Kansızlık (Anemi) hakkında bilgiler
Sağlıklı bir erkeğin damar yatağında 4,5 litre, kadının damar yatağında ise 4 litre kan dolaşıyor.
Kanın görevi, dokulara gerekli olan oksijeni taşımak. Anemi, kişinin oksijen taşıma kapasitesinde azalma demektir. Aneminin pek çok nedenleri ve türleri var. Halkın en çok tanıdığı “demir eksikliği” sorunu aslında anemi ile nitelenen hastalıkların sadece bir tanesidir.
İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Önder, kan yapımında vücutta yeterli demir bulunmasının şart olduğunu belirterek 15-55 yaş grubundaki kadınlarda demir eksikliğinin sıkça görülmesinin nedenlerini şöyle özetliyor:
15-55 yaş dönemindeki aylık regl kanamaları
Hamilelikler ve emzirme
Düşükler, kürtajlar
Ameliyatlar
Başta mide-barsak kanalından olmak üzere uzun bir zamandan beri süregelen kan kayıpları
Tek Başına Soluk Cilt Kansızlık Belirtisi Değil
Cilt solukluğu genellikle kansızlığın muayene bulgularının başında geliyorsa da yanıltıcı olabiliyor. Prof. Dr. Oğuz Önder, soluk benizli olmanın kansızlığa dair bir ipucu olabileceğini, ancak avuç içleri, tırnak yatakları, göz içine bakılarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtiyor.
Halsizlik, yorgunluk, enerjisizlik, egzersiz kapasitesinde kısıtlanma, hareket edildiğinde nefes nefese kalma ve kalp çarpıntısı aneminin derinliğine bağlı olarak görülen belirtiler arasında yer alıyor.
Bir de anemiye sebep olan tıbbi durumların tabloya eklediği başka belirti ve bulgular var. Kemik iliğinin ciddi hastalığına bağlı anemilerde sık tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonlar, kanama ve çürümeler, küçük kızarık lekeler, kan hücrelerinin yıkımının hızlandığı durumlarda sarılık, iltihap veya enfeksiyon türü bir hastalığa eşlik eden ateş, terlemeler, kilo ve iştah kaybı gibi.
Demir Eksikliği En Çok Kadınlarda
Kadınlarda demir eksikliğinin erkeklere kıyasla çok daha sık ortaya çıktığına değinen Dr. Oğuz Önder, kan yapımında demirin temel bir girdi olduğunu vurguladı. Ancak sanıldığının aksine üzüm ve pekmezin kan yapıcı özelliklerinin demir içeriklerin düşük olması ve bitkisel kökenli demirin kana daha az geçmesi nedeniyle sınırlı olduğunu söyledi. Et ve sakatatta daha yüksek oranda demir bulunduğunu belirten Dr. Önder, diyetimizdeki esas demir kaynağını daha kolay emilen hayvansal kökenli demirin oluşturduğunu belirtti.
“Gıdalarımızla yeterli miktarda demir alıyor olsak da ikinci bir koşul, bunun ince barsaktan emilimin de sorunsuz olması. Kişinin birim zamanda vücuduna kazandırabildiği demirden daha fazlasını yitirmiyor olması da üçüncü bir gereklilik. Yaşamlarının önemli bir kesidinde yukarıda değinilen onlara özgü nedenlerden ötürü kadınların demir bilançoları negatif olabiliyor” dedi.
Anemilere Nedenlerine Göre Tedavi
Uygun kapsamda bir laboratuvar incelemesiyle anemi varlığı ve nedeni saptanabiliyor. Ulaşılan tanıların pek çoğunun tedavisinin bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Oğuz Önder, bazı örnekleri şöyle sıraladı:
Demir Eksikliği:
Bedenin demir eksikliğini giderecek, ağız yolu veya injeksiyonlar şeklinde ilaç tedavisi ve beslenme desteği veriyoruz. Demirden zengin gıdalarla beslenilmesi önem taşıyor. Vejetaryen ve tahıla dayalı beslenme biçimi sorunu yaygınlaştırabiliyor.
B12 Vitamini:
Demir eksikliği kadar olmasa da pratikte oldukça sık görülen B12 vitamini eksikliği de anemiye neden oluyor. Bu vitamin genellikle injeksiyonlar ile yerine konulduğunda anemi kolayca düzeltiliyor.
Tiroid Az Çalışıyorsa:
Anemi ortaya çıkıyor. Bu durumda hormon takviyesi yapılıyor ve kansızlık da diğer belirti ve bulgularla birlikte düzeliyor.
Diyaliz Hastalarında:
Kan yapımında gerekli olan “eritropoietin”, böbreklerde yapılıyor. Böbreklerin cerrahi olarak alınması veya çok daha sık olarak hastalık sonucu tahrip olması gibi nedenler anemiye yol açıyor. Diyalize girme durumuna yaklaşmış veya hayatını ancak düzenli dializ ile sürdürebilen hastalarda, ilaç olarak Eritropoietini injeksiyonlarla vererek anemi hafifletiliyor.
Kronik Hastalık Anemisi:
Hastanede yatmakta olan hasta nüfusunda batı ülkelerinde en sık görülen kansızlık nedeni “kronik hastalık anemisi” dir. Bu anemi türünün çok tatminkar tedavisi yok. Altta yatan hastalığı düzeltme yaklaşımı geçerli. Örneğin tüberkülozun, abselerin, kalp kapaklarına yerleşmiş müzmin enfeksiyonların başarıyla tedavi edilebilmesi durumunda kansızlık da kendi kendine düzeliyor.
Kan Yıkımı Ve Yapımının Hızlandığı:
Durumların bazılarında ilaç tedavileri ve gerektiğinde dalağın alınması ile süreç kontrol altına alınabiliyor. Doğuştan ve genetik olarak geçen anemiler de var. En sık karşılaşılanları Akdeniz anemisi ve orak hücreli anemi. Geçmişte bu hastalar için eldeki yegane tedavi sürekli ve düzenli kan transfüzyonları idi. Halen ağır kansızlıkla malul bazı hastaları kemik iliği veya kök hücre nakli ile normal bir yaşama döndürmek mümkün olabiliyor.
Kemik İliği Hastalığı:
Kemik iliğinde kan hücrelerini üreten kök hücrelerin hastalıkları, ya da kemik iliğine ait olmayan başka dokuların ve hücrelerin ilik alanını işgali sonucu oluşan anemiler de var. Burada kemik iliğinin asal öğeleri olmayıp orada biriken myelomu, lenfomayı, lenfoid lösemileri, metastatik solid tümör hücrelerini geriletmek anemiyi düzeltebiliyor. Kemik iliğindeki kök hücrelerin hastalıklarının tedavileri ise çoğu kez karmaşık, külfetli ve uzun soluklu. Kök hücre veya ilik naklini de içeren bu tedaviler değişik tanılarda belli oranlarda başarılı olabiliyor. Tedavisi mümkün olmayan durumlar ve hastalar da vardır.
15 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder