25 ARALIK 2009 CUMA / Cuma'ya özel
Aziz ve muhterem Müslümanlar!
Dinimiz hayır ve hasenat dinidir. Hayırlı insan iyilik yapan, başkalara faydalı olan insandır. Hayrı da, şerri de işleyebilecek kabiliyette yaratılan insani Rabbimiz daima iyiliğe ve hayra teşvik etmiştir.
Kur'ân-ı Kerîm'de yüzden fazla âyette "hayır" kelimesi zikredilir. Hayrın zıddı şerdir, kötülüktür. İnsanın nefisi, şer ve tahrip cihetinde nihayetsiz cinayet işleyebilir. Fakat icad ve hayırda iktidarı pek azdır. Bir evi bir günde yıkar, 100 günde yapamaz.
Eğer insan benliği bırakıp nefse itimattan vazgeçse, Kur'ân'ı dinlese, hayra yönelse, o şer kabiliyeti de hayra inkılâp eder. Çok hayırlara vesile olabilir. Ömrünün saniyeleri seneler hükmüne geçer.
Hayri ve şerri yaratan Allah'tır. Hayırlar ve iyilikler tamamen Allah'tandır. İnsan hayırlara mazhar olunca yalnız duâ ile, îman ile, şuur İle, rızâ ile onlara sahip olabilir. Yâni insan bir hayra muvaffak olunca haddini bilmelidir. "İyiliği Allah'tan, fenalığı nefsinden bil!" İlahî ikazı unutmamalıdır.
Allah kullarına iyiliği emreder, hayırlı işler yapmalarını ister. Kul en zararlı düşmanı olan nefsine uyup şerli işler yapınca dünya ve âhirette cezaya müstahak olur.
Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de iyilikte yarişan mü'min kullarının güzel sıfatlarını şöyle beyan ediyor:
"Rablerine olan saygıdan dolayı kötülükten sakınanlar, Rablerinin âyetlerine inananlar, Rablerine ortak tanımayanlar ve Rablerine dönecekleri için yapmakta olduktan işleri kalpleri çarparak yapanlar, işte onlar iyiliklere koşuşurlar. Ve iyilik için yarişırlar."
Samimî olarak Allah rızası için hayırlı işlerde yarış yapan mü'minlerin manevî kâr ve kazançları, âhirette onlara verilecek mükâfat müjdesi Kur'ân'dadır:
"Onlardan kimi de Allah 'in izniyle hayırlarda öne geçmek için yarişır. İşte büyük fazilet budur. İçine girecekleri adn cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir." (Fâür, 33)
Aziz kardeşlerim!
Allah'ın emrine uyup iyilik yapalım ki, Cenâb-ı Hak günahlarımızı bağışlasın! Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de, "Kim Allah'a îman etmiş ve amel-i sâlih işlemişse Allah onun kötülüklerini örter. İçinde temelli ve sonsuz kalacağı, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Büyük kurtuluş işte budur. Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz. Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir."
Âyet-i kerîmelerden açıkça anlaşılıyor ki, iyilik iyilik getirir, fenalık fenalık getirir. Zerre kadar hayır işleyen karşılığını bulur, kötülük işleyen de cezasını görür.
Nefis ve malını Allah'a satan, O'nun yolunda feda eden mü'minlere cennet ve saâdet-i ebediyye va'd edilmiştir. Va'deden Allah'tır. O her şeye Kâdir'dir. Elbette va'dini yerine getirecektir.
Allah iyilik yapan kulunu sever. Hayır işlemek mü'mini kalben huzura kavuşturur.
İyiliği gören kimsede iyilik yapana karşı sevgi duygulari gelişir. Birbirini seven, hürmet ve şefkat hisleriyle görüp gözeten insanlardan meydana gelen bir toplum maddeten ve manen kuvvetli ve huzurlu olur. Kötülük yapan, başkalara zararlı olan kimse, vicdanen huzursuzdur, azap içindedir.
Zarara uğrayan kişide nefret, kin ve adavet doğar. Böyle fertlerden teşekkül eden cemiyette sevgi nuru söner, itimatsızlık ve tefrika başlar. Bu da cehenneme giden nefis ve şeytanın, azıp sapanların yoludur.
Hayat ve saadet dini olan İslâmiyet bizi tarîk-i müstakime, sırât-ı müstakime, câdde-i kübraya davet ediyor. Kur'ân'ı dinleyelim, o nurla nurlanalım, hükmüyle ve hidayetiyle amel edelim, ona yapışalım! Her derde bir deva, her illete bir şifa Kur'ân'da vardır.
Kur'ân-ı Azîmüşşan bizlere emrediyor: "İyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın. Günah işlemek ve aşıri gitmekte yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, Allah'ın cezası şiddetlidir."
Aziz mü'minler!
Bütün iyiliklerin menbaı, îman ve ubudiyettir.. Güzel işler, hayır ve hasenatlar, sevgi ve saygı gibi güzel huylar hep îmanın meyvesidir. Herşeyden önce sarsılmaz bir îmana sahip olmak lâzımdır. Zira bütün kötülüklerin menbaı da imansızlık ve dalâlettir.
Allah (c.c.) merhametiyle kullarının yaptıkları iyiliklerin içine peşin bir mükâfat, kötülüklerin içine de peşin bir ceza koymuştur. İyilikte manevî bir lezzet, kötülükte manevî bir ceza ve vicdan azabı vardır. İyilik edelim, huzur bulalım!
"İnsanların en hayırlısı, onlara hayırlı olandır. Dünya âhiretin tarlasıdır!" buyuran sevgili Peygamberimiz'in (sav) şu hadîs-i şerifini dikkatle tefekkür edelim:
"Herşeyi unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, aklı ve bedeni bozan hastalık, saçma sapan söyleten ihtiyarlık, ansızın gelen ölüm, korkulan gaiplerin en fenası olan deccal belâsı, daha büyük ve acı olan kıyamet... İşte bu 7 şey gelmeden hayırlı ve iyi işler yapmakta acele ediniz!"
Mü'min kardeşlerim!
Vaktiyle malı mülkü çok sevdiği söylenen bir zat birgün hayırlı hizmetler yapan bir vakıf müdürüne gitmiş. Bir kısım servet ve gayrımenkullerini vakfetmek istediğini anlatmış.
Kendisini tanıyanlar sormuşlar: "Sen malı mülkü çok seven zat değil misin?"
"Evet, malı mülkü çok severim!" demiş. "Sen bunları nasıl vakfediyorsun, nasıl vazgeçiyorsun?" gibi hayretli suallere şöyle cevap vermiş:
"Dedikleriniz doğrudur. Ben malı mülkü çok severim, sevdiğim için de onların dünyada kalmasına razı olmuyor, benimle âhirete gitmesini İstiyorum. Fânî olmayıp bâkîleşmesi için âhiretime yatırım yapmak istiyorum. Malımı Allah'a satıyorum. Vakfedişimin sebebi budur."
Bu akıllı Müslüman şu hadisi güzelce anladığı için böyle yapmıştır. Efendimiz (sav) buyuruyor:
"İnsanın 3 kısım dostu vardır: 1- Malı mülkü... Nefesi kesilince mirasçılara kalır. 2- Evlâd u iyali, hısım akrabası... Bunlar da mezar kapısından geri dönerler. 3- Yaptığı hayırlar, hasenatlar, hizmetler... Bunlar mahşere kadar gider, terazinin sevap tarafında hazır bulunurlar."
Evet, "Ne verirsen elinle, o gelir seninle!"
Yapılan yardımların Allah rızası için yapılması şarttır. Gösteriş ve şöhret için yapılanların Allah yanında hiçbir kıymeti yoktur. Yardım yalnız malla olmaz. İlim, fikir, duâ, güç, mal, para gibi servetlerden yapılır.
Herkes sahip olduğu servetinden yardım yapar. İsrafta hayır olmadığı gibi hayırda da israf yoktur. Yardımın makbulü, kendi malından yapılandır. Ali'den alıp Veli'ye vermek gerçek yardım sayılmaz. Anahtar Kelimeler: iyilikte yarismak - iyilik icin yarismak - iyilik yapmak -
"Ey insan! Düşün! Sen alâ küll-i hal öleceksin! Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fânî dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder