GERÇEKTE ALLAH'A İTAAT VE İSYAN EDEN KALBDİR
İnsanın diğer mahlûkattan üstün olması Allâhü Teâlâ'yı bilmeğe kabiliyetli olmasındandır. İnsan, bu en üstün mertebeye ancak kalbiyle ulaşır. Diğer uzuvları kalbe tâbîdir. Allah katında, mâsivâdan (Allâhü Teâlâ'dan başka her şeyden) kurtulan kalb makbuldür. Mâsivâ ile kaplı olan kalb Allah'tan uzak olur.
Gerçekte Allah'a itaat eden kalbdir; ibâdetlerden uzuvlara kalbin nurları yayılır. Gerçekte Allah'a isyan eden de kalbdir. Uzuvlarda görülen kötülükler ise onun eseridir. Onun zulmette veya nurda olduğunu, uzuvlarındaki iyilik veya kötülük gösterir. Çünkü her kap, içinde ne varsa onu sızdırır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Agâh olunuz! Cesedin içinde bir et (parçası) vardır ki İyi olursa bütün cesed İyi olur, bozuk olursa bütün cesed bozuk olur. İşte o (et parçası) kalbdir." buyurmuştur.
İnsan, kalbini bildiği zaman nefsinj bilmiş olur, nefsini bildiği zaman da Rabbini bilmiş olur. İnsan, kalbini bilmediği zaman nefsini de bilemez, nefsini bilmeyen de Rabbini bilemez.
Îmân ile küfrü, itaat ile isyanı birbirinden ayıran kalbdir. Kur'ân-ı Kerîm'de "Onlar (münafıklar) kalblerlnde olmayan şeyi (mümin olduklarını) dilleriyle söylerler. Ve Allah onların (kalblerinde) ne sakladıklarını tamamen bilicidir." (ÂN İmrân Sûresi, âyet 167) ve "Ey Resul -gerek o ağızları İle îmân ettik deyip de kalbleri îmân etmeyenlerden olsun ve gerek Yahûdî olanlardan- küfür içinde yarış edenler seni mahzun etmesin..." (Mâide Sûresi, âyet 41) buyurulmuştur.
Allâhü Teâlâ kullarının kalblerine bakar. Şuârâ Sûre-si'nin 88. ve 89. âyetlerinde "O gün ki (kıyamet günü) ne mal fayda verir ve ne de oğullar, ancak Allah'a selîm bir kalb ile varan kimse müstesna." buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de "Allâhü Teâlâ sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak sizin kalblerinize ve amellerinize bakar." buyurmuştur. Diğer bir hadîs-i şerîfte "Allâhü Teâlâ'ya, kabul olunacağına inanarak duâ ediniz. Biliniz ki Allâhü Teâlâ, gafil ve umursamaz kalbden yapılan duaya icabet etmez." buyurulmuştur.
İnsanın diğer mahlûkattan üstün olması Allâhü Teâlâ'yı bilmeğe kabiliyetli olmasındandır. İnsan, bu en üstün mertebeye ancak kalbiyle ulaşır. Diğer uzuvları kalbe tâbîdir. Allah katında, mâsivâdan (Allâhü Teâlâ'dan başka her şeyden) kurtulan kalb makbuldür. Mâsivâ ile kaplı olan kalb Allah'tan uzak olur.
Gerçekte Allah'a itaat eden kalbdir; ibâdetlerden uzuvlara kalbin nurları yayılır. Gerçekte Allah'a isyan eden de kalbdir. Uzuvlarda görülen kötülükler ise onun eseridir. Onun zulmette veya nurda olduğunu, uzuvlarındaki iyilik veya kötülük gösterir. Çünkü her kap, içinde ne varsa onu sızdırır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Agâh olunuz! Cesedin içinde bir et (parçası) vardır ki İyi olursa bütün cesed İyi olur, bozuk olursa bütün cesed bozuk olur. İşte o (et parçası) kalbdir." buyurmuştur.
İnsan, kalbini bildiği zaman nefsinj bilmiş olur, nefsini bildiği zaman da Rabbini bilmiş olur. İnsan, kalbini bilmediği zaman nefsini de bilemez, nefsini bilmeyen de Rabbini bilemez.
Îmân ile küfrü, itaat ile isyanı birbirinden ayıran kalbdir. Kur'ân-ı Kerîm'de "Onlar (münafıklar) kalblerlnde olmayan şeyi (mümin olduklarını) dilleriyle söylerler. Ve Allah onların (kalblerinde) ne sakladıklarını tamamen bilicidir." (ÂN İmrân Sûresi, âyet 167) ve "Ey Resul -gerek o ağızları İle îmân ettik deyip de kalbleri îmân etmeyenlerden olsun ve gerek Yahûdî olanlardan- küfür içinde yarış edenler seni mahzun etmesin..." (Mâide Sûresi, âyet 41) buyurulmuştur.
Allâhü Teâlâ kullarının kalblerine bakar. Şuârâ Sûre-si'nin 88. ve 89. âyetlerinde "O gün ki (kıyamet günü) ne mal fayda verir ve ne de oğullar, ancak Allah'a selîm bir kalb ile varan kimse müstesna." buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de "Allâhü Teâlâ sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak sizin kalblerinize ve amellerinize bakar." buyurmuştur. Diğer bir hadîs-i şerîfte "Allâhü Teâlâ'ya, kabul olunacağına inanarak duâ ediniz. Biliniz ki Allâhü Teâlâ, gafil ve umursamaz kalbden yapılan duaya icabet etmez." buyurulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder