İLİM ÖĞRENMENİN FAZİLETİ
Bir adam Medine'den Dımaşk(Şam)da bulunan Ebu'd-Derdâ'ya (r.a.) geldi. Ebu'd-Derdâ Hazretleri, 'Seni buraya getiren sebep nedir?' diye sordu. Senin Resûlullâh'tan rivayet ettiğini duyduğum bir hadîs-i şeriftir, diye cevap verdi. Ebu'd-Derdâ (r.a.), 'Yani sen bir ihtiyaç için gelmedin mi?' diye tekrar sorunca, hayır, dedi. Peki ticâret için mi geldin? diye sorunca, hayır, ben sâdece bu hadîsi öğrenmek için geldim dedi. Ebu'd-Derdâ (r.a.) dedi ki: Ben Resûlullâh'in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim;
"Kim (Allah rızâsı için) ilim öğrenmek üzere bir yola girerse, Hz. Allah ona, cennete götürecek bir yolu kolaylaştırır. Melekler, ilim tahsil eden İçin, -memnuniyetleri ve tevâzûları sebebiyle- kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde olan her şey, hattâ sudaki balıklar bile, âlim İçin istiğfar eder. Alimin, İbâdet eden câhile karşı fazileti, dolunayın yıldız karşısındaki fazîleti gibidir. (Kâmil) Alimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler ne dinar (altın) ne de dirhem (gümüş) bırakmışlardır, onlar mîrâs olarak sadece İlim bırakmışlardır. Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış demektir."
Bir adam Şam'dan Medîne-i Münevvere'ye gelip, Hz. Ömer (r.a.)'ın huzuruna çıktı. Hz. Ömer, 'neden geldin' diye sorunca, o adam teşehhüdü öğrenmek için geldim, diye cevap verdi. Hz. Ömer, sakalı ıslanıncaya kadar ağladı ve sonra şöyle dedi: Vallahi, Allâhü Teâlâ'nın sana ebediyen azab etmemesini ümid ediyorum.
27 Aralık 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder