ETİ YENEN VE YENMEYEN KURBANLAR
11 KASIM 2009 CARSAMBA
1- Kişinin nezrettiği, adadığı kurbanını kendisi, usûlü (anası-babası, dedesi), fürû'u (çocukları, torunları) ve akrabalarından nafakası üzerine lâzım olanların yemesi caiz olmadığı gibi zimmîlere (gayr-i müslimlere) ve zenginlere yedirmek de caiz olmaz.
2- Kişinin hayatta iken ettiği vasiyeti üzerine, öldükten sonra malının üçte birinden kesilen kurbanı vârisleri yiyemezler, zenginlere de yedirmezler. Ancak fukaraya verirler. (Vahdetî)
Vârislerin kendiliklerinden kesiverdikleri kurban yenir ye yedirilir. Zîra bir kimse kurban kesiverse ve sevabını ölüye bağışlasa kendi kurbanı gibi yer ve başkasına yedirir. Yine bir kimse kendi üzerine vâcib olan kurbanın edasına niyet eylese ve sevabını ölüye bağışlasa kurban borcunu ödemiş olur. Sevabı da ölenin olur.
3- Sabînin (bulûğ çağına gelmemiş çocuğun) mâlından kesilen kurbandan sabî yer. Kalan et, sabî için (elbise gibi) kendisiyle faydalanılan bir şey ile değiştirilir.
Kurbanı kesmezden evvel sağ ve diri olduğu bilinirse kestikten sonra kanı çıkmasa ve vücudu kımıldamasa bile kesilmekle helâl olur.
Kesilmezden evvel diriliği bilinmediği takdirde kan çıkar veya hareket ederse yenir. Kanı çıkmaz ve hareket de görünmez ise yenmez.
Bâzı âlimlere göre keserken kurbanın ağzını ve gözünü yumması, tüyünü kaldırması ve bacağını çekmesi dirilik alâmetidir.
Bunların aksi, yâni ağzının ve gözünün açık kalması, tüylerini kaldıramaması ve bacağını oynatamaması ölüm alâmetidir.
Bir hayvanın, boğazını kesmek suretiyle öldüğü bilinmedikçe eti yenmez.
11 Kasım 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder