaya çok da iyi yansımadı. İşte Türkiye'ye puan verenler:
SIFIR PUAN VEREN ÜLKELER
Belarus, İzlanda, Rusya, Letonya, Andora (Hadise bu ülkeye gidip bir televizyon şovuna katılmıştı ama oy çıkmadı.), Litvanya, Slovakya, Ukrayna, Sırbistan, Kıbrıs (Azerbaycan'a 8 puan vererek şaşırttı. 10 puan Norveç'e, 12 puan ise bildik adrese; Yunanistan'a gitti.), Polonya, Estonya, İzlanda, Moldova (Bu ülkeye Türkiye puan vermişti ama karşılığını bulamadı) ve Slovenya...
İŞTE TAM PUAN VEREN ÜLKELER
İNGİLTERE..................12 PUAN
FRANSA......................12 PUAN
BELÇİKA.....................12 PUAN
İSVİÇRE.....................12 PUAN
AZERBAYCAN..............12 PUAN
MAKEDONYA.............12 PUAN
DİĞER ÜLKELERDEN ALDIĞIMIZ PUANLAR;
İSPANYA.......................2 PUAN
MALTA.........................5 PUAN
ALMANYA...................10 PUAN
ARNAVUTLUK..............10 PUAN
BULGARİSTAN.............10 PUAN
ÇEK CUMHURİYETİ.........1 PUAN
İSVEÇ.........................6 PUAN
İSRAİL.......................3 PUAN
KARADAĞ.....................3 PUAN
FİNLANDİYA.................5 PUAN
YUNANİSTAN...............3 PUAN
BOSNA HERSEK..............7 PUAN
HOLLANDA....................8 PUAN
HIRVATİSTAN................1 PUAN
PORTEKİZ.....................3 PUAN
ROMANYA.....................6 PUAN
DANİMARKA...................6 PUAN
ERMENİSTAN................4 PUAN
(Ermenistan, Azerbaycan'a da 1 puan vererek sürpriz yaptı)
MACARİSTAN..................5 PUAN
NORVEÇ.........................7 PUAN
Etiketler: hadise eurovision türkiye puan puanlar sonuc sonuclar 54. sarki yarismasi
54. Eurovision Sarki Yarismasi sonuclari
54. Eurovision finali Rusya'nın başkenti Moskova'da gerçekleştirildi. Norveç açık ara oy farkıyla birinci olurken Türkiye 4. sırada yer alabildi.
SALONU TÜRK İZLEYİCİLER DOLDURDU
Rusya'nın başkenti Moskova'da düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması'nın finaline saatler kala yüzlerce Türk taraftar, yarışmanın yapılacağı Olimpiyski Spor Salonu önünde uzun kuyruklar oluşturdu.
Ellerinde Türk bayraklarıyla Hadise ve Türkiye tezahüratları yapan taraftarlar, İHA kamerasına yaptıkları açıklamalarda, Hadise'nin kazanacağına inandıklarını dile getirdiler.
Olimpiyski Spor Salonu karşısındaki kalabalık içinde Türk bayraklarının diğer ülkelere kıyasla yoğunluk oluşturması da dikkat çekti.
Öte yandan Moskova'da oturmakta olan Azeri diasporasının da ellerinde Türk bayraklarıyla Hadise'yi destekledikleri görüldü.
Gecede 18. sırada sahneye çıkan Hadise finaldeki bu gösterisi ile büyük alkış aldı.
Moskova'da düzenlenen 54. Eurovision şarkı yarışmasının finalinde Türkiye'yi ''Düm Tek Tek'' adlı parçasıyla temsil eden Hadise, 18. sırada sahneye çıktı.
Olimpinski spor salonunda bulunan 22 bin seyirci Hadise'yi büyük alkışla karşıladı. 400'ün üzerinde Türk ellerinde Türk bayrakları ile Hadise'yi destekledi. Salonda Türk bayraklarının yanı sıra diğer ülke bayraklarının da dalgalanması renkli bir görüntü oluşturdu.
Hadise, stilist Mahmut Karadağ tarafından "Gizia" firmasına yaptırılan ve Türk Bayrağı'nı simgeleyen kırmızı renk kostümü ile sahne aldı.
İtalya'nın Milano kentinden getirilen özel kumaşla yapılan ve iki parçadan oluşan elbisenin kenarları altın ve Swarovski taşlarla işlenmişti. Hadise'ye, Rus dansçı kızlar Olga ve Svetlana eşlik ederken, dansçı Uğur Yıldırım'ın akrobatik hareketleri de koreografiyi canlandırdı.
Hadise'den önce şu sanatçılar sahne aldı:
1. Litvanya'dan Sasha Son, 2. İsrail'den Noa ve Mira Awad, 3. Fransa'dan Patricia Kaas, 4. İsveç'ten Malena Ernman, 5. Hırvatistan'dan İgor Cukrov ve Andrea, 6. Portekiz'den Flor-de-lis, 7. İzlanda'dan Yohanna, 8.Yunanistan'dan Sakis Rouvas, 9. Ermenistan'dan İnga ve Anush, 10. Ev sahibi Rusya'dan Ukrayna asıllı sanatçı Anastasia Prikhodko, 11. Azerbaycan'dan Aysel ve Arash, 12. Bosna Hersek'ten Regina grubu, 13. Moldova'dan Nelly Ciobanu, 14. Malta'dan Chiara, 15. Estonya'dan Urban Symphony, 16. Danimarka'dan Brinck, 17. Almanya'dan Alex Swings Oscar Sings.
Hadise'den sonra da şu sanatçılar sahne aldı:
19. Arnavutluk'tan Kejsi Tola, 20. Norveç'ten Alexander Rybak, 21. Ukrayna'dan Svetlana Loboda, 22. Romanya'dan Elena, 23. İngiltere'den Jade Ewen, 24. Finlandiya'dan Waldo's People grubu, 25. İspanya'dan Soraya.
Gecede oylamaya geçildi.
İspanya'dan Türkiye'ye 2 puan geldi. İspanya en yüksek puanı Norveç'e verdi.
Belçika'dan Türkiye'ye 12 puan geldi.
Malta'dan Türkiye'ye 5 puan geldi. Türkiye'nin puanı 19 oldu.
Almanya'dan Türkiye'ye 10 puan geldi. Türkiye'nin puanı 29 oldu.
Çek Cumhuriyeti Türkiye'ye 1 puan verdi
İsveç'ten Türkiye'ye 6 puan geldi. Türkiye sıralamada 3. sırada. İlk sıra Norveç'in
Fransa en yüksek puanını Türkiye'ye verdi. Türkiye'nin puanı 51 oldu.
Karadağ'dan Türkiye'ye 3 puan geldi.
Finlandiya'dan Türkiye'ye 5 puan geldi.
İsviçre'den Türkiye'ye 12 puan geldi.
Bulgaristan'dan Türkiye'ye 11 puan geldi. Türkiye'nin puanı 81 oldu.
İngiltere'den Türkiye'ye 12 puan geldi. Türkiye'nin 93 puanı oldu.
Makedonya da 12 puanı Türkiye'ye verdi.
Türkiye Bosna Hersek'ten 7 puan aldı.
Türkiye'den Azerbaycan'a 12 puan gitti.
Arnavutluk Türkiye'ye 10 puan verdi.
Hollanda'dan Türkiye'ye 10 puan geldi. Türkiye'nin sıralamadaki yeri 4
Türkiye 158 puanla yarışmayı 5. sırada götürüyor.
Azerbaycan 12 puan verdi
Norveç'ten 7 puan geldi
Türkiye yarışmayı 4. sırada bitirdi.
Yarışmada Norveç 1., İzlanda 2., Azerbaycan ise 3. oldu.
Etiketler: hadise eurovision moskova eurovision sarki yarismasi sonuclar puanlar türkiye
Kaynaklar: CİHAN - AA
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Belcika'da 2 Turk genci oldu
Belçika'nın Flaman bölgesinde Türklerin yoğun yaşadığı Beringen kenti yakınlarında aşırı hızın neden olduğu belirtilen trafik kazasında, yaşları 17 ve 20 olan 2 Türk öldü, 2 Türk de ağır yaralandı.
Dün gece meydana gelen kazada, Şanlıurfa'nın Birecik nüfusuna kayıtlı Salih Kocaoğlu (20), içinde 5 kişinin bulunduğu spor otomobiliyle viraja hızlı girince direksiyon hakimiyetini kaybederek önce yol kenarındaki ağaca, sonra bahçe duvarına çarptı. Ağacın devrildiği ve duvarın yıkıldığı kazada sürücü ve amcasının oğlu Rüstem Kocaoğlu (17) olay yerinde hayatını kaybetti.
Kazada ölenlerin yakın akrabası olduğu belirtilen 2 Türk genci ağır yaralanırken, Kuzey Afrika kökenli bir genç kazayı hafif yaralanarak atlattı.
Yaralıların tedavi altına alındığı, kazayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Turkiye'de domuz gribi vakasi 2'ye cikti
Türkiye'ye gelen Irak asıllı Amerikalı turiste domuz gribi vakası görülmesi üzerine tüm ailesi karantina altına alınmıştı. Son olarak gribin karısında da görüldüğü tespit edildi.
Sağlık Bakanlığı, İstanbul'da A/H1N1 virüsü tespit edilen ABD'li yolcunun aile fertlerinden birine yapılan ön testlerde grip açısından şüpheli olabilecek pozitiflik bulunduğunu, ileri incelemelerin devam ettiğini bildirdi.
Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, ABD'den yola çıkıp Amsterdam üzerinden Irak'a gitmek üzere 14 Mayısta İstanbul'a gelen bir ABD vatandaşında Ulusal Grip Referans Laboratuvarları'nda yapılan tetkikler sonucunda domuz gribi (Influenza A/H1N1) virüsü tespit edildiğinin duyurulduğu hatırlatıldı.
Havaalanında başka kişilerle temas etmeden yakınları ile birlikte izole edilerek hastanede gözlem altına alınan hasta ve yakınlarının genel durumunun iyi olduğu ve tıbbi takibinin yapıldığı belirtilerek, hastaya ilaç tedavisine, yakınlarına da koruma amaçlı ilaç uygulamasına başlandığı kaydedildi.
Hastanın aile fertlerinden alınan numuneler üzerindeki incelemelerin devam ettiği bildirilen açıklamada, ''Ailesinden bir kişide yapılan ön testlerde grip açısından şüpheli olabilecek pozitiflik bulunmuş olmakla birlikte domuz gribi teşhisi için ileri incelemeler devam etmektedir. Sonuç alınınca kamuoyu ayrıca bilgilendirilecektir'' denildi.
Hasta ile birlikte aynı uçakta seyahat eden, isim ve adresleri belirlenen yolculardan büyük çoğunluğuna ulaşıldığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
''Ulaşılan yolculardan hiçbirinde domuz gribi belirtisine rastlanmamıştır. Bu kişiler ateş ve hastalık belirtileri açısından günlük olarak bulundukları şehirlerdeki İl Sağlık Müdürlükleri tarafından takip edilecektir. Ayrıca bu kişilere koruma amaçlı ilaç uygulamasına başlanmıştır. Adres bilgilerinde eksiklikler bulunan az sayıdaki yolcuya da ulaşma çalışması halen devam etmektedir.''
Anahtar Kelimeler: Domuz Gribi sayisi 2 oldu - Domuz Gribi sayisi ikiye yükseldi - Domuz Gribi ülkemizde 2 ye yükseldi - Domuz Gribi vakasi 2 ye yükseldi -
Domuz Gribi Turkiye'ye sicradi
ABD'den İstanbul'a Gelen Bir Turistte Virüs Tespit Edildi. Turist Haseki Hastanesi'nde Gözlem Altına Alındı. Türkiye'de Tespit Edilen İlk Vakayı Sağlık Bakanlığı Bir Açıklamayla Duyurdu.
ABD'den İstanbul'a gelen bir turistte virüs tespit edildi. Turist Haseki Hastanesi'nde gözlem altına alındı. Türkiye'de tespit edilen ilk vakayı Sağlık Bakanlığı bir açıklamayla duyurdu.
ABD'den Irak'a gitmek üzere İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yapan bir kişide “domuz gribi” virüsü bulunduğu belirlendi.
Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, ABD'den yola çıkarak Amsterdam üzerinden Irak'a gitmek için İstanbul'a gelen bir kişide, Atatürk Havalimanı'ndan giriş yaparken Termal kamera aracılığıyla yüksek ateş tespit edildi.
Ulusal Grip Referans Laboratuvarlarında yapılan tetkikler sonucu bu kişide “domuz gribi” virüsü (Influenza A/H1N1) bulunduğu belirlendi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bu vakanın sonuçlarıyla ilgili bakanlık yetkilileri ve bilim adamlarıyla Holiday In İstanbul Airport Nort Otel'de saat 10.00'da basın toplantısı yapacak.
HASTANEDE ALINAN ÖNLEMLER
Türkiye'deki ilk domuz gribi vakasının tespiti üzerine Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde önlemler alındı. Hastane çalışanları ve çevredekiler maske takıyor.
İntaniye servisinin yaklaşık 30 metre önüne sandalye konularak bu mesafeden içeriye görevliler dışında kimse alınmıyor.
15 Mayıs 2009 Cuma
Seriat Nedir ?
Cuma Hutbesi
Aziz ve muhterem Müslümanlar!
Şeriat Allah'ın koyduğu, inanılmasını ve yaşanmasını emrettiği i'tikadî, içtimaî, iktisadî, hukukî ve ahlâkî kanunların bütünüdür.
Yâni şeriat İslâm'dır. Kur'ân'dan ve hadislerden çıkan hayat nizamıdır. Ezelden gelmiş, ebede gidecektir.
Şeriat Allah Resulü'nün insanlığa getirdiği rahmet, adalet, merhamet, şefkat, huzur ve saadettir.
Dünyayı ve insanı yaratan Rabbü'l-Âlemîn'in her zamanın ihtiyacına cevap verecek genişlik ve zenginlikte değişmez İlahî kanunlarıdır. Şeriat mü'minler için kurtuluş reçetesidir. Onu ilk tatbik eden Allah Resulü, insanlık tarihine misli olmayan bir asr-ı saadet yaşatmıştır.
Râşit halifelerin o güzel idareleri, Hz. Ömer'in (ra) o parlak adalet örnekleri şeriatın eseridir.
Emevîler ve Abbasîler şeriatın kanunlarına riayet ettikleri nisbette ayakta durabilmişlerdir. Selçuklular ve Osmanlılar şeriat-ı İslâmiye'ye uydukları kadar hâkimiyyet sürebilmişlerdir.
Avrupa'ya yönelip şeriattan ellerini gevşetince koca Osmanlı Devleti temelden sarsılmaya yüz tutmuş ve düşmanların istediği gibi yıkılmıştır. Zira İslâm düşmanları ulu çınarı devirmek için onun kökü ve temeli olan İslâm şeriatından ayırmaya, uzaklaştırmaya, içten ve dıştan asırlarca çalıştılar ve maalesef muvaffak oldular.
Kökleri çürümüş ağaç yaşamaz. Temeli yıpratılmış bir bina uzun ömürlü olmaz. Devletler İlâhî bir nizam üzerine oturtulmazsa çabuk yıkılır. Beşerin kanunları da beşer gibi fânidir, ölür. Allah'ın kanunları bâkîdir. Ona dayanan devletler yıkılmaz. Mukadder olan eceli gelinceye kadar yaşar.
Bugünkü devletimizin bu kadar yaşayabilmesi de yine din ve dindarlar sayesindedir. Yoksa dinsiz devlet yasayamaz. Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de ferman ediyor: "Seni din konusunda bir şeriatın üzerinde görevli kıldık. Artık ona uy! Bilmezlerin arzularına uyma! Muhakkak Allah indinde hak din Islâmiyettir, yâni şeriattır."
Aziz kardeşlerim !
Şeriat-ı Ahmediye'nin (sav) kaldırılmasını isteyenlerin maksatları bilerek veya bilmeyerek devlet binasının temelini yıpratmak, kısa zamanda kendi kendine çökmesini sağlamaktı. Fakat muvaffak olamadılar! Milletimiz şahlandı, Kur'ân'ın etrafında toplandı. Anadolu'da îman hizmeti inkişafa başladı. Diniyle diyanetiyle, mektebiyle medresesiyle, vatanın her tarafına yayıldı. îman nuru, Kur'ân'ın yüksek sadası, dünyanın her kıtasında duyulmaya başladı. Din düşmanları geri çekilmek zorunda kaldılar. Çünkü "İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez! Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz! Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar."
Şeriatı kötülemekle bütün Müslümanların nefretini kazanan zâlimler müstahak oldukları akıbeti bulacaklardır. Biz onlara da Allah'tan hidayet istiyoruz. Allah nurunu tamamlayacaktır, münkirler istemeseler de! Hâkimiyet Kur'ân'ın olacaktır, kâfirler hoş görmeseler de!
Kur'ân hizmetkârı Bediüzzaman hazretleri diyor ki: "Şeriat-ı garrâ, kelâm-ı ezelîden geldiğinden ebede gidecektir. Nefs-i emmârenin is-tibdâd-ı rezîlesinden selâmetimiz, İslâmiyet'e istinat iledir. O hablü'l-metine temessük iledir. Ve haklı hürriyetten hakkıyla istifade etmek îmandan istimdad iledir. Zira Sâni-i Âlem'e hakkıyla abd ve hizmetkâr olanın halka ubudiyyete tenezzül etmemesi gerektir. Herkes kendi âleminde bir kumandan olduğundan, âlem-i asgarında cihad-ı ekberle mükelleftir. Ve ahlâk-ı Ahmediyye ile tahalluk ve sün-net-i nebeviyeyi ihya ile muvazzaftır."
Şu veciz cümleler şeriatın nereden geldiğini, ümmet-i Muhammed'in zulüm ve zarardan nasıl kurtulacağım Allah'a kul olanların kula kulluk yapamayacaklarını, İslâmiyet'i yaşayarak sünnet-i Ahmediye'yi ihya ile vazifeli olduğumuzu ifade etmektedir.
Osmanlı Devleti'nin son zamanlarından beri dillerde dolaşan bir kelime var: Şeriat... Bu kelimenin mânâsını tam olarak bilmeyen bir kısım kimseler onu zararlı birşeymiş gibi gösteren münafıklara aklanarak Müslüman oldukları halde şeriata karşı tavır alıyorlar. Halbuki din ve şeriat hem mânâ, hem de muhteva bakımından aynıdır. Şeriatı baş kesen, kol kesen bir cellat gibi göstermek din düşmanlarının işidir. Şeriat âlemlere rahmet olarak gelmiştir. Ecdadımız ne güzel ifade etmiş: "Şeriatın kestiği parmak acımaz!"
Bu vatanı idare edenlere de şunu hatırlatmak istiyoruz: İlim asrında yaşıyoruz. Herşeye ilim ve îman gözüyle bakmalısınız. Muvaffak olmak istiyorsanız, Allah'ın kanunları olan İslâm şeriatına uygun hareket ediniz. Yoksa hiçbir hayırlı işte muvaffak olamazsınız! Çalışmalarınız, emekleriniz boşa gider. Millete ve memlekete bilmeyerek zarar vermiş olursunuz!
Anahtar Kelimeler: Seriat nedir - Seriat ne demek - Seriatin anlami - Seriatin anlami nedir -
Kansizlik (Anemi) hakkinda bilgiler
Sağlıklı bir erkeğin damar yatağında 4,5 litre, kadının damar yatağında ise 4 litre kan dolaşıyor.
Kanın görevi, dokulara gerekli olan oksijeni taşımak. Anemi, kişinin oksijen taşıma kapasitesinde azalma demektir. Aneminin pek çok nedenleri ve türleri var. Halkın en çok tanıdığı “demir eksikliği” sorunu aslında anemi ile nitelenen hastalıkların sadece bir tanesidir.
İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Önder, kan yapımında vücutta yeterli demir bulunmasının şart olduğunu belirterek 15-55 yaş grubundaki kadınlarda demir eksikliğinin sıkça görülmesinin nedenlerini şöyle özetliyor:
15-55 yaş dönemindeki aylık regl kanamaları
Hamilelikler ve emzirme
Düşükler, kürtajlar
Ameliyatlar
Başta mide-barsak kanalından olmak üzere uzun bir zamandan beri süregelen kan kayıpları
Tek Başına Soluk Cilt Kansızlık Belirtisi Değil
Cilt solukluğu genellikle kansızlığın muayene bulgularının başında geliyorsa da yanıltıcı olabiliyor. Prof. Dr. Oğuz Önder, soluk benizli olmanın kansızlığa dair bir ipucu olabileceğini, ancak avuç içleri, tırnak yatakları, göz içine bakılarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtiyor.
Halsizlik, yorgunluk, enerjisizlik, egzersiz kapasitesinde kısıtlanma, hareket edildiğinde nefes nefese kalma ve kalp çarpıntısı aneminin derinliğine bağlı olarak görülen belirtiler arasında yer alıyor.
Bir de anemiye sebep olan tıbbi durumların tabloya eklediği başka belirti ve bulgular var. Kemik iliğinin ciddi hastalığına bağlı anemilerde sık tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonlar, kanama ve çürümeler, küçük kızarık lekeler, kan hücrelerinin yıkımının hızlandığı durumlarda sarılık, iltihap veya enfeksiyon türü bir hastalığa eşlik eden ateş, terlemeler, kilo ve iştah kaybı gibi.
Demir Eksikliği En Çok Kadınlarda
Kadınlarda demir eksikliğinin erkeklere kıyasla çok daha sık ortaya çıktığına değinen Dr. Oğuz Önder, kan yapımında demirin temel bir girdi olduğunu vurguladı. Ancak sanıldığının aksine üzüm ve pekmezin kan yapıcı özelliklerinin demir içeriklerin düşük olması ve bitkisel kökenli demirin kana daha az geçmesi nedeniyle sınırlı olduğunu söyledi. Et ve sakatatta daha yüksek oranda demir bulunduğunu belirten Dr. Önder, diyetimizdeki esas demir kaynağını daha kolay emilen hayvansal kökenli demirin oluşturduğunu belirtti.
“Gıdalarımızla yeterli miktarda demir alıyor olsak da ikinci bir koşul, bunun ince barsaktan emilimin de sorunsuz olması. Kişinin birim zamanda vücuduna kazandırabildiği demirden daha fazlasını yitirmiyor olması da üçüncü bir gereklilik. Yaşamlarının önemli bir kesidinde yukarıda değinilen onlara özgü nedenlerden ötürü kadınların demir bilançoları negatif olabiliyor” dedi.
Anemilere Nedenlerine Göre Tedavi
Uygun kapsamda bir laboratuvar incelemesiyle anemi varlığı ve nedeni saptanabiliyor. Ulaşılan tanıların pek çoğunun tedavisinin bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Oğuz Önder, bazı örnekleri şöyle sıraladı:
Demir Eksikliği:
Bedenin demir eksikliğini giderecek, ağız yolu veya injeksiyonlar şeklinde ilaç tedavisi ve beslenme desteği veriyoruz. Demirden zengin gıdalarla beslenilmesi önem taşıyor. Vejetaryen ve tahıla dayalı beslenme biçimi sorunu yaygınlaştırabiliyor.
B12 Vitamini:
Demir eksikliği kadar olmasa da pratikte oldukça sık görülen B12 vitamini eksikliği de anemiye neden oluyor. Bu vitamin genellikle injeksiyonlar ile yerine konulduğunda anemi kolayca düzeltiliyor.
Tiroid Az Çalışıyorsa:
Anemi ortaya çıkıyor. Bu durumda hormon takviyesi yapılıyor ve kansızlık da diğer belirti ve bulgularla birlikte düzeliyor.
Diyaliz Hastalarında:
Kan yapımında gerekli olan “eritropoietin”, böbreklerde yapılıyor. Böbreklerin cerrahi olarak alınması veya çok daha sık olarak hastalık sonucu tahrip olması gibi nedenler anemiye yol açıyor. Diyalize girme durumuna yaklaşmış veya hayatını ancak düzenli dializ ile sürdürebilen hastalarda, ilaç olarak Eritropoietini injeksiyonlarla vererek anemi hafifletiliyor.
Kronik Hastalık Anemisi:
Hastanede yatmakta olan hasta nüfusunda batı ülkelerinde en sık görülen kansızlık nedeni “kronik hastalık anemisi” dir. Bu anemi türünün çok tatminkar tedavisi yok. Altta yatan hastalığı düzeltme yaklaşımı geçerli. Örneğin tüberkülozun, abselerin, kalp kapaklarına yerleşmiş müzmin enfeksiyonların başarıyla tedavi edilebilmesi durumunda kansızlık da kendi kendine düzeliyor.
Kan Yıkımı Ve Yapımının Hızlandığı:
Durumların bazılarında ilaç tedavileri ve gerektiğinde dalağın alınması ile süreç kontrol altına alınabiliyor. Doğuştan ve genetik olarak geçen anemiler de var. En sık karşılaşılanları Akdeniz anemisi ve orak hücreli anemi. Geçmişte bu hastalar için eldeki yegane tedavi sürekli ve düzenli kan transfüzyonları idi. Halen ağır kansızlıkla malul bazı hastaları kemik iliği veya kök hücre nakli ile normal bir yaşama döndürmek mümkün olabiliyor.
Kemik İliği Hastalığı:
Kemik iliğinde kan hücrelerini üreten kök hücrelerin hastalıkları, ya da kemik iliğine ait olmayan başka dokuların ve hücrelerin ilik alanını işgali sonucu oluşan anemiler de var. Burada kemik iliğinin asal öğeleri olmayıp orada biriken myelomu, lenfomayı, lenfoid lösemileri, metastatik solid tümör hücrelerini geriletmek anemiyi düzeltebiliyor. Kemik iliğindeki kök hücrelerin hastalıklarının tedavileri ise çoğu kez karmaşık, külfetli ve uzun soluklu. Kök hücre veya ilik naklini de içeren bu tedaviler değişik tanılarda belli oranlarda başarılı olabiliyor. Tedavisi mümkün olmayan durumlar ve hastalar da vardır.
Almanya'dan vize icin tarihi adim
TIR şoförleri Mehmet Soysal ve Halil İbrahim Savatlı’nın verdikleri hukuk mücadelesini kazanması, bilim, sanat ve sportif gezilerde de ’vizesiz Avrupa’ yolunu açtı.
Ancak İçişleri Bakanlığının bu kararı henüz uygulamaya konmadığı için, bu konuda resmi bir açıklama yapılıncaya kadar, şimdilik bu meslek grupları için de vize zorunluluğu sürüyor.
Şimdilik sadece Türk kamyon şoförlerinin ülkeye vizesiz girebileceği, ancak bir süre sonra bu gruba, söz konusu 3 meslek grubunun daha ekleneceği öğrenildi.
Almanya İçişleri Bakanlığı sözcüsü Stefan Paris A.A'ya yaptığı açıklamada, şimdilik sadece Almanya'ya mal taşıyan Türk kamyon şoförlerine vize muafiyeti getirildiğini, bunun, Alman şirketlerine Türkiye'den kiralık verilecek Türk kamyon şoförleri için geçerli olmadığını belirterek, “Alman hükümeti, hizmet almak amacıyla ülkeye gelmek isteyen Türkleri vizeden muaf tutmak için bir zorunluluk görmemektedir” dedi.
Ancak Alman hükümetinin, aktif şekilde hizmet sunmak amacıyla Almanya'ya kimlerin vizesiz girebileceği konusunda ayrıntılı bir inceleme yaptığını ve bu konuda diğer AB ülkelerinin hükümetleriyle de görüş alış verişinde bulunduğunu ifade eden Paris, “İncelemeler sonucunda bakanlığımız 3 hizmet grubuna daha Almanya'ya vizesiz giriş yapabilmelerine imkan verilmesi konusunda karar aldı. Otobüs şoförleri, montaj işçileri ve ticari amaçlı olarak Almanya'ya gelmek isteyen sporcu ve sanatçıların vizeden muaf tutulmaları kararlaştırıldı” şeklinde konuştu.
Paris, söz konusu kararın henüz uygulanmaya konulmadığına dikkati çekerek, bunun ne zaman uygulanabileceği konusunda da bir şey söyleyemeyeceğini, karar sınır kapılarını bildirilmediği için de şimdilik Türk kamyon şoförleri dışında tüm Türk vatandaşlarının vizeye ihtiyacı olduğunu kaydetti. Paris, şu sıralar Türk otobüs şoförleri, montaj işçileri ve ticari amaçlı olarak Almanya'ya gelmek isteyen Türk sporcu ve sanatçıların hangi belgeleri beraberlerinde getirmeleri gerektiğinin düşünüldüğünü, bunun belirlenmesinden sonra bunun da resmen açıklanacağını sözlerine ekledi.
Fenerbahce Kupa geyikleri - resimli -
1 Mayıs 2009 Cuma
Basbakan yeni kabineyi acikladi
Erdoğan merakla beklenen yeni kabineyi açıkladı. 7 bakan kabine dışı kaldı, 1 isim Meclis dışından Dışişleri Bakanı oldu.
Erdoğan'ın açıklaması şöyle:
''Mevcut kabineden kalan arkadaşlarım ve olmayan arkadaşlarım için şunu söylüyorum. Kabinede olmayan arkadaşlarım için kimsenin onlara yanlış ve hata yapmış olarak tanımlamalarını istemem. Hepsi de görevlerini en iyi şekilde yapmışlardır. Ancak iş hayatında değişimin gerekliliğine inandığımız için de bu yola başvurduk. Yeni gelen arkadaşlarımız var bir de kabine içinde yer değişikliği yapanlar var''.
Yerinde kalanlar;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yeni bakanlardan önce kabinede kalan bakanları açıkladı. Kabinede kalan ve yerleri değişmeyen bakanlar,
-Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek,
-Devlet Bakanı Mehmet Aydın,
-AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış,
-Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül,
-İçişleri Bakanı Beşir Atalay,
-Sağlık Bakanı Recep Akdağ,
-Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,
-Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,
-Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu oldu.
İşte yeni Bakanlar Kurulu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu'nda yapılan değişiklik ve yeni görev dağılımını açıkladı. Başbakanlık'ta basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, yeni kabine listesini açıkladı.
Erdoğan'ın açıkladığı yeni kabine şöyle oluştu:
GÖREVİ DEĞİŞEN BAKANLAR:
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Ekonomi Koordinasyonundan Sorumlu Devlet Bakanı
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, Devlet Bakanı
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, Devlet Bakanı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Devlet Bakanı
YENİ BAKANLAR:
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç
Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz, Devlet Bakanı
Denizli Milletvekili Selma Aliye Kavaf, Devlet Bakanı
Hatay Milletvekili Sadullah Ergün, Adalet Bakanı
Dışişleri Danışma Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı
Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Milli Eğitim Bakanı
Samsun Miletvekili Mustafa Demir, Bayındırlık ve İskân Bakanı
İstanbul Milletvekili Ömer Dinçer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Sanayi ve Ticaret Bakanı
Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı