24 Mayıs 2010 Pazartesi

"İŞİN BAŞI ŞEHADET KELİMESİ, DİREĞİ NAMAZ..."

"İŞİN BAŞI ŞEHÂDET KELİMESİ, DİREĞİ NAMAZ..."
24 MAYIS 2010 PAZARTESI

Muaz bin Cebel (r.a.) şöyle anlatıyor: Bir yolculukta Resûlullâh (s.a.v.) ile beraberdim. "Yâ Resûlallah! Beni cennete girdiren ve beni cehennemden uzaklaştıran şeyi bana haber ver." dedim.

Resûlullâh (s.a.v.): "Sen büyük bir şey sordun. O Allah'ın kendisine kolaylaştırdığı kimse için kolaydır; Allah'a ibâdet edersin, ona hiçbir şeyi ortak etmezsin, namazını kılarsın, zekâtını verir, ramazan orucunu tu­tarsın, hac edersin." buyurduktan sonra, "Sana hayır kapılarını söyleyeyim mi?" buyurdu. "Evet, yâ Resûlallah!" dedim. "Oruç kalkandır, sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları söndürür, kişinin gece kalkıp namaz kılması sâlihlerin şiarı (alâmeti)dir." buyurdu.

Sonra "Yanları yataklarından uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablarına duâ ederler..." mealindeki (Secde-16) âyetini okuduktan sonra:

"Sana işin başını, direğini, en mühimi söyleyeyim mi?" buyurdu.

"Evet, yâ Resûlallah..." dedim. "İşin başı kelime-i şehâdet; Allah'a ve Resulüne inanmak, direği namaz, zirvesi cihâddır." buyurdu. Sonra "Bütün bunların özünü söyleyeyim mi?" buyurdu. "Evet, Yâ Resûlallah..." dedim. -Dilini işaret buyurarak- "Buna sahip ol..." buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Resulü! Konuştuklarımızdan da so­rulacak mıyız?" dedim. "Anan sensiz kalsın! İnsanları yüz üstü cehenneme atan, dillerinin yaptıkları değil mi­dir?" buyurdu.

Resûlullâh (s.a.v.), dili muhafaza etmenin zorluğuna işaret etmek için sözü ile iktifa etmeyerek dilini eli ile tutup göstermiştir. Yani, sana fayda vermeyen, boş şey­leri konuşma. Çok konuşanın hatâsı çok olur, hatâsı çok olanın da günahı çok olur. Çok konuşmanın sayıla­mayacak kadar çok kötülükleri vardır, demektir.

Kaynak: Fazilet Takvimi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder