04 OCAK 2010 PAZARTESI
Mekke'nin fethinden sonra halkın hepsi gelip birer birer Peygamber Efendimiz'e İslâm üzere bîat etmeğe başladı. Önce erkekler İslâm üzerine bîat ettiler. Resûl-i Ekrem de Allah'a ve Resulüne itaat etmek üzere onların bîatını kabul eyledi. Erkeklerin bîatı tamâm olunca sıra kadınlara geldi. Mekke içinde şanlı ve itibarlı hatunlar diğer kadınların önlerine düşüp Peygamber Efendimiz'in huzuruna geldiler. Ebû Süfyân'ın hanımı Hind de gelmiş idi. Resûl-i Ekrem onlara Allah'a şirk koşmamak, hırsızlık ve zinadan geri durmak, evlâdlarını öldürmemek, kimseye iftira etmemek ve Allâhü Teâlâ'nın emrine isyan etmemek üzere bîat etmelerini teklîf etti.
Sıra hırsızlık bahsine gelince Hind "Vallahi, eğer hırsızlık etseydim Ebû Süfyân'ın malından nice şeyler çalardım" dedi. Ebû Süfyân orada idi. "Geçmiş var ise sana helâl olsun. Geleceğe bakalım" dedi. Fahr-i Alem hazretleri o vakit Hind'i tanıdı ye "Hind misin?" diye sordu. O da "Ben Hind'im, geçmişi affet" diye cevâb verdi. Resûlullâh da affetti.
Sonra Resûl-i Ekrem bîate devam buyurarak zina etmemek şartını teklîf edince Hind, "Hür olan kadın hiç zina eder mi?" dedi.
Sonra Resûl-i Ekrem hâtûnların iftiradan sakınmalarını teklîf edince, Hind "Vallahi, iftira çirkin şeydir. Sen bize güzel ahlâk ile emrediyorsun." dedi. Nihayet Allah'a ve Resulüne isyan etmemek teklîfine gelince de Hind "Biz buraya sonra isyan etmek niyetiyle gelmedik." dedi.
Hind, evvelce kanının heder edilmesi emredilmişken böylece affa mazhar oldu ve hâlis kalb ile îmâna geldi. Hattâ evine varıp ne kadar put var ise, 'Bu kadar vakit size aldanmışız,' diyerek birer birer kırıp parçaladı. Resûlullâh'a iki oğlak hediye etti ve koyunlarının çok az doğurmalarından şikâyette bulundu. Peygamber Efendimiz de ona koyunlarının bereketlenmesi için duâ etti. Bu duanın bereketiyle koyunları çoğaldı. Bu sebebden Hind dâima ihtiyâç sahiplerine koyun hibe eder ve "İşte bu Resûlullâh'ın bereketiyledir. Bizi İslâm'a hidâyet eden Allah'a hamd ve senalar olsun" derdi.
(el-Kâmil)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder