"AHDE VEFA ÎMÂNDANDIR"
18 OCAK 2010 PAZARTESI
Îmânın insana kazandırdığı güzel ahlaktan biri de ahde vefâdır. Akid ve ahid; söz verme, taahhüd etme, anlaşma yapma mânâlarına gelmektedir. Vefa ise verilen sözü yerine getirmek, borcu ödemek, dostlukta sebat göstermek gibi mânâlara gelmektedir.
Kur'ân-ı Kerîm'de birçok âyette kulların Allâhü Teâlâ ile olan ahitlerini (sözlerini) yerine getirmesi emredilmiş, Allâhü Teâlâ ile yapılan muahedeye sâdık kalanlara büyük mükâfat va'd edilmiş, bu ahitleri yerine getirmeyenlerin ise elem veren bir azaba uğrayacakları beyân edilmiştir. Aynı zamanda Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadîs-i şerîflerde kâmil müminlerin vasıfları sayılırken onların söz verdikleri vakit ahdini yerine getiren vefakârlar olduğu ifâde edilmiştir.
Âyet-i kerîmelerde yerine getirilmesi istenilen ahitler, Allah'ın emirleri ve dînî hükümleri, insanların Allâhü Teâlâ'ya adakları ve yeminleri ve müslümanların kendi aralarındaki emanetleri ve diğer anlaşmaları, hatta müslüman olmayanlara verilen söz ve emânetleri de içerisine almaktadır.
Resûlullâh (s.a.v.), ahde gösterdiği vefa ve emânetlere riâyeti sebebiyle düşmanları tarafından bile "Emîn" diye isimlendirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadîs-i şerîflerinde ahde vefayı îmândan saymış, buna aykırı hareket etmeyi ise münafıklık alâmeti olarak ifâde buyurmuştur.
O insanlara karşı da son derece vefakâr idi. Hz. Aişe (r.anhâ) şöyle anlatır: Bir defasında Resûlullâh (s.a.v.) benim yanımda iken eve ihtiyar bir kadın geldi. Resûlullâh (s.a.v.) onun kim olduğunu sorarak öğrendikten sonra o kadına "Nasılsınız, hâliniz nasıl?" diyerek hâl hatır sordu. Kadın "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın resulü, iyiyim" diye cevap verdi. Kadın gittikten sonra bu kadına neden böyle çok ikramda bulunduğunu sordum. "Ey Âişe! Bu kadın Hadîce hayatta iken bize gelir giderdi. Ahde vefa îmandandır.'' buyurdular.
18 Ocak 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder