EZÂN-I MUHAMMEDİ
29 HAZİRAN 2010 SALI
Ezan, lûgatta bildirmek demektir. Dinde, farz namazlar için belli vakitlerde ma'lûm şekil ile okunan mübarek sözlerden ibarettir. Ezan okuyana "müezzin" denir.
Farz namazlar için ezan okumak, bu namazların kılınacağını ilân edip bildirmek, kitap ve sünnetle sabittir. Fakat İslâm'ın başlangıcında namaz vakti gelince bir müddet: "Essalâte, essalâte (namaza, namaza)" veya: "Essalâtü câmiatün (namaz toplayıcıdır)" deniliyordu.
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hicretinin birinci yılında, Medine-i Münevvere'de Mescid-i Nebevî inşâ edilip tamamlanmıştı, Ashâb-ı Kiram toplanarak cemâatle namaz kılmaya başlamışlardı. İşte bu sırada Peygamber Efendimiz (s.a.v.) namaz vakitlerinin duyurulması hususunda ashabı ile istişarede bulundu. Nihayet Ashâb-ı Kirâm'dan bazı zatların aynı şekilde görmüş oldukları sâdık rüya ile ve sonra vahiy ile bildiğimiz gibi ezan okunmaya başlanmıştır. Bu ezan Müslümanlığın en büyük alâmetlerinden biridir ve erkekler için vâcib kuvvetinde sünnet-i müekkededir.
Ezân-ı Muhammedi ile halka hem namaz vakitleri, hem de namazların kılınacağı bildirilmiş olur. Bununla beraber, bütün dünyâya karşı İslâm dininin esasları; Allâhü Teâla'nın birliği, Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) Allah'ın resulü olduğu, necat ve felahın yani kurtuluşun namaz ibâdetinde olduğu ilân edilmiş, bildirilmiş olur.
Yeryüzünde namaz vakitleri değişik saatlere rastlamaktadır. Bu bakımdan dünyâda ezan okunup namaz kılınmayan hiçbir saat yoktur. Ezan ile İslâm ma'betlerinin minarelerinden bütün insaniyet âlemine Allâhü Teâla'nın varlığı, birliği, azameti, Muhammed Mustafâ'nın (s.a.v.) peygamberliği, namazm felah ve necata; dünya ve âhirette kurtuluşa sebep olduğu, yüksek bir sesle ilan edilmektedir.
Kaynak: Fazilet Takvimi
29 Haziran 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder